TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Benden önceki arkadaşlar sizi yeterince övdüler. Benim söyleyeceklerimden sonra övgüye ya da yergiye değer olduğunuzu kendiniz değerlendirirsiniz efendim.

Ben, İstanbul Milletvekiliyim. "Validebağ Korusu dediğimde acaba akılınıza ne geliyor?" diyeceğim. Övecek misiniz, yerecek misiniz? Koca bir koruyu Üsküdar Belediye Başkanınızın hukuk tanımazlığına terk ettiniz, yargı kararlarına rağmen İstanbul'un geleceğiyle oynamaya çalışıyorsunuz. "Onur Cingil" diye bir genç avukat arkadaşımız, meslektaşımız -onun alnından öpüyorum- sizin Belediyenizle ve sizinle beraber mücadele ediyor. Sayın Bakanım, burayla ilgili tek şey söyleyeceğim: Validebağ korudur, koru kalacak, koru kalmasına siz de ortak olun arzu ederseniz.

Ümraniye Elmalıkent... 6 mahalleye yayılan büyük bir alanı "riskli alan" ilan ettiniz, dava açıldı. Vallahi, Danıştayın yürütmeyi durdurma kararının anlamı şu: "Alanın büyük çoğunluğu boş arsa iken nasıl riskli alan ettiniz?" diyor size.

Kirazlıtepe... Üç dakikada bitecek bir dönüşüm işini, üç yıl davaları sürecek şekilde ele ayağa dolaştırdınız, 130 dava açıldı. Milletin elektriğini kestiniz, suyunu kestiniz, sokağa attınız; KOAH hastası Avni ağabey, 85 yaşında Naci amca elektriksiz kaldı; nedeni, sizin projeyi ve sözleşmeyi vatandaşın önüne koymamış olmanız ve şu anda da nasıl paylaşılacağı belli olmayan bir alan yarattınız.

Tozkoparan... Yine sözleşme yok, yine, sözleşmede kişileri koruyan maddeler yok, proje yok. 6306 sayılı Yasa'ya göre 6/A maddesi gereğince el koydunuz milletin gayrimenkullerine, hazineye geçirdiniz; yargı kararına rağmen bundan vazgeçmiyorsunuz. On sekiz gün boyunca, pandemide milleti sokağa attınız; parkta, bahçede oranın vekilleri olarak insanların bütün sorunlarıyla biz ilgilendik. Elektriğe bağlanması gereken cihazlarla tedavi edilen insanlar elektriksiz, susuz kaldı, bir hijyen sorunuyla karşı karşıya bıraktınız.

Gelelim başka bir konuya... Harika bir projeniz var ya: Kanal İstanbul Projesi, çağın projesi. İstanbul'un göbeğine bir hançer saplamaya kalkıyorsunuz. Ben İstanbul Milletvekiliyim, o bölgede geziyorum; yaptığınızla burada yüzleşelim Sayın Bakanım. Bu alana sığdırmaya çalıştığınız alanın yüzde 50'si hâlihazırda ekilen biçilen tarım alanı; yüzde 20'si çayır, fundalıklar, su havzaları. Yani yaşam alanlarımızı yok etmek için absürt bir projeyi milletin önüne dayatıyorsunuz, yapabileceğinizden değil ama iddianızın absürtlüğünü burada ortaya koymak zorundayım. 1,2 milyon kişinin bir yılda soluduğu oksijeni üreten 23 milyon metrekare orman alanını yok etmeye kalkıyorsunuz, sit alanlarına yaydınız bu alanı; Bathonea Antik Kenti, Yarımburgaz Mağaraları, Küçükçekmece iç dış kumsalı vesair alanları yok etmeye kalkıyorsunuz. Yılda 33 milyon metreküp suyun yok edilmesine neden olacak bir işe giriyorsunuz. Suyun, havanın, doğanın, canlıların tümünün florasını yok edecek bir projeyle beraber milleti orada zora sokuyorsunuz. 136 milyon metrekare tarım alanını yok edeceksiniz, 13 milyon metrekare mera alanı yok olacak ve o bölgedeki insanlar işsiz, evsiz ve sosyolojik sorunlarla karşı karşıya kalacak. İstanbul'la bu kadar oynama hakkını size kim verdi? Bu maceraperestliğin arkasına neyi sığdırmaya çalışıyorsunuz? Sayın Genel Başkanımızın söylediği gibi, dünya duysun, bu projeye taraf olacak, girecek, hangi devletin şirketi olursa olsun iki elimiz yakasında olacak, hesap soracağız. Çünkü İstanbul dünya mirasıdır, bu mirası yok etmeye kalkmak, insanlığa yönelik bir katliamcı anlayıştır, buna asla izin vermeyeceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.