KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Değerli milletvekillerim, Komisyonumuzun değerli çalışanları, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin çok değerli çalışanları, çok değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bugün Dijital Mecralar Komisyonumuzun bir toplantısında daha beraberiz. Sanırım, bu 12'nci toplantımız arkadaşların bana söylediği kadarıyla. Tabii, Mecliste en çok çalışan, en çok toplantı yapan komisyonlardan bir tanesiyiz galiba. Bununla, tabii, biz iftihar ediyoruz ama bu bir toplantı yapma ihtiyacından daha çok, dijital dünyadaki yaşanan hızlı değişim bizi sürekli toplanmaya, sürekli bir diyalog içerisinde meseleleri ele almaya sevk ediyor. Bu anlamda da bugün Türkiye'de çok başarılı işlere imza atan, e-devlet meselesinde, dijital dönüşüm meselesinde gerçekten dünya standartlarında faaliyetlere imza atan... Öyle olup olmadığını da birazdan zaten Ali Taha Koç Bey ve çok değerli ekip arkadaşlarından dinleyeceğiz.

Bu mesele, çok değerli bir mesele, önemli bir mesele. Türkiye'de 1960'lı yıllarda siyasal katılma literatüründe elektronik demokrasi, elektronik katılımcılık meseleleri gündeme gelmişti fakat o dönemde henüz ne elektronik dijitalleşme vardı ne de iletişim teknolojisinde bu düzeyde gelişim vardı ama 2021 yılına geldiğimizde, 1960'lı yıllarda literatürde dile getirilen tüm gelişmeleri bizzat yaşadığımızı görüyoruz. Bu, aslında hem demokrasi teorisi bakımından hem siyasal katılımcılık bakımından hem vatandaş-yönetici, siyaset-vatandaş ilişkisi bakımından bütün dizgeleri yeniden ele almayı gerektiriyor. Toplamda, aslında her toplantıda dile getirdiğimiz Covid salgını sürecinin dijital dönüşümü hızlandırması ve gerçekten iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler, küreselleşme olgusunun hızlanması buradaki tüm dizgeyi, devlet-vatandaş ilişkisini, birey-devlet ilişkisini ve birey-toplum ilişkisini radikal bir biçimde değiştiriyor, bunu net olarak görüyoruz. Bu anlamda, bugün aslında uzmanları dinleyeceğiz. Uzmanlarımızdan bir tanesi Ali Taha Koç Bey hem Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi Başkanı olması nedeniyle hem de bu konuda yetkin bilgisiyle, müktesebatıyla bizi aydınlatacak.

Ben, vekillerime bu yoğun tempoda zaman ayırıp geldikleri için çok teşekkür ediyorum. Bizim Komisyonumuz, bugüne kadar gerçekten -ben inanıyorum- önemli işlere imza attı. Özellikle WhatsApp sözleşme krizinden başlayarak -Allah'a çok şükür- büyük bir uyum içerisinde tüm milletvekillerimizle kendi gündemimizi takip ettik ve Mecliste en çok toplantı yapan, çalışan ve gündemi yakalamaya çalışan komisyonlardan bir tanesi.

Bizim temel gündemimiz belli. Birincisi, temsilciliklerin açılmasının kâğıt üzerinde değil, aynı zamanda bu temsilciliklerin fiziken de burada olmaları, bir muhataplık geliştirilmesini; yönetsel muhataplık, hukuksal muhataplık ve siyasal muhataplığın geliştirilmesini önemli buluyoruz. Burada normumuz belli; Avrupa normu neyse, dünyada standartlar neyse biz Türkiye'de de aynısını istiyoruz. Nasıl ki Facebook, Twitter, Instagram ve diğer sosyal mecralar Berlin'de, Londra'da, Paris'te normlara uyuyorlarsa biz Türkiye'de de aynı normlara uymalarını istiyoruz. Dolayısıyla birinci gündemimiz, bizim temsilciliklerin aynı zamanda fiziken de varlıklarıyla burada olması.

