KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Değerli Bakanlık bürokratları; öncelikle hepiniz hoş geldiniz.

Bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve bağlı kurumlarının bütçesini görüşüyoruz. "Ulaştırma" çağdaş anlamda nedir? Sizin de söylediğiniz gibi, aslında eriştirmektir; üretim için ham madde, malzeme ve iş gücünü üretim merkezlerinde buluşturmak demektir. Sosyal devlet anlayışında da ulaşım hakkı önemli bir insan ve yurttaşlık hakkıdır, vatandaşların eşit koşullarda yararlanabilmesi gereken bir kamu hizmetidir. Yapım maliyetleri bütçeye gereksiz büyük yükler getirmemelidir. Ülkenin kalkınma amaçları ve toplum beklentileri doğrultusunda çağdaş ve sürdürülebilir ulaştırma politikaları belirlenirken de en temel araçları başta planlama, yatırım ve finansman modeli üçlüsü, temel amaçları da ekonomik, sosyal gelişimin sağlanması ve çevrenin korunması üçlüsüdür.

Şimdi, bu girişten sonra, Sayın Bakan, siz iktidar olarak on yıldır bu anlamda bir ulaştırma politikası uyguladınız mı? Ne yazık ki uygulamalarınızın çoğunda, ekonominin gelişiminden, arazi kullanımından, sosyal amaçlardan, doğa ve çevre korunması duyarlılığından kopuk, plan dayanağından yoksun bir anlayış, bir politikasızlık, daha doğrusu rant ve talan politikası, iktidarınız tarafından övünülerek ortaya konuldu ve konulmaya devam ediliyor. Sizin anlayışınız, yaptığınız yatırımların ulaşıma ne kadar katkı sağladığı üzerinden değil, dünya ölçeğinde bu yatırımların ne kadar büyük, mega oluşları üzerinden övünen bir anlayış.

Planlama kapsamlı bir çalışmadır ve önemli çıktılarından biri, yatırımlar konusunda da yol göstermesidir. Ulaştırmada yatırımlar milyar dolarlarla ifade edildiği, yapımı da yıllarca sürdüğü ve uzun ömürlü olduğu için gelecekteki gelişmeleri de öngörmek gerekmektedir. Planlamadan sonra doğru yatırım kararları koşulu gelir, yanlış bir yatırımın da alternatif kullanımı yoktur Sayın Bakan, mutlaka ve mutlaka planlanarak en düşük maliyette gerçekleştirilmelidir. Kamu yatırımları açısından konunun önemli bir başka yanı da kullanılacak finansman modelidir. Örneğin, öz kaynak kullanılabilir, borç alınabilir, kredi kullanılabilir, yap-işlet-devret ya da başka bir finansman modelinden de yararlanılabilir, yaratılabilir. Yap-işlet-devret türü finansmanlara zeyilname gerektirmeyecek şekilde mutlaka ayrıntılı etütlere dayalı çok dikkatli talep tahminleri ve fizibilite değerlendirmeleri yapılmış şekilde başvurulmalıdır. Ancak sizin ulaşım anlayışınız, planlama, yatırım ve finansman modeli üçlüsünü altüst etmiş durumda. Sizin projelerde uyguladığınız yap-işlet-devret modelinde ise yatırım tutarları şaibeli derecede yüksek gösterilmiş, yüzde 90'a varan hatalı talep tahmini olan, dolar bazında çok yüksek sayıda araç geçiş garantili, çok büyük kârları da garanti altına alan bir model olarak ortaya çıktı. 3 yanlış 1 doğruyu sürekli götürüyor Sayın Bakan.

Bakanlığınız bir yatırım bakanlığı değil, kamu zararı bakanlığı hâline gelmiştir çünkü "Ulaştırma Bakanlığı" deyince akla 5'li çete, yandaşa giden ihale, mega projeler, kamu zararı geliyor artık.

