| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .11.2021 |
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, engelliler adına değil engelli bir birey olarak konuştuğum için sunduğunuz sunum ve programın pembe tablosunun ne yazık ki engelliler açısından koca bir masaldan ibaret olduğunu söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Zira, sokakta direkt olarak bir engelli, ortopedik engelli bir birey olarak yaşayan, toplumsal hayatın pek çok alanına girmekte zorlanan, ekonomik ve sosyal olarak adapte olmakta, toplumun kapsamasına, imkânlarının, araçlarının olmadığını bilen bir birey olarak bunları açıkça söylemek istiyorum. Ne erişim meselesi bu ülkede çözülmüş durumda ne engellilerin toplumsal, sosyal hayata katılmasının önündeki engeller kaldırılmış durumda. Tam tersine, devletin uygulamaları ve toplumsal yaşam engelliliği yaratan ve büyüten bir yerde durmaya devam ediyor. Bakanlığınız, o günden bugüne, iktidarınızın var olduğundan bugüne engellilik siyasetini, engelliyi tıbbi bir mesele olarak kavrayan, bakıma muhtaç bireyler olarak algılayan, bağımlı kişiler olarak kavrayan ve bu bağımlılığı derinleştirip büyüten bir yerden siyaset yürütüyor ve biraz daha ileri giderek engellilik meselesindeki bakım işini, özel sektöre ve ailelere havale eden ve bir çeşit özelleştirme siyasetiyle engelliliği ve engellileri devletin ve toplumun sırtında bir yük olarak görüp bunu üstünden atmaya çalışan bir bakış açısına sahip olmaya devam ediyor. Bu bakış açısı ne yazık ki engellileri devletin ve toplumun vicdanına mahkûm etmiş durumda. Engellilik bir vicdan meselesi değil, engelliler de vicdanla alınacak insanlar değil. Oysa, engellilik meselesinde yapılması gereken gerek Birleşmiş Milletler Engellilik Sözleşmesi gerek bu ülkenin altına imza attığı sözleşmeler ve yasalar gereği engellilik meselesinde yapılması gereken engellilerin bağımlılık meselesini ortadan kaldıracak toplumsal adımların, ekonomik ve siyasal adımların atılmasıdır. Ne yazık ki sunduğunuz program bu konuda neredeyse sıfır düzeyindedir. Engelliler hakkındaki kanunun, 5378 sayılı Kanun'un "i" ve "j" bentleri Bakanlığınızı engelliler konusunda doğrudan sorumlu hâle getiriyor. "i" bendi diyor ki: "Engellilere yönelik politika oluşturma, karar alma ve hizmet sunum süreçlerinde engellilerin, ailelerin ve engellileri temsil eden sivil toplum kuruluşlarının katılımının sağlanması esastır." Sunduğunuz bütçe planında engelli kuruluşlarının adı bile ve önerilerin esamesi de yoktur, bunları somut örneklerle söyleyebilirim. Kendileriyle görüştüm; defalarca Bakanlığınızla görüştükleri hâlde ve cuma günü, engelli kurumları, Bakanlığınızın önünde istihdam ve benzeri sorunları gündeme getiren bir basın açıklaması yapacakları hâlde, bir ikisine ben de katıldığım hâlde, ne yazık ki bu kuruluşların söylemleri, talepleri bu programda gündeme gelmemiştir. Yine, (j) bendi diyor ki: "Engellilere yönelik mevzuat düzenlemelerinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşü alınır." Ben açıkça sormak istiyorum: Hangi meselede; örneğin istihdam meselesinde mi, örneğin SUT meselesinde mi, örneğin ÖTV meselesinde mi, örneğin başka sorunlarda mı, ceza hukukunda mı, ayrımcılığın kaldırılmasına ilişkin maddelerde mi, hangisinde sizin bu konuda görüşleriniz var? Varsa ne gibi görüşler bildirdiniz? Bunu merak içindeyiz. Bütün engelli camiası, Bakanlığınızın bu konulardaki temel görüşlerinizi ciddi şekilde merak ediyor ve yetkili kurum olduğunuz için de -aslında bu ülkede engellilerle ilgili tek yetkili kurum neredeyse siz olduğunuza göre- engellilerin bütün sorumluluğu da sizin sırtınızda olduğuna göre bu konuda attığınız adımları merak ediyoruz.