İkinci gündemimiz, değişmez gündemimiz, kişisel verilerin korunması ve bu anlamda kişi mahremiyetinin sağlanması. Bu noktada ben altını ısrarla çizmek istiyorum, her toplantıda tekrar ediyoruz ama doğru şeyleri tekrar etmekte fayda var. Biz "Ulusal güvenlik mi özgürlük mü?" dikotomisine karşıyız. Bizim hem kişisel özgürlüklerin korunması hem ulusal güvenliğin sağlanması noktasında çok açık, net, ilkesel bir duruşumuz vardır, Hükûmetimizin de duruşu bu noktadır; bunun bir kez daha altını çizmek isteriz. Sosyal mecraların, hepinizin bildiği üzere, yapıcı etkisinden daha çok yıkıcı etkisinin konuşuluyor olmasını biz dijital dönüşüm adına doğru bulmamaktayız çünkü insanların ifade özgürlüğü, kişisel özgürlükler, kendi fikirlerini ifade etmesi ve yayması bağlamında sosyal mecraların konvansiyonel medyadan farklılaşarak büyük bir imkân sunduğunu görüyoruz ama günümüzde, maalesef, dijital mecraların nefret suçlarının merkezi hâline gelmesini, siber terörizmin merkezi hâline gelmesini, siber faşizmin bir merkezi hâline gelmesini, çocuk istismarının, kadın ticaretinin ve aklınıza gelemeyecek olumsuzlukların merkezi hâline gelmesini asla doğru bulmamaktayız. Herhangi bir şehrimizin adını yazdığımızda karşımıza doğrudan müstehcen mecraların gelmiş olması ve bunun da dijital mecralar tarafından algoritmalarla engellenmemesi, aslında yaşadığımız problemin boyutunu ortaya koymaktadır. Her zaman söylüyoruz: Biz yasaklamalara karşıyız, engellemelere karşıyız, sansüre karşıyız ama diğer taraftan da vatandaşlarımızın hukukunu korumak bakımından burada muhakkak bu meselenin bir siyasetüstü mesele olarak ele alınması ve iktidar-muhalefet el birliğiyle siyaset kurumunu ve demokrasiyi rehin alma çabalarına karşıyız. Ulusaşırı şirketlerin kendilerini yasama, yürütme, yargının yerine koyarak karar almalarını ve bir dayatmada bulunmalarını asla doğru bulmamaktayız. Burada vatandaşlarımızı devlete karşı, devletin kurumlarına karşı koruyan hukuk bulunmaktadır; idare hukuku, kamu hukuku ve tüm hukuk literatürü bunu sağlamaktadır. Lakin vatandaşlarımızı, Hatay'daki, Yozgat'taki, Zonguldak'taki, Afyon'daki, Konya'daki ya da Türkiye'nin 81 vilayetindeki herhangi bir vatandaşımızı kişilik haklarının korunması, kişisel verilerinin korunması karşısında ulusaşırı şirketlere karşı kim koruyacaktır? Burada biz tüm dijital mecraları hukuka uymaya, toplumsal kurallara uymaya bir kez daha davet ediyoruz. Bu bağlamda, bugün bu konuları ve dijital dönüşümü konuşmak, e-devlet uygulamalarını, e-dönüşümü anlatmak bağlamında çok değerli bir misafirimiz var. Kendisi bize bu uygulamaları anlatacak ve daha sonra da dijital geleceği bir anlamda ifade edecek.

Ben, tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Türkiye'de 1980'li yılların ortasından itibaren bürokrasinin azaltılması, kırtasiyeciliğin azaltılması bağlamında pek çok çalışmanın olduğunu görüyoruz. Türkiye'de çok partili hayata geçilmesinden bu yana Neumark Raporu'ndan Barker Raporu'na devletin yeniden yapılandırılması, idarenin ıslahatına dair pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların temelinde bütün çalışmalarda dile getirilen husus bürokrasinin azaltılması, kırtasiyeciliğin azaltılması, vatandaşlarımızın deyişiyle "Bugün git, yarın gel." anlayışının sona erdirilmesidir. E-devlet uygulamaları, bu anlamda kırtasiyeciliğin azaltılması ve demokratik düzenlemelerin hayata geçirilmesi, şeffaflık ve zaman kaybının önlenmesi yani etkili, verimli, hızlı kamu yönetimi bağlamında çok büyük imkânlar sunmaktadır ve vatandaşlarımızı devlet karşısında asimetrik durumdan çıkarıp daha eşit vatandaşlar hâline getirmektedir, bu anlamda çok çok önemlidir. Kendisini dinleyeceğiz, daha sonra da SODİMER Başkanı Levent Bey'i dinleyeceğiz.

Ben, bu arada, toplantımıza sonradan katılan çok Değerli Deniz Vekilime, çok Değerli İbrahim Ethem Vekilime de teşekkür ediyorum zaman ayırdığınız için.

Usul bakımından şunu öneriyorum: Yirmi dakika, maksimum yirmi beş dakika sizi dinleyelim Ali Taha Bey, daha sonra soru-cevaplarla devam ederiz. Bilahare sizi uğurlarız ya da misafir ederiz -dinleyebilirsiniz de- sonra diğer uzmanımızı dinleriz. Uygun bulursanız zamanı efektif kullanalım.

Tekrar teşekkür ediyorum, değerli vekillerime de zaman ayırıp geldikleri için şükranlarımı sunuyorum.