KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli milletvekillerimiz ve katılımcılar; ben de saygıyla selamlıyorum heyeti.

Sadece bugün günün başındaki bir tabiri kabul etmediğimi... Ben yaklaşık altı yıldır, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olmamama rağmen birçok milletvekili gibi ihtisas alanımdaki konuları takip etmeye çalışıyorum, katkı sunmaya çalışıyorum. Bu döneme özgü genellikle "Komisyon üyesi" "içeriden" "dışarıdan" ve bugün de "günübirlik gelen" ve "sabote eden" gibi kavramlar kullanıldı Komisyonda, bu hiç hoş olmadı. Milletvekillerinin temel, asli ve kamusal görevi devletin bütçesiyle ilgili görüş ve önerilerini paylaşmaktır burada, elbette ki sadece Plan ve Bütçe Komisyonu değil, bütün komisyonlarımızı, Meclisimizi, hepimizi bağlayan kurallar çerçevesinde.

Sayın Bakan, Bakanlığınıza bağlı kurumlar Türkiye'nin gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde güvenilirliği ve ekonomik başarısı açısından en kritik kurumlar ve tartışmalı kurumlar maalesef, son zamanlarda en çok tartışılan kurumlar da bu kurumlar oldu. Şunu söyleyeceğim: Sizin bütçenizde de aynı durum var, bu dönemin bütçesinde genellikle büyüme odaklı bir perspektif ortaya konuluyor -işte, ihracat ve büyüme- ve pandemi koşulları ve küresel sorunlar dikkate alınıyor ama asıl, işte, o küresel sorunlar sonrası Türkiye'nin yaşadığı ulusal ekonomik sorunlar ve ağır... Gerçekten, baktığımız zaman bugün, ortaya konulan hedeflerden, vaatlerden uzaklaşmak... İşte, Cumhurbaşkanlığının açıkladığı programda tekrar o hedeflere ulaşmadığımızı ve gerçekten, öngörülebilirliğin, şeffaflığın, denge ve denetlemenin giderek zayıfladığı, rasyonel hedeflere dayalı bir ekonomik planlamanın yoksun olduğu bir ortam var, Güven Endeksi giderek düşmekte. En önemli sorunlardan birisi, Türk lirasının en çok değer kaybeden ulusal para olması ve sadece 2021 yılında yüzde 34 değer kaybetti, asgari ücretin dolar karşısındaki değer kaybı da yüzde 25'i aştı. Yüksek bir enflasyon -siz de bugün vurgu yaptınız- yüksek bir işsizlik, cari açık, dış borç yükü, yüksek faiz ve hepsinin bir arada olduğu çok kritik bir ülke konumundayız. Siz, işte, Amerika'da otuz yılın en yüksek enflasyon oranı olduğunu söylediniz ama Amerika'da 63.500 dolar kişi başı gelir, Avrupa Birliği ortalaması 34 bin dolar, bizim 8.500 dolar ve geriledi ve enflasyonla karşılaştırdığımızda, faiz-enflasyon-işsizlik bunları karşılaştırdığımızda ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.

Temel sorun şu: Merkez Bankası belli politikalar belirledi; işte en önce genişleyici bir para politikası vardı, aşırı bir kredi kanalına bağımlılık vardı, bunun sonucunda TL aşırı değer kaybetti, döviz rezervlerimiz azaldı, enflasyon, dolarizasyon oldu, gelir adaletsizliği, eşitsizlik, kişi başı gelirimiz düştü. Sonra, daraltıcı bir para politikası perspektifi ortaya konuldu ama bu süre içerisinde tam 3 defa Merkez Bankası Başkanı değiştirildi ve gerçekten, baktığımız zaman, bağımsızlığı ve özerkliği de zedelenecek şekilde Merkez Bankası Başkanının değiştiğini görüyoruz.

Diğer kurumlar, TÜİK de aynı şekilde, veri, şeffaflık, baktığımız zaman yönetim yapılarının daha çok siyasi karar alma birimleri ve siyasileşmesi ile atama süreçlerine siyasi müdahaleleri görüyoruz.

Kamu İhale Kurumu... Avrupa Birliği raporları içerisinde en çok eleştirilen kurumlardan bir tanesi. Kamu mali yönetim reformu hâlâ yok, AB müktesebatına uyumlu değil, şeffaflık, hesap verilebilirlik yok, atama kısmında yine tamamen yine Cumhurbaşkanı kararıyla atama yapılmakta; bu tür sorunlar raporlara yansımakta. Siz Maastricht Kriterleri'nden sadece bütçe açığına değiniyorsunuz Sayın Bakan, Maastricht Kriterleri'nin de yani Avrupa Birliğinin ekonomi kriterlerinin de enflasyon, döviz kuru istikrarı, faiz oranı kriterlerinin de çok çok uzağındayız, bunu da vurgulamak istedim.

Tasarruf kısmında, bireysel emeklilikte bir başarı hikâyesinden bahsetti sunum yapan müdürümüz ama baktığımız zaman, sözleşmelerdeki çıkış oranına baktığımız zaman yüzde 51 çıkış. Bunun sebebi nedir? Tasarruf oranının Cumhurbaşkanlığı hükûmet programında yüzde 28'lerden yüzde 26'ya düştüğünü görmekteyiz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sadece soru soracağım.

Hazine ile Merkez Bankası arasında imzalanan protokol Sayın Bakan, buna çok vurgu yapıldı, siz de bununla ilgili bir açıklama yaptınız. Bu protokol sonucunda Hazine ne kadar bir döviz alımı yaptı yıllar itibarıyla? Bu konuyla ilgili bir açıklama yapabilir misiniz.