| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Kamu İhale Kurumu c)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ç)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d)Sermaye Piyasası Kurulu e)Gelir İdaresi Başkanlığı f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ğ)Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu h)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2021 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugünkü Bakanlık Hazine ve Maliye Bakanlığı ve ilgili kurumlar, bağlı kurumlar; ekonomimizin, kamu mali yönetiminin en önemli kurumları. Bu kurumlara baktığınız zaman, bu kurumların yapısı, çalışmaları ekonominin durumunu da aşağı yukarı gösteriyor. Eğer ekonomide bir reform yapacaksak, ekonomide bir iyileşme söz konusu olacaksa, ekonomide işler doğru gidecekse bu kurumlar vasıtasıyla yapacağız ağırlıklı olarak; onun için, bu kurumların durumu, bu kurumların bütçede değerlendirilmesi, kesin hesaplarıyla ilgili bilgilerin doğru olarak analiz edilmesi çok çok önemli.
Şimdi, Hazine ve Maliye Bakanlığı çok önemli bir Bakanlık ancak Sayın Abdüllatif Şener eski Maliye Bakanı olarak sabahleyin güzel bir değerlendirme yaptı, bilimsel bir atıfta da bulunarak dedi ki: "Siyasi iktidarların, yönetimlerin belli bir dönem aralığında ekonomik yol alışları, nereye doğru gittikleri çok önemli, bunu takip edebilmek, görebilmek lazım." Yani bunu bir yıl içerisinde görmeyebiliriz, geçen yıldan bu yıla ancak yirmi yıl gibi bir zaman aralığı içerisinde AK PARTİ iktidarlarının nereden nereye doğru gittiğini, ekonomiyi nereye doğru götürdüğünü görmek mümkün. Bunu da en iyi şekilde bu ekonomi kurumları vasıtasıyla yapmak mümkün.
Şimdi, Maliye Bakanlığı ve Hazine birleşti, bunu yanlış bulmuyorum ama Maliye Bakanlığı kendi içerisinde önemli bir güç kaybına uğradı, cumhuriyetin kurumlarını, maliye teftiş heyeti gibi Osmanlı'dan gelen birçok kurumu, denetim kurumunu kaybetti yani denetim işlevi çok önemliydi, maalesef o yönde, Maliye Bakanlığının vergi egemenliği, devlet egemenliği, devlet otoritesi konusundaki kaybı... Maalesef çok çok azaldı; özellikle son yıllardaki peş peşe vergi aflarıyla, servet affıyla bu egemenlik, bu otorite, güven unsuru önemli zafiyete uğradı maalesef. Bunun çok iyi değerlendirilmesi lazım, analiz edilmesi lazım yani şu anda.
Vergi tabii alınır, alınması gerekir, alınabilir olması lazım. Adı "vergi" ama aslında devlet alır onu; devlet, otoritesiyle vergiyi alır ancak vatandaşlar da gönüllü olarak rızaen bu verme işine katılırlar. Verme işi şu anda, insanların gönüllü olarak, rızasıyla verme işi, hemen hemen bitmiş vaziyette. Mümkün olsa vermeyecekler vergilerini, ödemeyecekler çünkü "Nasılsa bir af daha çıkar." beklentisi hâkim. Bu af kanunları, işte, görüyorsunuz gittikçe aşınıyor, gittikçe daha az katılım oluyor ya da katılım olsa bile ödemeyi çok daha az mükellef gerçekleştiriyor, bir iki taksiti ödedikten sonra, bir süre kazandıktan sonra ödemeyi bırakıyor, yapılandırmayı boş veriyor. Bunlar mali açıdan, vergi açısından, devlet egemenliği açısından çok önemli konular. Ayrıca, bu FATF meselesi var, OECD bünyesinde bizim gri listeye alınmamız da büyük bir sıkıntı yarattı maalesef.