Ulus olarak yıllar sürecek, torunlarımıza kalacak ağır bir borç yükünün altına girmiş bulunuyorsunuz, hep birlikte girmiş bulunuyoruz. Özetle, yaptığınız her işte kurulan tezgâh ya da sistem her durumda şirketlerin lehine işleyecek şekilde dizayn edilmiş görülüyor. "Yapılan KÖİ projelerinde, kamu-özel iş birliği projelerinde sözleşmeler neden döviz cinsinden fiyatlandırıldı?" diye soracak olursak... Çünkü adrese teslim verdiğiniz yüklenici görevli şirketlerin bu projeleri hayata geçirecek öz kaynakları yoktu ve gereken kaynağı yurt dışından, döviz cinsinden kredi olarak getirdiler. Sürekli şöyle bir savunmanız var: "Kamu kaynaklarıyla bu projeleri yapamazdık, bu kadar kısa sürede hizmete alamazdık." Bu şirketlerden daha düşük faizde ve uzun vadede, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak siz dış finansman sağlayamaz mıydınız, kamu kaynaklarını değerlendiremez miydiniz? Yani aradınız da mı bulamadınız? Üstelik ihale süreçleri de yapım süreçleri de daha şeffaf ve hesap verilebilir bir süreç olurdu. Şimdi, oluşturulan yanlış modelle bütün bu projelerin muhatabı olan Karayolları Genel Müdürlüğü ise resmen bir Düyun-ı Umumiye idaresine dönüşmüş durumdadır; devletin kaynakları Karayollarına aktarılıyor, oradan da şirketlere akıyor. Bir de Hazinenin borç üstlenim garantisi var tabii; gelir garantileri gerçekleşmediğinde, sözleşmenin feshedildiği durumda Hazine bu kredi borçlarıyla karşı karşıya kalmış olacaktır.

Şimdi, Sayın Bakan, sizinle bir tablo paylaşacağım, olayın fahişliği de bu tabloda açık ve net olarak ortaya çıkıyor. Bu tabloda 7 büyük kamu-özel iş birliği kara ulaşım projesinin mali bilgileri yer almakta. "Bu verileri nereden aldınız?" diye soracak olursanız, aylık hazine borç yönetim raporundan ve Sayıştayın denetim raporundan derlenmiştir; şöyle, Karayolları Genel Müdürlüğünün Sayıştay raporunun 28'inci sayfasında, inceleyebilirsiniz. Siz şeffaf bilgiler paylaşmadığınız için bu şekilde derleyerek ne bulduk? Bu verilere göre, yüklenicilerin üstleneceği maliyet, toplamda -gördüğünüz gibi şu 1'inci sarı sütunda- 22,3 milyar dolar ve karşılığında verilen toplam garanti tutarı ise -2'nci sarı sütunda görüldüğü gibi- 34,8 milyar dolar. Yani yatırımcılara verilen gelir garantisi, yatırım tutarının yüzde 156'sına denk gelmektedir Sayın Bakan. Bu nasıl bir garanti kıyağıdır, nasıl bir fiyatlandırmadır? Hakikaten anlamak mümkün değil; hiçbir mantığa, mühendisliğe, hesaba uymuyor. Yani dolardaki hızlı yükselişle 31 Aralıkta 7,37 olan kur, bugün sabah baktığımda 10,87'ydi. Bütün hesaplarınız da altüst olmuş durumda. Ayrıca da bu projelerin maliyetlerinin hesaplarının ne kadar doğru, fahiş, şişirilmiş maliyet hesapları olup olmadığını da bilmiyoruz.

Diğer yandan, verilen garantilerin projelerin maliyetlerine oranında da tutarsızlıklar mevcut. Örneğin, yine, garanti maliyet oranı, Kuzey Marmara Otoyolu'nun 3 etabı için de ayrıca farklıdır. Baktığınız zaman Kınalı-Odayeri kesimi ile Kurtköy-Akyazı kesimlerinde bu oran yüzde 122-123 iken Odayeri-Paşaköy kesiminde bu oran yüzde 205 olarak görünüyor. Bunun nedenini de açıkçası sormak istiyorum çünkü bu Odayeri-Paşaköy ve üçüncü köprünün dâhil olduğu yer, trafiğin de aslında en yoğun olduğu yer. Bu çelişkilere de cevap vermenizi istiyoruz.