Ben sorunu özetleyerek gitmeye çalışacağım. Birincisi: Bir ülkede yaşıyoruz, çocuklarının kendiliğinden ölmesini isteyen ailelerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Otistik çocuklar neredeyse toplumun vicdanına terk edilmiş durumda. Belli bir yaşa kadar eğitim almaları lazım, eğitim kurumlarının maliyeti çok yüksek. Devletin eğitimle ilgili neredeyse bir alakası yok, özel rehberlik eğitim kurslarına terk etmiş durumda. Buraların denetimi nasıl yapılıyor, kimse bilmiyor. Engelli kurumları ne yazık ki bu denetim meselesinde de gündeme giremiyor, erişim meselesi olduğu gibi önümüzde duruyor. Bir engelli bireyim; sokakların ne kadar kötü olduğunu, ulaşımın ne kadar zor olduğunu bilerek yaşayan birisiyim. Bir tek bu Meclis erişim konusunda gerekli adımları atmış durumda ama Meclis dışında ben sokağa çıktığımda, sokakta insanların vicdanıyla, insanların yardımıyla hayatını sürdürmek zorunda kalan bir birey hâline geliveriyorum ve bu yardım ve vicdandan kurtulmak gerektiğini biz iddia ediyoruz. Bu noktada, otizm meselesinde Otizm Eylem Planı'nız sekiz, on yıldır bir türlü uygulanmıyor ve uygulanacağına dair de en ufak bir işaretiniz yok, hâlâ "Uygulayacağız." diyorsunuz. Erişime ilişkin yaptığınız eylem planlarına erteleyerek devam ediyorsunuz, ulaşım araçlarında gerekli dönüşümü yapmıyor, ne yazık ki gerekli adımları hiçbir şekilde atmıyorsunuz. Büyük şehirler bir şekilde bunu çözmüş olsa bile taşraya doğru gidildiğinde ulaşım meselesi engellilerin temel sorunu olarak devam ediyor. Engelliler ne yapılara, imar meselesine ne toplumsal alanlara ne de eğitime ulaşabiliyor, ciddi zorluk yaşıyor. Okullar hâlâ büyük bir problem kaynağı, okullarda engellileri koruyan adımlarınız yok; engelli çocuklar okullarda da öğretmenlerin ve velilerin vicdanına terk edilmiş durumda, engelli okulları kapatılıyor ve iktidar olarak, bunların hiçbiri yokmuş gibi, eğitim meselesini, sağlık meselesini ve pek çok meseleyi çözdüğünüzü iddia ediyorsunuz.
Ben somut bir örnek vereceğim: Ben kendim ehliyetimi güncellemek ve araç alabilmek için sağlık kuruluna gittim. Ortopedik engelliyim, 1988'de kaza geçirdim ve defalarca alınmış sürekli engelli raporum var. Buna rağmen her gittiğimde benden yeni rapor isteniyor ve rapor yönetmeliği sürekli değiştiriliyor. Ben hastaneye gittim, pandemi döneminde gittim, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittim ve raporumu beş ayda aldım, hem de milletvekili olduğumu söyleyerek beş ayda alabildim çünkü her bir hastane için, her bir doktor için ayrı bir randevu verildi; ayrı ayrı, sürekli benden MR ve tomografi istendi, devletin kendi kayıtları yok sayıldı. Hastane doktorunun söylediği laf çok net, "Altı ay içinde bu hastanede çekilmiş bir MR'ınız yoksa bunu kabul etmeyiz." dendi. MR'ı çektirdim, sonucu üç ay sonra geldi ve ben raporu beş ayda aldım. Orada sedyeyle rapor almaya çalışan, emekli olmak için sağlık raporu almaya çalışan engelliler vardı. Onların durumunun ne olduğuyla ilgili gerçekten merak içinde kaldım.
