KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım, İstanbul Milletvekili olarak Atatürk Kültür Merkezi'ni ziyaret ettim, Taksim'den Taşkışla'ya uzanan kültür yolunu gezdim. Bir Taşkışla mezunu bir mimar olarak da Taksim'e bu yoldan ulaşmanın da güzel olduğunu söylemek istiyorum.

Ana konuma geçmeden önce alanda gördüğüm bazı eksikliklerin hızla giderilmesi gerektiğini düşünüyorum; bunlardan bir tanesi, UNESCO Kültür Mirası Divriği Ulu Camii'deki faaliyetlerin durmuş olması. Bütçe ödeneklerinin bulunmaması sebebiyle oradaki yatırımların durmasının hızlı bir biçimiyle düzeltilmesi gerekir. Yine, Divriği bölgesindeki konaklarla ilgili Bakanlığınızın sivil mimari örneği yapılar için de bir bütçe ayırmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Göreme'de altyapı yatırımları yapılıyor. Bu manada Türkiye'nin 4'üncü destinasyonu Göreme'de çok ciddi biçimiyle, toz ve başka problemler var. Bakanlığınızın Göreme'yle ilgili yakından ilgilenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Yine, Avrupa Müze Ödülü alan Bayburt'taki Baksı Müzesi'ne ulaşmak için otobüslerin gideceği bir yol bulunmuyor; bunu farklı defalarda dile getirdim. Baksı Müzesi'ne büyük otobüslerin gidebilmesi için yolunun mutlaka tamamlanması lazım. Yine, Kop Şehitleri Anıtı, Erzurum'la Bayburt arasındaki Kop Şehitleri Anıtı'nın da son hâlini uzmanlarınıza ya da müdürlerinize izlettirirseniz oradaki yıkık dökük enkazlar bizim yüreğimizi yaralıyor. Mutlaka en kısa sürede çare bulunacağına inanıyorum.

Sayın Bakanım, arkadaşlarımız değişik konulara değiniyor ama turizm sadece turizm sektöründeki yatırımcı, işletmeci, operatörler açısından değil, turizm sektörünün içinde bir de emekçiler var. Emekçiler açısından yaşananları ben Komisyonda bütün Bakanlık bürokrasisinin dikkatine sunmak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin Antalya'da yaptığı turizm sektöründeki çalışanlarla ilgili çalıştayın sonucunda çıkan ortak değerlendirmeleri sizlere iletmek istiyorum: Bir, turizm sektöründe nitelikli personel eksikliği had safhadadır. Niteliklilik kazandıracak eğitim sisteminde kurumların olmamasından büyük şikâyet var. Sektörde personel sirkülasyonunun yüksek olması yani sektördeki personelin değişkenliği, giriftliği, istikrar sağlanamaması hizmette, özellikle gastronomide çok ciddi biçimiyle sıkıntı yaratmaktadır. Gastronominin turizmin önemli bir parçası olarak kabul edilmemiş olması ve bu manada Bakanlığınızın gastronomiyle ilgili yapılan tanıtımlarının eksik olduğunu ve bunun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söylüyorum.

Sayın Bakanım, burada turizm sektöründe mutlak suretle ücretlerin diğer sektörlerdeki ücretler seviyesine getirilmesinin şart olduğu ortaya çıkıyor. Bunu siz yapabilir misiniz çok bilmiyorum ama önümüzdeki süreç içinde turizm sektöründen elde edilen gelirlerin... Ki turizm, cari açığın ve dış ticaret açığının kapatılmasında neredeyse birinci sektör olmasına rağmen burada emekçilerin aldığı pay diğer paydaşlarla hesaplanmayacak derecede düşüktür.

İş görenlerin eğitim seviyeleri son derece düşüktür, staj meselesinde çok ciddi biçimde sorunlar vardır. Turizm liselerinden konaklama tesislerine staj için giden öğrencilerin sektördeki çalışma oranı yüzde 17'ler seviyesindedir. Araştırmalarını yaptık arkadaşlar, bulduğumuz sonuç şu: Stajyerlere son derece kötü davranılıyor. Stajyerler öyle bir staj dönemi geçiriyor ki... Bir, çalışma süreleri uygun değil; iki, aldıkları ücret almaları gereken ücretin çok altında. Otellerde kendileri için ayrılmış olan alanlar son derece insan onuruna yakışmayacak şekilde, artı, her türlü fiziki ve sözlü şiddete uğruyorlar. Bir müddet sonra da staj yaptırdığımız öğrencilerin sektörde çalışmadığını görüyoruz.

Turizm sektöründeki mevsimlik çalışan işçi meselesini Türkiye çözmek zorunda; bunu mutlaka çözeceğiz, siz çözerseniz çözün, çözemezseniz... Turizm sektöründe yedi ay maaş alıp beş ay boşta gezen insan anlayışı Türkiye'nin en önemli gelir kalemlerinden birinde çalışanlar açısından uygun değildir. Bu meselenin mutlak suretle herkesin gündeminin birinci sırasına gelmesi lazım.

