İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, teşekkür ederiz sunuşunuz, sunumunuz ve bütçeye emekleriniz için.

Ben birkaç önemli noktaya dikkat çekeceğim bu beş dakikalık süre içerisinde. Sayın Bakan, özellikle Paris Sözleşmesi'nden, anlaşmasından sonra zannediyorum Türkiye çevre politikasını ciddi bir biçimde gözden geçirmek durumunda, mevzuatını da. Sayın Bakan, bu vesileyle, öncelikle bir soru sormak istiyorum: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çok devasa bir bakanlık. Yani aslında Çevre Bakanlığı ve Şehircilik Bakanlığı ayrı ayrı olmalıydı. Acaba artı olarak İklim Bakanlığı kurulurken size soruldu mu? Siz mi önerdiniz? Yoksa bu 3 bakanlığın görevlerinin üstesinden gelinmesi kolay olmasa gerek. Bu kadar genişletilen bir bakanlık söz konusu olduğu hâlde 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nda Çevre Bakanlığının tümüyle dışlanmış olması ve sadece Turizm Bakanlığı tarafından kotarılmış olması gerçekten ciddi bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar 7335 sayılı Yasa'yla Paris Anlaşması kabul edilmiş olsa da zannediyorum bir mevzuat politikası değişikliğine gidilmesi gerekir. Değişmediği sürece durumda pek bir farklılaşma olmayacak demektir.

Bu çerçevede, değinmek istediğim bir başka konu: Marmara Bölgesi'nin Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesi; Sayın Bakan, aslında eğer Özel Çevre Koruma Kurumu özerk statüsünü koruyor olsaydı o zaman bu isabetli olurdu ama bu sizin görevinizi arttırmayacak mı; daha bir idari hiyerarşi içerisinde görevinizin, yetkilerinizin hantal olması sonucunu doğurmayacak mı ve tabii ki esasen Anayasa madde 127 gereği İstanbul'daki başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Marmara'yı çevreleyen belediyelerin yetkilerine tecavüz olmayacak mı? Olacak tabii ki Anayasa'mıza göre. Şimdi, buradaki değerlerin, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin korunmasında katılım esas olması gerekirken çok yönlü paydaşların birlikte çalışmaları korumanın amacına ulaşması için gerekliyken onların dışlanarak merkeze yönlendirilmesi aslında iklim anlaşmasıyla da tezat teşkil eden bir durumdur diye düşünüyorum. Fakat Sayın Bakan, Sayın Bakanlık yetkilileri; Paris İklim Anlaşması'nı onayladığımız andan itibaren değil, sadece Sayın Cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konuşması anından itibaren Kanal İstanbul Projesi'nden vazgeçileceği yönünde zımni bir irade ortaya konulmuş bulunuyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi taraf olma yasasını oyladıktan sonra haydi haydi bunun böyle olması gerektiği sonucuna varabiliriz diye düşünüyorum çünkü Kanal İstanbul aslında İklim Anlaşması'nın amacı ve düzenlemeleriyle ters düşen bir girişim, bir yatırım olacaktır.

Sayın Bakan, son olarak millet bahçeleri konusunda bizi bilgilendirdiniz, Türkiye'de yüzlerce millet bahçesinin yapılıyor olması konusunda bilgi verdiniz. Bu, tabii ki millet bahçesi olumlu hanede yazılan girişimler çerçevesinde değerlendirilebilir fakat millet bahçesi projelerinde kaçınılması gereken husus şudur: Doğal olan alanlara dokunulmaması yani eğer bir yerde flora, fauna ve homo sapiens dengesi varsa orada millet bahçesi yapmamak lazım çünkü millet bahçesi esasen bir girişimdir, bir amenajmandır, bir düzenlemedir. Bunun tipik örneği -Sayın Bakan- İstanbul'da Validebağ Korusu'dur. Validebağ Korusu konusunda birçok mahkeme kararı var ve orada bir ekolojik denge de söz konusudur. Validebağ Korusu'na dokunulması aslında...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Çevre hukukunun, uluslararası çevre hukukunun bir genel ilkesi olan geriye götürülmezlik ilkesinin de ihlali demektir. Yani sizin var olan bir doğal durumu öyle muhafaza etmeniz gerekiyorsa dokunmayacaksınız, onu geriye götürücü bir amenajmana, bir düzenlemeye tabi tutamazsınız.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tipik örnektir, bu tür yatırımlardan kaçınılması gerekir diye düşünüyorum. Evet, çevreyi geliştirelim ama çevre hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ben de teşekkür ederim.