| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 09 .11.2021 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuz ve gayretli çalışmalarınız için teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum.
Bütçeden tarıma ayrılan kaynak 15,2 milyar lira artırılarak bu yıl 57,6 milyar liraya çıkarılmıştır. Bu kapsamda, tarımsal destek programları için 25,8 milyar, tarım sektörü yatırımları için 16,3 milyar tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için de 15,5 milyar lira kaynak ayrılmıştır. 2021 yılında 9 milyar lira olan tarımsal sulama yatırımları ödeneği yüzde 39 oranındaki artışla 12,5 milyar liraya çıkarılmıştır. Ayrıca, kırsal kalkınma amaçlı projeler kapsamında, köylerin altyapısını güçlendirmek amacıyla oluşturulan KÖYDES projesi için 1,8 milyar, SUKAP projesi için 1 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Reel kesim destekleri için bütçeden ayrılan 68,9 milyar liranın 9,8 milyarı da tarımsal işletmeler ve çiftçilerimiz için faiz destek tutarı olarak ayrılmıştır.
Tarım sektörünün üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturularak, yüksek verimlilikte ve kaliteli ürün üreten, teknoloji kullanabilen, ülke insanını besleyebilen, ihracat kapasitesi yüksek ve büyümeye sürdürülebilir katkı veren bir düzeyde olması gerekmektedir. Tarım politikalarının, çiftçimizi üretmeye teşvik etmesi ve ürettiği değerden hak ettiği payı almasını sağlamaya yönelik olması şarttır. Çiftçilere sağlanacak devlet desteğinin üreticinin yoksulluğunu ortadan kaldıran, refah artışı sağlayan, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, afete karşı koruyan bir anlayışla yapılandırılması esastır.
Türkiye, tarımsal üretim bakımından dünyanın ve Avrupa'nın önde gelen ülkelerinden birisidir. Bununla birlikte, artan nüfus ve yükselen hayat standartları, gıda ihtiyacının karşılanmasında tarımsal verimliliği artırmayı gerekli kılmaktadır. 2021 yılı ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 7,5 büyüyen tarım sektörü, gayrisafi yurt içi hasılanın üzerinde bir büyüme kaydetmiştir. İklim koşullarının etkisiyle, Türkiye ekonomisinin yüzde 21,7 oranında büyüdüğü ikinci çeyrekte ise yüzde 2,3'le son altı çeyreğin en yavaş büyümesini kaydetmiştir. Yılın ilk altı ayında ortalama yüzde 4,7 büyüyen tarım sektörü, ekonomimize güç katmaya devam etmiştir.
Türkiye, tarımda net ihracatçı bir ülkedir. Tarım ve gıda ürünleri ihracatı 2021 yılı sekiz aylık döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artarak 13,7 milyar dolar, dış ticaret fazlamız ise yüzde 78 artarak 4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında 4,7 milyon kişi tarım sektöründe istihdam edilirken, toplam istihdam içindeki payı yüzde 17,7 olmuştur. 2021 Ağustos ayı itibarıyla tarım istihdamı 4,9 milyon kişiye yükselerek toplam istihdam içindeki payı yüzde 17,2 olmuştur. Covid-19 salgınının ortaya çıkmasından sonra yurt içi tarımsal üretimin önemi daha da artmış, gıda güvenliğine yönelik toplumsal farkındalık gelişmiştir. Pandeminin etkisiyle birlikte, dünyada tüm emtia fiyatlarında yaşanan artış, girdi maliyetlerine yansımıştır. Özellikle, gübrenin ham maddesi olan madenlerin işlendiği petrokimya tesislerinde yaşanan kapasite daralmaları veya geçici süreli kapanmalar dünyada gübre üretimini azaltmıştır. 2020 yılı Ocak ayında gübrenin ham maddesi olan amonyağın tonu 221 dolar iken 2021 Ekim ayı itibarıyla 700 dolar seviyelerine, kükürtün tonu 40 dolar iken 220 dolara, potasyumun tonu ise 240 dolardan 480 dolar seviyelerine çıkmıştır. Türkiye'nin kimyevi gübre üretimi yüzde 95 oranında ithalata bağlı olarak devam etmekte, artan enerji fiyatları da üretilen gübrenin maliyetini artırmaktadır. Bu durum karşısında üreticinin gübreye erişiminde sıkıntı yaşaması, ekili alanlardaki üretimi düşürmekle birlikte verim ve rekolte kayıplarına sebebiyet vermektedir. Tarımsal üretimin azalması ise arz-talep dengesinin bozulması yoluyla gıda fiyatlarındaki yükselme olarak nihai tüketiciye yansımaktadır. O sebeple, kısa vadeli tedbir olarak Cumhurbaşkanlığı kararıyla gübre desteği artırılmıştır. Ayrıca gübre ve diğer başat tarımsal girdiler olan ilaç, mazot, elektrik, su, tohum, yem, fide gibi temel girdi maliyetlerinin düşürülmesi, tarımsal üretimi daha da destekleyecek, çiftçimizin refahının artmasına katkı sağlayacaktır.
