KOMİSYON KONUŞMASI

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İstiyorsanız öyle olsun. Tamam, eski beyanlarımızı tekrar edelim diyelim ama bunlar birbirleriyle bağlantılı maddeler, bunların tamamı -az önce söylediğim gibi- çocuğun kişisel çıkarları korunarak düzenlenmesi gereken maddeler. Esasında sabahtan beri eleştirilen konuların esası bu, nüvesi bu. Yani, kişisel ilişki kurmayla ilgili ihtar etme meselesi. Bana, hiç sıcak gelmeyen bir madde açık söylüyorum, hâlâ ikna değilim, hâlâ çocuğu bir eşya gibi, bir süje gibi görmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu ihtarın varacağı noktayı aslında ben direkt Süleyman Bey gibi söylemiyorum ama uygulamada hâkimlerin üzerinden yük atar hâle geleceğini, bir süre sonra ihtara uydu, uymadı deyip bu işin çocukla hiç alakası olmayan yere kadar gideceğini düşünüyorum. Bu uygulamaya vesile olmamamız lazım, bu kanuna bu şekilde vesile olmamamız lazım. Bu kanunda sizin tek tutunduğunuz nokta şu, diyorsunuz ki: "İhtar edilirse daha dikkatli olur." Ya, arkadaşlar, ihtar edilmekle edilmemek arasında bir fark olmayacaksa, nihayetinde hâkim çok geniş olarak velayetle ilgili bir yargılama yapıp, elde edeceği delillere göre davranacaksa sizin bu ihtar dediğinizin bir anlamı olmayacaktır. Eğer bir anlamı olacaksa sadece çocuğun çıkarlarından öte tarafların birbirine karşı sorumluluk hissetme mantığı oluşur diye dile getirmeye çalışıyorsunuz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Aynen öyle.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bu, çocuğun çıkarların üstün bir şey değildir.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çocuğun çıkarıdır.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Uygulamada bu yargılama şekli -az önce söylediğimiz gibi- velayetin kimde olacağının doğru değerlendirilmesi şekline dönecekse bu ihtarların çok bir anlamı olmayabilir. Eğer sizin getirdiğiniz bu düzenlemeye bizim hâkimler hiçbir şeye bakmadan sadece ihtara dayanacak falan şeklinde bir ortam ortaya çıkacak olacaksa da çocuğun çıkarlarını ihlal edecek derecede birbirine vazife yerine getirir gibi davranan anne babaların oluştuğu bir ordu hâline gelecek, bu da çocuğun çıkarlarına olmayacaktır. O yüzden bu ihtar meselesinin çocukla hiçbir alakasının olmadığını düşünüyorum. Anne ve baba birbirine çocuklarını göstermiyorlarsa... Sayın Ramazan Can, dediniz ki: "İşte, daha dikkatli davransın." O zaman açılır dava, o dava sırasında hâkim gerekli uyarıları orada yapar, yapar orada, der ki: "Kardeşim, ben iknayım ya da değilim ama benzeri olaylarla karşı karşıya bir daha önüme gelecek olursanız...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - İkinci ihlal var.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hayır, ihtar değil.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yok, ikinci ihlal diyorum.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Şöyle olabilir, bakın, ben söylüyorum, diyorum ki, sorumlu bir hâkim, vicdani olarak bir konuda eğer karar verecekse, gerçekten çocuğun çıkarları ihlal ediliyorsa -çocuğu da dinlemek kaydıyla, yaşı müsaitse, sosyal inceleme raporlarıyla- zaten velayeti değiştirir. Ama hani bu görevler yerine getirilmiyor ama çocuk da mutlu, çok da mutsuz değilse, o zaman anneye der ki: "Kardeşim, sen daha dikkatli olmak zorundasın, o yargılama sırasında bir daha önüme gelirseniz ben böyle davranmayabilirim, bu hakkı da göz önüne al." Ama bunu kuru kuru bir ihtara bağlamak doğru değildir; olmaz, doğru değildir.

Teşekkür ediyorum.