Şimdi, Sayın Bakan "Devletin kasasından, milletin kesesinden tek kuruş çıkmadan..." sloganınız da koca bir yalan. Projelere verilen talep garantileri her geçen yıl kamuya büyük yük getirmekte. Dolayısıyla fahiş bedel öderken -hizmeti kullanmayan vatandaşlardan da ödedikleri vergiler üzerinden- yandaşlara kaynak, devlet tarafından aktarılmaktadır. Projelerin Türkiye'nin borçlanmasında da çok büyük payı var. Kara ulaşımı altındaki kamu-özel iş birliği projelerinin hizmete alındığı ve garanti ödemelerinin de başladığı 2016 yılı sonrasında -şu tabloda gördüğünüz gibi- hazinenin toplam borcu yaklaşık yüzde 140 artarak 759 milyar TL'den 1 trilyon 812 milyar TL'ye çıkmıştır. Bu, projelerle birlikte paralel seyreden bir süreç. Aynı süreçte net borçlanma da hızla artmıştır. 2019 ve 2020 yıllarında ise toplam gelirler borçların faizlerine yetmediği için faiz dışı denge negatife dönmüş yani Türkiye borç faizi içinde borçlanır duruma düşmüştür. Ancak bütün bunlar olurken garanti ödemelerinden de asla ödün verilmemiştir.

Şimdi, bir harita paylaşmak istiyorum Sayın Bakan sizinle, daha önce de bu haritayı biz gündeme getirmiştik Cumhuriyet Halk Partisi olarak. İstanbul'da -bu haritada gördüğünüz gibi- geçen Kuzey Marmara Otoyolu, üçüncü köprü yani kamu-özel iş birliğiyle yaptırılan projeler yok ve o nedenle de bu geçişler devlete ait kara yollarında takip edildiği gibi maalesef takip edilemiyor tarafımızdan. Neden buraya almıyorsunuz? Bu projelerin paralarını kim ödüyor? Kimden çıkıyor Sayın Bakan? Bu vatandaştan çıkmıyor mu? Bizden çıkmıyor mu? Devletten çıkmıyor mu? Burada olması gerekmiyor mu bu projelerin? Lütfen artık bu haritada bu bilgileri de paylaşın ve daha şeffaf bir yaklaşım bekliyoruz sizden. Yani bir de şu var: "Bugüne kadar şu kadar işte emisyon sağladık, bu kadar tasarruf sağladık." diyorsunuz. Bunların da aslında doğru bir şekilde değerlendirilmesi için bunun da yapılması gerekli.

Biraz önce şeffaflıktan bahsetmiştim. Açık kaynaklardan yine derlediğimiz bilgilere göre, 2016 yılından 2020 yılına kadar kısmen veya tamamen hizmete alınmış 4 ana projeye, Hazineden Karayolları Genel Müdürlüğü eliyle yapılan garanti ödemeleri 14 milyar TL. Beş yıllık bu ödemelerin tamamı Hazine tarafından borçlanılarak finanse edildiği için güncel maliyet faiziyle birlikte 20 milyar TL'nin üzerindedir. 2021-2024 yıllarını kapsayan orta vadeli planda ise Karayolları Genel Müdürlüğünün üç yıllık ödenek tahmininde garanti ödemelerinin yapıldığı cari transferler kalemi 70 milyar TL'yi geçmektedir yani otoyol, köprü, tünel, kamu-özel iş birliği projelerinin garanti ödemelerinin maliyeti 2024 sonunda 100 milyar TL'yi aşmış olacaktır. Bu tutar tamamen kamu borcu yürütülerek finanse edilecektir.

Tabii, bir de tüm bu projeler gerekli miydi diye bir soru sormak istiyorum. İstanbul'da yapılan bazı yatırımların plansız yatırımlar olduğunu söylemek zorundayız çünkü şekil olarak planlara konulmaları, planlı olmaları anlamına da gelmiyor elbet. Bunlar, ulaştırma mantığına ve İstanbul'un gelişme stratejilerine uyumları da tartışmalı olan... Örneğin, üçüncü köprü, Kuzey Marmara Otoyolu, üçüncü havalimanı; bir de çılgın proje var, ona sonra değineceğim. Bu projeler, İstanbul için doğaya, çevreye ve tarihî değerlere ciddi zararları olan plan dışı yatırımlardır. İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda üçüncü havalimanının gerekliliği ve Silivri'de yapılması da belirtilmişti ancak bu karar yok sayılarak Kuzey Ormanları Bölgesi'nde yapıldı. Kuzey Marmara Otoyolu da eklenince ciddi bir doğa tahribatı yaşandı. Şehrin belki de hiç büyümemesi gereken bölgesinde ulaşım yoluyla sayenizde potansiyel yaratıldı. Dahası dünyada örneği bulunmayan anlaşılmaz bir kararla da Atatürk Havalimanı'nı da işlevsiz hâle getirdiniz. Üçüncü köprü şehir trafiğinde çok yoğun tercih edilmediğinden özellikle lojistik ve yolcu taşıma amaçlı kullanıma sıkışmış durumda şu anda. Çanakkale Köprüsü'nün de yapımıyla Ege'den gelip üçüncü köprüyü kullanarak yurt dışına gidecek olan araçlar Çanakkale'yi tercih ederlerse üçüncü köprü kullanımının daha azalacağını öngördünüz mü? Hiç bunun hesabını yaptınız mı diye de sormak istiyorum.

