| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Kamu İhale Kurumu c)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ç)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d)Sermaye Piyasası Kurulu e)Gelir İdaresi Başkanlığı f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ğ)Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu h)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2021 |
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli Bakanlık bürokratları, öncelikle hepiniz hoş geldiniz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz Sayın Bakan. Ancak ben, direkt, kurumlardan biriyle, TÜİK'le başlayacağım konuşmama. TÜİK neyle yükümlüdür diye baktığımız zaman "Toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek çeşitlilikte, kaliteli, güncel, güvenilir, tarafsız ve uluslararası standartlarda üretilmiş olan istatistikleri kullanıcıların hizmetine sunmakla yükümlüdür." şeklinde bir tanım yapabiliriz. Ancak TÜİK'in uzun zamandır yayınladığı istatistikler, halkta kuruma olan güveni maalesef yok etti, en çok da enflasyon ve işsizlik rakamları gerçek durumu yansıtmaz hâle geldi. Metropol Araştırmanın yaptığı bir araştırmaya göre, halkın sadece yüzde 6'sı TÜİK'e inanıyor şu anda, örneğin, yüzde 94'ü enflasyonun TÜİK verilerinden daha yüksek olduğunu düşünüyor. Şaşırtıcı değil tabii. Çünkü vatandaş enflasyonu yaşıyor Sayın Bakan. Markete, pazara gittiğinde artan fiyatların cebindeki parayı canavarca nasıl erittiğini görüyor. Eski Başkan Birol Aydemir bile verilerin artık şüpheli ve tartışmalı olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylemişti zaten ki verilerin bu şekilde çarpıtılması, böylesine önemli bir kurumda verilerin şüpheli olması sizin de bildiğiniz gibi suçtur, bu tüm dünyada ve ülkemizde de suç teşkil etmektedir yani bir suç işlenmektedir.
Sayın Bakan, artık TÜİK'in bağımsızlığından hiç söz edemeyiz. TÜİK'te 2 başkan yardımcısını görevden almıştınız ama Cumhurbaşkanı müdahale etti ve sizin atadığınız başkanlar görevden alınıp yerine yeni başkan yardımcıları atandı. Sonra ne oldu? Bakalım, 30 Haziran 2021 tarihinde 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde yapılan değişiklikle Türkiye İstatistik Kurumunun yapısında bir değişikliğe gidildi ve "kurum Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlıdır." ve "Başkan, Bakana karşı sorumludur." ibareleri kaldırıldı sizin de bildiğiniz gibi. Genel bütçeli kurumlar cetvelinden çıkarılarak özel bütçeli kurumlar cetveline eklendi. Yine, aynı düzenlemeyle TÜİK, Bakanlığınızın yetki alanı dışına çıkarılarak özel bütçeli kamu tüzel kişiliğini haiz, Hazine ve Maliye Bakanlığıyla ilişkili bir kuruma dönüştürüldü ama ilişkili olması daha mı bağımsız hâle getirdi? Hayır, başka bir ilişki durumu oluşturuldu burada. Konsey Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanından alınarak TÜİK Başkanına verildi. Başkan Yardımcıları dışındaki personel atama yetkisi de TÜİK Başkanına verildi. Böylelikle, Hazine ve Maliye Bakanının -yani şu anda Bakan siz olduğunuz için sizin- TÜİK'teki yönetim yetkisi de bitmiş oldu. TÜİK'te başkan yardımcılıkları atama yetkisi de yeni kararnameyle Cumhurbaşkanına verildi. Daha doğrusu, Cumhurbaşkanı bu yetkiyi kendisine aldı. Yeni kararnameyle TÜİK danışma kurullarında, özel ihtisas komisyonlarında ve inceleme araştırma gruplarında görev yapanların huzur hakkına da zam yapıldı. Ayda en fazla 2 defa ödenen ücretlerin, ayda en fazla 4'e çıkarılmasına karar verildi. "Bu ayrıcalıklar neden?" diye de sormak istiyoruz tabii. İstatistik Konseyinin üyeleri de yeniden düzenlendi. Şimdi, 2020 yılında da bir kanun hükmünde kararnameyle daire başkanlıklarına, istatistik kurum başkanlıklarına çok sayıda yeni kadrolar eklenmiş ve Kurum, aslında bu yapılanmayla, yeni yapılanmayla liyakat değil, sadakat için uygun hâle getirilmiş, teknik bir kurum olmaktan da uzaklaştırılmıştır. Bu en son yapılan düzenleme de pastanın kreması olmuştur maalesef.