Sendikal faaliyetlere girmeyle ilgili engellerin mutlaka kaldırılması lazım. Turizm sektöründe sendikal faaliyete girenlerin önüne çıkan ilk şey işten atılmak. Bu manada devlet ve devleti yönetenler maalesef işverenlerle birlikte taraf oluyor, emekçilerin sendikal hareketlerinin karşısındaki bütün hak ve hukuklarının yerine getirilmesini engelliyor. Bunun için hukuki düzenlemelere de ihtiyaç olduğu çok açık. Sigortasız çalıştırılma, düşük ücretle çalıştırılma turizm sektöründeki en önemli sorunlardan bir tanesi.

Değerli arkadaşlar, turizm sektöründe çalışma süresi haftada kırk saat değil, günde sekiz saat değil; işçiler on altı saate kadar insafsız, vahşi ve köle düzeniyle çalıştırılmakta. Bu çalışan işçilerin özellikle barınma, yatma ve uyuma ihtiyaçlarıyla ilgili otellerde kesinlikle bir düzenlemeye ihtiyaç var. Belki İmar Yönetmeliği'nde birtakım düzenlemeler yapılarak... Otellerdeki oda sayısına bağlı olarak ortak alanlar ayrılıyor, fitness alanları ayrılıyor, yüzme havuzları için belli metrekareler getiriliyor ama çalışanların dinlenme yerleriyle ilgili yönetmelikte herhangi bir şey yok. Bu insanlar hâlâ Afrika'dan Amerika'ya götürülen kölelerin o gemilerdeki istiflendiği biçimiyle, ya otellerin dışındaki yerlerde, 10 kişi, 15 kişi, 20 kişi bir dairede ya da barakalarda iskân ediliyorlar; bunun şiddetle değiştirilmesi gerekir.

Yine, bakın, Z kuşağı turizm sektöründe çalışmaya ilgi göstermiyor. Z kuşağının turizm sektöründe sadece turizm hizmetlerinden yararlanmanın dışında bu sektörün paydaşı olmasıyla ilgili de mutlaka yeni bir tanıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Yabancı turistlerin konaklama gün sayısı az. Niye az? Çünkü biz sadece yabancı turistlerle ilgili paket turlar üzerinden, en önemli destinasyonumuz olan Antalya'yı paket turlardan yönetiyoruz. Buradaki gastronomi, şehir içi ve şehirdeki ören yerlerinin gezilmesi, ziyaret edilmesi konusunda çok ciddi eksiklikler var.

Yine, başka bir şey söylemek istiyorum: Sektörde çok ciddi biçimiyle kadın-erkek eşitsizliği vardır. Turizm sektöründeki kadınlar en ağır işi yapmakta ama ücret açısından bakıldığı zaman da kadınlar erkeklerin aldığı ücretin çok daha altında almakta, çok daha zor koşullarda çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

Şimdi, başka bir nokta, ILO madde 172 ne zaman kabul edilecek? Türkiye'nin bunu kabul etmesi gerekiyor, ILO 172'yi kabul etmesi lazım. Ettiniz ettiniz, eğer etmezseniz zaten bunu yapacak olan, bunu kabul edecek olan bir yönetim anlayışının mutlaka geleceğini belirtmek istiyorum.

İşsizlik Sigortası turizm sektöründe çalışanları kapsamıyor. Turizm sektöründe çalışanların ağır iş kolunda çalıştıkları öngörülmüyor. Bu nedenle, turizm sektöründe çalışanlar, doğrudan turizm yatırımlarında ya da dolaylı turizm sektöründe çalışanlar bu manada, meslek hastalıklarında bu haklardan yararlanamıyor.

Yine, bir başka olay da şu: Siyasi otoriteniz, Bakanlığınız -sizden önce ve sizin döneminizde- turizm meselesinin hep turizm şirketleri, oteller ve onların kurduğu birlikler eliyle çözüleceğine inanıyorsunuz. Hâlâ turizm sektöründeki çalışanların kurmuş olduğu birliktelikleri, işçilerin ve emekçilerin kurmuş olduğu dernekleri, hiçbir biçimiyle taraf kabul ederek onlarla görüşmeyi çözemiyorsunuz.

Yine, turizm sektöründeki istikrarsızlığın, çalışanların iş yerine olan aidiyet ve bağlılıkları ile iş verenlerin işçisine olan sadakat ve bağlılıklarının mutlaka yasal bir düzenlemeye kavuşması gerekiyor. Yani, bu mevsimsel çalışmayla ilgili bunun toplumsal bir soruna dönüştüğünü, özellikle bekâr ve genç turizm işçilerinin evlenmeleriyle birlikte sektörden hızlı bir biçimde gittiğini görüyoruz.

Yine, yabancı ve kaçak işçi, turizm sektöründe Türk insanının emeğini, alın terini ve onun çalışma alanlarını daraltıyor; bu konuyla ilgili de çok ciddi bir haksızlık olduğunu söylüyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlenizi alalım lütfen.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Bütün bunların mutlaka çözülmesi gerekir. Sizin ömrünüz bunları çözmeye yeter mi bilmiyorum ama emekçiden, işçiden yana çözümlerin çok yakın zamanda Türkiye gündemine geleceğini ve bunu çözenlerin de toplumda kabul göreceğini belirtiyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.