| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Gençlik ve Spor Bakanlığı b) Spor Toto Teşkilat Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .11.2021 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Sayın Bakan, kurumlarımızın değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; ben öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, tabii, çok önemli bir konuyu, gençlerimizi ve sporu konuşuyoruz. Bu anlamda bugün burada söyleyeceğimiz şeylerin, Sayın Bakanın da bizim değerlendirmelerimize vereceği reaksiyonun, tepkinin ben çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, tabii, Bakanlığın bütçesine baktığımızda yaklaşık -27,9 yani 28 diyelim- 28 milyar TL'lik bir bütçe. Bunun önemli bir kısmının da cari transfer ve borç verme kaleminden oluştuğunu görüyoruz. Yani bunlar nihayetinde -anladığım kadarıyla- öğrencilerimize verdiğimiz burs ve kredilerden müteşekkil büyük ölçüde. Bir bütçe sermaye gideri 2,3 milyar TL, o çok yüksek bir miktar değil.
Şimdi, burada bir kalem önemli Sayın Bakan. Bu, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler. Bu rakam 2020 yılında 257 milyon liraymış, 2021'de 200 milyon lira, 2022'de de 225 milyon lira buraya ödenek ayrılmış. Nedir bu kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler? Burada hangi kurumlar var? Hangi kuruluşlar var? Muhtemelen sivil toplum kuruluşları. Tabii, hemen akla TÜGVA ve TÜRGEV türü kuruluşlar geliyor. Bunlara da destek verilebilir, o sizin takdiriniz nihayetinde ama nedir, ne değildir, buradaki rakamı bilmemiz lazım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden sonra, tabii buradan, İstanbul Büyükşehir özelinde çok ciddi rakamların verildiği ortaya çıktı. Bunun karşılığında yaptıkları hizmet nedir? Onun da aslında sorgulanması gerekir. Yani niye devlet bu parayı kendisi harcamıyor da bu tür kuruluşlar eliyle harcıyor ve bu tür kuruluşlar kimlerdir? Bu konunun mutlak suretle cevaplandırılması lazım.
Şimdi, Sayın Bakan, program bütçeye geçtik tabii, programlar bazında bir miktar bütçeyi değerlendirmek gerekiyor. Kabaca baktığımızda -1 tane Yönetim Destek Programı'nı saymıyorum- 4 tane programa dağılmış durumda sizin bütçeniz. Burada, Gençlik Programı var tabii. Gençlik Programı'nın tamamının 876 milyon lira ödeneği var 2022 yılı için. Yani 1 milyar liranın altında. Gençlik Bakanlığını konuşuyoruz, Gençlik Programı'nda böyle bir durum var. Tamamı da sizin Bakanlığınıza tahsis edilmiş durumda, başka bir bakanlığı da ilgilendiren bir program değil.
Bağımlılıkla Mücadele Programı var -bunu ben geçen yıl da gündeme getirmiştim- toplamı 2,8 milyar TL, bütün programın toplamı. Sizin Bakanlığınızın tahsisatı da bu programa, Bağımlılıkla Mücadele Programı'na 4 milyon TL. Yani Ankara'da, işte, Keçiören'de 1 tane daire alabilirsiniz bu paraya, bağımlılıkla mücadelede Gençlik ve Spor Bakanlığı... Az önce Sayın Bakan şeyi ifade etti tabii yani o gözümüzden kaçmış değil ama işte efendim "Bizim bütçenin tamamı bağımlılıkla mücadeledir esasında." filan, öyle bir şey yok tabii. Öyle bir şey yok, öyle bir şey varsa o zaman programın ismini ona göre koymanız lazım. Yani "Bağımlılıkla Mücadele Programı" diyeceksiniz, şu heyetin huzuruna çıkaracaksınız -Ekrem Bey- sadece 4 milyon lira Bakanlığın ödeneği olacak. Ya, yapmayın, böyle şey olmaz. Ya programın ismini değiştirin ya başka bir şey yapın ya da buraya proje üretin. Tabii, esas olması gereken şey bağımlılığın... Bakın, ben Samsun'u söyleyeyim size, 12-13 yaşa düşmüş durumda, uyuşturucu veya madde kullanımı. Herkes şu anda, bütün çocuklar hep madde kullanıyor, hiç kimse çocuklarını koruyamıyor bundan. Ama siz bu işe Bakanlık olarak, koskoca Bakanlık, 4 milyon lira bütçe ayırıyorsunuz. 4 milyon liraya -tekrar ediyorum- yani artık orta ölçekli bir daire almıyor bu 4 milyon lira dediğiniz şey.