Engelliler ne gibi sorunlar yaşıyor? Bir: Bu sağlık yürütme uygulamalarınız nedeniyle, rapor sistemi nedeniyle engelli emeklilerin birçoğunun emekli maaşı kesildi, bunlar yokluğa teslim edildi. İki: Sağlık Uygulama Tebliği'niz 2013'ten bugüne güncellenmiyor. Ne yazık ki, engelliler ortez, protez ve her çeşit destek aracına ulaşmakta korkunç bir zorluk yaşıyor. Dolar, bugün 10 lira 80 kuruşu geçti ama biz, 2013'teki dolar kuruyla araç almaya çalışıyoruz. Aldığımız bütün araçlar, dolar üstünden hesaplanıyor. Bir örnek vereyim, oturduğum tekerlekli sandalyenin bir yıl önceki maliyeti 14 bin liraydı, şu andaki maliyetini bilmiyorum bile ve devletin bana verdiği -milletvekili olarak bana verdiği- para 1.200 lirayı geçmiyor ve geri kalanını ben, kendim karşılıyorum. Ben, milletvekiliyim, karşılıyorum ama diğer engelliler nasıl karşılıyor, kimse bilmiyor. Erişimi çözmekten söz ediyorsunuz, tekerlekli sandalyeye ulaşım imkânımız bile yok ve buradan yürüyoruz.
Başka nelerimiz yaşanıyor? İstihdam meselesi; 10 bin kadro istiyor engelliler, defalarca kapınıza geldi. EKPSS yaptınız. Sınava 200 bin kişi girdi, 2 bine yakın insan alacaksınız, devletin 7 binden fazla kadro boşluğu var. Engelliler en az yüzde 6, biz, HDP'nin engelliler komisyonu olarak yüzde 10 kota istiyoruz ama siz, bu kota konusunda hiçbir adım atmamakta ısrar ediyorsunuz.
Başka neler oluyor? Otizm Eylem Planı uygulanmıyor, Erişim Eylem Planı uygulanmıyor ve engelli emekli maaşları, engelli bakım maaşları ne yazık ki büyük bir sorun olmaya devam ediyor, dolar karşısında değerini kaybetti. Ayrıca, engelli sağlık maaşlarının uygulanmasında...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alabilirsek.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İki dakika, benden ilave edin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey'den iki dakika daha ilave ediyoruz.
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Ailelerin, aile gelirini temel alıyorsunuz, engelli bireyin kendi gelirini temel almıyorsunuz. Bu uygulamanın kendisi bile insan haklarına aykırı. Engelliyi, ailenin bir parçası olarak görüyorsunuz, bağımsız bir birey olarak görmüyorsunuz, gelirini hesaplarken buradan hesaplıyorsunuz ve engelli maaşları bugün, komik duruma düşmüş durumda. Engelli örgütleri, engelliye bakım aylıklarının asgari ücret seviyesine yeniden çekilmesini ve ailelerin de özellikle, annelerin Sosyal Güvenlik Kurulu kapsamına alınmasını, emeklilik haklarının verilmesini istiyorlar. Çünkü bu insanlar, yirmi dört saat çocuklarına ve engelli bireylere bakmakla yükümlü kişiler ve biz, aileye yıktığımız için bu yükümlülüğü, onlara da hiçbir hak vermediğimiz için engelli bireyi bağımlı tutmaya devam ediyoruz.
Son olarak, kanun hükmünde kararnamelerle 100 binden fazla insan işten atılırken 2 binden fazla engelli işten atıldı. Bu insanların, henüz, hiçbirinin dosyası görüşülmedi bile. 2 bin engelli insanın işten atılması demek bunların ölüme terk edilmesi demektir. Bakanlığınızın olağanüstü işlere bakan komisyonla herhangi bir temasa geçip geçmediği, engelli bireylerin işlerine geri dönüp dönmemesi konusunda adım atıp atmadığını merak içinde bekliyoruz ve bu konuda adım atmanızı istiyoruz.
Velhasıl, toparlarsak, engellilerin bağımlılık meselesini ortadan kaldıran, ekonomik ve sosyal olarak onları rahatlatan, araç alımı dâhil olmak üzere, ÖTV'nin kaldırılması dâhil olmak üzere bir dizi alanda tedbir alan bir şey istiyoruz. Ama siz, bütçeden 1,6 pay ayırarak aslında, engellilerin yeniden sefalet içinde yaşamaya mahkûm bir döneme girmesinin önünü açıyorsunuz. Bu yüzden, sunduğunuz Bakanlık bütçesini kabul etmiyoruz. Sizi, engelli cemiyetlerinin, engelli derneklerinin taleplerini göz önüne getirmeye, onları dinlemeye, onlarla beraber faaliyet yürütmeye davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.