KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, söz alan, usul tartışmasında fikir beyan eden herkese öncelikle teşekkür ediyorum. Tabii ki tartışacağız, tartışarak ortak bir zemin bulacağız.

Bütçelerle ilgili öncelikle şunu söylemek isterim: Ben önce bürokraside sonra da siyasette otuz yılı aşkındır bu bütçe süreçlerini takip eden bir arkadaşınızım. Burada aynı şekilde uzun yıllardır bütçe sürecini takip eden arkadaşlar var. Geçmişte bir günde iki bakanlık görüşülürdü, genel uygulama buydu. Başlardık sabah, gece birlere, ikilere kadar, genelde bir bakanlık altı, yedi saat gibi bir süre devam ederdi, sonra diğer bakanlığa geçilirdi, ertesi gün devam ederdi. Bugün geldiğimiz sistemde, özellikle yeni sistemle birlikte farklı bir uygulama yapıyoruz; her gün bir bakanlığı alıyoruz, bir bakanlık. Sabah başlıyoruz, işte pazartesileri genelde saat 11.00'de, diğer günler saat 10.00'da başlıyoruz. Bazıları saat 23.00'e kadar sürdü burada, 70'in üzerinde konuşmacıyla söz verdiğimiz bakanlıklar oldu, burada 70 arkadaşımızdan fazla konuşmacıya söz verdiğimiz günler oldu; Ulaştırma Bakanlığında bir rekor kırdık, 76 arkadaşımıza ayrı ayrı -soru-cevabı saymıyorum, usul tartışmalarını, başka şeyleri saymıyorum- söz verdik, konuştular. Kimsenin sözünü kısıtladığımız yok, hele hele muhalefetin sözünü kısıtladığımız yok; gerekirse teknik arkadaşlara söyleyelim, bugüne kadar kaç kişi söz almış, hangi partilerden söz almış, hangi parti ne kadar süreyle konuşmuş, hepsini çıkarabiliriz; öyle bir şey söz konusu değil. Muhalefete, iktidara, bütün gruplara usulümüz neyse, usulümüz dairesinde söz veriyoruz, hiç kimseye ayrıcalık tanımıyoruz, hiç kimseye eşitsiz bir yaklaşım sergilemiyoruz, aynı kurallara tabi bir şekilde herkese söz veriyoruz ve burada dinliyoruz; bir defa, bunu bir tespit edelim.

Değerli arkadaşlar, ikincisi: Bakanların konuşmasında sadece kendisinin konuşma süresi var, gruplarda ise birden fazla arkadaşımız söz alıp konuşuyor, grup sözcüsü konuşuyor, üyelerimiz konuşuyor, üye sayısının 2 katı kadar Komisyonumuzdan olmayan değerli arkadaşlarımız gelip söz alıyorlar. Topladığınız zaman bütün gruplar aslında bakandan daha fazla söz hakkı kullanmış oluyorlar, bunu da bir defa görelim. Bakan tek başına konuşuyor ama gruplarda çok sayıda arkadaşımız ayrı ayrı söz alıp konuşuyor.

Bakanın konuşma süresine gelince... Garo Bey özellikle o konu üzerinde durdu, daha önce de okumuştum, şimdi de okuyorum: 2018 yılında 91 dakika konuşmuş İçişleri Bakanı, 2019'da 77 dakika konuşmuş, 2020'de 72 dakika, bugün de hesaplayabildiğim kadarıyla 82 dakika konuştu. Diğer yıllara göre böyle aşırı bir konuşma söz konusu değil.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mümkün değil, mümkün değil.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - 82 dakika değil Sayın Başkanım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bazı bakanlarımız, mesela, Ulaştırma Bakanımız da öyle, çok sayıda ilde işi olunca ister istemez daha fazla bilgilendirme yapma ihtiyacı duyuyor, çok konusu olan bir bakanlık oluyor; sizin de kamuoyunun da bilgilenmesi bakımından daha fazla süre verilmesini ben yadırgamıyorum doğrusu. Burada sizin bilgilenmeniz açısından önemli diye düşünüyorum, hatta, beni belki sizin uyarmanız lazım "Biraz daha bilgilenelim, daha iyi bir müzakere yapalım." demeniz lazım. Yani burada ben bir gariplik görmüyorum. Kaldı ki Garo Bey, sizdiniz yanlış hatırlamıyorsam "Akşam Bakan Bey'e fazlasıyla süre verin, sorularımıza cevap versin." dediniz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Geri alıyorum, geri alıyorum; vazgeçtim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şimdi geri aldınız sözünüzü, eyvallah, tamam.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sorulara cevap vermeyeceği için vermeyin süre.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süre vereceğiz elbette sorulara cevap vermesi için.

Diğer yandan değerli arkadaşlar, bakın...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şov yapacak...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Garo Bey, müsaade eder misiniz, konuşuyorum burada.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben de kestim sizin sözünüzü, bir şey yapmadım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben yanlış yaptıysam siz yapmayın, iki yanlış bir doğru etmiyor, öyle bir şey yok; sürekli bir şekilde yapıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, kurallarımıza gelince... Bakın, dünyanın bütün parlamentoları usullerle çalışırlar, her parlamentonun kendine göre usulü vardır, kuralsız çalışan tek bir parlamento varsa siz söyleyin, benim bildiğim yok. Avrupa Komisyonunu da ben geçmişte gidip izledim, başka komisyonlarla da çeşitli vesilelerle ziyaretlerimiz oldu, sizin de olmuştur; hiçbir parlamento kuralsız çalışmaz, belli kurallarla, belli usullerle çalışır. Bir parlamentonun saygınlığı da tartışmalarının kalitesi de usullere uymayla ilişkilidir diye düşünüyorum ve burada da ortak bir sorumluluğumuz var, hepimiz bu usullere uymak durumundayız. Burada da bazı kurallar koyduk; baştan bütün grup sözcülerimizle ben bir araya geldim, istişareler yaptık, oturduk, teknik arkadaşlarımızla da birlikte istişareler yaptık, belli bir anlayış birliği oluşturduk. Sonra geldik, burada, Komisyonda o anlayış birliği çerçevesinde bir oylama yaptık ve usullerimizi oyla da Komisyonun kararına dönüştürmüş olduk. Burada aldığımız kararlardan bir tanesi, grup sözcülerinin yirmi dakika konuşmasıydı. Diğer arkadaşlara pek müsamaha etmiyorum doğrusu ama grup sözcülerine iki dakika da ek müsamaha ediyoruz, grup adına konuştukları için, daha derli toplu bir görüş ortaya koysunlar diye bir miktar da uzatıyoruz, bunu da yapıyoruz fiilen; uygulamamız bu.

Üyelerimiz arasında süre devrine ilişkin olarak da "Üyeler arasında süre aktarabiliriz." diye bir maddemiz var, üyeler arasında. Yani kurulumuzda misafir ettiğimiz değerli vekillere söz aktarılır diye bir madde yok ama oraya da bir müsamaha gösterdik bugüne kadar, oylamada böyle bir karar almadığımız hâlde bir müsamaha gösterdik.

Değerli arkadaşlar, hepinizin takdir edeceğine inanıyorum, dozaj dediğimiz bir kavram var, derece dediğimiz bir şey var; bir şeyi ilaç yapan da zehir yapan da aslında dozaj. Dozajından az yaparsanız etkili olmaz, çok dozaj kullanırsanız bir ilaç zehre dönüşür. Bir süre veriyoruz biz, bir süre idare ediyoruz, anlayış gösteriyoruz ama takdir edersiniz ki her şeyin bir derecesi var, bir sınırı var; bu sınırları zorlamanın hiç kimseye bir faydası yok.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Hükûmet ne kadar konuştuysa ana muhalefetin de o kadar konuşması lazım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu sınırları zorlamanın hiç kimseye bir faydası yok.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Hükûmetin de dozajı yok!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir tamamlayayım Sayın Şener, bir saniye.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Özkoç elli dakika konuştu ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Şener, şu anda ben konuşuyorum, sizi dinledim sonuna kadar, lütfen.

Dolayısıyla, belli bir dozajın... Bugün bir ilk yaşadık ve bence bir doz aşımı oldu, çok açık ve net. İlk defa böyle bir şey yaşadık, bugüne kadar böyle bir şey yaşamadık Sayın Özkoç, belki siz burada olmadığınız için şahit değilsiniz, usullerimize yabancı olabilirsiniz ama ilk defa böyle bir şey yaşadık

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Usule uygun mu oldu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Şunu söyleyeyim: Bakın, siz belki bir gün geliyorsunuz ama burada bir maraton yaşıyoruz, bir ay boyunca sürekli bir şekilde bu tartışmaları yapıyoruz, bir maraton yaşıyoruz. Biz de insanız ve belli bir yere kadar... Hepimiz için söylüyorum, birbirimize anlayış içinde bakmamız lazım. Bu milletin bütçesini yapıyoruz, bu bütçeyi yaparken çalışma şartlarımızı hep birlikte korumamız lazım. Bugün yaşadığımız bana göre doğru olmadı, doğru olmadı; şundan doğru olmadı, bizim genel usulümüz şu: Her gruba söz veriyoruz, böylece bütün grupların bakış açılarını almış oluyoruz, o bakış açıları üzerine daha anlamlı bir tartışma yapıyoruz ama bir grup kırk dakika, elli dakika, bir saat konuşursa diğer gruplar da konuşmazsa... Burada sadece sol tarafımı kastetmiyorum, İYİ Partiyi de HDP'yi de kastediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onlar da konuşabilir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ama işte bu, dinamik bir tartışma ortamına pek hizmet etmiyor; bunu açık, net söyleyeyim.