Sporun Geliştirilmesi ve Desteklenmesi Programı var, toplam ödeneği 3,7 milyar lira. İşte buraya verdiğiniz para da bu. Esas işte para Yükseköğretim Programı'nda, burada da verdiğimiz -az önce ifade ettiğim gibi- transfer kalemlerinden oluşan bir program. Oraya geleceğiz, orada da yetersizlikler var, ciddi yetersizlikler var, onu da söyleyeceğiz. Şimdi, dolayısıyla benim mesela hemen aklıma şu geliyor: 2022 yılında "Yeni başladık." dediniz. Yani gençlere iş kazandırmayla ilgili bir program eksikliği dikkati çekiyor. Bakın, yani birazdan detaylarını konuşacağız fırsatımız olursa, şu anda her 3 gençten 1'i -on beş-yirmi dört yaş arasında yaklaşık 12,6 milyon gencimiz var- ancak istihdam piyasasında, 3 gençten 1'i istihdam piyasasında çalışıyor. 2'si ya işsiz ya öğrenci ya da başka şekillerde, işte, iş bulma ümidi olmadığı için piyasanın dışında. Ya demokratik fırsat penceresi diyoruz ya, bunu kullanamayan, gencini kullanamayan bir ekonominin, bir milletin yani gelişmesi, kalkınması mümkün değil ama bu konuda hiçbir gayretin olmadığını maalesef görüyoruz.
Şimdi, performans programlarınıza bakıyorum. Öyle ya, bu dokümanlar geldiyse bunları biraz değerlendirmemiz lazım, bilmiyorum siz baktınız mı? Şimdi, bağımlılıkla mücadelede -zaten işte 3 milyon para verdiğinizden belli- eğitim verilen genç sayısı demişsiniz sayfa 40'ta. 2021 yılı için planlamanız 216 bin gencimize bağımlılıkla mücadelede eğitim vereceğiz demişsiniz. Gerçekleşmenin şu anda 20 bin olacağını tahmin ediyorsunuz. Hiç kimse bana "Efendim, pandemi vardı; pandemiden dolayı olmadı." filan demesin çünkü siz bu programı yaparken pandemi vardı zaten, hem de pandeminin en ağır olduğu dönemdi; 2020 yılının Eylül ayında yaptınız, Ekim ayında yaptınız bu performans programını. Dolayısıyla niye böyle "216 bin kişiye eğitim vereceğim." deyip bu 20 binde kalıyor? Ha, baktınız bu iş olmuyor herhâlde ondan sonra önümüzdeki yıllarda 50 binle sınırlandırmışsınız. Yani, ciddi bir rakam var, bağımlı olan çocuğumuz var ve siz sadece "50 binine eğitim vereceğiz." diyorsunuz önümüzdeki dönemde; bu yıl da 20 bin olarak söylüyorsunuz. Şimdi, yani, dolayısıyla hiçbir iddiası olmayan bir performans programıyla karşımıza gelmişsiniz Sayın Bakan.
