KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli Kurul üyeleri, sayın vekiller, değerli konuklar; hepinize günaydın.

Evet, 52'nci torba kanun önerisini görüşmek için toplanmış bulunuyoruz. Aslında, yüzde 60'ı torba biçiminde görüşülen ve yasalaştırılan kanunların içerisinde bu yasa önerisinin torba yasa olarak farklı bir özelliği var, adı yok yani "adsız kanun", "adsız torba kanun" diyebiliriz çünkü Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; ad yok. Şimdi, torba zaten yasama faaliyetinin niteliğine, ruhuna uygun olmayan bir düzenleme tarzı ama adsız kanun da hiçbir biçimde anayasal açıdan ve yasama tekniği açısından meşru görülebilir, savunabilir bir düzenleme değildir.

Şimdi, kanuna ad bile bulunmaması aslında, bu 52 sayılı torba kanun önerisinin içerisinde nelerin yer aldığını dikkate aldığımız zaman, incelediğimiz zaman daha yakından anlıyoruz. Çünkü burada 12 kanunda değişiklik yapılıyor ve 35 kez bizim değişiklik yaptığımız kanunlarda değişiklik yapılıyor. Yani 27'nci Yasama Döneminde bizler tarafından 12 yasada 35 kez yaptığımız değişikliklerin ardından bir değişiklik söz konusudur. Tabii ki hepimizin önünde bu metinler. O bakımdan bunları teker teker okumaya gerek yok ancak bunları incelediğimiz zaman hani bu değişikliğin kuşkusuz yasama faaliyeti olarak getirebileceği olumlu katkılar olacaktır ama mevzuat tekniği açısından, mevzuat politikası açısından getireceklerinden çok götürecekleri çok daha fazla görünüyor. Bunlar arasında mesela 6831 sayılı Orman Kanunu'nda 6'ncı kez değişiklik yapıyoruz. Sayın Başkan, Sayın Teklif Sahibi; soruyorum, bunlar içerisinde Kooperatifler Kanunu'ndan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'na kadar acaba, siz bu teklifi hazırlarken, hangi yasalar bu Komisyonun görev alanına giriyor? Teklif içerisinde yer alan 12 kanundan hangileri bu Komisyonun görev alanına giriyor? Bu ölçüyü hiç dikkate aldınız mı? Çünkü evet, doğru, Komisyonunuz çok çok geniş, Komisyon da âdeta bir torba komisyon niteliğinde bunu herhangi bir pejoratif anlamda söylemiyorum.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - "Torba Komisyon" sözüne itiraz ediyoruz.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yo, olumsuz anlamda söylemiyorum bunu. Keşke tabii ki...

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Kabul etmiyoruz yani tüm Komisyon üyeleri bunu reddediyor.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır, ben şu anlamda söyledim: 3 ayrı Bakanlığın görev ve yetkisine giren konuyu bu Komisyon görüşme yetkisine sahip. Bu da Komisyonun uzman komisyon olarak çalışma ilkesini zedeliyor. Bu anlamda söyledim fakat olumlu anlamı şudur: Bu Komisyonun -hani tırnak içerisinde söylüyorum, Sevgili, Sayın Başkanı incitmemek, üyeleri incitmemek için- torba olarak -tırnak içerisinde- adlandırılabilecek derecede geniş yelpazeye yayılıyor olmasına rağmen yetkileri burada saydığım kanunların ve saymadığım kanunların büyük bir kısmı bu Komisyonun yetkisine girmiyor. Bu Komisyonun tamamen yetkisi dışında ve yetkisi dışında olan konularda bu Komisyon bir yasama faaliyeti yapacak. Bu açıdan, hani, Anayasa'ya aykırılıktan da önce bir yasama ciddiyeti, yasama özeni, yasama etiği açısından örtülü değil açıkça bunu belirtmek gerekir, tartışmak gerekir.

Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Tarhan'ın belirttiği 38'inci maddeye baktığımız zaman, genellikle şu söyleniyor: "Biz yasama uzmanlarına inceletiyoruz ve yasama uzmanları Anayasa'ya aykırı görmedikleri için buraya getiriyoruz." Her ne kadar bu yetki, münhasıran Komisyonun yetkisi olsa da yasama uzmanlarına gerçekten inceletiliyorsa bir ön inceleme olarak -ki onları da kuşkusuz bu faaliyete katmak gerekir- o zaman en azından yasama uzmanlarının bu konuda hazırladığı raporu görmek gerekir ki bu Komisyonun faaliyeti daha bir işlevsel kılınsın.

