KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Bakanım ve Bakan Yardımcılarım, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın değerli çalışanları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın 2022 yılı bütçesi ve 2020 yılı kesin hesap kanun tekliflerini görüşüyoruz. Çok değerli konuşmacılar söz aldılar, hemen hemen birçoğu bu kamu-özel iş birliğiyle ilgili görüşlerini serdettiler. Burada bir kafa karışıklığı olduğunu düşünüyorum, gerçi her şey ayan beyan ama kamu-özel iş birliği çalışmaları nedense Türkiye'de yanlış anlaşılıyor veya yanlış yorumlanıyor. Sanki, genel bütçeden bu yatırımlar yapılacakmış da devlet, Hükûmet bunları yapmıyor, özel sektöre havale ediyor gibi bir anlayış var; bu son derece kıt bir anlayış.

Değerli milletvekilleri, tabii, her ülke gayrisafi yurt içi hasılalarının yaklaşık yüzde 2 ile yüzde 8'i arasındaki bir miktarını her yıl altyapı yatırımlarına yapmak zorundadırlar. Bu, ülkelere göre değişiyor ancak bu yatırımların mevcut bütçelerle karşılanması mümkün değil. Finansmanı yetersiz kalıyor, bu nedenle hükûmetler altyapı yatırımlarının karşılanması için farklı yöntemlere başvuruyorlar ki bu yöntemlerin başında da kamu-özel iş birliği geliyor. Kamu-özel iş birliği kamu altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için kamunun ve özel sektörün birlikte, aralarında imzaladıkları uzun süreli bir sözleşmedir. Devlet, bu sözleşmeler çerçevesinde özel sektör finansmanından ve uzmanlığından yararlanır. Sözleşmeler çerçevesinde sermaye, inşaat, bakım onarım ve hizmet sunumu gibi önemli riskler özel sektöre transfer edilir. Küresel olarak altyapı yatırım ihtiyacının 2040 yılına kadar toplamda 94 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu ihtiyaç her geçen yıl bir öncekine göre geometrik olarak da artmaktadır. Bu ihtiyacın sadece 45 trilyon dolarlık kaynağı mevcut, geri kalan ihtiyacınsa üçte 1'i yaklaşık 2 trilyon dolar tutuyor ve bunun da ulaştırma alanına yapılması öngörülüyor; bu bir ihtiyaç. Gelişmiş bir ekonomik düzey için altyapı ihtiyacının karşılanması da ne kadar gerekli, takdirlerinize sunuyorum. Dünyadaki otoyol uzunluğu ve yoğunluğuna baktığımız zaman Türkiye son on sekiz yılda bin kilometrekareye düşen otoyol uzunluğunu 2 katına çıkarmıştır. Buna rağmen, gelişmiş ekonomilerin standartlarını yakalamak, lojistik gücünü artırmak, üretim ve sanayi endüstrisine uygun altyapı sağlamak için hâlen ciddi bir altyapıya ihtiyacımız var. Nitekim, şu yansıda da görebileceğiniz gibi -biraz küçük yazılarla görülmüş ama- mesela, Almanya'nın bin kilometrekareye düşen altyapı uzunluğu 36,8 kilometre iken -ki Avrupa Birliği ortalaması da 15,16 kilometreyken- Türkiye'nin ise hâlen bütün bu çalışmalara rağmen 4,2 kilometredir. Dolayısıyla, kamu-özel sektör iş birlikleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi engelleyen altyapı açığını kapatmakta yardımcı olmaktadır. İhtiyaç duyulan altyapı ihtiyacı KÖİ'lerle, bu sayede, merkezî bütçeye alternatif finansman kaynaklarını kullanarak daha hızlı bir şekilde karşılanmaktadır.

Dünyada kamu-özel iş birliklerinde son yirmi yılda ciddi bir artış görülmüştür. Şu anda 134'ten fazla gelişmekte olan ülkede kullanılmaktadır ve toplam altyapı yatırımının yaklaşık yüzde 15 ila 20'sine katkıda bulunmaktadır KÖİ'ler.

Şimdi, altyapı niye önemli? Çünkü altyapılar kalkınmayı tetiklemektedir. Altyapı yatırımları, ülkelerdeki hızlı ekonomik büyüme ve dünyanın diğer ekonomileriyle entegrasyonu için son derece önemlidir. Altyapı yatırımları ülkelerdeki iş gücüne katkı sağlar, bölgesel kalkınmayı, yerel sanayileşmeyi ve kişisel kariyer gelişimini arttırır, dünyayla entegrasyonu geliştirir ve ekonomiye katkı sağlarlar. 1 ülkenin otoyol ağları gayrisafi millî hasılasıyla doğru orantılıdır. Bir kilometrelik yol gayrisafi millî hasılaya 10 milyon dolar civarında katkı sağlar. Almanya'da otoyol kilometre uzunluğu 77 bin kilometre iken, 2021 yılı itibarıyla ülkemizde otoyol uzunluğu 3.532 kilometredir.