Bakın, şimdi, diğer bir program, performans göstergesi, gençlik ve spor alanına ilişkin desteklenen proje sayısı 2020 yılında 772 proje desteklenmiş, 2021'de "1.550 proje destekleyeceğiz." demişsiniz. Bunun gerçekleşmesi... 403'e düşmüş. Yani, şu anda 403... 1.550 hedef, 403 olarak revize ediyorsunuz. Önümüzdeki dönem içinde, baktınız, yine olmuyor 2020'nin bile altında "505 proje destekleyeceğiz." diyorsunuz sporun geliştirilmesiyle ilgili. Yani, spor işte gidiyorsa, bir şey varsa size rağmen gidiyor; onu buradan çok net bir şekilde görüyoruz, sizin bir desteğiniz olmadığı belli. Bunun detaylarını birazdan vereceğim ama performans programı üzerinden, yine, gidelim. Bakın, burs alan öğrenci sayısı: 2021'de planlama 420 binmiş, 2021 tahmini 449 bin; burada bir tahminin üzerine çıkılmış ama 2022, 2023 ve 2024'te: 453 bin, 455 bin, 460 bin. Dolayısıyla, yani hiçbir iddia yok burada da, hâlbuki, muhtemelen öğrenci sayısı da artacak. Yani oradaki projeksiyonunuz nedir bilmiyorum ama yani "450 bin civarında bir burs verme sayısı devam edecek." diyorsunuz. Oysa ki, Türkiye'de son özellikle iki üç yılda pandemiyle birlikte veya işte diğer hususlarla birlikte yoksulluk çok fazla arttı. Öğrencilerin çok daha fazla bursa ihtiyacı var, dolayısıyla bu da çok iddiasız bir şekilde durmaktadır. Kredi alan öğrenci sayısı... Bu zaten daha vahim bir durum: 2020 yılında 1 milyon 172 bin kişiye kredi verilmişken 2021'de bunun 1 milyon olacağını söylüyor. Sayın Bakan da konuşmasında "1 milyon 5 bin" dedi. O 1 milyon 5 bini de ben mi yanlış anladım, siz mi yanlış söylediniz? Tutanaklara bakmak lazım, stenograf arkadaşları da uyaralım. 1 milyon 500 bin gibi anladım ben, 1 milyon 5 bin kişi... Yani 2020'nin daha altında "2021 yılında kredi vereceğiz." diyorsunuz, yaklaşık 168 bin kişiye daha az kredi vereceğim diyorsunuz ve önümüzdeki dönemde de burada kayda değer bir artış öngörmüyorsun Sayın Bakan. Yani, şimdi sıkıntıların, fakirliğin, yoksulluğun bu kadar arttığı bir dönemde nasıl böyle bir performans programıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine gelebilirsiniz? Varsa ihtiyacınızı söyleyin, burada bunu konuşalım ve artıralım. Yani çünkü Türkiye'nin öncelikleri bunlar olması lazım. 42,5 milyar lira 5'li çeteye biz bu yıl ödenek ayırdık. Şimdi, son kur düzeltmesini yapınca 60 milyar liraya çıkıyor. Bakın, bütçe geldiğinde 42,5 milyar lira olan 5'li çeteye verilecek haraç şimdi 60 milyar lira, bugünkü kurla. Bütçe çıktığında ne olacak veya gerçekleşmezse ne olacak? Onu bilmiyoruz.
Şimdi, burs krediden biraz daha gidelim. Yani, işte, rakamlarını verdik. Dolayısıyla, burs alan öğrencilerin oranı toplamda yüzde 5'lerde, 5,5'larda; kredi alanlarda yüzde 12 civarında. Bu oranların bizim ülkemizde... Hani, gelirin çok yüksek olduğu 20-30 bin dolarlık, 50 bin dolarlık ülkelerde ayrı bir şey ancak bizim ülkemizde özellikle kişi başı gelirin yedi yıl üst üste küçüldüğü bir ekonomide bu oranlar çok düşük. Hâlbuki öğrencilerimizin buna ihtiyacı var. Burada yapılması gereken şey hatta biraz da kredinin bursa doğru kaydırılmasıdır ama toplamda burs artı kredinin de arttırılması gerekir. Kredi, burs başvuru yapan öğrencilerin yaklaşık bizim hesaplanmamıza göre -siz de herhâlde o şekilde söylediniz- yüzde 50'si karşılanıyor, bu oranın da zaten düşük olduğu buradan da belli.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Herkese kredi veriyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır hayır, öyle bir şey yok.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Başvuran herkes kredi alıyor.
ERHAN USTA (Samsun) - Bu oranlar ne o zaman Sayın Bakanım? Bu oranlar ne o zaman?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Başvuran, talep eden...
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam işte, yüzde 50,6... Hayır, ben 2'sinin toplamı için söylüyorum. O zaman burs ne oluyor? Ben diyorum ki zaten krediyi burs çevirelim, krediyi bursa çevirelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bakanım, sonunda topluca cevaplayabilirseniz memnun olurum.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, dolayısıyla kredi borçları bir defa tabii, yurt içi ÜFE'ye endeksli olarak artırılıyor. Buralarda da mesela bu yıl bakalım yüzde kaç artacak? Yurt içi ÜFE yüzde 32 gelecek dolayısıyla bu oranlar çok yüksek. Bunların artırımlarının da üzerine biraz daha düşük artırılması lazım. Efendim, dolayısıyla çalışmaya başlamayanlara bir yıllık erteleme yapılıyor, bunun daha uzun süre olması gerekir. Zannediyorum bir 6 milyar TL civarında, tam bir rakam yok ortada, şu anda bir borç stoku gözüküyor. Bu konuda da eğer bu rakamda bir yanlışlık varsa ifade ederseniz sevinirim.
Bizim buradaki önerilerimiz şunlar: KYK'nin endeks olarak yurt içi ÜFE, TÜFE, asgari ücret endeksinin en düşüğünü kullanması veya daha düşük yeni bir endeks üretmesi. Çünkü bu çocukların madem bunlara ihtiyacı var dolayısıyla burada tabii bursa çevirmek ve hiç almamak daha da önemlisi. Burs alamadığı için çocuklar krediye müracaat ediyor. Madem kredi verecek kaynağınız var, niye burs vermiyorsunuz? Öyle ya, madem kredi verecek oy için paranız var, niye burs vermiyorsunuz?
Ülke geneldeki fakirleşme düşünülerek iş bulabilmiş gençlerin geri ödeme süresinin de uzatılması lazım. Dört yılda geri ödeme yapılması yerine sekiz-on yıla bunun yaygınlaştırılması lazım. Krediden vazgeçilerek burs verilen öğrenci sayısının arttırılması, bunu ifade ettim. Yani bunun da 1 milyon öğrenciye kredi, 500 bine burs verilmesi yerine; mesela, 1 milyona bursu çekmemiz lazım.
Bir de şimdi Sayın Cumhurbaşkanı "Faizleri düşürdük, faizleri düşürdük." diyor. Şu anda öğrenciler kredilerini ödeyemediği zaman uyguladığınız temerrüt faizi yüzde kaç? 19,2 yani politika faizini 15'e, faize karşı nas var, öğrenciden faiz alırken nas yok mu? İşinize geldiği zaman nas var, işinize geldiği zaman nas yok böyle bir şey olabilir mi ya? Yüzde 15'le bankalara Merkez Bankası para veriyor, kredisini ödeyemeyen öğrenciden yüzde 19,2'yle para tahsil ediyor; yazıktır, ayıptır, günahtır ya. Burslarda da aynı mesele devam ediyor.
Şimdi, yurtlara gelelim. Yani, yurtlarda da, yurt-burs ilişkisi, şimdi hani "Çok artırdık." filan diyorsunuz ya, sadece o kadar söyleyeyim: 2002 yılında yurt ücreti öğrenim kredisi tutarının yüzde 46,1'ine denk gelirken -şu anda yurtlarda fiyatlar farklılaşıyor- ortalamasını aldığımız zaman 307,5 liraya aldığımız zaman -ağırlıklı ortalamasının ne olduğunu bilmediğim için hesap edemedim- 650 lira üzerinden baktığımızda yüzde 47,3'e denk geliyor. Zaten yani burs olarak verdiğinizi yurt parası olarak -yurt çıktıysa eğer- öğrenciden geri alıyorsunuz. Bakın, 1 tane öğrencinin burada örneği var: 28.440 lira kredi almış, bunu normal zamanında ödemesi durumunda yani okulu biter bitmez önüne konulan fatura 48.196. Yani, 28.440 lira alıyor, devlet "Bunu 48.196 lira olarak ödeyeceksiniz." diyor. Vergi yüzsüzlerinden vergi almayan, beşli çetenin borcunu silen, vergi borcunu silen, özellikle maliye müfettişlerinin çıkarttığı vergi borcunu silen hükûmet bu çocuklardan aldığı paranın yüzde 70 fazlasıyla -daha ödeyemezse üzerine de faizler biniyor- "Bunu bana geri getirip vereceksin." diyor, sizin adalet anlayışınız bu. Şimdi, yurt meselesi kanayan bir yara hâline geldi. Bendeki kayıtlarda 700 bindi, siz "742 bin" dediniz, 773 yurtla. Bu da belli ki işte, odalara yatak atılarak, ranza atılarak yapılıyor herhâlde.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - El insaf ya!
ERHAN USTA (Samsun) - Birazdan söylersiniz. Dernek, vakıf ve bakın... Eurostudent'in grafiği burada, tamam mı, daha çok yüksek olan ülkeler var ama AB ortalamasında her Avrupa ülkeleri ortalaması yüzde 17. Yurt oranı yani yurt kapasite oranı veya yurtta barınma oranı yüzde 17, Türkiye'de yüzde 10, bunun yükseltilmesi gerekir. Şimdi, burada, özellikle 17-25'e kadar veya 15 Temmuza kadar devlet uyudu, daha doğrusu Hükûmet uyudu, Hükûmeti uyuttunuz, ondan sonra... Bakın, burada yıl yıl rakamları var; 100 binlerde, 200 binlerde falan geliyor, en son 15 Temmuz meselesinden sonra yurtta bir miktar yukarıya doğru gidiş var. Dolayısıyla çocuklarımızı vakıflara, derneklere, cemaatlere mahkûm ettiniz, ondan sonra Türkiye'nin başına da bu tür olaylar geldi. 2002'de -hiç kimse yüksek olduğunu söylemesin- devlete ait öğrenci yurtlarının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 9,7'yken bu oran bugün yüzde 8,4'e düşmüş durumdadır. Sadece yurt sayısındaki artışı söylemeyeceksin, öğrenci de bir yandan artıyor, nüfus artıyor, ona göre bunları da birlikte söylemek lazım.
Şimdi, diğer küçük sıkıntılar da var yani yurdun temeli sıkıntı zaten. Diğer sıkıntılar, öğrencilerin bize dile getirdikleri depozito problemi Sayın Bakan, depozito problemi var. Bu depozitoların geri ödenmesinde birtakım hatalar ve eksiklikler oldu. Tabildot hizmetlerinde... Bakın, ben de dört yıl yurtta yaşamış birisiyim, tabildot hizmetlerinde sağlıksız koşullar öğrencilerin eğitimde sağlık kalitesini ciddi oranda etkiliyor. KYK'ye ilk yerleştirmelerde yedeğe ayrılan yüzlerce öğrencinin bakanlık vekili kontenjanına takılarak okullardan uzak yerlere yerleştirilmeleri bir problem. Yurtların ekseriyetinde internete erişim problemi var. KYK yurtlarının inşa edilmesinde yeterli fizibilite çalışmalarının yapılmaması ve bazı yurtların tehlike arz etmesi -vaktim kalırsa Sayıştay raporunun, bunun da detayını söyleyeceğim- dolayısıyla yurt sayılarındaki yetersizlik nedeniyle de 5 kişilik, 8 kişilik odaların olması... Genç işsizlikle ilgili problemi söyledik. Dolayısıyla işte, bütün bu olup bitenleri de gençler görüyor yani siz zannetmeyin ki gençler olup bitenin farkında değil. Yani yaptığınız çevre katliamlarının gençler farkında, vergi cennetlerine bu ülkeden kaçırılan paraların gençler farkında, kendilerine test kitabı alması çok görülen genç saraydaki israfın farkında, 5 maaşlı danışmanların da farkında, mülakatlarda yapılan haksızlıkların da farkında, sosyal medyada kendilerine yapılan baskıların da farkında, muhaliflere yapılan linçlerin de farkında, dindarlık kisvesi altında soygun yapıldığının da farkında, trollerin ülke gündemini belirlediğinin de farkında, 5 tane yandaş müteahhit üzerinden ülkenin bütün kaynaklarının sömürüldüğünün de gençler farkında. Seçim sandıklarında da bunun cevabını gençler verecektir. Çok şükür gençlerimiz bunların farkında ve bu yüzden de diyorlar ki: "Biz Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermeyeceğiz." ama önemli olan bu değil, hangi partinin oy aldığı değil. Gençlerimiz umutsuz, gençlerimiz mutsuz, gençlerimiz Türkiye'yi terk etmek istiyor.