Tüm bu mega projelere akıttığınız kaynağı eğer Anadolu'da sanayinin ve üretimin gelişmesine ayırsaydınız, üretim merkezleri ve onunla birlikte nüfus hareketleri de İstanbul'dan Anadolu'ya kayacaktı ve yapılan mega otoyol, köprü, tünel projelerinin de bu bölgede bu kadar yoğun şekilde yapılmasına gerek olmayacaktı.

Tabii, burada Kanal İstanbul'a da değinmeden geçemeyeceğim. Kanal İstanbul Projesi'nin trafiği rahatlatma amacıyla yapılan bir proje olmadığını, aslında 2006-2018 yılları arasında yıllık gemi sayısındaki toplam yüzde 24,2 azalmanın gösterdiğini görüyoruz. Siz bunun tam tersini iddia ediyorsunuz, bu projeye çok ihtiyaç olduğunu söylüyorsunuz. Ancak gemilerin grostonları ve boyutları da artmıştır bu sürede. Şimdi, Kanal İstanbul üzerinde 1 demir yolu geçişi olmak üzere toplam 7 adet kara yolu köprüsü yapılacak. Bu köprülerin 4'ü 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden daha büyük olup diğerleri de mevcut boğaz köprülerine yakın köprüler. ÇED raporunda inşa edilecek köprülere kazıklı ve keson temeller öneriliyor. Demek ki burada zayıf bir zemin söz konusu. Bu da projede yer alacak her tekil yapının yapım aşamasından başlayarak kullanımı boyunca sürekli bir heyelan tehdidine açık olacağını gösteriyor.

Şimdi, Sayın Bakan, planlanan potansiyel yerleşim alanları ve ilişkili ulaşım yatırımlarının kaçınılmaz olarak İstanbul'un bölgesel çekiciliğini artırmasıyla İstanbul nüfusunda önemli bir artış yaşanacak ve kişi başına düşen kentsel altyapı maliyetleri de astronomik ölçüde artacaktır. Tabii, inşaat sırasında ve sonrasında yoğun karbon emisyonu, araç yoğunluğu kaynaklı gürültü kirliliği...

Şimdi, nereden baksak bu proje elimizde kalıyor. Sunumunuzda şöyle diyorsunuz: "Bir taraftan da Kanal İstanbul bileşenlerini oluşturan yapılar inşa ediyoruz." Aslında itiraf ediyorsunuz. Kanal İstanbul bölgesinde yeni bir yerleşim, yeni nüfus yoğunluğu, yeni ulaşım kanalları, hatları, kendi yoğunluğunu, kendi potansiyelini zaten yaratarak, orayı boğuyorsunuz. Siz yani İstanbul'da neyi rahatlatacaksınız, bunu anlamak gerçekten mümkün değil. Yani aslında Kanal İstanbul Projesi'nin bir ulaştırma projesi değil, bir rant ve emlak projesi olduğu, bölgede yaşanan emlak hareketleriyle de aslında iyice ortaya çıkmıştır. Bu ucube projenin, önümüzdeki seçimlerde iktidarda kalamayacağınız için yapılmayacağını da burada not olarak sunmak istiyorum size. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakan devamlı kafa sallıyor gülerek, sallasın bakalım.

Şimdi, biraz demir yollarına geçelim: Son dönemde demir yollarını devlet politikası olarak kabul ettiğinizi ilan ettiniz. Sayın Bakan, demir yollarına ağırlık veriyor ve yatırımlardaki payını da artırıp yüksek bütçe ayırıyorsunuz. 2022 yılında ayrılan bütçe 17 milyar 173 milyon Türk lirası.

Şimdi, "Planlamanız nasıl?" diye baktığımızda, Avrupa'nın tedarik merkezi olmaya aday bir ülkeyiz ama gerçek anlamda ülke ticaretine, lojistiğine, ulaşımına katkı sunacak bir planlamayla ekspres yolcu trenleri ve yük trenlerinin çalışacağı hatlara daha fazla ihtiyaç varken siz yüksek hızlı tren üzerinde yoğunlaştınız, bu amaçla da çok fazla kaynak harcandı. Sunumunuzda da bunu söylüyorsunuz. 4.364 kilometrelik hattın -yeni yapılan- 4.007 kilometresini hızlı tren hatları oluşturuyor.

