| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .11.2021 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İyi akşamlar diliyorum, görüşmeler de oldukça yoğun ve yorucu oldu. Birkaç konuda ben de görüşlerimi paylaşacağım.
Evet, aslında, baktığımız zaman, günün ilk saatlerinden itibaren ve genel olarak da bütçe tartışmalarındaki en tartışmalı Bakanlık bütçesini görüşüyoruz. Çünkü baktığımız zaman gerek KÖİ yatırımlarını gerekse önemli projeleri -bugün de bütün konuşmalarda dile getirildi- çok yüksek maliyetli, kamuya maliyeti açısından, halka maliyeti, yükü açısından en yüksek maliyetli projeleri tartışıyoruz. Bunların şeffaflığı, maliyeti gerçekten... Siz bugün tasarruf oranlarından sunumunuzda bahsettiniz, özellikle dikkatimi çekti ama maliyeti noktasında, özellikle döviz kurunun kontrol edilemez yükselişi karşısında bu projelerin kamuya maliyeti ne olacak, halka yükü ne kadar olacak? Ve yapılan çalışmalar elbette... Burada sanki muhalefetin bu projelere, bu çalışmalara, bu yollara, bu köprülere bir karşı duruşu gibi bir süreç, sanki böyle bir algı var; böyle bir durum yok. Bu çalışmalar... "İşte, o kadar çok yapmışız ki." dedi bir milletvekilimiz, iktidar partisinden; evet, bunlar yapılmış ama bunlarla ilgili bir hesap verilmesi gerekiyor, bunların maliyetinin sorgulanması gerekiyor.
Geçiş ücretleri var Sayın Bakan, vatandaşların, halkın en çok itiraz ettiği konu bu konu. Ya bunlar neden bu kadar yüksek maliyetli? 2024 yılında başa baş noktası ve 2025'ten sonra da bir gelir süreci olduğunu söylediniz. Peki, bundan sonra bu geçiş ücretleri ne olacak, bir güncelleme olacak mı, düşecek mi, sıfırlanacak mı? Neticede bunlar halkın yüklendiği, borçlandığı, devletin çok yüksek mali yük altına girdiği... Ki bu döviz kurunu düşündüğümüz zaman Sayın Yavuzyılmaz, birçok hatip bugün muazzam rakamlar telaffuz ettiler. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik koşulları dikkate alırsak bu süreçte ne öngörüyorsunuz? 2024 sonrası bu geçiş ücretlerine ne olacak?
Bir İstanbul Milletvekili ve bir akademisyen olarak da Kanal İstanbul Projesi'ne değinmek istiyorum. Çünkü siz bugün bu projenin akademik anlamda da değerlendirildiğini ve birçok akademisyenin burada olumlu görüşünü söylediniz. Yalnız, bu projeyi ilk biz 2011 yılında duyduk ve o dönemin Başbakanı "Biz bu şehre ihanet ettik, bundan sonra sorumluyum." diyen bir Başbakan ve bir çılgın proje açıkladı ama baktığımız zaman, bu projenin... Ve akademik bir çalışma, bir çalıştay yapıldı. Ben de dikkatlice o çalıştaya gidip takip ettim; akademisyen grubu vardı, yine orada da akademisyenler tartıştı ve bu projenin yapılacağı alanda, İstanbul'da ciddi su kaynakları, orman alanları, meralar, tarım alanları, yeşil alanlar, deprem riski, doğal kaynaklar, denizler, ulusal stratejik güvenlik, trafik sorunu, nüfus hareketliliği ve küresel ısınma sorunu karşısında gerçekten ciddi riskler olduğunu bilimsel olarak bize açıkladılar ve biz bunları dikkatle dinledik. Özellikle tatlı su kaynakları, Trakya'ya kadar; tarım alanları konusunda ciddi bir süreç, nüfus yoğunluğu... İstanbul'da şu an en ciddi sorun Sayın Bakan, nüfus yoğunluğu ve artan trafik keşmekeşi. Bunlara baktığımız zaman, projenin maliyetinin 20 milyar doları aştığı söyleniyor. Bu ekonomik koşullarda bu nasıl olacak? Bu projenin çevresel maliyetleri; ekonomik maliyeti, bir de çevresel, sosyal ve toplumsal maliyeti ne olacak? Bir ÇED raporu var. Bu proje sadece bir ÇED raporuna indirgenebilir mi? Ki ÇED raporu olumlu bir süreçten bahsediyor ama bunun gerçekten ciddi değerlendirilmesi gerekir. Bir deprem sorunu ve deprem riski varken ve bizim bu milyar dolarları, bugün telaffuz edilen muazzam derecedeki rakamları... İstanbul açısından, sadece İstanbul açısından söylüyorum: Gerçekten kentin depreme hazırlığı noktasında ciddi kaynak ayırmamız gerekirken bu proje bizim şimdi temel önceliğimiz mi, bunu ben sormak istiyorum.
Özellikle de gemi trafiğinden bugün bahsettiniz, özellikle siz verilerinizden bahsettiniz ama şöyle bir veri de var yani ne diyorsunuz? Bu gemi trafiğinde bir düşüş oldu yani 2018 yılında bir düşüş; 2016-2018 yılları arasında yıllık gemi sayısında yüzde 24 bir azalmadan da bahsediliyor. Yani gerçek anlamda nedir bu durum ya da tek gerekçesi bu mu? Buradaki gemi sayısının trafik yoğunluğu mu tek gerekçe?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sibel Hanım, son cümlelerinizi alalım.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Biliyorum, evet, tamamlayacağım.
UKOME sorunu var. Sayın Bakan, yani bu nasıl bir durumdur? Bir yerel yönetim ile bir kamu otoritesi halka hizmet noktasında bu kadar çatışabilir mi, bir rakip olarak görebilir mi? Bir harfe takılıyorsunuz, işte, bir UKOME'de yapı değiştiriliyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz dolmuştur, son cümlenizi alayım.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Daha ciddi... Yerel yönetimlerin halka hizmet etmesi noktasında yasalar değiştiriliyor, yönetmelik değiştiriliyor; bunu dikkatinize sunmak istiyorum ben. Ortak aklı geliştirmemiz gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.