Bakın, Sayın Bakan, Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlığın 2020 Eylülünde yaptığı bir gençlik araştırması var, buradaki sonuçları mutlaka incelemişsinizdir. 18-29 yaş grubu arasında yapılan araştırmaya göre gençlerin yüzde 76'sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istiyor. Her 2 gençten 1'i mutlu olmadığını ifade ederken yüzde 77'si torpilin yetenekten daha etkili olduğuna inanıyor; gençler bu hâle geldi, gençler bunu düşünmek durumunda kaldı. Onun ötesinde, "Neden başka bir ülkede yaşarsınız?" sorusuna ise gençlerin yüzde 59'u "Daha iyi bir gelecek için..." Yani gençlerin Türkiye'den, bu ülkeden umudu kalmadı sizin bu yönetiminiz sayesinde, yönetiminiz nedeniyle daha doğrusu. Yüzde 14,6'sı "Daha huzurlu bir hayat için yurt dışına giderim ve temelli kalırım." diyor, yüzde 6'sı da "Adalet, eşitlik için." diyor. Hatta bir yerde daha vardı, o diğer araştırmadaydı herhâlde, çok önemli bir kısmıydı, yüzde 60'larda 70'lerde "Vatandaşlıktan çıkarın, Türk vatandaşlığından çıkarın." diyor gençler. Arkadaşlar bunlar yapılan çalışmalar, daha farklı bir çalışma varsa siz de onları ortaya koyun. Yani bunlar bilimsel, Yeditepe Üniversitesinin, MAK Danışmanlığın... MAK Danışmanlık da bildiğimiz bir şirket.
Şimdi, ciddi bir beyin göçü var, bunu görmemiz gerekiyor. Bakın, OECD'nin bir çalışması var. 20 OECD ülkesini Türkiye'den -bu belli bir dönem tabii, sadece son bir yıllık değil- Harvard Üniversitesi ve Paris Scholl of Economics'den 2 tane akademisyenin yaptığı bir çalışma var. Türkiye'deki bu beyin göçünden dolayı Türkiye'ye bunun maliyetinin 230 milyar dolar olduğunu söylüyor arkadaşlar, 230 milyar dolar. Çünkü biz burada çocuklarımızı yetiştiriyoruz, büyütüyoruz, sağlık, eğitim harcamalarını yapıyoruz, hatta en iyi okullarda okutuyoruz bu göç edenlerin bir kısmını. Onlar düşünüyor, daha fazla şey yapıyor, ondan sonra da bu çocukların hepsi yurt dışına göç ediyor, yurt dışına kaçmak istiyor, çıkıyor. İsteyenler değil, şu andaki göç miktarı toplam yüzde 1,4 gençlerde. Yani salsak ve imkânı olsa yüzde 70'i "Gideceğim." diyor. Yüzde 1,4'lerin getirdiği maliyet bize 230 milyar dolar arkadaşlar. Bakın, bu siyaset konusu filan değil. Bunun üzerinde bu Bakanlığın oturup bir şey söylemesi lazım; konuşmanızda buna ilişkin hiçbir şey yoktu sizin. Dolayısıyla ne olup bittiğinin bile farkında değilsiniz, öyle anlaşılıyor. İstanbul Ekonomi Araştırma ve Danışmanlık Firması da yine, aynı şekilde benzer sonuçları bulmuş. Yani şimdi, burada vakit olmadığı için bunlara çok fazla girmek istemiyorum ama gençlerin yine, yurt dışına çıkmak istediğini hatta, efendim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını bile bırakmaya rıza gösterdiğini gençler söylüyor. Biz bu ülkede çocuklarımızı nasıl eğittik de çocuklarımız bu hâle geldi veya biz nasıl ne yaptık da bu çocuklar bu kadar umutsuz hâle geldi? Bunun üzerine düşünmek lazım. Yine, az önceki verdiğim çalışmada, gençlerin üçte 2'si otoriter liderliği yönetiminden ziyade katılımcı demokratik yönetimi benimsiyor, yönetim tarzının burada demek ki etkili olduğunu görüyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenize iki dakika ek süre ekliyorum. Lütfen toparlayınız.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayıştay raporları ortada Sayın Bakan. Sayıştay raporları net bir şekilde size diyor ki : "Bu çocukların hayatını tehlikeye atacak yurtların sözleşmelerini hâlâ devam ettirmişsiniz." Burada fazla şeye gerek yok.