Sayın Bakanım, dikkat ettiniz mi, biz bu tartışmaları burada yaptık. "Kanun doğru çıktı." diye burada konuştuk; kanuna bakıyorsunuz, gerçekten doğru. Hatta "OECD'ye gönderildi ve soruldu." demişti o dönemde buradaki Maliye Bakanı ancak tebliğ ile kanun arasında çelişki var, bu bir; bir teknik sorun var, onu görebilmek lazım. İki, burada Dışişleri Bakanlığına da gri listeye alınmayı sorduk yani "Dışişleri Bakanlığı sadece soyut diplomasi yapmaz. Mesela, bu konularla da ilgilenmeniz gerekirdi. Neden gri listeye alınma konusunda ısrarcı olamadınız, önleyemediniz?" dedik. "İşte, o siyasi bir karardır." dedi. "Siyasi kararsa Maliye Bakanlığını eleştirmiyorum, o zaman Dışişleri Bakanını eleştiriyorum; siyasi karara sebep olan o zaman sizsiniz Dışişleri Bakanı olarak." dedim ama aslında teknik sebepler de var yani o siyasi kararın alınmasını gerektiren sebepler de var.
Merkez Bankası konusu biliyorsunuz, kamu mali kurumları içerisinde bugün de masaya yatırmamız gereken kurumlar arasında. Merkez Bankası, Türkiye'de kaç iktisat fakültesi var bilmiyorum; doğru, yanlış, eksik, iyi, kötü bir yığın fakülte var, o fakültelerde okutulan iktisat biliminin ya da disiplininin tam tersini yapıyor, tam tersi bir anlayışa sahip. Bu gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir şey; iktisat fakültelerimizde okutulan bu yönde, Merkez Bankasının anlayışı bu yönde. Anlamak mümkün değil, arkadaşlarımız da ifade ettiler.
Siz, sayfa 7'de "Hükûmetimizin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil." dediniz. Bu internet sitelerinde, gazetelerde manşet oldu. Bakın, bu sözünüz bile -"Hükûmetimizin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil." dediniz- manşet oldu. Hiçbir hükûmet bunu hedeflememeli zaten, böyle bir hedef olmaz ancak bakın, bu manşet olabildi. Neden? Merkez Bankası politikaları yüzünden. Olacak şey değil; bu, iktisat fakültelerinde daha ilk derste okutulan, ilk yılda okutulan konulara aykırı. Böyle garip bir durum söz konusu. Merkez Bankasındaki tayinler, Başkanın alınışı vesaire, onlara değinmiyorum. Yani Merkez Bankası da Maliye Bakanlığı gibi, Maliye Bakanlığı kurumları gibi... Gelir İdaresi Başkanlığının yakın yıllara kadar özel olması tartışılırken şu anda sıkışmış bir kurum hâline getirilmesi vesaire tüm bunları ayrıca konuşmak gerekir. Merkez Bankasının bu durumu da ayrıca dikkate alınmalı.
TÜİK hiç güven vermeyen -biraz önce Gülizar Hanım bahsetti, vatandaşımız nezdinde güven yüzde 6'ya düşmüş- bir kurum hâline gelmiş. Orada bir kul hakkı var, Başkanın çok dikkatli olması lazım. Onun haricinde -SPK gibi- yani sermaye piyasasında tüm dünyada kaynak arzının çok olduğu, likidite bolluğunun yaşandığı bir dönemde... Bizde de 17,4'lük bir halka arz söz konusu olmuş, kaynak sağlanmış; bildiğim kadarıyla bedelli sermaye artışlarından da 12,5 milyar geldi yani 30 milyara yakın bir kaynak sağlandı ama bunun çok çok üstünde... Sonuçta, 30 milyar dediğiniz dolara vurduğunuz zaman 3 milyar dolarlık bir rakam ediyor. Böyle bir fırsat varken çok daha büyük olması gereken bir politika izlenmesi lazım.
