| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | 7183 Sayılı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun Uyarınca; Sayıştay Başkanlığınca Düzenlenen 2020 Yılı Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1707) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 16 .11.2021 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yasa görüşmelerinde Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansıyla ilgili söylediğim sözleri bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 2015-2016 yıllarında son derece kötü gerçekleşen turizm sektörü 2017'de bir miktar, 2018'de de toparlanmaya başlamıştı. 2019 yılında -biraz önce de laf attım- İstanbul ve Ankara seçimlerinin Türkiye'ye 50 milyonun üzerinde turist gelmesinde çok önemli bir -özellikle Avrupalı turistler üzerinde- etkisi oldu, bu gerçekleşti, bunun katkısını da gördük. Ancak turizm sektöründeki iniş çıkışlar nedeniyle bu tür ajanslar için toplanacak olan vergilerin -daha sonra konaklama vergisi de geldi- Türk turizminde ve özellikle de konaklama ve otel hizmetlerinde ciddi bir sıkıntı yaratacağını söyledik.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şu an Türkiye'de 2021 yılı için krediyle yapılmış olan otellerin gelirleri kredi faizlerinin yüzde 42'sini karşılıyor. Yani, Türkiye'deki turizmci şu anda elde ettiği gelirle -ki sürekli olarak da faizlerin yükselmesi sebebiyle de rakamlar artıyor- ancak yüzde 42'sini karşılıyor ve Türkiye'de otel yatırımcıları ciddi biçimiyle bir çıkmazdadır. Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını değerlendirmek için aslında elimizde hiçbir doğru koşul yok. Yani hangi yılla kıyaslayacağımız belli değil. 2019 yılında çıkan bir yasa var, 2019 yılının sonunda bir miktar çalışmaya başlamış, 2020 yılında tanıtıma girdiğinizi söylüyorsunuz, 51 milyon turistten 12 milyon turiste düşmüşüz. Yani, pandemi koşulları dolayısıyla bu tanıtımı hangi ülkelere yaptığınız konusunda da tabii ayrıntılı bilgiye ulaşmak lazım.
Bakın, 2020 yılında Türkiye'ye gelen turist diye tarif ediyoruz ama bazı gerçekleri de Komisyonda konuşmamız lazım. Ya, Türkiye'de kaçak ya da izinle çalışan Gürcü, Özbek, Kazak, Türkmen, Azeri, Ermeni, farklı doğu coğrafyalarından gelen Suriyeli, Iraklı, İranlı, muhtelif işler için gelip giden, Almanya'da yaşayan, Alman vatandaşına geçmiş ama aslında Türk asıllı olan insanların Türkiye'ye giriş çıkışlarının hepsini biz turizm faaliyetlerinin içine koyuyoruz. O nedenle elde edilen gelirlerin, TÜİK'in açıkladığı rakamların hiçbir gerçekliği yok. Türkiye'de şu ya da bu biçimiyle 1 milyona yakın Asya kökenli insan çalışıyorsa, ortalama 600-700 dolar da bunlara ücret ödeniyorsa -yılda 8 bin dolar- demek ki biz 8 ile 11 milyar dolar arasındaki bir turizm giderini zaten doğrudan yabancı çalışanlara ödüyoruz. O nedenle rakamlar üzerinden gerçekçi konuşmak lazım.
Ben, geçen hafta Kapadokya'daydım değerli arkadaşlar. Kapadokya'da doluluk oranları yüksek, otellerdeki konaklama ücretleri 28 ile 35 euro arasında değişiyor. Yani, özellikle bu sabah akşam yemekleri de verilen otellerin, büyük otellerin, butik olmayan otellerin tamamında fiyatlar Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybıyla birlikte çok ciddi biçimde düşmüş durumda. Ben Ajansın yapacağı tanıtımlarla ilgili biraz önce arkadaşlarımızın sorduğu biçimiyle soruyorum: İngiliz yok Türkiye'de, Hollandalı yok, Belçikalı yok, Fransız yok, Alman yok yani Alman vatandaşı demiyorum, Alman vatandaşı Türkler var ama Alman yok. Yani ortalama 1.000-1.200 euro civarında para ödeyecek olan turistlerde neredeyse ilk 10'un içinde hiçbir ülke yok. O nedenle bu tanıtımı sizin nereye yaptığınızı merak ediyorum.
