| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .11.2021 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kendinizi çok güçlü görüyorsunuz Süleyman Bey. Bu kadar kolluk gücü etrafınızda olunca herhâlde insanın havası bir farklı oluyor yani "Biz de böyle olsak öyle mi olurdu?" diye düşünüyorum ama zannetmiyorum öyle olacağını çünkü gerçekten, onları, şiddeti önlemek, öldürülen, kaçırılan insanların yaşadıklarını önlemek için istihdam ederdik.
Çok güçlü olduğunuzu düşünüyorsunuz ancak gücünüz sadece Ekim 2021'de 22 kadın ve 2 çocuğun erkek şiddeti nedeniyle ölmesini, 9 kadının cinsel saldırıya maruz kalmasını engelleyemiyor. Ocaktan ekime tam 256 kadın erkek şiddeti nedeniyle öldü ve bunu önleyemediniz. Bugün de maalesef, Kocaeli'de Ayşegül'ü kaybettik.
Daha çok yeni, Ankara Batıkent'te, madde bağımlısı kişilerin tacizine uğrayan 2 kız çocuğunu korumak isterken 28 yaşında bir genç, Haydar Can bıçaklanarak öldürüldü. Madde bağımlısı kişiler daha önce emniyete şikâyet edilmiş olmalarına rağmen, yine koruyucu, önleyici herhangi bir tedbir yok ama siz çok güçlüsünüz! O kadar güçlüsünüz ki artık yolda yürürken samuray kılıcıyla öldürülebiliyoruz! Neden? Çünkü silah veya kesici alet almak her geçen gün yönetmeliklerle daha da kolaylaşıyor. Gücünüz var ama belli ki kullanma ilkeniz suçla mücadele etmek değil. Hatta, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyi meşrulaştırmak için bir ayda 25 kadının öldürülmesini rekor azalış olarak görüp övündünüz.
Anında müdahaleyi sağlayacak KADES uygulamasını geliştirdiniz, 6 dilde hizmet vereceğini müjdelediniz ama Kürtçe, bu ülkede en çok konuşulan 2'nci dilde hizmet yok. Ayrıştırmanın, kutuplaştırmanın, bölücülüğün âlâsı var. Boğaziçi direnişine katılan LGBTİ öğrencilere "Sapkın." deyip, bir kamu görevlisi olduğunuzu unutup, nefret suçu işlediniz. 2019'dan bu yana 150'den fazla LGBTİ birey nefret suçu mağduru. Mağdurlar polise başvuramıyor çünkü bir de polis tarafından ayrımcılığa uğramak istemiyorlar. Ayrımcılığın yüzü gibisiniz. "Barınamıyoruz" eylemleri yapan öğrencileri, Emniyet Genel Müdürlüğü Toplumsal Olaylarda Müzakere Kursu'nda terör örgütü üyesi ilan etmişsiniz, üstelik bir de bu öğrencilerden 4'ü için "Beni çok seven LGBTİ üyesi." diye ironi yapmışsınız. Hâlbuki, asıl ironik olan Toplumsal Olaylarda Müzakere Kursu'nda sizin konuşuyor olmanız.
Tabii, bir de gücünüzün kuvveti var, kolluk. O güç ellerindeyken işlenen suçlar ve karşılığında verilmeyen cezalar. Mesela Uzman Çavuş Musa O. var. Tecavüz ederken kendisine hiçbir şey olmayacağından çok emindi çünkü bunu daha önce de yapmıştı ve cezasız kalmıştı, kendisi böyle yazmıştı arkadaşına. Haklı çıktı. Şimdilerde tutuksuz ama nitelikli cinsel saldırıdan yargılanıyor. Van'da görevli Uzman Çavuş Talip K. lise öğrencisi 2 çocuğa cinsel istismardan tutuklandı. Derik'te bir polis 12 yaşındaki çocuğu taciz etti daha yeni. Hakkâri'de polis ve askerin de bildiği koruculardan oluşan, kadınları uyuşturucu maddelerle bayıltarak tecavüz edip çektikleri videolarla şantaj yaptığı iddia edilen çete hakkında vahim iddialar var.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Ayıp ediyorsunuz!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Siz "Yalan söylüyorsunuz." diyebilirsiniz çünkü bütün vekillerden sonra onu söylediniz, öyle yapıyorsunuz, yapın, önemli değil.
Dün bu nedenle biz Kadın Meclisi olarak Hakkâri'deydik ve tabii ki polis gücünüz de onların değil, bizim karşımızdaydı. Ama ben rica ediyorum -bu arada kendilerine söylerseniz- bir dolu kamerayla çektikleri bizim görüntülerimizi yollasınlar bir zahmet çünkü gazeteciler itilip kakılmaktan yeterince video çekemiyorlar. Bu olanların sebebi sizin cezasızlık politikalarınıza duyulan güven. Kendi içinizde ne etkin soruşturma var ne de denetim.
Bize gelince, uydurma suçlarla gözaltı ve tutuklamalar işinize yaramamış olacak ki şimdi de HDP'lileri kaçırma ve ajanlaştırma çabasına girdiniz. Kendisini polis ya da MİT görevlisi olarak tanıtan şahıslar özellikle Gençlik Meclisi üyelerimizi kaçırıyor, tehdit ve işkence sonrası ya gözaltına alıyor ya da şehrin ücra köşelerine bırakıyorlar. Birkaç örnek: Bu yıl Ağustos ayında Parti Meclisi Üyemiz Celalettin Yalçın, İstanbul'da metro istasyonunda, hakkında gözaltı kararı olduğu söylenerek kaçırıldı. "Sana son kez yaşama hakkı veriyoruz, İstanbul'u terk etmezsen sana bir daha bu hakkı tanımayacağız." tehdidinden sonra, çırılçıplak bir şekilde otoyol kenarına bırakıldı. İki ay önce Ankara Sincan İlçe Eş Başkanımız Fatma Kılıçarslan'ı polis kimlikli kişiler kaçırmaya çalıştı. Ona yardım etmek isteyen çevre esnafı da darp edildi. Kılıçarslan "Bundan sonra Ankara'yı sana dar edeceğiz. Bir dahaki sefere gözünü Cerablus'ta açarsın. Bir dağ başında kendini çıplak bulursun." sözleriyle tehdit edildi. Ondan birkaç gün sonra Gençlik Meclisi Üyemiz Ezgi Orak Cebeci'de aynı şekilde kaçırıldı, arkadaşları aracın plakasını karakola bildirdi, karakol polisi plakanın kayıtlı olmadığını söyledi ancak Ezgi Orak'ın TEM'e gittiği ortaya çıktı. Bu durumda soruyoruz: Emniyet teşkilatı sahte plakalı araç mı kullanıyor, yoksa yurttaşlara "Plaka sahte." diye yalan mı söylüyor? Yani sizin döneminizde suçların azalması bir yana, tüm yurttaşların toplantı, gösteri hakkı darmadağın edildi, can güvenliği tehdit altına girdi. Hani, tarihe not düşüyormuşsunuz ya "Siz yıkın, mahkeme kararı arkadan gelsin." sözünüzdür sizin tarihe düştüğünüz not.
Bütçe sunumunuzda 2 kez "huzur", 1 kez "demokrasi", 2 kez de "insan hakları" geçiyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - "Barış" ve "eşitlik" kelimeleri yok bile. Ve ben dediğim gibi... Bütün muhalefet vekillerinin ardından da "Yalan söylüyorsunuz." dediniz. Vizyonunuz bu sizin. Size bütçe yok Süleyman Bey.
Saygılar sunuyorum.