KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Değerli Bakanlık bürokratlarımız; öncelikle, hepiniz hoş geldiniz.

Bugün -değişmiş hâliyle- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Sayın Bakan, ben, direkt konuşmak istediğim konulara gireceğim zamanı da iyi yönetmek adına. İstanbul Milletvekili olduğum için de özellikle Marmara Denizi ve Adalar'ın özel çevre koruma bölgesi ilan edilmesiyle ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum sizinle. Alınan kararla Prens Adaları İstanbul Büyükşehir Belediyesinin plan yetkisinden çıkarıldı ve Bakanlık bünyenize alındı ve yirmi yıldır aslında imarsız bırakmış olduğunuz Adalar için iki yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yürütmüş olduğu 1/5.000'lik plan çalışması da yalan oldu, çöp oldu maalesef.

Şimdi, Sayın Bakan, sizin de bildiğiniz gibi, ben, Marmara Denizi'nde müsilajın araştırılmasıyla ilgili kurulan araştırma komisyonunun da üyesiyim, sizinle orada da görüştük. Ben şunu söylemek istiyorum: Sizin bu yaptığınız, İstanbul'da almış olduğunuz karar bir yönetim şekli değil, bu bir fırsatçılıktır. Neden böyle söylüyorum? Evet, komisyonda da Marmara Denizi'nin bazı bölgelerinin koruma alanı ilan edilmesiyle ilgili önerilere bizler de olumlu bakmıştık. Dört aydır çalışıyor bu komisyon ve çalışmalarını yeni tamamladı ancak belediyelerin imar planı yetkisini merkeze almak, maalesef, bu komisyonun da çalışmalarına gölge düşürmüştür. Marmara Denizi'ndeki müsilaj oluşumu fırsata çevrilmiştir.

İstanbul'la ilgili sorunlarımız maalesef bitmiyor. İstanbul Milletvekili olarak Kanal İstanbul'a değinmeden, biliyorsunuz, olmaz ama akılla, ortak akılla, bilimle, istişareyle değil, inatla yürüttüğünüz bu İstanbul projesiyle ilgili konuya bugünkü konuşmamda yer vermeyeceğim. Sadece şerhimi koyarak geçeceğim çünkü başka konulara değinmek istiyorum.

Sayın Bakan, yarın Düzce depreminin yıl dönümü. Güvensiz konutların dönüşümü için önemli olan kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili de konuşmanızda bir bölüm ayırmıştınız. Burada, özellikle, riskli alanlarla ilgili yaptığınız çalışmalarda "1,7 milyon konutun dönüşümünü tamamladık." diyorsunuz, arkasından bir çok bilgi veriyorsunuz. İşte, şuradan daha kolay olacak, o kadar karışık ki çünkü notunuz. "1,7 milyon." diyorsunuz. "İstanbul'da 367 bin kentsel dönüşümü tamamladık." "TOKİ 1,1 milyon konut üretti." "330 bin dönüşüm, sosyal konut yapıyoruz." "130 bin bağımsız bölüm yapıyoruz." Şimdi, bunları alt alta topladığımızda, TOKİ'nin yapmış olduğu lüks konutları da eklediğimizde, hatta benim kendi binamda yapmış olduğum gibi kendi dönüşümünü sağlamış binaları da eklediğimizde buradaki rakamlarda bir tutarsızlık göze çarpıyor. O nedenle, lütfen, bu sunumunuzdaki çok karışık olan bu rakamları biraz daha net, anlaşılabilir bir şekilde bizlerle paylaşırsanız daha iyi anlaşılır olacağını düşünüyoruz. Çünkü bu bahsettiğiniz rakamlar... Yani "Yapı Denetim Sistemi'mizde ülkemizdeki binaların yüzde 65'ini güvenli hâle getirdik." diyorsunuz. Çok abartılı olduğu görülüyor, bir netliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. 2020'de yapmış olduğunuz bir açıklamada da "İstanbul'da 1,5 milyon riskli, 300 bini acilen dönüşmesi gereken yapı var. Bunlara ilişkin riskli yapı tespiti yapılıp tapuya işlenmiş durumu söz konusu değil." diyorsunuz. Bu konudaki son durum nedir? Burada tam ne demek istemiştiniz? Bunu da bize açıklarsanız seviniriz.

