| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2021 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Bakanım, burada hem uzun yıllar milletvekili olarak çalıştınız hem de Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak görev yaptınız. Şimdi Bakan olmanızdan mutluyuz tabii ki. Deminki tartışma da hiç yaşanmasaydı daha da iyi olacaktı, daha mutlu olacaktık tabii ki.
Sayın Bakanım, sunumunuza, Brent petrolün yüzde 64, Avrupa doğal gaz fiyatlarının ise yüzde 250 artış gösterdiğini söyleyerek başladınız, doğrudur. Bunu dünyada bir kriz olduğunu, uluslararası bir kriz olduğunu belirtmek, rakamlandırmak için özellikle belirttiniz ve zor bir dönemde olduğumuzu, sıkıntılı bir dönemde olduğumuzu belirtmek için altını çizdiniz diye düşünüyorum; doğrudur, hakikaten öyle. Dünyada petrol ve doğal gaz fiyatlarında bir artış var, emtia fiyatlarında bir artış var, bir kriz var, enflasyon var; sıkıntılar çok fazla dünyada, doğru. Ancak, doğal gazda, petrolde, emtia fiyatlarındaki bu artışı, bu krizi fırsata çeviren ülkeler de var. Enerji üreten ülkeler büyük bir avantaj yakalamış vaziyetteler. Gelişmiş olan ülkeler de daha önce de olduğu gibi kendi ürettikleri ürünlerin, özellikle yüksek teknolojik ürünlerin fiyatlarını artırarak yeni bir denge oluşturacaklar. Arada, bizim gibi ülkeler, gelişmekte olan ülkeler sıkıntıya girecek yani enerji üretemeyen, satamayan -tam tersine, ithal eden, enerjide dışa bağımlı olan ülkeler- yüksek teknolojik ürünler üretemeyen ülkeler sıkıntıya girecek. Biz de böyle bir ülkeyiz, tam da bu tanıma uyan; ne yüksek teknolojik ürünleri üretip satabilen, ihraç edebilen ne de enerji ihraç edebilen, üreten bir ülkeyiz, tam tersine, ithal ediyoruz. Sıkıntıya gireceğimiz çok açık.
Şimdi, böyle bir dönemde temel ihraç ürünlerimize yönelik bir fiyatlandırma, dünya fiyatlarını yakalama, dünyada daha iddialı olma politikasının olması gerekir, böyle bir ortamdan mümkün olduğunca daha az zararlı çıkmamız gerekir. Zararlı çıkacağımız kesin, öyle görünüyor. Yalnız, bu durumdan ihracatı sadece artırarak çıkmamız da mümkün değil.
Cumhurbaşkanlığının yıllık programında geçiyor, şöyle bir tablo, demin ihracat fiyat endeksinden bahsedildi. İhracat birim miktar değeriyle ilgili, dolar-kilogramla ilgili olarak, bakın, 2015'te değer 1,81'miş yani 1 kilogram ihracat yaptığımız zaman 1 dolar 81 sent elde ediyormuşuz. Bu, 2019'da 1,13'e düşmüş, şu anda rakam yok ama 1 doların altında olduğunu biliyoruz yani geçmişe göre şu anda yaptığımız ihracat tutarının yarısı kadar ihracat yapsak bu rakamı elde edermişiz 2015'te, böyle bir şey var. Bu basit bir hesaplama, tabii ki ayrıntısına girmek gerekir ama maalesef bu vaziyette. 2015 gibi birkaç sene öncesiyle kıyasladığımız zaman bile böyle bir durum söz konusu. O zamanki dolar-kilogramın 2 misli ihracat yapıyoruz, o zamanki rakamı ancak tutturabiliyoruz. Bu, Türkiye'nin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösteren önemli bir örnektir. Onun için, özellikle vermek istedim ben.
Biliyorsunuz, bu sene hem 2022'nin bütçesini hem de 2020'nin kesin hesabını değerlendiriyoruz. Ben ağırlıklı olarak kesin hesaba girmek istiyorum, ihracatla ilgili, dış ticaretle ilgili, esnaf sorunlarıyla ilgili, Rekabet Kurumuyla ilgili konuşacak olan arkadaşlarım var daha. Yalnız, bir hususu belirtmek istiyorum: Siz Ticaret Bakanlığısınız, ticaretin en önemli unsuru, olmazsa olmazı da paradır yani trampayla ticaret artık çok kısıtlı yapılabiliyor. Paranın istikrarlı olması çok çok önemli. "Fiyat istikrarı" denilen hadise de aslında Merkez Bankasının görevi olan -fiyat istikrarı da odur, oradan kaynaklanıyor- Türkiye'deki fiyatları dünya parasıyla, dünya fiyatlarıyla uygun hâle getirmek. Yalnız, bu uygulanan politikayla, Cumhurbaşkanlığınca belirlenen, Merkez Bankasına da empoze edilen politikayla -ki geçen gün de söyledim- ekonomi ve maliye öğretimi veren bütün fakültelerimizde öğretilenin tersine, dünyadaki bilinenin tersine bir iş yaparak "Faiz bir sebeptir." mantalitesiyle yaklaşıldığında bu durum ortaya çıkıyor.
Şimdi, bu, sizin Ticaret Bakanı olarak şanssızlığınız. Tabii ki ticareti düzelteceksiniz ama parasının istikrarı olmayan, parasına güven duyulmayan, dolarizasyona uğramış bir ekonomide ticareti ne kadar düzenleyebilirsiniz? Kimse malını satmak istemiyor çünkü rakamın ne olacağını bilemiyor. Kaça alacağını bilemediği için, yarın rakamların, fiyatların ne olacağını bilemediği için, öngörülemeyen bir ekonomi söz konusu olduğu için ticaret yapamıyor. Ticaret, bildiğimiz usullere göre yapılamıyor. "Kur artınca ihracat artar." Artmıyor. İşte, 2017'den beri önemli bir artış söz konusu kurda ama görüyoruz, ihracat artmıyor. Yani artan ihracatı görüyorsunuz deminki dolar-kilogram endeksinde olduğu gibi ama aslında, sonuçta mal ihracatımız ucuzluyor.
Cari açıkla ilgili olarak da maalesef olumlu gelişmeler olmuyor, bir yere kadar oluyor. Bir de sonuçta biz -geçen yıl 717 milyar dolarlık- 700-800 milyar dolarlık bir ekonomiyiz, ne kadar ihracat yapabiliriz? Böyle bir hesaplama yaptınız mı Bakanlık olarak? Yani millî gelirin bu olduğu bir ekonomide ihracat ne olabilir? Ne olmalıdır, bir de ona bakmak lazım.
Sayın Bakanım, çok vaktimi almış, hemen Sayıştay raporlarına gireyim, kesin hesap konusuna gireyim; yalnız ondan önce şunu söyleyeyim: Şimdi, kesin hesap, daha önce yapılan yani Bakanlık olarak sizin 2020'de yaptığınız harcamaların denetimidir aslında, usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığıdır; kesin hesap bu. Burada, Sayıştay raporlarına gireceğim ama, kesin hesapla ilgili şunu söyleyeyim: En önemli usulsüzlük sizden önceki Sayın Bakanın yaptığı konudur yani bunun mevzuatta yeri yoktur, düzenlenmemesi gereken bir konudur. Bu, tamamen etik konusu bir durum ancak Sayın Bakanın cezasız kalmaması lazım yani bunun mevzuatta yerinin olmaması lazım. Yazılı hâle gelmez ama bu genel geleneğimize, göreneğimize, kültürümüze aykırı bir durumdur; bir Bakanın asla yapmaması gereken ve muhakkak cezalandırılması gereken bir husustur, en önemli de konudur bu.
Sayıştay raporlarına gelince, geçen yıllarda olan bazı konular tekrar edilmiş. Döner sermaye işletmesiyle birlikte 24 bulgunuz var Sayıştayın tespit ettiği. Mesela, geçen yıl da vardı, Bakanlık adına ayrılan kantar payı gelirlerinin özel bir şirket hesabında tutulması konusu; bu kamu-özel iş birliğiyle yaptırılan işlerde -81 milyon liralık- işletme dönemine ait bazı gelirlerin özel bir firma tarafından alınması. Evet, oradan alınmış, 39 milyon liralık kısmı da Bakanlık adına harcanmış ama bunların hepsi usulsüz, yapılmaması...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kuşoğlu, son cümlelerinizi alalım, süreniz dolmak üzere zaten.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bir dakika daha verirseniz tamamlayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu, Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğünden temin edilen belgelerle saptanmış. Yani, sonuç olarak diyor ki: "Gümrük kapılarının yap-işlet-devret modeliyle yaptırılması, modernize edilmesi amacıyla imzalanan uygulama sözleşmeleri kapsamında işletme süresince elde edilen gelirlerden Bakanlık payına düşen kısmın, yasal düzenlemelere aykırı olarak imzalanan protokolle bir özel şirkete verilmesi ve harcamaların buradan yaptırılması..." Bunlar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na aykırı tabii ki; 81 milyon lira tutuyor buradaki meblağ.
Birçok konu var ama kayıtlara girmesi açısından söyleyeceğim. Yine, burada yap-işlet-devretle 302 milyon liralık bir hataya sebep olunmuş Sayın Bakanım.
Mesela, Ege Serbest Bölgesi genişleme alanınında ESBAŞ'ın usullere uymadan inşaata başlaması, kiralama yapması, bu işlemlere yetkili merciler tarafından izin onay sonradan verilmesi; bunlar da usule, erkâna aykırı işler, böyle yürümemesi lazım.
Yine, süreklilik arz eden bazı hizmetler var, hizmet alımları var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreyi de aştık, bir iki cümleyle lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İlk üç aylık dönemler için pazarlık usulüyle ihale edilmiş. Bunların da ihale kanununa göre yıllık ihale edilmeleri gerekirken pazarlık usulü çağırılmış, ihale edilmeden birilerine verilmiş.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kuşoğlu, çok aştık süreyi, rica ediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçelerinizin hayırlı olmasını diliyorum Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.