Kuraklık, sel ve benzeri beklenmedik doğal afetler, çiftçimizi sıkıntıya sokan diğer olaylardır. Tarımın bu özelliği, ürün ve üretim planlaması ile tarım sigortasının önemini de ortaya koymaktadır. Çiftçilerimizin bu ve benzeri sorunlarının çözümü için devletimiz tarafından önemli adımlar atılmış, salgın döneminin olumsuz etkisini asgariye indirmek ve kuraklığa karşı üreticiyi korumak üzere destek tedbirleri uygulanmıştır. Hükûmetimizce bu amaçla atılan adımlar ve Meclisimizce yapılan düzenlemeler memnuniyet vericidir. Çiftçimizin üretim maliyetlerinin daha aşağılara çekilmesi ve finansman sıkıntılarının giderilmesi, temennimizdir. Türk çiftçisi, mutlaka hak ettiği refah seviyesine ulaştırılmalıdır. Milliyetçi hareket Partisi çiftçimizin yanındadır, Cumhur İttifakı, çiftçimizin dostudur.
Değerli milletvekilleri, çiftçimize tarımsal destek için bütçeden önemli miktarda ödenek ayrılmıştır. 2022 yılında, bir önceki yıla göre azalan alan bazlı destek miktarında yüzde 23,8 oranında artış yapılması öngörülmüştür. Alan bazlı desteklerde en önemli iki kalem, mazot ve gübre desteğidir ve iki girdinin destek miktarı da artırılmıştır. Ayrıca mart ayından itibaren artan gübre fiyatları karşısında çiftçilerimizin olumsuz etkilenmemesi ve tarımsal üretimin kesintisiz devam etmesi için mevcut gübre destekleri, Cumhurbaşkanlığı kararıyla yüzde 100 artırılmıştır. 2022 bütçesinde 3,1 milyar lira mazot desteğiyle birlikte gübre desteği için de 1,6 milyar lira ödenek öngörülmüştür.
Türkiye, OECD tarımsal destek hesabına göre 2020 yılında gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 1,61'i oranıyla, OECD'ye üye ülkeler arasında tarıma en çok destek veren ülke olmuştur. Bununla birlikte, yıllık programda ifade edildiği gibi, tarımsal destekleme sisteminde desteklenecek ürünler ve destekleme birim tutarlarının kurulacak bir sistemle düzenli olarak yapılacak etki analizlerinin sonuçlarına göre her yıl yeniden belirlenmesine, hayvancılık ve meyvecilik için ise uzun dönemli destekleme modelinin belirlenmesine yönelik çalışmalar önem arz etmektedir.
Çiftçimize Meclisimizde yapılan yasal düzenlemelerle de önemli destekler sağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklik sonucu tarım sektörü ve çiftçilerin desteklenmesi için kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan destekleme ödemeleri gelir vergisinden istisna tutulmuştur. Ayrıca, düzenlemeyle, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı yaklaşık 2 milyon çiftçimizin yıllar içinde aldığı destek kalemlerden kesilen stopaj vergisinden beş yıl geriye dönük olarak yasal faiziyle birlikte toplam 3,4 milyar liranın iade edilmesi öngörülmüştür.