Bu kamu-özel işbirliği projeleri piyasa belirsizliği karşısında devletin riskini en aza indirir ve özel sektör sermayesiyle finansman sağlar. Bu sayede, kamu kaynakları kullanılmadan, alternatif finansman aygıtlarıyla ülkenin altyapısı geliştirilir ve ekonomik gelişmişlik düzeyi daha hızlı artış gösterir. Özellikle, ciddi bir uzmanlık, koordinasyon ve inovasyon gerektiren büyük ölçekli projelerde kamu-özel iş birliği sayesinde, görevli şirket bütün faaliyet kalemlerini üstlenir, riski kendi üzerine aldığı için en kaliteli, hızlı ve ekonomik açıdan verimli bir şekilde projeyi tamamlar. Nitekim, mega projelerde maliyet ve süre aşımının önüne geçmek, kaliteli ve işleyen bir yapı çıkarmak, özel sektör dinamikleriyle işletme sistematiği oluşturmak için kamu-özel iş birliği modeli mutlak surette gereklidir. Örnek olarak, klasik kamu ihalesiyle yapılmış Berlin Brandenburg Havalimanı ile kamu-özel İş birliğiyle yapılmış İstanbul Havalimanı'nı karşılaştırmamız gerekirse, Berlin Havalimanı 3 kat daha küçük olmasına rağmen İstanbul Havalimanı'yla neredeyse aynı maliyette ve yaklaşık 4 kat daha uzun bir sürede ancak tamamlanabilmiştir. Bu, tabloda da görülmektedir. Dolayısıyla, bu karşılaştırmada da kamu-özel iş birliği projelerinin ne kadar ekonomik ve verimli olduğunu bir kez daha görebiliriz.

Değerli arkadaşlar, tabii, süre kısıtlı olduğu için ben birkaç tane daha önemli konuya değinerek sözlerime son vereceğim. Tabii, hizmet kalite standardı, harcama getiri katkısı gibi faktörleri de dikkate alırsak kamu-özel iş birliği modeli, klasik modelin aksine, girdiye değil hizmetin çıktısına göre ödeme yapmaktadır. Bu nedenle kamu, ilgili kamu hizmetini risklerden arınmış ve talep ettiği kalitede satın almış olur.

Nitekim, kamu-özel iş birliğinin faydalarını şöyle özetleyebiliriz: Bir kere, diğer adıyla yap-işlet-devret modeli olan bu kamu-özel iş birliği projeleriyle yeni bir finansman kaynağı oluşturmakta, bütçe imkânlarını artırmaktadır. Özel sektör dinamizmi, kamu deneyimi ve uluslararası finans kuruluşlarının mali desteği bir araya getirilerek risk paylaşımı yapılmakta, kısa sürede projeler bitirilerek ekonomiye kazandırılmaktadır.

Söz konusu yatırımların normal şartlarda tamamlanması ortalama yedi ila yirmi yıl arasında bir süreyi bulurken bu kamu-özel iş birliği projeleriyle yani yap-işlet-devret modeliyle beş yıldan daha kısa sürede projeler halkın hizmetine sunulmaktadır. Projelerin kısa sürede hayata geçirilmesiyle, zaman tasarrufu, sürüş konforu, trafik güvenliği ve istihdam gibi sosyoekonomik etkilerle rekabet gücü artırılmaktadır. Bu projelerin işletme süresi bitiminde her türlü bakımı yapılmış olarak kamuya devri yapılacaktır, projenin kalan ekonomik ömrü boyunca elde edilecek gelirlerin bütçeye dâhil olması da en önemli avantajıdır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerle toparlayalım lütfen.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Şimdi, dünyada KÖİ'lere bakalım. Kamu-özel iş birliği projelerine baktığımızda, bu sadece Türkiye'ye ait bir şey değil; bugün 134 ülkede kamu-özel iş birliği modeli farklı sektörlerde tercih edilmektedir. Özellikle Brezilya, Kanada, Kolombiya, Nijerya, Güney Afrika, Orta Doğu, Doğu Avrupa ülkeleri gibi kalkınmakta olan ülkelerde ve tabii Türkiye'de son derece faydalıdır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bitiriyorum Başkanım.

Dolayısıyla, kamu-özel iş birliği projeleri Türkiye'nin son derece yararınadır ve bütün dünyada uygulanmaktadır. Sıralamada da Türkiye, dünyanın 13'üncü sırasındadır.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ben Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı uğurlu, bereketli olmasını diliyor ve Sayın Bakanımıza ve ekibine başarılar diliyorum.

Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.