Şimdi, bu belirlemelerden sonra hemen belirteyim, mesela teklifin 2'nci maddesi "orman içi su kaynakları kullanılarak balık üretim yerleri kurulmasına" diyor. Şimdi, Anayasa Mahkemesi kararı ve burada yeniden yapılan düzenleme; doğrusu, bu öyle bir konu ki bizim özellikle 7334 sayılı Yasa'yla yani 27'nci Dönemin Üçüncü Yasama Yılının son yasası olan 7334 sayılı Yasa'yla, uzunca tartıştığımız ve Anayasa Mahkemesine en uzun başvuru metni olarak, orman ekosistemi açısından, Türkiye'nin ekosistemi açısından tartıştığımız ve Anayasa'ya aykırılık itirazında bulunduğumuz bir kanun söz konusu idi ve bu kanun yokmuş gibi yine bir başka komisyon olan -hani "torba" deyişimin nedeni bu- bu Komisyona getiriliyor ve bu Komisyona da yine ormanlık alana ilişkin bir düzenleme yapılıyor. Türkiye ekosistemi, orman ekosistemi zaten "Türkiye ekosistemi" adı veriliyor ve üstelik burada Anayasa Mahkemesi kararı da bulunduğu hâlde, Anayasa Mahkemesi bu konuda kamu yararı ve zorunluluk ögelerini orman içerisinde birlikte kullandığı hâlde, bu, benzer bir şekilde düzenleme konusu ediliyor. Hani, evet, Komisyonun yetkisi -tırnak içerisinde "torbadır" dedim- çok geniştir ama herhâlde ormanlık alanda düzenleme yapılması konusunu kapsamına alacak genişlikte bir Komisyon değildir.

Veyahut da madde 12, Mesleki Eğitim Kanunu konusunda kalfalık statüsünün yeterliliğinde bulunan kişilere asgari ücretin yüzde 50'si ödeme yapılmasına dair. Şimdi, doğrusu, bu Komisyonun görevi değil, Anayasa'ya aykırı. Kalfa ise, çırak değilse, kalifiye eleman ise niçin asgari ücretin yüzde 50'si kadar ödeme yapılıyor, neden yüzde 100'ü yapılmıyor? Hiçbir biçimde, tabii ki sosyal güvenlik açısından, Anayasa'nın sosyal güvenlik ilkeleri ve özellikle eşitlik ilkesi açısından bu kabul edilebilir değil; bu Komisyonun tamamen görev ve yetki alanı dışında yer almaktadır.

12'nci maddenin yanında 14'üncü madde de hakeza aynı şeye girmektedir, aynı çerçevede yer almakta ve Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir özellikle ücret bakımından.

Yine, 16'ncı madde, Tahsin Tahran'ın belirttiği 24'üncü madde... 24'üncü madde de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu açısından sorun yaratan bir madde ve Anayasa'ya aykırılık teşkil eden bir madde. Şimdi, burada çifte sorun söz konusu, hem bu Komisyonun görev ve yetki alanında değil hem de Anayasa'ya aykırılık teşkil ediyor. O zaman tabii ki hani, bu örnekleri çoğaltabiliriz ama daha fazla zaman almamak için Anayasa'nın maddelerini belirtmiyorum. Bu, hem Komisyonun yetkisi dışında hem Anayasa'ya aykırı birçok maddesi bakımından, birçok komisyonun görev ve yetki alanına giren bir düzenleme.

Sayın Başkan, değerli teklif sahipleri; esasen hem Anayasa Mahkemesinin hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu birçok karar bize yükümlülük yüklüyor "Bu yasa metni anlaşılmazdır." diyor, "Bu öngörülebilir değildir." diyor. "Bu konuda yasama organı düzenleme yapmalıdır." biçiminde son on yılda verilen ve Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği yeni kararlar söz konusu.