Bu tanıtımın içinde acaba Türkiye'deki gazete, televizyon ve dergiler var mı? İnternet mecraları var mı? Bu konuyla ilgili bir açıklama yaparsanız çok mutlu olurum. Yani, hiç kimsenin izlemediği Türk kanallarının Avrupa versiyonlarında reklam veriyor musunuz? Yani, Avrupa'da da izlenmeyen ama sonuna "news" getirilmiş olan kanallarda veriyor musunuz? Bu konuyla ilgili Türkiye'de önemli 3 büyük destinasyon var. Bir tanesi Antalya. En fazla turist alan, ağırlıklı olarak da kuzey ülkelerinden paket turla gelen ve bir haftanın üzerinde konaklayıp ortalama da herhangi bir "shopping" hizmetinden yararlanmayan, otelin dışında restoran ve bizim "catering" dediğimiz yeme içme hizmetlerine katkısı olmayan, lojistik konusunda da yerel ölçekte ulaştırma hizmetine katkı sağlamayan önemli bir turizm kitlesi var ki bunun en büyük bölümünü de Rusya Federasyonu'ndan gelen turistler oluşturuyor, sonra da Ukrayna, Polonya gibi kuzey ülkelerinden gelen turistler var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ben tanıtım deyince Antalya açısından söylüyorum, sonra Antalya, beraberinde İngilizlerin çok yaygın geldiği Fethiye, yine Avrupalı turistlerin çok yaygın geldiği Marmaris. Arkadaşlar, Manavgat, Fethiye, Marmaris cayır cayır yandı, keşke bu Tanıtım Ajansına ayırdığınız paranın birazıyla uçak alıp kiralasaydınız da bu yangınları söndürseydiniz. Yani, Marmaris mesela; İçmeler, Turunç bölgesi İngilizlerin neredeyse en fazla geldiği bölge. Yani o yanan ormanlardan sonra artık hangi özelliklerle o bölge cazip hâle gelecek ve biz neyi tanıtacağız? Yani, Marmaris'in, İçmeler'in, Turunç'un ya da Manavgat'ın eski görüntülerinden, eski fotoğrafları üzerinden mi tanıtım yapacağız? Bu manada Turizm Bakanlığının bir eksiklik yaptığını belirtmek istiyorum.
Yine, biz bu raporla ilgili dedik ki: "Bir vergi topluyorsunuz siz, doğrudan doğruya, devletin gücüyle, Maliye Bakanlığının eliyle bir vergi topluyorsunuz. Bunun adı vergidir, verginin de doğrudan Sayıştay denetiminde olması gerekir." Komisyon tutanaklarında var. Sonradan bu ilave edildi arkadaşlar. Bakın bu Sayıştay yoktu yani muhalefetin baskısıyla bu Sayıştaya gönderilmesi konusu geldi. Başlangıçta bu yoktu. İlave edildi ama Sayıştay burada neyi denetledi, onu göremiyoruz.
Yine, bir kiralama yapılmış. Ajans için İstanbul'da metrekare birim kira fiyatlarının neredeyse en yüksek olduğu Zincirlikuyu bölgesindeki bir iş merkezinde bir alan kiralıyorsunuz. Bu Ajans doğrudan bulunduğu yerde bir tanıtım mı yapıyor? Yani Ajansın kendisi mi bir tanıtım organizasyonu merkezi, bu kadar yüksek kira ödenen bir yerde oluştu. Eğer bu dünyaya sosyal medya mecraları, televizyon, gazeteler, dergiler üzerinden bir yayın yapacaksa neden bu ölçekte bir kiralamaya gidildi? Zaten bu iş merkezi de İstanbul'un o bölgesinde verimsiz ve girenin birkaç ay sonra çıktığı bir iş merkezi, onu da söyleyeyim.
Yine, bu denetimi yapan firmaya ödenen rakam burada yok. Şimdi, giderlere bakıyoruz, peki bu denetim firmasına ne ücret ödendi, bu hangi kalemin içinde? Yani, acaba "birlikte" dediğimiz bu mu? Yani bu "birlikte" nedir, açıkçası ben anlamadım. Yani bir arkadaş açıklasa da diğer milletvekilleri sormasa. Yani hepsini anlıyoruz, etkinlik, broşür, tanıtım projesi... Ne demek "birlikte"?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Biraz önce Genel Müdürümüzün de ifade ettiği gibi biz uluslararası triportörler ve havayolu şirketleriyle ortak reklamlar yapıyoruz. Orada, yaptığımız reklamda Türkiye tanıtımını esas alıyoruz. Biz ne kadar harcama yapıyorsak triportör de o kadar harcama yapıyor, havayolu firması da o kadar yapıyor dolayısıyla da Türkiye'ye çalışan triportörler ve havayolu firmalarıyla Türkiye'nin ortak tanıtımını yapıyoruz. "Birlikte" ifadesinden kastımız budur.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Peki, bu denetim şirketine biz ne ödedik? Giderlerde bu gözükmüyor. Hayrına mı yaptılar? Ben söyleyeyim, siz sonra sorularımızın hepsine toptan cevap verebilirsiniz.