Şimdi, sadece YHT hatları yapılarak trenlerin işletilmesi ne kadar fizibil diye sormak istiyorum. Bunlar çok pahalı projeler. Başka ülkelerde, örneğin, Almanya'da tek başına çalışan yüksek hızlı tren hatları yok. O hatlara, şehir hatları, trenleri ve yük trenleri de ekleniyor, onlar da çalışıyorlar. Yüksek hızlı trenler de tam anlamıyla yüksek hızlı tren hattı değil maalesef. İstanbul-Ankara hattının kısa bir bölümü YHT mantığıyla işletiliyor. Türkiye de doğru zaman planlamasıyla karma trafik hatları kullanımı çok daha ekonomik hâle getirebilirdi aslında bu işi. Bakanlığınızın hiç böyle bir çalışması oldu mu? Aynı zamanda demir yollarıyla ilgili yapım kaliteleri de çok düşük, sürekli kazalar yaşanıyor, ölümler oluyor. Yani yapıyorsunuz ama bunların neye mal olduğu da ortada.

Osmangazi Köprüsü ilk projelendirildiğinde, örneğin, üzerinde 3 gidiş, 3 dönüş şeritli kara yolu ve ayrıca 1 gidiş, 1 dönüş, 2 demir yolu hattı bulunuyordu, neden kaldırdınız? Eğer kaldırılmasaydı İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir'le, yatırımı daha ucuz, daha kısa süreli demir yolu bağlantılarına kavuşacaktı. Körfez Köprüsü üzerinden geçen hatta göre yaklaşık 150 kilometre daha uzun Bursa-Osmaneli hattının belki de yapımına gerek kalmayacaktı. İstanbul'un Ege Bölgesi'yle bağlantısını yalnızca kara yoluna dayalı sağlıksız bir ulaştırma sistemine mahkûm ettiniz, bu olumsuz gelişmenin nedeni de seçilen finansman yöntemidir. Neden? Çünkü adrese teslim verdiğiniz müteahhitler "Bu proje çok pahalı, demir yolunu yapamayız." dediler. Siz de demir yolunu projeden kaldırdınız.

Şimdi, "Sizin yeni ulaşım ve iletişim çağı anlayışınız bu mu?" diye sormak istiyorum. Şu andaki demir yollarıyla ilgili hedeflerinizle de aslında bu yapmış olduğunuz uygulama çelişiyor.

Şimdi, Sayın Bakan, İstanbul'daki metrolara gelelim "ulaştırma" "demir yolları" derken, birkaç gün önce CNN'deki programda şöyle demişsiniz: "İstanbul'daki tüm metroları biz yaptık. Yeni yönetimin hiçbir projesi yok. Devam eden projeleri devam ettirmiyorlar zaten. Yüzde 60-70'e gelmiş projeler. İki buçuk yılda çoktan bitirilmiş olması gereken projelerdi, maalesef bitmedi." demişsiniz.

Şimdi, el insaf, bir bakalım diyorum İstanbul'a bir İstanbul milletvekili olarak da. İstanbul'da 23 Haziran 2019 seçimleri öncesi yani AKP iktidarı döneminde duran hatlar da dâhil, ihalesi yapılmış, kâğıt üstünde yapımı devam eden toplam 141,3 kilometre 12 raylı sistem hattı mevcuttu. 12 projenin 10'unun toplam 103,8 kilometresi düzgün finans ve bütçe planlaması yapılmadan ihaleye çıkılmış olmasından dolayı sizin döneminizde finans yetersizliği sonucu durmuş ve durdurulmuş hatlardı. İstanbul'un altında birçok noktada da metro inşaatı, tünel çalışmaları çöküş yaşanabilecek şekilde yarım bırakılmış ve göçme riski yaşıyordu. Yürütülen çalışmalar için birçok yol kapatılmış. Örneğin; Eminönü-Alibeyköy Tramvay Hattı için sahil bandı 2016'dan beri kapalıydı ve yan tarafta deniz olduğunu unutmuştuk biz. Düzgün ilerlese 2018-2020'de açılacak olan hatlar, 2019'da yüzde 3-4 mertebesinde ilerlemelerle bırakılmıştı sizin döneminizde; toplamda ciddi bir kamu zararı oluşmuş durumdaydı. Yani, şimdi atıp tutuyorsunuz bu konuda ama baktığımızda, bu çarpık tablonun yanında bir yandan da iktidar olarak...