Burada genel usul olarak da -sizin de bilginiz olsun, bir Grup Başkan Vekilisiniz- ben şunu takip ediyorum: Normal söz verirken de grup sözcüleri dışında partileri dolaşmaya özen gösteriyorum, bir partiye söz vermişsem -kural olarak, bazen istisnası oluyor, olmuyor değil- sonra diğer bir partiye gidiyorum, diğer bir partiye gidiyorum ki genel bir tartışma ortamı oluşsun, farklı sesler duyulsun, hep aynı şey uzun bir süre dinlenmesin, bir demokratik müzakere zemini oluşsun; amacımız bu. Yoksa hiç kimse... Toplam konuşma hakkınız belli, bununla ilgili benim de bir başkasının da müdahale etme hakkı yok, o hakkı siz zaten... Yani sonuçta sizden kalan süreyi bir başka parti, bir başka grup kullanmayacak, yine arkadaşlarınız kullanacak ve çok sayıda da talep var doğrusu; ben bunu nasıl çözeceğimizi de bilemiyorum, onu da grup sözcüleriyle gerekirse arada istişare edelim.

Bütün partilere benim eşit davranmam lazım, adaletli bir yönetim için bütün partilerin de bu kurallara uyması lazım, özellikle Grup Başkan Vekillerimizden de ben bu konuda destek bekliyorum, Grup Başkan Vekillerimiz de buradaki arkadaşlarımıza ortak kurallarımıza uyum konusunda tavsiyede bulunurlarsa çok da memnun olurum; bunu yapmamız lazım bizim ama kurallar neyse -şundan emin olun- bütün partiler aynı kurallara tabii, bir parti başka kural, bir grup başka kural; öyle bir şey yok. Ha, bakanların süresini tartışabilirsiniz, konuşabilirsiniz; ona ben bir şey demiyorum, eleştirilerinizi yaptınız ama orada da amacımız kamuoyunun ve sizlerin bilgilenmesi, olabildiğince çok soruya cevap verilmesi; o da yetmiyor zaten, yazılı cevaplar veriliyor. Dolayısıyla, hiç kimsenin söz hakkını kısıtlamak söz konusu değil.

Ben bir Başkan olarak şunu düşünüyorum: Bugün bir tecrübe yaşadık, her şeyi oylamak doğru bir yöntem değil, oylamadan da bir anlayış birliğiyle insanların hareket etmesi en doğrusudur, demokratik olgunluğa da en uygun olanıdır diye düşünüyorum. Bir daha böyle bir sorun yaşamamamız adına da hepinizin desteğini istiyorum ama bir daha yaşarsak artık oylamak zorunda kalacağım; o duruma düşmek istemiyorum, oylamak zorunda kalmak istemiyorum ama bizim de kaygılarımızın ne olduğunu sizlerin anlamasını istiyorum ben.

Bir taraftan da Sayın Paylan şunu söyledi: "Niye uyarmıyorsunuz, etmiyorsunuz?" Sayın Paylan, size söz vereceğim, grubunuza, grubunuz adına konuşacak arkadaşlara, diğer arkadaşlara. Bir kişisel hakaret olmadığı sürece, özel, temel bir şey çıkmadığı sürece... Siz de ağır eleştiriler yapıyorsunuz, bazen Sayın Bakanlarımız da ağır eleştiriler yapabiliyor gruplara dönük olarak. Oralarda bir hakaret görmediğim sürece çok ağır eleştiri de olsa siz kendiniz cevap verirsiniz diye düşünüyorum, benim araya girip cevap vermem doğru olmaz diye düşünüyorum ama herkesi temiz bir dil kullanmaya, kaba ve yaralayıcıyı olmayan bir dil kullanmaya da tekrar davet ediyorum. Bu benim görevim, İç Tüzük'ün de bana yüklediği sorumluluk. Yasamayı yürütmeye karşı saygılı olmaya, yürütmeyi de yasamaya karşı saygılı olmaya tekrar davet ediyorum; bu, elbette hepimizin yapması gereken bir şey.

Diğer taraftan hesap sorma meselesini de tekrar açıklığa kavuşturmak istiyorum. Tabii ki burası bir hesap sorma yeri; milletvekillerimiz, millet adına Meclisimiz yürütmeden hesap soracak ama hesap sorma ile mahkemeyi de birbirine karıştırmamamız lazım, burası bir mahkeme değil, siyasi bir hesap sorma ortamı. Siyasi olarak da sizler soracaksınız, eleştireceksiniz, en sonunda da siyasi hesabını sayın bakanlar, yürütme de burada yapacaklar. Takdir de halkımızındır; hiç kimse kimseyi ikna etmek zorunda değil, böyle bir zorunluluk yok. İkna olursunuz olmazsınız açıklamalardan, beğenirsiniz beğenmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz o herkesin kendi bileceği iş. Sonuçta demokratik ortamlarda son kararı halk verir, millet verir. Herkes sözünü söyler, millet bu konudaki takdiri neyse onu ortaya koyar diye düşünüyorum.

Şimdi, gerçekten çok geciktik, süremiz uzadı.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Erhan Bey, her gruptan bir arkadaşa usul hakkında söz verdik.

ERHAN USTA (Samsun) - İç Tüzük öyle bir şey söylemiyor.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani "kifayetimüzakere" dedik.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, söz istiyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yeni bir usul tartışması mı açmak istiyorsunuz? Buyurun, konuşun.