Bu 2021 yılıyla ilgili... Tabii esas 2020 yılında yaptığınız kampanyanın karşılığını biz 2021 yılında görmüş olacağız çünkü bu yıl Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansına konaklama, yeme içme mekânlarından gelen rakamlar bu gördüğümüz rakamların çok üzerinde çıkacak. Yani, bilemiyorum belki de milyarın üzerinde bir bütçeyi siz yönetiyor olacaksınız. Burada personel giderlerine bakıldığında da işte 69 personel bugün itibarıyla var galiba.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - 96.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - 96'ya mı çıktı? 2020 yılında ne kadar personel vardı? Yani burada ödenen rakam... Sabit giderlere -62 bin kira- 1 milyon gittiyse yıllık, o zaman sabit giderlerde geriye kalan personel gideriyse... Mesela, biz burada personelle ilgili nasıl bir ücret skalası, nasıl ücret politikası uyguluyoruz? Sonuçta kamu adına hizmet verildiğine göre... Mesela, işte burada, Mecliste haftanın beş günü çalışan pek çok arkadaşımız var, yani belli bir uzmanlıkları var. Diyelim ki bu Ajansta da çalışanlar uzman ama bunların aldığı ücretlerin ortalama kamuda çalışan insanların aldığı ücretlerle bir mukayesesi yapılabilir mi? Eğer burada kirayı çıktıktan sonra rakamı doğru hesaplarsak bir kişinin devlete brüt maliyeti yıllık 200 bin liranın üzerinde gözüküyor. Bunun da Türkiye'nin ortalamasının üzerinde olduğunu belirtmek istiyorum. Eğer bunların ihtisasları varsa bilmiyorum.
Son olarak da elinizde ölçümlerle ilgili rakamları verdiniz yani sosyal mecra, televizyon ve diğer görsel reklamları anlattınız, yanılmıyorsam 7 küsur milyarlık bir etkileşimden söz ettiniz. Peki ama mesela biz niye İngiliz görmüyoruz? Yani mesela neden hiç İngiliz yok, neden Fransız yok Türkiye'de? Neden Hollandalı, Belçikalı... Yani geçmiş yıllarda, 2019'da, 2018'de gördüğümüz rakamların neredeyse yüzde 10'ları seviyesinde. Yani buradaki şeyi çözebilmiş değilim. Yani biz reklam kampanyamızı... Son zamanlarda Türkiye'de çok yoğun bir Venezuelalı, Kolombiyalı yani Güney Amerika'dan gelen insanlar görüyoruz, bütün bunları fark ediyoruz ama neden İngilizler yok? Yani İngilizlerle ilgili özel bir kampanya var mı? Ya da siz bütün bu çalışmayı yaptığınızda diyelim ki Marmaris, Fethiye... Ben biliyorum ki bizim belediye başkanları da pandemi öncesinde, 2019 yılında aşağı yukarı 10-12 tane fuara katıldılar. Yani Bodrum Belediyesi, Marmaris Belediyesi, Fethiye Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi gerek İstanbul'da gerek Avrupa'nın önemli turizm merkezlerinde şehirlerini tanıtmayla ilgili kampanya yaptılar. Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile yerel yönetimlerin nasıl bir iş birliği var? Yani sonuçta siz burada bir aracı pozisyonundasınız, esas işin sahibi Bakanlık ama gerçekte halkla karşılaşan yerel yönetimler. Burada nasıl bir iş birliği yapıldı? Yani belediyeler üzerinden bölgeyi mi tanıyoruz yoksa işte bu demin saydığımız 3,5 destinasyonun içinde mi kaldık? Diğer vekillerimiz çok kusura bakmasınlar yani Türkiye'nin işte 3,5-4 tane destinasyonu var ve Türkiye'ye gelen turistin de yüzde 98'i buralara geliyor. Yani o nedenle pazarlamada geçmiş yıllarla kıyaslama yaptığımızda da -bizim en ciddi kayıplarımız- ortalama bin ve bin euronun üzerinde turizm geliri bırakan, "shopping" hizmetlerinde önemli bir müşteri ayağımız olan, ulaştırma, lojistik hizmetlerine para harcayan ve de gurme hizmetinde, yeme içmede, bütün bu alanlarla ilgili de yüksek para bırakan turistleri maalesef biz Türkiye'de birkaç yıldır göremiyoruz.
