| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/318) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .12.2015 |
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz ve sermaye kazançlarının vergilendirilmesiyle ilgili konu ülkemizin geleceği açısından kuşkusuz çok önemli bir konu. Bunun ayrıntılarına, ben eminim, Sayın Bakanımız, Gelir Vergisi Kanunu'yla ilgili ve... Gerçekten kendisini dinlerken demin çok büyük bir memnuniyet duydum, Türkiye'nin önemli bir ihtiyacı ve Türkiye'nin kalkınması açısından çok ciddi bir konu. Bunun süratle Meclise gelmesinde tabii ki büyük fayda var. Yani ben hemen mesela kanuna baktığım zaman dikkatimi çeken bir şey oluyor, burada kullanılan terminoloji bile eskimiş. Mesela "menkul kıymet" diye geçiyor sürekli. Hâlbuki 2012'nin sonunda yine burada Komisyonda ben farklı bir pozisyonda oturuyordum, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu tartışılırken menkul kıymetin tanımı değişti, "sermaye piyasası aracı" diye daha geniş bir kavram geldi. Bunlarla ilgili belki bunları da yeri geldiği zaman mutlaka değerlendirmemiz gerekir ama bu da bugünün konusu değil kuşkusuz. Az evvel tasarının geneliyle ilgili görüşlerimi arz ederken ifade ettiğim gibi, şu anda önümüzde az bir süre var ve bu az bir süre içerisinde teknik olarak yapılması gereken bir durumdan bahsediyoruz. Yine de yani bu kadar kısa bir süre için de olsa ve geçici de olsa özellikle İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi'ni ve bu projenin ülkemiz ve hatta bölgemiz, yakın coğrafyamızı da birlikte düşünerek bölgemiz açısından, taşıdığı önem açısından kuşkusuz bu sürelerin uzatılmasında hayati bir önem olduğunu ifade etmek gerekir.
Burada da, Sayın Bakanın da ifade ettikleri gibi, bu ortaya koyacağımız süre perspektifinin yatırımcıların zihninde herhangi bir kuşkuya ya da tereddüde mahal bırakmayacak bir esnekliğe sahip olması gerekir. Biz biliyoruz yani kısa bir süre sonra Gelir Vergisi Kanunu'nu getireceğimizi ama yani biliyorsunuz hayatın olağan akışı içerisinde bazen kontrol edemediğiniz gelişmeler olabiliyor. O bakımdan yani bu sağlanan yani mevcut statüyü devam ettirecek durumun makul bir süreyi, en azından bir yatırım ufku açısından ki işte Sayın Bakan yine ifade ettiler, büyük bir memnuniyetle bunu da müşahede ediyoruz ki devlet iç borçlanma senetlerinde bile ortalama vadenin yetmiş iki ay vadeye çıktığı, yetmiş iki aya çıktığı bir ortamda bu uzatmalar açıkçası beş yıl çok da bence gerekli bir süredir.
Tabii, İstanbul Finans Merkezi ve bunun oluşturacağı etkiden bahsederken burada sermayenin ve sermaye kazançlarının vergilendirilmesinin ne kadar önemli bir konu olarak yeniden gündemimize geleceğini de ifade etmek lazım ama bu tasarı da bu vesile de bir temrin imkânı tanıdı.
Komisyonumuzun üyelerinin çoğu, Sayın Başkanım, biliyorsunuz yeni üyeler yani Plan ve Bütçe Komisyonunda ilk defa görev yapan üyeler. Her ne kadar Parlamento geçmişleri dolayısıyla ya da geçmişte farklı görevleri dolayısıyla buraya aşinalık olsa da Komisyon üyelerinin birbirlerine de aşinalık kazanmasında ben büyük fayda mülahaza ediyorum çünkü burası gerçekten de siyasetten ziyade konunun teknik ayrıntılarıyla ve derinliğiyle mütalaa edildiği, tartışıldığı, ele alındığı bir yer olması gerekiyor diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Buna aykırı bir şey olmadı ama...
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Yok, hayır, hayır, çok fayda olduğunu söylüyorum, işte bu temrin bize bu anlamda fayda oldu. En azından, ben, kendi adıma konuşayım, ben istifade ediyorum.
Bu çerçevede, müsaade ederlerse Sayın Bakanımızın, demin Zekeriya Temizel Bakanımızın -bakanlar çok olunca karışıyor bazen- yaptığı değerlendirmeyle ilgili bir küçük belki dipnot düşersem, bilmiyorum belki ben de yanlış düşünüyor olabilirim, kendisi de bu konuda aydınlatırsa ben müteşekkir olacağım.