Biz bu düzenlemeyle birtakım olumlu maddeler koymayı amaçlıyoruz kuşkusuz ama bu mevzuatı daha girift, daha içinden çıkılmaz, daha karmaşık hâle getirme riskini de beraberinde getiriyoruz.

Sayın Başkan, değerli teklif sahipleri; burada çok daha ciddi bir durum söz konusu. 12 ayrı yasada değişiklik yapıyoruz ve biz bunu Anayasa'ya aykırılıklar nedeniyle Anayasa Mahkemesine götürdüğümüz zaman, Anayasa Mahkemesi Anayasa'ya uygunluk denetimini tabii ki etkili bir biçimde yapamıyor. Yapamayışının nedeni şu: Sanayi Komisyonu için sanayi konusunda uzmanlaşan bir raportörü görevlendirmek durumunda Anayasa Mahkemesi Başkanı ama raportör, 12 ayrı yasaya dağılmış, 12 ayrı uzmanlık alanını düzenleyen konuda rapor yazmak durumunda. O zaman, tıpkı bizim uzmanlık alanımıza girmeyen konuları görüşüyor olmamız gibi raportör de kendisinin uzmanlaşmadığı bir alanda rapor yazmak zorunda, 1 rapor yazmak yerine 12 ayrı raportörün görevini yerine getirmek zorunda. Anayasa Mahkemesi, bu durumda, tereddüt hâlinde, iptal etmektense reddederek uygulamaya bırakıyor. Uygulamada hak ihlalleri doğuyor ve aradan yıllar geçiyor, yıllar sonra ilgili yasa maddesi itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine yeniden götürülüyor, iptal ediliyor ama olan olmuş oluyor yani Anayasa'ya aykırılık nedeniyle hak kayıpları artık önlenemez bir aşamaya geliyor. Bu bakımdan, bu torba yasa teklifinin, adsız torba yasa önerisinin -Sayın Tarhan'ın da belirttiği gibi, evet, Sanayi Komisyonu çok önemli bir komisyon, görev ve yetki alanı çok geniş ama- ilgili komisyonlara havale edilmesi, en azından başka komisyonların görev ve yetki alanına giren hususların buradan ayıklanması ve sadece kendi görev ve yetki alanında görüşme yapması yalnızca Anayasa'ya uygunluk açısından değil, yasama etiği açısından, yasama ciddiyeti açısından, yasama özeni açısından da önem taşıyor. Hani biz geçen yıllarda "Avrupa Birliği müktesebatına uygun mu, değil mi?" tartışmalarını da çok yaptık ama bu, bizim müktesebatımıza da uygun değil doğrusu yani Türkiye'nin kazanımlarına da uygun değil.

Sayın Tarhan biraz önce 16 Nisan 2017'de kabul edilen Anayasa değişikliğine yollama yaparak "parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme" tarzı denetime yollama yaparak "Bunun sonucu budur." dedi ama ben onu şöyle anlıyorum, şöyle düzeltiyorum: Aslında bu yasama tarzı, parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütmeyle de bağdaşmayan bir düzenleme. Evet, yürütme tek kişide olabilir, yürütme aynı zamanda parti başkanı olabilir ama parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme, yasama organı olarak bizim özerk yasa yapmamıza ve komisyonları çalıştırmamıza, her komisyonunun kendi görev alanında yasa yapmasına engel değil. Biz bunu yaptığımız zaman, var olan anayasal hükümlere de riayet etmediğimiz için, sizlerin çok savunduğu parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme yönetimi de bu durumda sürekli sorgulanır hâle gelmektedir. O bakımdan, bizim görüşümüz, benim görüşüm, bu yasayı inceleyerek yaptığım tahliller, çıkardığım tablo -daha fazla uzatmamak için- bu ayrı yasaların, 12 ayrı yasanın çoğu bu Komisyonun yetki alanı dışındadır. Bu nedenle, ilgili komisyonlara gönderilmesi ve ilgili komisyonlarda uzmanlık alanına göre daha etkili, yasama organına, Avrupa Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi tarafından yeni yükümlülükler verilmesine gerek bırakmayan düzenlemelerin yapılması; aslında, yasanın taşıdığı amaç, kamu yararı açısından da gereklidir diye düşünüyorum.

Dinlediğiniz için sabırla, hepinize teşekkür ediyorum.