Bir diğer düzenlemeyle de Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize kullandırılan ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmış olan kredi borçları yeniden yapılandırılarak peşin yahut taksitle ödeme imkânı sunulmuştur. Ayrıca 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'na 7254 sayılı Kanun'un ek 3'üncü maddesiyle eklenen hükümle, daha önce köy ve belde belediyesi iken mahalleye dönüşen yerleşim yerlerinden belirli kriterleri sağlayanların kırsal mahalle olarak belirlenmesi mümkün hâle getirilmiş, ayrıca buralarda ağırlıklı olarak yaşayan çiftçilerimize çeşitli ücret, vergi ve harç muafiyetleri ve indirimleri sağlanmıştır.
On Birinci Kalkınma Planı'nda öncelikli gelişme alanı olarak belirlenen tarım sektöründe çevresel, sosyal ve ekonomik olarak sürdürülebilir -ülke insanının yeterli ve dengeli beslenmesinin yanı sıra- arz talep dengesini gözeten üretim yapısı ile uluslararası rekabet gücünü artırmış, ileri teknolojiye dayalı, altyapı sorunlarını çözmüş, örgütlülüğü ve verimliliği yüksek, etkin bir tarım sektörünün oluşturulması temel amaç olarak ifade edilmiştir. Dünya nüfusundaki artışa rağmen toprak ve su kaynaklarında azalma ve artan gıda talebi, değişen iklime uygun bitki ve hayvan türlerinin geliştirilmesini, çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını ön plana çıkarmış, daha az kaynakla gıda talebinin karşılanabilmesi için nitelikli iş gücü ve teknoloji konuları önem kazanmıştır. Türkiye, buna uygun stratejik öneme de sahip birçok temel tarım ve gıda ürününün üretiminde dünyada ilk sıralarda yer almakta ve bu gücünü dünyaya göstermektedir. Pandemiyle tarım ürünleri girdi maliyetlerinde görülen yüksek artışlar, olumsuz iklim koşulları, uluslararası ölçekte gıda tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, gıda sektöründe küresel boyutta sorunlar yaşanmasına neden olmuştur.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'de hayvancılık işletmeleri genellikle küçük ölçekte aile işletmesi niteliğinde olup son yıllarda uygulanan projelerle orta ve orta büyük ölçekli işletme sayılarında önemli artışlar görülmüştür. 2021 yılı ilk dönemi itibarıyla ülkemizin 18,3 milyon büyükbaş, 57,4 milyon küçükbaş hayvan mevcudu bulunmaktadır. 2020 yılında et üretim miktarı bir önceki yıla göre yüzde 16,6 artarak 1,4 milyon tona yükselmiştir. Hayvancılıkta sağlanan gelişmeler kapsamında 2019 yılında azalışa geçen toplam canlı sığır ithalatı 2020 yılında da bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında azalmıştır. 2021 yılında ise bu azalış eğiliminin devam etmesi beklenmektedir. Hayvancılığın geliştirilmesi, bu amaçla verilecek teşvik ve desteklerle de doğrudan ilişkilidir. Hayvancılık destekleriyle birlikte, hayvan ıslahı, kaliteli yem ve bitkilerin üretiminin artırılması da gereklidir. Hayvancılığın sürdürülebilirliği kapsamında 1 kilogram süt ile ne kadar yem alınabileceğine, aynı şekilde 1 kilogram et ile ne kadar kesif yem alınacağına ve benzerlerine ilişkin paritelerin belirlenmesi ve bunun korunması sağlanmalıdır. Ayrıca, kuraklıktan dolayı yaşanması muhtemel olan kaba yem problemi için şimdiden önlem alınması, damızlık ithalatını azaltmak için büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta ıslah programlarına daha fazla önem verilmesi de yerinde olacaktır.
