| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .11.2021 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratlarımız; öncelikle hepiniz hoş geldiniz.
Ben bize bu toprakları ve özgürlüğümüzü kazandıran, aynı zamanda bu koltuklarda bir kadın milletvekili olarak oturmamızı da borçlu olduğumuzu düşündüğüm Ulu Önder'imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 83'üncü yılında saygı, minnet, özlem ve rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Bakan, 2022 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı kesin hesabını görüşüyoruz bugün. Tekrar hoş geldiniz; yeni bir Bakanlıksınız, hayırlı olsun.
Tüm bütçe görüşmelerinde Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kapsamının çok geniş olmasından dolayı ayrılması gerektiğini çok vurgulamıştık. Alınmış olan bu kararı da doğru bulduğumuzu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Ancak merkezî yönetim bütçe teklifinin rakamıyla oranlayarak baktığımızda sadece yüzde 3,77'sine denk gelen bütçenizin de yapmak istediğiniz hedefler ve çalışmalarla ilgili yeterli olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Çok geniş kapsamlı bir Bakanlığınız var, Bakanlığınızın kapsamı; aile, kadın, çocuk, yaşlı, engelli ve ülkemizde yoksulluğun yaygınlaşması da dikkate alındığında bu bütçeyle çok da fazla bir çalışma yapabileceğinizi düşünmüyorum.
Sayın Bakan, çok başlık var, ben, bir ikisine odaklanarak ilerleyeceğim konuşmamda. Öncelikle sosyal politikalarla ilgili birkaç noktaya değinmek istiyorum. Sonuç olarak AK PARTİ iktidarı döneminde, sizin partinizin döneminde, eşitsizlikler karşısında toplumun birçok dezavantajlı kesimini güçlendirmesi gereken sosyal politikaların hızla sosyal yardımlara hatta sadaka kültürüne dönüşmesine bir zemin hazırlanmıştır. AK PARTİ'yle sosyal yardımlardan yararlanan yurttaşların sayısında ciddi artışlar meydana gelmiştir. Bunu siz de kabul ediyorsunuz hatta övünerek söylüyorsunuz ancak bu övünülecek bir şey değil, aslında üzerinde düşünülmesi gereken bir şey çünkü sosyal yardımların birincil görevi yoksulluktan kaçınmaktır, yoksul sayısını azaltmaktır; fakat, AKP'yle sosyal politika sadece ve sadece sosyal yardımlara indirgenmiştir. Bu arada sosyal yardımların rakamlarına baktığımız zaman -birçok arkadaşımız değindi ve değinmeye devam edecek, çok fazla girmeyeceğim- miktarın oldukça düşük olduğunu görüyoruz ve sosyal yardım alan kişiler bu yardımlarla örneğin ulaşım, su, barınma, elektrik gibi temel ihtiyaçlarını karşıladıkları için de zaten aldıkları bu yardımın bir kısmını vergilendirme sistemi sebebiyle tekrar geri devlete ödemektedir. Aynı zamanda hane başına verilen sosyal yardımlar hızla enflasyon ve dolar karşısında da eridiği için sizin vereceğiniz sosyal yardımlar hiçbir zaman yeterli olmayacaktır. Bugün asgari ücrete bile baktığımız zaman TÜRK-İŞ'in açıkladığı açlık sınırının yani 3.093 TL'nin altında kaldığını görüyoruz. Bugün 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 10 bin TL olduğunu düşünecek olursak bu rakamın altında gelirle yaşamak zorunda kalan toplumun büyük bir kesimi sizin aslında politika üretmenize de ihtiyaç duyan kesim.
Şimdi, yapılması gereken... Toplam harcama tutarlarına baktığımız zaman, ailelerin üzerindeki yükü düşündüğümüz zaman da sizin verdiğiniz destekler kesinlikle yetmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim aile destekleri sigortası önerimizi devam ettiriyoruz ve hayata geçirmeniz için size yine öneriyoruz. Pandemi desteklerine baktığımız zaman da çok yetersiz olduğunu görüyoruz. Ben dünya örnekleriyle birkaç kıyaslama yapmak istiyorum. Örneğin, Almanya'da 417 milyar dolar yardım yapılırken, Brezilya 117,7 milyar dolar yardım verirken pandemi döneminde, Türkiye yardımlarda sadece 7,6 milyar dolarda kalmıştır; dünya örneklerine baktığımız zaman da çok düşüktür.
Şimdi, Sayın Bakan, ben sosyal yardımlardan sonra yine sizin alanınıza giren, özellikle çocuklarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Sizin performans değerlendirme raporunuzda "faaliyetler" bölümünde bütçelendirilmesine baktığımız zaman -sayfa olarak da şöyle göstereyim- dikkatimi çeken şey -şöyle gösterecek olursak- özellikle çocuk işçiliğiyle mücadeleye yönelik faaliyetlerin 2021'de bütçelendirilmiş olmasına rağmen 2022, 2023, 2024'te bütçelendirilmediğini görüyoruz. Evet, Çalışma Bakanlığı bünyesinde bu çalışmaların yürütüleceğinin farkındayız yani bunu söyleyeceksiniz, bunun farkındayız. Ama sizin Aile Bakanı olarak hiç mi sorumluluğunuz yok çocuk işçileri üzerinde? Çocuk işçiliğiyle mücadelede hiç mi bir sosyal politika önlemi almayı düşünmüyorsunuz? Bununla ilgili neden bütçenizde bir değer, bir rakam yok? Bunu ben öğrenmek istiyorum çünkü ülkelerin gelişmişlik düzeyi açısından en önemli problemlerden bir tanesi de çocuk işçiliği.
