| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .11.2021 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün itibarıyla 11 TL'ye yaklaşan dolar kurunun da etkisiyle tüm toplumun yoksullaştığı ve hak kaybına ulaştığı ve ekonominin her geçen gün daha da kötüleştiği bir süreci yaşıyoruz. 2022 bütçesi 17 Ekimde Meclise sunulduğunda 190 milyar dolar değerindeyken şu an 167 milyar dolara düşmüştür; bir ayda 23 milyar dolar değer kaybı olmuştur. Yani biz burada konuşurken bile bütçemiz değer kaybetmeye devam ediyor. Bu durum, sadece merkezî bütçe için geçerli değildir; esnafın, sanayicinin, işletmecinin, tüketicinin, işçinin emeği ve hane bütçesi, politikalarınız sayesinde değersizleşiyor. İstesek de istemesek de dövize endeksli bir yaşam sürüyoruz maalesef. Bu durumda dolar arttıkça halk daha da borçlanmakta ve yoksullaşmaktadır. Üretici dolara bağımlı kaldığı için yurt içinde iş yapmak istemiyor. Ham madde alırken dolara bağımlı olanlar ürünü satarken TL'yle iş yapmak istemiyor. Demir, çimento, alçı ve diğer inşaat malzemeleri yüzde 500 zamlanmış ve bu malzemeler birkaç şirketin tekeline verilmiştir. Bu nedenlerle inşaat maliyetleri fahiş oranda artmıştır ama resmî enflasyon bu gerçeği yansıtmamaktadır.
Herkes borç, kredi batağında ve iflasın içindedir. 2015'te banka borcu olanların sayısı 24 milyon iken bugün 35 milyon kişiye çıkmıştır yani politikalarınızla altı yılda Türkiye'de bankalara borçlu sayısı 11 milyon kadar artmıştır. Üstelik, bu 11 milyon kişinin yüzde 90'ı sadece borçlarını ödeyebilmek ve yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için borçlanmıştır. Vatandaş, esnaf sadece bankalara değil, kefalet sandıklarına ve en kötüsü tefecilere borçlu durumdadır. İnsanları tefecilere muhtaç bıraktınız. Onlarca kişi bu borçlarını ödeyemediği için intihar etmiştir. Vatandaş, pandeminin yarattığı zorunluluk ve kısmen daha ucuz olduğu için de internet üzerinden alışveriş yapmaktadır. Binlerce kişi denetimsiz internet siteleri üzerinden yapılan alışverişler nedeniyle mağdur olmakta ve çoğu zaman başvurabilecekleri etkili bir merci bulamamakta ve uzun süre sonuç alamamaktadır. Bakanlığınızın görevi olan tüketicinin korunması özellikle elektronik ticaret alanında yeterince yerine getirilmemektedir. 7 Haziran seçimlerini kaybeden iktidarınız barış sürecini sonlandırmış, hukuk ve Anayasa'yı askıya almıştır. Milletin malına, yandaş olmayan şirketlere, halkın seçimle gelmiş iradesine, üniversitelere kayyum zihniyetiyle el konulmuştur. Kendine dezenfektan satan Bakanınızın yerel örnekleri kayyumlardır. Merkezî düzeydeki yolsuzluk ve yandaşlık işleyişi, yerellerde kayyumlar eliyle daha aşikâr bir şekilde yapılmaktadır. Kayyumların ihale ve işe alım yöntemleri, halka kapalı, denetimsiz ve açıkça yasa dışıdır. Sayıştay raporlarına da yansıyan kayyum yolsuzlukları ve hukuksuzlukları hakkında neden herhangi bir işlem yapılmamaktadır? İktidarınız, yasakçı bir zihniyetle, bölge halkını yoksullaştırarak, işsizleştirerek cezalandırmaktadır. Bölge halkının temel geçim kaynaklarından biri olan sınır ticareti bitme noktasına gelmiştir. 2021 yılında Türkiye'ye sınır kapılarından 8 milyon kişi giriş yaparken Van'da bu sayı sadece 9 bin kişidir. Türkiye-İran sınırında "kolber" olarak ifade edilen 100'e yakın insan yargısız infaz edilmiş ve sorumluları hakkında tek bir işlem yapılmamıştır. Roboski'nin katilleri yargılansaydı bu cinayetler bu kadar olağanlaşmazdı.
Sayın Bakan, neredeyse tek geçim kaynağı sınır ticareti olan bölge illerindeki bazı sınır kapıları neden etkin faaliyete geçmiyor? Örneğin 2015'te yolcu giriş çıkışına açılan Çukurca Üzümlü Kapısı neden ticarete açılmıyor? On yıldır Şemdinli Derecik Kapısı neden faaliyette değil? Yine, Van'da Kapıköy Sınır Kapısı Van esnafını cezalandırmak amacıyla uzun süre kapalı tutulmuştur, hâlen de tam açılmış değildir. Van'da birçok kişi geçimini sağlamak için İran'a geçerek günlük ticaret yapmaktadır. Azıcık kazançlarını da "corona tedbirleri" adı altında zorunlu kılınan testlere vermek zorunda kalıyorlar. Günlük iş yapmaya çalışan vatandaş ne kazanıyor ki her gün 172 TL'sini PCR testine versin. Bu test neden ücretsiz yapılmıyor? Kaçak gitse başına ne yağacağını bilmiyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Bitiriyorum.
Roboski'de örnek olduğu gibi, bölgede sınır ticaretini insan katlederek engelleyen yaklaşım, söz konusu ÖSO çeteleri ve Afrin oldukça kapıları açık tutuyor. İnsan hakları kuruluşlarının raporlarına göre, Afrin'den sökülen zeytin ağaçları ve hasat edilen zeytinler Türkiye'ye getirilmiştir. Sadece zeytin ağaçları değil, tarihî eser, insan ve organ kaçakçılığı dâhil her türlü yasa dışı faaliyet ÖSO çeteleri eliyle yapılmaktadır. Bu talan ve yağmayı ne zaman sonlandıracaksınız?
Teşekkür ediyorum.