BDDK önemli ölçüde bağımsızlığını yitirdi. Kamu İhale Kurumu, mevzuatı en fazla aşınan, dikkate alınmayan kurumumuz oldu. Sigorta Kurumu yeni henüz, onunla ilgili çok eleştiri yapmayayım, daha başarılı çalışmaları olabilir ama Özelleştirme İdaresi de bu dönemde aksamalar yaşıyor. Yani kurumlarımız, ekonomiyi ayağa kaldırması gereken kurumlarımız maalesef o durumda değil.
Hemen, atlayarak gideceğim, şöyle bir ifadede bulundunuz: "Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Sistemi Projesi." Bunu ayrıntılı olarak açıkladınız Sayın Bakan, siz yıllardır burada Başkanlık yaptınız, 5018'in 60'ncı ve 61'inci maddeleri var, bunlara göre Maliye Bakanlığı kurumlardaki genel bütçeye dâhil idarelerin muhasebesinin tutulmasından sorumlu. Görseniz muhasebe işlemleriyle ilgili o kadar çok hata var ki bakanlıklarda, Maliye Bakanlığı bunu yapamazken böyle Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Sistemi Projesi'ni nasıl yürütecek bilmiyorum. Yani bu yapılması hâlâ zorunlu olan konu. Siz bir eğitimden bahsettiniz, tebrik ederim o konuda, yapılması lazım, Sayıştayla beraber onun devam etmesi lazım ama bu muhasebe işi hâlâ başarılabilmiş değil; 5018'e göre 60'ncı ve 61'inci maddedir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz tamamlanmıştır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Biraz süre verirseniz Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.
Kilogram başına ihracat değeri artışını rakamlandırabilir misiniz lütfen? Şimdi, Cumhurbaşkanlığı programına bakıyorum, burada tam tersine düşüyor; bildiğimiz kadarıyla bu sene daha da düşük olması lazım.
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bilgi verebilirse Sayın Bakan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN - Değerli Başkanım, ben konuşmam da "Önemsiyoruz." dedim yani arttığını ifade etmedim. Dikkat ederseniz konuşmama, orada önemsediğimi söyledim. Ha, şöyle bir durum... Sayın Yılmaz bahsetti, aslında ithalat miktar ve değerini -ithalat ve ihracatta "trade off" dediğimiz- karşılaştırdığımızda ithalat fiyatlarındaki değerde bir artış söz konusu olduğunu ama ihracattaki değerde ithalattaki değer artışı kadar değer olmadığını, artış olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla ben orada, özellikle kilogram başına, daha doğrusu katma değeri yüksek ürünlerin ihracatının yapılmasının önemli olduğunu ifade eden bir cümle kullandım. Belki yanlış anlaşılma söz konusu olmuş olabilir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, açıklık getirdiniz.
Buyurun Bülent Bey.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakanım, teşekkür ederim.
İfade şöyle: "Kilogram başına ihracat değerimizin artmasını son derece önemsiyoruz." "Artırmayı son derece önemsiyoruz, artırma hedefini koyuyoruz." Teşekkür ederim ama cümle benim dediğim şekilde anlaşılıyor. Cumhurbaşkanlığı programında da rakamlar farklı olduğu için bunu sormak zorunda kaldım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirsek, süreyi çok aştık.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir de borç durumumuz çok kötü. Çok kısa olarak belirteyim; bu senenin KİT, belediye, banka, şirket, hane halkı borçlarını topladığımız zaman haziran, ağustos ve eylül itibarıyla 8 trilyon 698 milyar yapıyor Sayın Bakan; bunlar tabii, bir araya getirilmez; elma, armut toplanmaz ama topladığınız zaman 8 trilyon 698 milyar lira, millî gelirimiz 6 trilyon 100 yani yüzde 140'ını aşmış millî gelirimizin. 1825'te ilk borcu almıştık, yirmi, yirmi beş yıl sonra Düyun-ı Umumiyeye teslim etmek zorunda kaldık ülkeyi; bu çok tehlikeli bir konudur, sıkıntılıdır.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Çok teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu, çok aştık süreyi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - KÖİ borçlarını da dikkate alarak bu borçlanma meselesini konuşmak gerekir.
Teşekkür ediyorum sabrınız için.