Şimdi, tüm bu değişiklikler Kuruma acaba ne kattı, ne getirdi diye soracak olursak, kattığı şey daha fazla çarpıtma, daha fazla sapma, daha fazla gizlilik olarak ve daha fazla bağımlılık olarak tanımlanabilir. Şimdi, bakalım TÜİK'e göre ekim ayında... Mesela, birkaç veri üzerinden ne demek istediğimize bakalım. Ekim ayında enflasyon TÜİK'e göre yüzde 2,9 artmış, Enflasyon Araştırma Grubuna göre ise yüzde 6,99. TÜİK'e göre yıllık bazda enflasyon yüzde 19,89 olmuş, Enflasyon Araştırma Grubuna göreyse yüzde 49,87. Örneğin, eylül ayında İŞKUR'a kayıtlı işsiz sayısı 219 bin kişi artarken, TÜİK işsiz sayısını 160 bin kişi azaltmış olarak açıkladı ve aradaki farka baktığımız zaman da fark 379 bin kişi. Örneğin, bu işlerin vatandaşın, milletin cebine yansımasına baktığımızda, giyim ve ayakkabı grubunda ekim ayındaki fiyat artışı TÜİK'e göre yüzde 7,6 ama kadın hırkası yüzde 48 artmış, erkek kazağı yüzde 40 artmış, kadın botu yüzde 40 zam görmüş. Yani kur sıçrarken, mesela TÜİK araba fiyatlarını da sabit gösteriyor. Bunu nasıl yapıyor? Mesela, yine bir karşılaştırma üzerinden gidecek olursak ekim ayında benzinli otomobillerde artış yüzde 0,29; Türkiye Sigorta Birliği listesinde yüzde 1,81. Dizel araçlarda TÜİK'e göre yüzde sıfır, yine Türkiye Sigorta Birliği listesine göre yüzde 1,86 artış var. Devam edelim, bunu da geçelim. Bununla ilgili Sayın Süleyman Girgin'in daha detaylı bir örneklemesi olacak.
Türkiye'nin hayat verileri de artık açıklanmıyor. Sayın Bakan, bakıyoruz, TÜİK hayat tabloları 2018-2020 istatistiklerinin yayımının ertelendiğini açıklamıştı. TÜİK yine bir duyuru yaptı ve "Ulusal Veri Yayınlama Takvimi'ne göre 17 Eylül 2021 tarihinde yayınlanması planlanan 'Hayat Tabloları, 2018-2020' haber bülteni, istatistiklerin elde edildiği kurumların idari kayıtlarındaki çalışmaların henüz tamamlanamamış olması nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmiştir." dedi. TÜİK tarihinde daha önce böyle şeyler ne zaman görüldü, bilemiyorum. Yaş ve cinsiyete göre ölüm olasılıklarını ve diğer ilişkili istatistikleri ayrıntılı olarak içeren hayat tablosu, en son 2017-2019 döneminde açıklanmıştı. TÜİK daha önce de veri takviminde 24 Haziranda yayınlanması gereken 2020 ölüm istatistiklerini ve 16 Temmuz günü yayınlanması planlanan 2020 uluslararası göç istatistiklerini de erteledi, bu istatistiklerin de ne zaman açıklanacağı hakkında bilgi vermedi. Bu arada, Sayın Bakan, üç aydır açıklanmayan bu 2020 ölüm istatistiklerinin Sağlık Bakanlığının verilerinin paylaşılmamasından kaynaklı açıklanmadığı iddiaları var. Bu iddia doğru mudur diye sormak istiyorum. Bunun yanında, TÜİK'te artık sosyal güvenlik verileri de açıklanmıyor, ekonomi istatistikleri de açıklanmıyor. Bunların açıklanmamasının suçlusu kim acaba, bunu da öğrenmek istiyoruz eğer varsa.
Şimdi, Kurumun paylaştığı veriler Cumhurbaşkanının talimatıyla gittikçe daha fazla sansürleniyor aslında diyebiliriz. Neden Cumhurbaşkanının talimatıyla çünkü artık onun yetkisinde Kurum. Bu gidişat hiç iyi değil Sayın Bakan.
Sonuç olarak Türkiye İstatistik Kurumu bir devlet kurumu olmaktan çıkmış, saraya bağlı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurumu hâline gelmiştir ve gittikçe de çökertilmektedir.
Sayıştay raporunda da bir bulgu var, onu da paylaşmak istiyorum. Konuşmanızda bu hataların düzeltilmesi için çalışma yapıldığını söylemiştiniz ama örneğin -çok basit bir şey aslında- TÜİK tarafından henüz Devlet Malzeme Ofisinden teslim alınmayan 500 bilgisayar için taşınır işlem fişi düzenlenmek suretiyle hesaplarda 2 milyon 955 bin 241 TL'lik bir hataya sebebiyet verilmiş. Bu hata düzeltilmiş midir? Bunu da sorayım.
Bir de yine, İstatistik Kurumunun gelir kalemlerine baktığımız zaman, mali yapısına baktığımız zaman (I) sayılı Cetvel'de yer alan ve genel bütçeli idarelerden olan Kurumun faaliyetlerini Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'ndan verilen, tabii, ödeneklerle gerçekleşmekte ama kendi gelirleri de var, elde ettiği gelir gerçekleşmelerine baktığımız zaman 2020 yılı gerçekleşmesi 45 milyon 541 bin 846,14 TL olmuş. Bunların açılımına baktığımızda teşebbüs ve mülkiyet gelirleri, diğer gelirler ve vergi gelirleri; aslında yüzde 95'inin de vergi gelirlerinden oluştuğu görülüyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bu gelirlerin alt başlıkları, alt açılımları nelerdir diye sormak istiyorum.
Son bir sorum var Başkanım: Döner sermaye işletmesiyle ilgili de giderlere baktığımız zaman, giderlerin gerçekleşme oranının yüzde 35 düşük gerçekleştiğini görüyoruz. Ödenek ayrılmasına rağmen harcama yapılmamasının nedeni nedir diye sormak istiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ederiz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir de, bu gider kalemlerinin de açılımını paylaşırsanız bizimle seviniriz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.