Şimdi, yaptıkları değerlendirmede ikinci el piyasadaki alım satım işlem hacmini esas alarak orada da faiz oranıyla bunu ilişkilendirerek bir vergi matrahı oluşturdu ve onun üzerinden bir vergi hesabı yaptığını... Ben en azından öyle anladım. Şimdi, oysa, yüksek malumları olduğu gibi, burada söz konusu olan alım ve satımdan doğan farkın üzerinden yani bu farktan doğan kazancın vergilendirilmesi yani orada da o anki cari faiz oranının ne olduğu çok önemli değil çünkü yine yüksek malumları olduğu üzere iskontolu olarak satılan devlet iç borçlanma senedini aldığınız bir fiyat var. Diyelim ki o anda faiz yüzde 16, ondan sonra faiz yüzde 10'a düştü, tahvilin değeri arttı dolayısıyla ve siz sattınız. O aradaki fark üzerinden doğuyor vergiye konu olan kazanç. Benim bildiğim en azından böyle. Dolayısıyla yani oradaki işlem hacimleri ile cari faiz oranını ilişkilendirmek suretiyle bir matrah hesap edersek gerçekte olduğundan çok çok daha yüksek bir rakam sanki çıkar gibi bir intiba edindim ben. Bilmiyorum, ben yanlış düşünüyor olabilirim.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Çok daha yüksek olabilir o rakam, onlara giremedim...
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Yani dolayısıyla borsada ve borsa dışında gerçekleştirilen işlem hacmi ve o anki cari faiz oranı üzerinden bir vergi hesabı yapmak çok sağlıklı olmaz diye düşünüyorum. Sayın Bakan belki bu konuda ayrıntılı bilgi sunarlar.
Şimdi, yine ifade edilen hususlardan bir tanesi çok önemli. Gerçekten de yatırımcılar, şayet yabancı yatırımcılarsa ya da şu anda içinde yaşadığımız küreselleşmiş dünyada artık milliyetin de çok fazla bir ehemmiyeti kalmadığı için yerli yatırımcı da olsa yatırımın menşeyini yurt dışına çok rahatlıkla kaydırabiliyor. Dolayısıyla bizim bu anda, hani onu da bu vesileyle ifade etmiş olayım. Ben, hani piyasanın çalışmasına, işleyişine biraz aşinalık kesbetmiş bir arkadaşınız olarak, şu, hani yabancı yatırımcı, yabancı yatırımcı değimiz yatırımcıların ne kadar gerçekten yabancı olduğu da kuşkuludur çünkü Londra'dan gelen ya da Lüksemburg'dan gelen her para mutlaka menşeinde yurt dışında yerleşik birisinin olacağını düşünmemek gerekir. Gerçekten de ama bu yatırımcılar merkezlerinin olduğu ülkelerde vergilerini ödüyorlar. Dolayısıyla, bizim burada yapmaya çalıştığımız şey aslında İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi kapsamında Sayın Başkanım, bu küresel ölçekte yatırım yapan şirketleri, yatırım kuruluşlarını İstanbul'u bir merkez olarak kabul etme noktasında ikna etmek. Bunda az evvel Sayın Böke'nin ifade ettiği gibi yatırım ortamının iyileştirilmesinde güvenin sağlanması, istikrarın sağlanması, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi gibi pek çok konu var. Zaten bunlar da Hükûmetimizin reform ajandasında yer alıyor. Ama bunlarla birlikte bu vergi mevzuatlarının da burada çok önemli bir rol oynadığını dikkate almamız gerekir diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM MUSTAFA TURHAN (İzmir) - Müsaade ederseniz iki şeyim daha var Sayın Başkanım, bitireceğim.
Bu dövizle borçlanma tabii ki son derece riskli bir konu. O bakımdan da Türkiye'nin ben Allah'a çok şükür en iyi durumda olan ülkelerden birisi olduğunu söyleyebilirim. Bizim döviz kazandırıcı bir faaliyeti olmayan, özellikle de hane halklarının dövizle borçlanmasına izin vermemiş olmamız, bununla ilgili düzenleme yapmış olmamız son yaşanan küresel krizde Türkiye'nin dayanıklılığını ciddi ölçüde artırdı. Hatta ben bu konuyla ilgili BIS'te yaptığım bir sunumda şaşkınlıkla fark ettim ki bu konu diğer ülkelerin hiçbirisinde düzenlenmemiş olduğu için son krizde ciddi manada doğu Avrupa ülkeleri burada darbe gördüler ama Türkiye'de biliyorsunuz dövizle borçlanma ya belli bir meblağın üzerinde olan yani kurumsal işletmeler için, kurumsal taraflar için söz konusudur, orada da vade ve miktar şartı vardı ya da döviz kazandırıcı bir işlem yapanlar dövizle borçlanabilmektedir. Tabii, burada yine, bu cari açığın gündeme getirilmesi de bence son derece isabetli oldu çünkü cari açık hepinizin bildikleri gibi yatırım tasarruf farkıdır ve yatırım tasarruf farkını daraltmanın yollarından birisi yatırımlardan fedakârlık edemeyeceğimize göre tasarrufları artırmaktır. