| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .11.2021 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Bakanımız şahsında bütün heyete saygı sunuyorum.
Efendim, dil ile konuşmak lazım. Dil sadece ifade eden organ değil, gönlün bir adımı da dildir biliyorsun İbrahim ağabey, dolayısıyla gönülden konuşmak lazım, sadece lisanen terennüm ederseniz karşılığı olmuyor.
Sabahtan beri ben takip ediyorum, dinliyorum, genelde hep öyle ifadeler kullanıldı, samimiyet, samimiyet, samimiyet, aradığımız budur. Nedir o samimiyet? Şehit ailelerine karşı samimiyet, kadına karşı samimiyet, çocuğa karşı samimiyet, engelliye karşı samimiyet; aradığımız bu. Sözle terennüm kolay, bunu hepimiz yapıyoruz, mühim olan hayata yansıtmak bunları. Hayata yansıtan kadronun adı "ak kadro"dur elhamdülillah.
Geldiğimiz noktada geçmişle kıyas yapılmayacak kadar özel hizmetler koymuşuz bu sahaya. Dolayısıyla iftihar varakamız, iftihar sayfamızdır bu Bakanlık.
Değerli Bakanımız da çok nitelikli, ekibi de öyle, çok nitelikli bir kadro var. İnşallah önümüzdeki zaman diliminde çok daha büyük katkılar sunacaklar. Şunu özellikle söylüyorum ben arkadaşlar: Samimiyetten aradığımız şu; kadından bahsediyor isek burada ilk dile gelmesi gereken Diyarbakır anaları olmalıdır. O gönüllerine yara saldığımız analar var ya, o imansız teröristlerin evlatlarını kaçırıp onları uykusuz bıraktıkları, onları ana yüreğiyle biçare hâle düşürdükleri analarımız; önce onlara sahabetliğimiz olacak, onları sahipleneceğiz, onlara dönük notlar düşeceğiz ki kadınla ilgili sözlerinizin de hükmü olsun, gerisinin hiçbir anlamı olmuyor. Sadece ne yapıyoruz? Kayıtlara geçiyor, karşı tarafta hüküm ifade etmiyor.
Hep söylüyoruz, sözünüz hüküm ifade etsin istiyorsanız, hikmet yüklemek istiyorsanız samimiyet koyacaksınız. Sayın Cumhurbaşkanımızın tavrı bu hâl üzeredir. O yüzdendir ki yüreklerde yer bulmuştur, o yüzdendir ki on dokuz yıldır hiç eksilmeyen bir muhabbete muhatap olmuştur, böyledir.
Daha önce gazetecilik yaptığım için çok yakından takip ettim, burada ara ara bu Bakanlığın özellikle bütçe görüşmelerinde çok defa not düştüm. Çocuk Esirgeme Kurumları vardı eskiden, yaşı uygun olanlar bilirler. Oralarda evlatlarımıza dönük, efendim, yürek acıtan görüntülere şahit olurduk. Özellikle bayramlarda bu fotoğrafları çok görürdük. Şimdi unuttu insanlar. Ben bir küçük hatırlatma, bir hafıza yenileme, efendim, kaydı düşeceğim. Ne yapıyorduk bayramlarda? İş adamları gelsinler, efendim, oradaki çocuklara üç beş yardım yapsınlar, onların da gönülleri yumuşasın, bir güzellikle muhatap olsunlar derdik biz. AK PARTİ'yle beraber bu berhava oldu gitti. Niye? Çünkü biz sevgi evleri inşa ettik. Bizim yüreğimizde Cenab-ı Hakk'ın vedûd sıfatı öylesine bir kuşanmışlık hâlinde ki evlatlarımız bizim kendi öz evlatlarımızdan farksız diye kabul ediyoruz, Değerli Bakanımızın tavrı da öyle, kadrolarımızın yaklaşımı da öyle. Öyle olduğu içindir ki Cenabıhakk'ın inayeti de bize yöneliyor zaten.
