KOMİSYON KONUŞMASI

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli katılımcılar ve basın emekçileri; bugün ülkemizde yaşayan milyonlarca insanın temel gündemi geçim derdi. Döviz karşısında değer kaybı yaşayan TL'yle geliri azalan milyonlarca emekçinin, ücretlinin, emeklinin maaşı her geçen gün mum gibi erimekte. Peki, halkımızın yararına değil, rantın, yandaşın yararına yapılan bu bütçede kadınların ve çocukların payına düşen ne? Bu kadar geniş bir içeriği olan Bakanlığınızın genel bütçe içerisindeki oranı sadece 3,77. Üstelik genel bütçeden faiz ödemelerine ayrılan miktar bütçenin yüzde 13,77'si, Bakanlığınızın bütçesi faiz ödemelerine ayrılan miktarın dörtte 1'i bile değil. Yıllardır görüyoruz ki bütçelerde aslan payı hep faiz yüküne gidiyor yani bu bütçelerde her şey şahane.

Kadına yönelik şiddetin giderek arttığı ve daha da vahşileştiği bir ortamda ne kadına ne toplumsal cinsiyet eşitliğine ne kadın istihdamına ne nafakaya ne eşit temsile bütçe ayrılıyor. Nedense ölüm, istismar, şiddet artıyor, bunun sorumlusu bulunamıyor; kim? Hani, "Kadınlar iş aradığı için işsizliği artırıyor." demiştiniz ya, galiba bunun sorumlusu da yine kadınlar. Sosyal güvenlik ve insanca yaşam hakkı için 1971'de Mecliste kabul edilen, geliştirilmiş hâli Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun projesi olan ve ısrarla yaşama geçirilmeyen aile sigortası da yok. Aile sigortası neden bütçeye dâhil edilmiyor? Yani kapsayıcı, etkin ve kararlı bir kadın politikası yok, buna yönelik bir irade de yok.

Değerli üyeler, diyorlar ki: "Şiddet küresel bir sorun." Haklılar da. Şiddet her yerde ancak bizim ülkemizde kadınlar vahşice öldürülürken soğukkanlı bir şekilde "Ama erkekler de öldürülüyor. Dünyada da şiddet var." demek, vicdanlara "Pes!" dedirtiyor. Oysa kadınlar sadece kadın oldukları için öldürülüyor. Kadına yönelik şiddet ile kadınlara verilen düşük değer, erkek otoritesi, eşitsizlikten uzak bir anlayışın sonucu olarak ortaya çıkmaktadır ve şiddet, en görünür biçimiyle sadece fiziksel değil; psikolojik, ekonomik, cinsel olarak da kadınlara uygulanmaktadır. Kadınları şiddet belasından kurtarmayı öncelemek, güçlendirmek yerine "Dayak yesin, sussun; bir tokattan bir şey olmaz, çocukların hatırı için sesini çıkarmasın." gibi saçma sapan düşüncelerle meşrulaştırırsanız aileyi de koruyamazsınız. Bakın, bu durum acı bir şekilde uluslararası istatistiklere de yansıyor. Yani diyorsunuz ya "Çağ atladık." diye; çağ atlamayı bırakın, bugün geri kalmış ülkelerin bile daha gerisindeyiz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye'yi sonlara yazdırdınız. 2011 yılında İstanbul Sözleşmesi'ne attığınız imzayla bir ileri adım attınız ancak tek kişinin imzasıyla, kadınların rızasını bile almadan çekilme kararı, kadınları yüz yıl daha geriye götürdü.

Arkadaşlar, 2020 yılında 300 kadın öldürülmüş, 147 kadın taciz edilmiş, 96 kadına tecavüz edilmiş, 265 çocuk istismar edilmiştir. 2020 yılının sadece ilk on ayında ise 233 kadın öldürülmüş, 177 kadının ölümü ise şüpheli, neden? Bakın, sadece 2021 Eylül ayında 26 kadın öldürüldü, 19 kadının ölümü şüpheli. Tüm OECD ve Avrupa ülkeleri arasında Türkiye'de kadına yönelik şiddet oranları en yüksek rakamlara ulaştığı gibi, kadınlar cumhuriyetle birlikte kazandığı tüm hakları kaybeden bir noktaya geldi.

Atamızın omuz üstünde tutmayı layık gördüğü kadınların AKP'nin politikaları nedeniyle can güvenliklerini dahi sağlayamaz hâle geldik. Vahşice, acımasız bir biçimde hayattan koparılıyorlar. Tüm bunlar olurken "Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans." diyorsunuz. Peki, bunda samimi misiniz? Ne yazık ki ne bizler ne de kadınlar samimi olmadığınızı çok iyi biliyor. Bu kadar önemli bir bütçede olması gereken hiçbir şey yok. Hatta geçmiş yılların bütçelerinin de tam kullanılmadığını açıkça görüyoruz.

AKP'yi samimiyete, kadınlar için gerçekçi ve kararlı politikalar üretmeye, uygulamaya ve takip etmeye davet ediyoruz. Şiddetin hakikaten ortadan kaldırılmasını istiyorsak öncelikle bu bütçenin toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olması ve eşitlik anlayışının içselleştirildiğinin görülmesi gerekir. Hatta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının devletin tüm kurumlarına bu konuda öncü ve örnek olması lazım. AKP yapmasa da CHP iktidarında bizler İstanbul Sözleşmesi'ni de aile sigortasını da katı bir şekilde uygulayarak toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı ve şiddetin önüne geçecek bütçeleri yapacağız.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Şahin, lütfen tamamlar mısınız.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Bitiriyorum efendim.

Israrla bir kez daha söylüyoruz: Biz kadınlar, eşit ve hiç kimsenin ayrımcılığa uğramadığı bir Türkiye hayalini kurmaktan vazgeçmeyeceğiz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Yüce Atatürk, sen eğilmediğin için biz dimdik ayaktayız. Bir kadın vekil olarak oturduğum koltuğu devrimlerine borçlu olduğumu unutmayarak aramızdan ayrılışının 83'üncü yılında şükranla, özlemle anıyorum, ruhun şad olsun.