Sayın Bakan, ben konuşmama Sayıştay raporları üzerinden devam etmek istiyorum. Çok yüklü bir Sayıştay raporunuz var. Bütçenize baktığımız zaman da 2020 kesin hesabında bütçenizin çok üzerinde bir harcama yaptığınız görülüyor. Buradaki aktarımlara baktığımızda, kurum dışı aktarımlarla 1 milyar 110 milyon 498 bin TL, yedek ödenekten aktarımlarla 1 milyar 345 milyon 245 bin TL'nin bütçenize aktarıldığını ve harcandığını görüyoruz. Ancak sizin, Bakanlığınızın, öncelikle, tabii ki gelirlerini de kontrol etmeniz lazım. Sayıştay raporlarına baktığımızda çok ciddi anlamda usulsüzlükler olduğunu, kamu zararları olduğunu da görüyoruz. Örneğin, yine çok önemli, artık siz bir Çevre Bakanlığısınız ve İklim Değişikliği Bakanlığısınız ama Türkiye'de çok büyük problem olan ÇED raporlarıyla ilgili Sayıştay raporlarında üç dört tane madde var, ben ikisine değineceğim. Örneğin "Denetim Görüşünü Etkilemeyenler" bölümünde, bulgu 8'de çevresel etki değerlendirmesi proje bedellerinin düşük gösterilmesi ve bunun sonucu başvuru ücretleri ile idari para cezalarının olması gerekenden az ödenmesiyle ilgili bir bulgu var. Şimdi, çevresel etkiyle ilgili şöyle bir şey var ÇED Yönetmeliği'nin 6'ncı maddesinde: 3'e ayrılıyor çevresel etkiyle ilgili değerlendirmeler; Ek-1 Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Olan Projeler Listesi, Ek-2 Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi yani "ÇED gerekli mi değil mi." diye, bir de bunların dışında "ÇED hiç gerekli olmayan" şeklinde. Dolayısıyla "Proje bedeli beyan usulüyle firmalar tarafından sunulmakta olup idare tarafından verilerin doğruluğuna ilişkin bir kontrol süreci işletilmemektedir." diyor Sayıştay raporu. Yani ne demek bu? ÇED sürecine başvuran birçok işletme tarafından proje bedellerinin olması gerekenden düşük beyan edildiği, dolayısıyla da ödenmesi gereken başvuru ücretlerinin de düşük tahsil edildiği görülüyor. İdare cevabında ÇED başvurularının inceleme yükümlülüğünün göz önünde bulundurulduğunda sektörel birtakım farklılıklardan bahsetmiş.

Şimdi, ikinci bir maddede de para cezalarının az ödenmesiyle ilgili bir bulgu var. Yani burada hem siz ÇED raporlarıyla ilgili alınması gereken gelirlerden vazgeçmiş oluyorsunuz hem de aynı zamanda bunun bir kamu zararı olduğunu da eklemek istiyorum.

Bulgu 10'a geleceğim. Yine, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin uygulanmasına ilişkin tespitler. Burada da çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin ÇED sürecinde kapasitelerinin düşük gösterilmesi var. Ek-1 "Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler" demiştik. Ek-2 işletmeleri ise proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlü. Şimdi, şöyle bir şey var Sayın Bakan: ÇED raporu hazırlama prosedürü yaklaşık bir buçuk yıl sürüyor, eğer proje tanıtım dosyası ise altı ay sürüyor. Şimdi, şirketler buna bakmışlar ve şöyle bir düzenlemeye gitmişler: Özellikle madencilik, balıkçılık ya da güneş enerjisi alanlarında faaliyet gösteren şirketlerde bu yapılmış. Yapılan incelemede, yatırımcı kişi ya da kuruluşların ÇED sürecinde Ek-1 listesine girmemek, Ek-2 sınır değerleri içinde kalıp "ÇED gerekli değil." kararı alabilmek ya da kapsam dışı kalabilmek amacıyla kapasitelerini ya da ÇED sahalarını olduğundan farklı göstermek için yapacakları yatırımı parça parça işletecek farklı isimlerdeki şirketler üzerinden birtakım başvurularda bulunmuşlar. Aynı şekilde, bitişik ada parseldeki işletmeler için de ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında kalabilmek için aynı muafiyetler uygulanmış. Şimdi, burada ne çıkıyor ortaya Sayın Bakan? Birincisi, kamu zararı çıkıyor; ikincisi, çevre zararına göz yumma, sebep olma çıkıyor; firmaları kayırma sonuçları çıkıyor. Hangi firmalara bu olanaklar sağlandı? Bunları da aslında, belki, paylaşmanız gerekir diye düşünüyorum.

Sayın Bakan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Emine Hanım, toparlarsanız...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çok az bir sürem kaldı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Aştık süreyi.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bulgu 29'a bakacak olursak çevre idari para cezalarının tahsilatına ilişkin tespitler var. Hızlı konuşacağım diye de dilim sürçüyor. Çevre idari para cezalarının tahsilat oranlarının düşük olmasına baktığımız zaman, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Bakanlığınız arasında bir görüş ayrılığı oluşmuş. 2020 yılında kesilen cezalar ve tahsilat miktarlarına baktığımızda, tüzel kişilere kesilen cezalarda tahsilat oranının yüzde 26, gerçek kişilere kesilen cezalarda tahsilat oranının yaklaşık yüzde 7 olduğu görülüyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım. Lütfen...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kamu idaresi cevabında, Bakanlık ve Hazine ve Maliye Bakanlığı personeli tarafından ortak yazılım çalışması başlatıldığı söyleniyor.

Sayın Bakan, bu çalışmalar ne aşamada, görüş ayrılığını giderebildiniz mi ya da bir çalışma yapma içerisinde misiniz? Bu konuda da bilgi verirseniz seviniriz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başkanım, çok kısa bir süre...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama iki dakika oldu. Lütfen...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir tane bulguya daha değinip son bir...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son bir cümle.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yine, çok ciddi bir bulgu var, bulgu-37: Fatura ödemelerine ilişkin birtakım tespitler var. Bunda da kamu zararı oluşmuş, özellikle kurumun çeşitli elektrik, doğal gaz ve telefon faturaları üzerine yapılan incelemelerde. Özel telefon faturalarına kadar ödemeler yapıldığı görülüyor bu bulguda da.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bununla ilgili de bir soruşturma başlattınız mı, yaptığınız bir çalışma var mı? Bu konuda da cevap verirseniz seviniriz.

Bakanlık bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum, her koşulda, yine de.