Engellilerden bahsediyoruz. Az önce kardeşimden aldım ben bilgiyi, daha önce, bizden önce 5.700 civarında kamuda çalışan engelli varmış, bizimle beraber 10 katın üzerinde bir artış var. Nüfusumuz 10 kat artmamış değil mi arkadaşlar? Biraz önce arkadaşımız ihtiyaç sahiplerinin rakamını verirken hiç o nispeti yapmıyor, o oranı yapmıyor. Niye? Noksan yüklemek için. Hep söylüyoruz arkadaşlar, sözünüz hüküm ifade etsin istiyorsanız hiç olmazsa doğru dozunu da içine serpiştirin. Bu yok, bütünüyle yok. Efendim, "Hayır." "Yoktur." nerede olumsuz kavram varsa onunla cümle kuruyoruz. Öyle olunca da dediğim gibi, sözde bir hüküm ortaya çıkmıyor. Biz, bu Bakanlık kanalıyla -samimi söylüyorum, bunu çok defa kayıt altına aldım ki Değerli Bakanım- inayete muhatap oluyoruz. Daha öncesinde evlatlarından utananları biliyoruz biz. Aynı apartmanda oturduğumuz, yaşadığımız komşularımız vardı ki evlatlarını uzun zaman dışarı çıkarmazlardı, ondan utanırlardı, "engelli" diye yaparlardı bunu. Şimdi, iftiharla, tam tersi öne çıkarıyorlar. Niye? Çünkü biz şunu söylüyoruz arkadaşlar: "Hangi yana baksan benim veçhimi görürsün." gibi bir yüksek kayıt var, ilahi bir kayıt var. Her baktığımız yerde Cenab-ı Hakk'ın yansımasını görürüz biz. Öyle olduğu zaman, bırakın insanı, eşyaya bile muhabbetle bakıyoruz. O yüzdendir ki bizim lügatımızda ayrım gayrım yok. Burada bir kardeşim, Bakanımıza sual tevcih etti: "Efendim, bu çocuklar eğitim alırken işte, Kürt, Çerkez filan diye bir ayrım yapıyor musunuz?" gibi bir şey söyledi. Bizim lügatte o yok arkadaşlar. Bakın, ben Erzurum Milletvekiliyim. Kürt'ü hiçbir zaman öteki görmedik ki tam tersi Kürt-Türk, aynı orijinden beslenen, farkı olmayan bütün değerleri ortak olan insanlarız biz. Aynı şeyi ben Alevi, Sünni için söylüyorum. O zeminde yetişmiş insanım ben. Öyleyse bu dili terk etmek lazım. Eğer vatandaşta bir yankı bulsun istiyorsanız, bir aksülamel arzu ediyorsanız böyle bakacaksınız. Bakmadığınız için, efendim, milletin size bir teveccühü, bir yönelmesi de olmuyor, olmayacaktır. Ben, âcizane böyle bir tavsiyede bulunuyorum size.
Kadınla ilgili hususen söyleyeceğim şey şudur: Çalışma hayatına bugüne kadar, bizden önce kadınların nüfus olarak, sayı olarak etkisi neydi, katkısı neydi; şimdi ne? Buradan bakalım, bu zaviyeden bakalım. Kadınların siyasetteki tesiri neydi, şimdi ne; buraya bakalım. Özellikle AK PARTİ kadrolarına bakalım arkadaşlar. Bakın, içimizde çok nitelikli kadın kardeşlerimiz var, milletvekili kardeşlerimiz var; işte Bakanımız, kadroları öyle. Her biri hayata yansıttığımız hakikatlerdir bunlar; sözde değil, özde.
Bugün Atatürk'ün ölüm yıl dönümü. Özde demişken buraya bir vurgu yapacağım. Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Asla unutmayacağız. Biz bunu da samimi bir biçimde söylüyoruz, yürekten söylüyoruz. Atatürk özel bir zemin inşa etmiştir, cumhuriyeti ihdas etmiştir. Burada Erzurum'un da payı vardır, onu da söyleyeyim yani 23 Temmuz Kongresi'nden dolayı müftehir bir hâlimiz var, iftihar ediyoruz. Dolayısıyla, Atatürk'e daha bir yüreğimizi açmışız ama "Atatürk'ün partisiyiz." diyenler, değerli Bakanım, Atatürk'ü her zaman işlerine geldiğinde öne çıkaranlar, şimdi Atatürk düşmanlığıyla mütebariz hâlde olanlarla kol kola yürüyorlar. Atatürk, bu milletin tek millet olduğunu en başından beri vurgulamış ve bölünmezlik üzerine bir inşa geliştirmiş. Şimdi, hususen ayrımcılık yapanlarla kol kola girmek, bir bakıma Atatürk'e karşı olmak demektir. Atatürk'e bayrak açmak demektir. Mandacı bir yaklaşımı dillendirenler var bugünlerde. İbrahim Ağabey, öyle değil mi? Yani büyükelçilerden yardım umanlar var. (Gürültüler)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Bana mı söylüyorsunuz?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani öyle şey olsun, bir renk koyalım diye söyledim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Tam tersine, büyükelçilere posta koyan var, posta!