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ADİL KARAİSMAİLOĞLU - "Atıp tutuyor." diyor ya!

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bakın, siz işi gücü de bıraktınız Sayın Bakan -kesmeyin- iktidar olarak yapılan yatırımları engellemeye çalışıyorsunuz. Belediyenin bulduğu krediler onaylanmıyor, vatandaşın ulaşım hakkını geciktiriyorsunuz. (Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, kaba ve yaralayıcı dil kullanmayalım, İç Tüzük'ümüze uyalım lütfen, rica ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bakın, Altyapı Genel Müdürlüğünüzde onaylanmayı bekleyen bir sürü fizibilite raporları, araç devir imzaları var. Neyse ki, 10 adet raylı sistem hattı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından temin edilen dış krediler yoluyla düzeldi. Sağlanan dış kaynak...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, iki dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız. Çok sayıda konuşma talebi var, o yüzden, daha sıkı uygulayacağım kuralları.

Buyurun lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - 2019-2024 yılları arasında senede 21,1 kilometre ortalamayla toplamda 105,5 kilometre hat açılışı yapılmış olacak.

Sayın Bakan, aslolan vatandaşa kamu hizmeti sunmaktır. Hatırlatmak isterim ki belediye devletin rakibi değil, bir parçasıdır.

SALİH CORA (Trabzon) - Ne kadar metro yaptı İstanbul Büyükşehir Belediyesi?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şimdi, Sayın Bakan, ben kalan süremde çok kısa Sayıştay raporlarına girmek istiyorum. Şimdi, burada raporları akşama kadar...

SALİH CORA (Trabzon) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaç metre metro hattı yaptı? Bak "kilometre" demiyorum "metre" diyorum! Metro hatları hafriyatla doldu...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Lütfen, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Salih Bey, müdahale etmeyelim, lütfen.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Süreme ek istiyorum Sayın Başkan; dikkatimi, insicamımı bozdu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, siz devam ediyorsunuz, hiç kesmediniz konuşmanızı.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Şu an kestim sizinle konuşmak için, lütfen.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamam, bir on saniye ekleriz.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - "Sayıştay raporlarını da konuşmaya gerek yok akşama kadar burada." dediniz ama Sayıştay raporlarında çok ciddi rakamlar söz konusu. Yani, özellikle AKP iktidarları döneminde ulaştırma ihalelerinin sermaye çevrelerine rant aktarma odaklı olduğu da çıkıyor ortaya. Çok detayına giremeyeceğim ama... Örneğin; hiçbir gereği yokken, Kamu İhale Kanunu'nun 21'inci maddesinin (b) bendine göre, şartlar oluşmadığı hâlde pazarlık usulüyle 9 iş için tam 19,7 milyar TL tutarında sözleşme imzalanmış.

Gayrettepe-İstanbul yeni Havalimanı metro yapım işinde, metro inşaatının tamamlanma tarihinde gecikme yaşanmaması adına ve bedelinin havaalanı işletmecisinden tahsil edilmesi şartıyla metro yüklenicisi tarafından yaptırılmasına karar verilmiş, öyle de yapılmış.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son otuz saniyeniz...

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ve 7,9 milyon avro ödenmiş bu şirkete. Yani, niye böyle yaptığınızı da ayrıca anlayamıyorum. Bunlar Sayıştay raporları, doğru değil mi? Bunlarla ilgili hesap verirseniz tabii seviniriz.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ADİL KARAİSMAİLOĞLU - Verdik.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Gün sonunda söz vereceğim Sayın Bakanım, cevap verirsiniz o zaman.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Hesap yeri burasıdır. Sayıştay raporlarının hesap yeri burasıdır. O nedenle, bu Sayıştay raporlarındaki toplam iki bakan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Evet, teşekkür ediyorum, on saniye ilavenizi de verdim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Cümlemi bitiriyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Herkese eşit davranmak durumundayım, rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Peki, arkadaşlarımız tekrar değinecek Sayıştay raporlarına.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mutlaka başka arkadaşlar da konuşurlar.

Teşekkür ediyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yine de Ulaştırma Bakanlığının bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.