Çocuk işçileri, tüm dünyada ve ülkemizde ucuz iş gücü ya da ücretsiz işçi olarak sömürülen çocuklar, sömürülen kesimler. Çalışan çocukların yaşam hakkı dâhil olmak üzere, temel birçok hakları da ellerinden alınmakta. Bugün TÜİK verileriyle 720 bin çocuk işçi var Türkiye'de. Ama baktığımız zaman, Haziran 2021 tarihinde yayımlanan "Çocuk İşçilik Yasaklansın" başlıklı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporuna göre 2 milyon çocuk işçi var şu anda Türkiye'de, kayıtlı-kayıtsız. Yani bunlarla mücadeleyi sadece Çalışma Bakanlığının bünyesine bırakamazsınız ve pandemi döneminde de çocuk işçi sayısı arttı Sayın Bakan. Aynı zamanda, sekiz yılda 513 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Siz bu çocukların, mücadele veren, ailelerinden, evlerinden koparılan, okullarından koparılan, birçok yerde bu mücadeleyi veren bu çocukların, maalesef, hamiliğini üstelenmek zorundasınız.
Tabii, çocuk işçiliğinin artmasındaki faktörlerden bir tanesi ve en önemlisi de şüphesiz eğitim sisteminde yaşanan çöküntüdür. 4+4+4 sistemi de çocukları eğitimden uzaklaştırmış ve işçiliğe, çalışma hayatına yönlendirmiştir.
Mesela, çocuklarla ilgili verilere baktığımız zaman hakikaten çok önemli şeyler görüyoruz. Çalışanı olmayan ailelerde yaşayan çocuk nüfusunun toplam çocuk nüfusuna oranına baktığımız zaman yüzde 14,4 olduğunu görüyoruz. Şartlı nakit transferlerinden yararlanan çocuk sayısı 2021'de 3 milyon 813 bin 741'ken 2022'de 3 milyon 851 bin 873 çocuk; çok büyük bir artış değil ama yoksulluk gittikçe artıyor, aileler geçinemiyor, çocuklarına bakamıyor, çocuklarını okutamıyor, ailesinden, yuvasından kopan çocuklar var.
Bütçenizin azlığından bahsetmiştim. O anlamda sizin bu programlar dâhilindeki hedeflerinize baktığımda, mesela, çocukların korunması alt programında çocukevi sayısı, çocukevlerinde bakılan çocuk sayısı, çocuk kuruluşlarında bakılan çocuk sayılarını 2022, 2023, 2024 hedeflerinizde hep sabit görüyorum. Yani çocukevi sayısı 2020'de gerçekleşme 1.193; 2021'de planlanan 1.200; 2022, 2023, 2024 1.195. Mesela, bunun sebebini bize açıklarsanız biz de anlamış oluruz yani belki olumlu bir gerekçeniz de vardır; bunu söylemek istiyorum.
Ama çocuklarla ilgili sorunlar bitmiyor Sayın Bakan. Bakın, ülkede çocuklarımız çok ciddi şekilde istismara uğruyorlar. 2020 yılında ceza mahkemeleri çocukların cinsel istismar suçuna ilişkin 17.948 dosyaya ev sahipliği yapmış. Mesela, bir veri paylaşmak istiyorum; İnsan Hakları Derneğinin İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu 2018'de bir rapor yayınladı. 2002'den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yapmış, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15.937 olarak ifade edildi. Bugün bu rakam nedir Sayın Bakan, bilmiyoruz. 2018'den bu yana neden bilmiyoruz, biliyor musunuz? Çünkü siz artık verileri toplamıyorsunuz Bakanlık olarak ve bu verilere ulaşılamıyor, verileri saklıyorsunuz; bunlar çok ciddi problemler. Bu çocuklar bizim korumamız gereken çocuklar; sokağa atmamız gereken, kendi başına, kaderine terk etmemiz gereken çocuklar değil. Yine, Türkiye çocuk yaşta evliliklerde de Avrupa 1'incisi. Bunları göz önüne alarak lütfen Bakanlığınızı değerlendirin.
Son olarak, sürem çok az kaldığı için kadının güçlendirilmesiyle ilgili programla ilgili bir dakika isteyeceğim. Çok kısa, uzatmayacağım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız Emine Hanım, lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kadının Güçlendirilmesi Programı'nda da 590 milyon 687 bin TL bir bütçe ayırmışsınız programa. Ancak, bunun yüzde 77'si personel giderleri ve sosyal güvenlik kurumları devlet primi giderlerine ayrılmış, cari transferlere sadece yüzde 3,2 ayrılmış. Siz, bu bütçeyle kadını nasıl güçlendireceksiniz? Güçlü kadın çocukların da daha fazla korunmasını sağlayacaktır. Kadın emeğine baktığımız zaman kadınları erkek şiddetinin farklı biçimlerinin hedefi hâline getiren en önemli neden kadınların ekonomik olarak güçlendirilmemeleri ve erkeklere olan ekonomik bağımlılığıdır. Bütçeniz kadınların güçlendirilmesiyle ilgili politikalarınızı uygulamak için yeterli görünmüyor, "Bununla ilgili başka bir çözümünüz var mı?" diye de sormak istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kadın konukevi sayısıyla ilgili de aynı, biraz önce çocuklarla ilgili söylediğim yorumu yapacağım. Orada da rutin bir artış görüyoruz hedeflerinizde, belki bunu da açıklamak istersiniz.
Konuşacak şey çok ama vakit bu kadar. Ben, Bakanlığınızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum ve "İstanbul Sözleşmesi yaşatır." diyerek sözlerimi bitirmek istiyorum.
Teşekkürler.