| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Kamu İhale Kurumu c)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ç)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu d)Sermaye Piyasası Kurulu e)Gelir İdaresi Başkanlığı f)Türkiye İstatistik Kurumu g)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ğ)Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu h)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı)Yatırımcı Tazmin Merkezi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2021 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli üyeler, değerli bürokratlar; hepinizi selamlıyorum.
Öncelikle, Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesini görüştüğümüz için şunu hemen belirtmek istiyorum: Gelir vergisi kaynak, ne yazık ki yükü halkta; kurumlar vergisi kaynak, yine yükü halkta; KDV, özel tüketim vergisi, damga vergisi, harçlar vergisi, bunların tamamının yükü maalesef halkta.
Değerli Bakan, şimdi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun raporuna göre, seçim bölgem olan Ağrı'da 2020 yılına ait takibe düşen kredi alacak miktarı yüzde 110, Hakkâri ilinin ise yüzde 112. Yine bölgeye ilişkin olan kredi kartı harcamaları seçim bölgem olan Ağrı'da yüzde 38 oranında, Hakkâri'de yüzde 48 oranında artmış durumda. Bu neyi ifade ediyor? Bu, borç demektir, bu, icra demek, evinin kapısına, çiftçinin traktörüne, esnafın dükkânına haciz memurlarının dayanması demektir. Sadece bu tablo şunu gösteriyor: Değerli arkadaşlar, halk artık geçinemiyor, özellikle kış şartları da eklenince halkın dayanacak bir takati da kalmadı, gücü de kalmadı. Bu tabloyla, bu halktan uzak olan bütçeyle şu yorumu yapabiliriz: Artık, AKP Hükûmeti gününü doldurmuş durumdadır. Ülkeyi yönetirken daha çok sorun yaratmadan yol alamıyor, döviz almış başını gidiyor, hane halkının ekonomisi çökmüş durumda. Bu iktidar var olan çöküşü azdırmadan yol alamıyor. Daha doğrusu, gittikçe batan bir iktidarla karşı karşıyayız, genel bir sürdürülemezlik tablosuyla karşı karşıyayız. Kriz artık geçici olmaktan çıkmış durumda, kamyonun freni patlamış ve yokuş aşağı savrulmaktadır ne yazık ki.
Bakın, bu Hükûmetin son politikalarıyla neler yapılıyor: Doğal kaynaklar yağmalanmakta, kamu kaynakları israf edilmekte, iktidar toplumsal barışın önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir; toplumsal sözleşme askıya alınmış ve güven ortamı ne yazık ki kalmamıştır.
Sayın Başkan, AKP Hükûmeti sadece on beş yıllık yönetimi sonucunda yaklaşık olarak 60 milyar dolar özelleştirme yapmıştır. Bu özelleştirme günümüze kadar yaklaşık olarak 90 milyar dolara ulaşmış bulunmaktadır. Sahiden bu paralar nereye gitti, kime harcandı? Halka mı harcandı, yoksa başka kişilere mi peşkeş çekildi? Bu özelleştirme neticesinde elde edilen rakamlar bir soygun politikasıdır. Bu politikalarla işçiler, emekçiler, mütevazı toplum kesimlerinin lehine olan bütün kazanımlar tasfiye edildi, ortak kullanım alanı ve kamuya ait ne varsa beşli çetelere veya sermayedarlara peşkeş çekildi. Bu Hükûmet, yağma ve talan anlayışını başarı hikâyesi olarak topluma sundu. Kamuya ait olan işletmelere el konuldu, "zarar ettikleri, kaynakların israf edildiği, toplumun sırtında kambur olduğu" propagandasıyla bir peşkeş politikası izlendi. Kamuya ait olan işletmelerin fiyatlarını da satın alan sermayedarlar belirledi. Bu işlemi yaparken de kamu bankalarından krediler almak suretiyle ceplerinden 5 kuruş para çıkmadan servet sahibi oldular. Bunlara örnek mi istiyorsunuz? TELEKOM -bu şekilde yapıldı- TÜPRAŞ -aynen bu şekilde yağmalandı- ve PTT, bunların en bariz örnekleridir değerli arkadaşlar.
Özelleştirme yapılırken verimlilik ve kârlılığa vurgu yapıldı; kâr eden kamu değil, sermayedarlar oldu. Bu özelleştirme kapsamına eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, su, iletişim, yol, köprü, liman, göller, koylar, meralar dâhil edildi. Bu anlayış hâlâ devam etmektedir.
Sayın Başkan, işte sadece bir kurumun üzerinden yağmalanan bir ülkenin tablosunu sizinle paylaştım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Bu hikâyeye son vermek ve kamuya ait olan bütün kaynakları kamuya tahsis etmek de bizim görevimiz olacak. Bu nedenle, bu bütçeyi tümden reddettiğimizi belirtirim.
Teşekkür ediyorum.