ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, tabii, sizin takdirinizdir; diyelim ki burada bir konuşmacının sözünde kaba ve yaralayıcı olduğunu düşünüyorsanız uyarıyı yapabilirsiniz, yapmanız da lazım, zaten İç Tüzük onu emrediyor; tabii, orada adil olmak gerekiyor, o ayrı bir konu. Dünkü olayda bunun kaba ve yaralayıcı bir ifade olduğunu düşündünüz, tamam, beni uyardınız ama ben buna devam ediyorsam bundan sonra yapmanız gereken şey buradaki işlemi yapmaktır. Şu yok yani onu söylemeye çalışıyorum ben, yani ben burada konuşurken benim konuşmamı kesip konuşmanın muhatabı olan kişiye -bu Sayın Bakan olur, bir başkası olur, bir milletvekili arkadaşımız olur- söz verme gibi bir şey yok İç Tüzük'te.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu şöyle izah edeyim, onu atladım.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, bir saniye bitireyim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, bir saniye, yine söz vereceğim, bir saniye...

ERHAN USTA (Samsun) - Peki, tamam.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şöyle: Siz bir talepte bulundunuz Sayın Bakandan. "Beni dinlemiyorsun, bakmıyorsun." dediniz. Doğrudan cevap vermesi gereken bir tartışma açtınız.

ERHAN USTA (Samsun) - Öyle bir şey yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir tartışma açtınız, bunda da ben akşamı bekleyip Sayın Bakan cevap versin diyemezdim herhâlde.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, akşamı değil...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - O kaba ve yaralayıcı konuda ben uyardım ama bir taraftan da "Bana bakmıyorsunuz, dinlemiyorsunuz." gibi çok ısrarla bir şeyiniz oldu, ona da bir cevap vermesi gerekirdi.

ERHAN USTA (Samsun) - Peki, onu da kabul ediyorum.

Sayın Başkan, bakın, bunu herkesin takdirine sunuyorum. Bunun zamanı on sekiz dakika, iki dakika kalmış konuşmanın bitmesine -konuşma biter, bu sataşma olarak da veya bir cevap hakkı gibi de olur, Sayın Bakana söz verirsiniz, o da düşüncesini ifade eder. Bunda bir yanlışlık var mı benim talebimde?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Genelde öyle yapıyoruz ama çok hararetli bazı tartışmalarda da anında cevap gerekebiliyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani eğer ben hakikaten çirkin bir şey söylüyorsam buradaki işlem yapılır, o değil de... Hadi Sayın Bakana bir söz hakkı doğduğunu düşünüyorsanız, o zaman konuşma biter, ona söz verirsiniz, o da düşüncesini ifade eder; bunun böyle olması lazım.

Teşekkür ederim. Neyse uzatmaktan yana değilim yani her sabah böyle gerginlikle de açılsın istemiyoruz ama yani bunların da... Bunlar düzgün olursa, bakın, yani adil olursa... Bakın, en zor bakanlık bütçesi Maliye Bakanlığı bütçesidir, buradan tereyağından kıl çeker gibi geçti bu bütçe.

Sayın Başkan, oradaki "case"e bir bakalım: Komisyon aynı Komisyon, biz değişmedik, orada değişen tek şey bakanlıktı. Anlatabiliyor muyum?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız oradaki konuşmanız ile dünkü konuşmanızı da siz mukayese edin lütfen yani buna hepimizin katkıda bulunması lazım.

ERHAN USTA (Samsun) - Ama işte Bakan gözünün içine bakıyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hepimizin katkıda bulunması lazım.

ERHAN USTA (Samsun) - Eleştirebiliriz, eleştiriyoruz ama yani sizinle ilgileniyor. "Size kıymet veriyorum ben." diyor, o zaman siz de her şeyinizi ona göre ayarlıyorsunuz ama mesela Çevre Bakanı gün boyunca telefonuyla oynadı, böyle bir şey var mı ya, dünyanın neresinde, hangi başka ülkede böyle bir şey var? Olmaz arkadaşlar, olmaz yani burası Komisyon...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)