Bence Avrupalı turist bize göre küçük olaylardan, kendi ülkesinde son derece büyütülmüş olaylardan çok etkileniyor. Bunlardan bir tanesi can güvenliği. Yani bizim açımızdan önemsiz olsa bile, işte, bir tura çıkmış olan bir turistin, bir biçimiyle tanımadığı insanlar tarafından cinayete kurban gitmesinin o ülkelerde olağanüstü bir yansıması olduğunu bilmemiz lazım. Bakın, hangi şehirdi bilmiyorum, şehri yanlış söylemeyeyim ama 1 milyon rezervasyonun o gün iptal edildiğini öğreniyoruz. Yani 1 milyon rezervasyon bir cinayetle... O nedenle ülkenin insan hakları, demokrasi, temel haklar... Başka bir temel yanlışı da burada söylemek istiyorum: Türkiye'de ağzını açanın cinsiyet üzerinden ötekileştirmeyi konuşmaması gerekir. Yani dünyada en fazla turizm faaliyetine öteki cinsteki insanlar katılıyorlar yani bu turizmin temel koşulu. Yeme içme ve kendi yaşam kültürüne göre de tüketme alışkanlığı olan bir turist kitlesi var. Yani biz buralarla ilgili gerçekten önemli hataların yapıldığını görüyoruz, buna da dikkat etmek lazım. Yani Ajans bu konuyla ilgili ne çalışma yapacak? Mesela Antalya'ya gelen orta yaş üstü turistlerin önemli bir kısmının içki fiyatlarının pahalılığı yüzenden uzun tatillerini Bulgaristan'a çekiyor olmaları bilginiz dâhilinde midir? Yani sürekli alkol tüketen 60-70 yaş üzerindeki yaşlı turistlerin artık konaklama hizmetlerini Türkiye'den Bulgaristan ve onun sahil kasabalarına çektiği... Bunları geri getirmek için nasıl bir çalışma yapıldığı konusunda bir stratejiniz var mı?
Yine ben her çalışmanın çok başarılı sonuçlara ulaşacağına inanıyorum. Ben dün İstanbul'da Atatürk Kültür Merkezini ziyaret ettim, gezdim. Yani başarılı çalışmalar mutlaka övgüye mazhar olmalı, eksik yapılan işleri de oturup doğru yapma konusunda da birbirimize yol açmamız gerekir. Türkiye'nin dış ticaret açığı ve cari açığını kapatacak tek çıkar yolumuz turizmdir. Çok ciddi bir otel kapasitemiz var, turizm sektöründe milyonun üzerinde çalışan insanımız var, yeme içme, gurme ve restoran hizmetlerinde olağanüstü zengin bir mutfağımız var. Lojistik açısından gerek şehir içi gerek turizm sektörleriyle ilgili gelirlerimizi artırmamız gerekebilir.
Son olarak da Karadeniz'le ilgili şunu söyleyeyim: Çok yaygın olarak Arap turist alan Trabzon ve Trabzon'a bağlı yaylarda şimdi artık turistik tesisleri arsayı satın alan Arap iş adamları, turların tamamını Arap tur şirketleri, inşaatları da Arap müteahhitler yapmaya başladı. Yani burada da çırak çıkmak üzere Türkiye. Burada da toplam beklediğimiz gelirin -ülkeye giren gelirin- önemli bir kısmının kendi içinde tekrar gelen ülkeye gitmesiyle ilgili bir durum var. Mesela, buralarla ilgili nasıl bir düzenleme yapılacak? Yani yabancıların gelip Türkiye'de turistik bölgelerde tur işletmesi ve kendi araçlarına ruhsat alıp onlar üzerinden kendi şoförleriyle kendi turistini taşıması... Buna ilişkin bir ortaklık yapılanması, yerel şirketlerle, yerel halkla bunlar arasında belli bir hisse oranında bir iş birliği yapılması gibi bir durum söz konusu olacak mı? Yani Karadeniz açısından da Karadeniz'deki Sümela'dan başlamak üzere yayla turizminde yerli operasyonun geliri her geçen gün kaybolmaktadır arkadaşlar, bunu da bilgi olarak size iletiyorum.
Teşekkür ederim.