| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi(2/3911) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .11.2021 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Ya, evet, bu kadar anlatıldı, anlatıldı, "çocuğun üstün yararı" denildi, bir sürü şey sıralandı ve geldik zorla teslime, sizin deyişinizle teslime, kişisel ilişkiye. Ne oldu? "Çocuk istemiyor ama kişisel ilişkiyi kurmaya zorlayacağım." diyorsunuz. Nerede kaldı çocuğun önceliği? Şimdi, devamındaki maddelerde de var; 36, 37 ve 40'ıncı maddelerde kolluk aracılığıyla zor kullanılacağı vurgulanarak kararın mutlaka icra edileceğinden ve arkasından da disiplin hapsi gibi durumlardan bahsediyorsunuz. Oysaki kişisel ilişki kurma son derece kişiye sıkı sıkıya bağlı; duyguların, isteklerin en üst düzeyde belirleyici olduğu bir hak. Bu nedenle, çocuğun korkularının, endişelerinin, heyecanının, isteklerinin özellikle ve mutlaka dikkate alınması gerektiği gibi çocuk istemediğinde de kararın icra edilmemesinin gerekli kılındığı bir konu. Herhangi bir yargı kararı gibi değerlendirmiyoruz çünkü "kişisel ilişki" dinamik, şartlara göre değişken, çocuğun duygularının belirleyici olduğu bir konu; mal varlığına ilişkin bir verme borcu konusu değil. Borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerde yapma borcunun dahi zorla icra edilemeyeceği kabul edilirken çocuğa bu konuda bir dayatmada bulunmak ne derecede tutarlı? Nihayetinde, çocuğu nesneleştiren bir bakış açısının sonucu olarak geliyor. Çocuğun kişisel ilişkisinin düzenlenmesi ve sürdürülmesi kendine özgü, dinamik, esnek bir yaklaşımı zorunlu kılan bir süreç anlamına gelir. Karar verilmiş olabilir; evet, boşanmayla birlikte bir karar bile verilmiş olabilir ama şartlar değiştiğinde uzmanın görüşüne göre uygulanmalı, gerektiğinde acilen hâkim kararıyla tedbir niteliğinde olmak üzere yeni kararlar da alınabilmelidir. Çocuğun görüşmesi ve kişisel ilişki hiçbir konuda pazarlık konusu olamayacağı gibi bu meselede de çocuğun üstün yararına rağmen zorla uygulanması mümkün değildir.
Çözüm nedir? Eğer çocuk görüşmek istemiyorsa, görüşmemesini gerektiren durumlar varsa, bu durumda hızlıca psikologlarla, pedagoglarla, sosyal uzmanlarla ortaklaşılarak çocukla ilgili görüşmeler yapılmalı, neden görüşmek istemediğinin tespitinin açığa çıkarılması sağlanmalı ve bunların sonucu olarak da aile mahkemesi tarafından bir karar verilmelidir. Belki de görüşmek istememesinin gerçekten görüşmemeye neden olabilecek birtakım gerekçeleri vardır. Bunları tespit etmeden çocuğu zorla teslim etmek aslında çocuğun iradesine karşı ve çocuğun haklarına karşı bir tutum olarak ortaya çıkacaktır. Bu nedenle bu maddenin de çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.