| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Kamu İhale Kurumu c)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ç)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d)Sermaye Piyasası Kurulu e)Gelir İdaresi Başkanlığı f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ğ)Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu h)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2021 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonunun kıymetli üyeleri ve değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kafası ve hesapları her gün gelen zamlardan dolayı karışık olan vatandaşlarımız gibi, hesapları da bir türlü tutmayan Hazine ve Maliye Bakanlığının 2022 bütçesini görüşüyoruz. 2022 yılı bütçesi AK PARTİ'si hükûmetlerinin hazırladığı 20'nci, Cumhurbaşkanlığı hükûmetine geçiş sonrasında hazırlanan 4'üncü bütçe. Kendi tabirlerince çıraklık, kalfalık devri biten, ustalaşan iktidarın hazırlaması gereken bir bütçeden ne beklenir? Millî gelirden her vatandaşın daha fazla pay alması, refahın artması, işsizliğin azalması, iç ve dış borcun minimize edilmesi, yatırımların artması. 20'nci bütçede ne görüşüyoruz? Artan yoksulluk, artan borç, artan vergi, artan işsizlik, azalan refah ve yorulan, yükü kaldıramayan ve emekliye ayrılmak isteyen bir usta.
Ülkemiz, 2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmeye başlandı. Bu sisteme geçilmesi konusunda vatandaşa cazip gelen en önemli vaat: Ekonomide istikrar, büyüme ve yatırımdı. Sistem değişikliğinin üzerinden sadece üç yıl geçti, vatandaşın üzerine basa basa geçirilen bir üç yıl. Millî gelir artacakken kişi başına düşen millî gelir yeni sistemin dört yıl gerisinde kaldı. Türkiye, usta sayesinde ekonomisi global piyasalarda risk ve kırılganlık sıralamalarında kendi gücünün çok altındaki bir lige savrulmuş duruma geldi. Bugün, Türkiye, kredi derecelendirme kuruluşlarında 95 ülkenin yer aldığı sıralamada 91'inci sırada. Sıralamada, ekonomik kırılganlık notlarımızın kırık gelmesinin nedeni; tüm güçlerin tek elde toplanması, cari açıklardaki artış, para birimimizin zayıflaması, düşük döviz rezervi, artan dış borçlar, sermaye çıkışı riskimiz. Dolar bugün yeni bir rekor seviye olan 9,97'ye kadar yükseldi. Manşet enflasyon ekim ayında yüzde 19,89 seviyesinde gerçekleşerek yaklaşık üç yılın zirvesine yükseldi. Bütçe açığımız 278 milyar 374 milyon lira, tabii ki bu başlangıçta tahmin edilen tutar; 2022 yılı sonuna bu rakamı tutturabilirseniz. Açığın kapanması mümkün değil ama tıkanması için kaynak gerek; o da vergi. Bu yıl gerçekleşmesi tahmin edilen vergi tahsilat hedefinde 2021 yılının revize edilmemiş hâli dikkate alındığında yüzde 64,5 oranında bir artış öngörülüyor. Revize edilmiş hedefe göre ise bu oran yüzde 19,4.
Hazinemize vatandaşımızdan bu yıl beklenen katkı 1 trilyon 430 milyar 41 milyon TL. Tabii ki en büyük katkı dolaylı vergilerden. Buradan uyarmak istiyorum: Kimse ÖTV ve KDV oranlarında indirim beklemesin. Dua edelim de Sayın Cumhurbaşkanı vergi oranlarını 3 katına kadar arttırma yetkisini kullanmasın.
Peki, vergide tahsilat hedefi tutunca değişen bir şey var mı? Bu yılın dokuz ayında 2021 yılında hedeflenen vergi tutarının yüzde 87'sine ulaşıldı, 808 milyar 428 milyon lira vergi toplandı. Yıl sonuna kadar beklentinin üzerine çıkılması bekleniyor. Sonuç ne? Elde var sıfır. Neden bu hâle gelindi? Öncelikle, aklın yerini hırs aldı, oturmuş kurumsal düzen bozuldu; iktidar, değiştirdiği sisteme kendisi ayak uyduramadı. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte yeniden yapılandırılan Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesindeki Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü kapatılmış, bütçeyle ilgili görevleri Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak yeni kurulan Strateji ve Bütçe Başkanlığına bağlanmıştı. Sistem yürümeyince Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü yapılan düzenlemeyle Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü adı altında yeniden kuruldu. Ülkenin hazinesi damada teslim edildi. Damat Bakan Bey "At izi it izine karıştı." diyerek aile büyüğüne bile haber vermeden kaçıp kurtulmayı tercih etti. Bağımsızlığı tartışılan Merkez Bankası Başkanlığı tamamen bağımlı hâle getirildi. Başkanların görev süresi uluslararası alanda merkez bankalarının bağımsızlığı açısından kriter sayılırken, Merkez Bankası Başkanının görev süresi dört yıla indirildi ve atama yetkisi Cumhurbaşkanına verildi. Para Politikası üyelerinin Merkez Bankasının önerisiyle atanması uygulamasına son verildi, Merkez Bankası Başkan Yardımcılarında aranan on yıllık tecrübe şartı kaldırıldı. Hâl böyle olunca ülke ekonomisini getirdiği noktada görevden alınan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal üzerindeki yükü atmanın sevincini Cumhurbaşkanına şükranlarını arz ederek ifade etti.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Son olarak, bugün artan borcumuz devletin borcu değildir. Bu borç, devletin bütçesini gösteriş, lüks, şatafat, kayırma ve kollama için kullananların tiksindirici borcudur ama bunun bir kişisel tiksindirici borç kısmı bir de helalleşme kısmı vardır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum. Süreyi aştınız, rica ediyorum, son bir cümle.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Bütçenin memlekete, millete, vatanımıza hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.