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - İbrahim Bey, biz durduğumuz yerde duruyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim lütfen. Fikirlerini ifade ediyor, lütfen...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Ama doğruyu söylemiyor, düzeltme ihtiyacı hissettik. Büyükelçilere posta koyan var.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - "T.C"yi kaldırdınız pek çok kurumda, bunları söyleyin. Ne oldu birdenbire size?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes sırası geldikçe fikrini ifade ediyor. Rica ediyorum, hatibi dinleyelim.
Sürenize ilave yapacağım devam ederse müdahaleler.
Buyurun.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Bu kadar da değil. İnanın, sakin sakin dinliyordum ama bu kadar da değil. Yapmayın arkadaşlar!
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, devam edin lütfen.
Değerli arkadaşlar, bitirmek üzere rica ediyorum, sükûneti...
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Genel Başkanımıza laf söylüyor yani böyle bir şey olmaz ki!
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Ne oldu? Neye itiraz ettiniz anlamadım ki?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Atatürk'ü bu kadar anmaya başlamışsanız işiniz hakikaten kötü demektir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, usulümüze uygun değil yaptığınız, rica ediyorum. Böyle bir usulümüz yok. Herkes sırası geldiğinde konuşuyor, beğenmek zorunda değilsiniz fikirleri.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sayın Başkan, ben konuşurken de sataşmalar aynı şekildeydi, niye müdahale etmediniz o zaman?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sizin fikirlerinizi de başkası beğenmek zorunda değil ama birbirimizi saygıyla dinleyeceğiz. Hakaret olmadığı sürece, kişisel bir itham olmadığı sürece en ağır eleştirileri de en ağır fikirleri de dinleyeceğiz; demokrasi bunu gerektirir. (Gürültüler)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Burada demokratik bir ortamda tartışıyoruz. Tahammülsüzlük yapmamamız lazım, lütfen.
Buyurun, devam edelim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Düzeltme yapıyoruz Sayın Başkan, düzeltme. Büyükelçilere posta koyan bizim Genel Başkanımız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, üç dakika... (Gürültüler)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenize ek yapacağım, sükûnetin sağlanmasını bekliyorum.
İki dakika ekleyelim lütfen.
Buyurun, tamamlayın lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sayın Başkan...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlarım, rica ediyorum artık.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben önünüzdeki Gülizar Hanım'ın sözüne efendim, iştirak edeceğim ve sükût ediyorum bu mevzuda. Sadece şunu söylüyorum: Biz liderimizle dünyaya rota çiziyoruz elhamdülillah. Son, büyükelçilere verdiği ayar bunun esaslı bir örneğidir.
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Putin'in kapısında beklediniz o kadar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bu hâl üzere yürüyeceğiz inşallah, milletimizin yüreğindeyiz, bunun için milletimizin yüreğindeyiz. Bu kadarla iktifa ediyorum, sadece şunu söylüyorum arkadaşlar: Sabahleyin benim kardeşim Yaşar Kırkpınar özel bir konuşma yaptı. O konuşmanın her zerresine iştirak ettiğimi ifade ediyorum. Şehit aileleri bizim başımızın tacıdır, onlar bize ne kadar sitem ederlerse etsinler asla onlara karşılık vermeyiz biz. Onlar evlatlarını, canlarını bu vatana hasretmiş, harç etmiş insanlardır. Dolayısıyla, arkadaşlar, onlara dönük ne tür tariz varsa bize yapılmış kabul ederiz. O tarizleri, o tacizleri yapanları lanetleriz. Yaşar kardeşimin, o yönüyle konuşmalarına bütünüyle iştirak ediyorum, kendisine minnettarım. Efendim, dadaş kumaşı böyle bir şey yani Yaşar Bey İzmir Milletvekili olsa da hususen o kumaştan buralara yansıtıyor.
Değerli Bakanım, hakikaten sunumunuzdan lezzet aldık. Arkanızda bir başka dadaş var, Sosyal Yardımlar Genel Müdürü oldu. O da çok nitelikli bir kardeşimiz, bugüne kadar uzun yıllardır hep takip ettim onu, genç bir kardeşimiz; inşallah o da katkı sunacak, Bakan Yardımcılarımız öyle. Hepsine ama hepsine yüreğimizi açıyoruz. Milletimiz öyle düşünüyor arkadaşlar. Dolayısıyla, bütçemiz de bereketli olacak Allah'ın izniyle.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır uğur getirsin diyor, saygı sunuyorum efendim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Allah ayetikerimede diyor ki: "...()"
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Önce Durmuş Yılmaz Bey'e söz vereyim.
Siz son istemiştiniz.
Buyurun, Sayın Durmuş Yılmaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen hangi ayetin muhatabı oldun İbrahim ağabey?