Bir de satış hasılatından ve kira sözleşmelerinden, bir kere reklam gelirlerinden Bakanlığın alması gereken parayı, Bakanlık almıyor arkadaşlar; böyle bir şey olabilir mi ya? O zaman kaldırın bunu. Ya, mevzuatı düzeltin bunun alınması gerekmiyorsa ama reklam geliri var spor kulüplerinin. Onların parasını almıyor, bilet satış gelirinden alması gereken paraları almıyor ve bunu size devletin denetçileri söylüyor. Denetçilerin söylediği şeyi söylüyoruz.
Onun dışında, Sayıştay raporlarında yine aynı şeyler var: Spor Toto da ve benzer şeyler... Hatta tahsilat amacıyla kullanması gereken, banka hesabındaki gelir kaydı yapılmayan tutarlar üzerinden bir takım ödemelerde bulunması. 491 milyon lira Spor Toto teşkilatına böyle bir ödeme yapılmış, 175 milyon lira da Futbol Federasyonuna yapılmış. Bu da yine, Sayıştay denetçilerinin gündeme getirdiği bir konu.
Bir tane de lokal bir konuyu ifade etmek istiyorum: Bizim Samsun'da Kunduz Millî Takımlar Kamp Eğitim Merkezi var. Burası yıllardan beri yılan hikâyesine döndü. Her geldiğinde siyasiler, milletvekilleri, bakanlar geliyor oraya: "Efendim, bu Kunduz Eğitim Tesislerini yapacağız." deniyor ama şu anda Sayın Bakan, yıllardan beri burada yapılan şey sadece yüzde 10 seviyesinde bir projenin tamamlanma oranı var. Bu Kunduz Eğitim Tesislerinin bir an evvel yapılmasını biz, sizlerden talep ediyoruz.
Bunun dışında tabii, Bakanlığınızda bir birleşim oldu ama bu birleşmenin herhâlde siz de bunun farkındasınızdır...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim. Taşra teşkilatında sağlıklı bir birleşmenin olmadığını da çok net bir şekilde görüyoruz. İl müdür atamalarında -bana verilen bilgiyi söylüyorum, yanlışsa düzeltebilirsiniz- 81 ilin 45'i vekâleten götürülüyor. İl müdür yardımcılarının da 3 kişi olması gerekirken 81 ilin tamamına yakınında müdür yardımcısı yok. Samsun'da 3 kadroda boşluk...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.
Ek süreniz de doldu. Bir cümle lütfen...
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, bitiriyorum.
İl şube müdürü atamaları 81 ilin tamamına yakınında vekâleten yürütülüyor. Samsun'da 12 şube müdürünün 2 tanesi asaleten görev yapıyor. İlçe müdürlerinde de benzer. Yani, ya boş ya da vekâleten götürülüyor. Bu kaynaşma ve çalışanlar arasındaki sorunlar da vardı ama onlara vaktimiz olmadı onlar da devam ediyor. Bu konuların da düzeltilmesi gerekir diye düşünüyorum. Bütün bunlara rağmen de bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.