Değerli Komisyon üyeleri, Türkiye'nin stratejik ve mukayeseli üstünlüğü tarımdır ve tarım-sanayi entegrasyonu ile tarımsal ürünler için uygun pazarlar oluşturulması dünyanın geleceğinde önemli yer tutacaktır. Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak tarım-sanayi entegrasyonunun sağlandığı kırsal cazibe birimleri olan tarım kentlerinin uygulamaya konulmasının, kalkınmanın önemli dinamiği olacağını değerlendiriyoruz. Tarımsal ürünlerin çeşitlendirilmesi, verim ve kalitenin artırılması, yerinde işlenerek katma değer elde edilmesi ve istihdam sağlanması ile yatırım ve teknolojinin kırsal alanlara yöneltilmesini öngören tarım kentleri, katılımcı kalkınmayı destekleyecek cazibe birimleri olarak önemli bir işlev görecektir. Tarım kentleri ekonomik büyümeye, sosyal gelişmeye ve millî bütünleşmeye katkı sağlayacaktır.
Tarım ürünleri fiyat seviyesinin sağlıklı oluşması için gıda arz zincirine ilişkin kayıt sistemi güçlendirilmeli, lisanslı depoculuk yaygınlaştırılmalı, yaş meyve sebze tedarik zincirinde lojistik altyapılar iyileştirilmeli, tarım, orman, çayır ve mera alanlarındaki koruma, kullanma dengesinin sağlanması için arazi kullanım planları hazırlanmalıdır. Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık gibi birçok stratejik üründe hasat dönemi öncesi alım fiyatı açıklayarak piyasayı spekülatörlere bırakmamasını, çiftçimizi tekellerin insafına terk etmemesini çok önemli bir uygulama olarak görüyoruz.
Sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulması için toprak ve su kaynaklarının kullanımına yönelik alınacak tedbirler önem taşımaktadır. Su ve su yönetimi stratejik önemlidir. Türkiye mukayeseli olarak su zengini bir ülke değildir. O sebeple, su varlığının rasyonel kullanımı, sınır aşan suların millî hedefler doğrultusuna yöneltilmesi, su kaynaklarının bilim ve tekniğe uygun olarak kullanıma sunulması, kaynaklarımızın sürdürülebilirlik esasları dâhilinde geliştirilmesi ve suyun korunması gerekmektedir. Bu doğrultuda yapılan Su Şûrası önemli bir adım olmuştur.
Diğer taraftan yenilenebilir doğal kaynakların başında gelen ormanlarımız, sağlıklı, sürdürülebilir orman ekosistemini dikkate alan bir yapıda, modern ormancılık tekniklerine uygun olarak korunmalı, geliştirilmeli, orman köylüsü de desteklenmelidir.
Orman yangınları, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de mal ve can kaybına yol açmakta, orman varlığının azalması, erozyon, sel, taşkın gibi afetlere ve biyoçeşitliliğin zarar görmesine neden olmaktadır. Küresel ısınmayla her geçen gün orman yangını tehdidinin arttığı süreçte Türkiye'nin yangınla mücadelede dünyada en başarılı ülkeler arasında olduğu görülmektedir.
2021 yılında ülkemizde büyük orman yangınları meydana gelmiştir. Orman yangınlarıyla mücadelede kullanılan araç, insan gücü ve teknoloji kapasitesini optimize edecek yöntemlerin geliştirilmesi, bununla birlikte, önleyici tedbirlerin etkinleştirilmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir ormancılığın aynı zamanda, tarım, hayvancılık ve sanayiyle birlikte toplumsal hayatı dikkate alan entegre projelerin devreye konularak değerlendirilmesi gereken önemli bir ekonomik ve millî kaynak olduğu unutulmamalıdır.
Orman köylüsünün sorunları, huzur, refahı ve geçimini sağlama zarureti orman politikalarının en önemli unsurlarından birisidir. Bu kapsamda, orman köylüsünün koruma, kullanma doğrultusunda oluşturulacak politikalarla sürdürülebilir ormancılığa katkısı ve oluşan ekonomik değerden pay alması önemli bir konudur.
Bu düşüncelerle, Bakanlık ve kurum bütçelerinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.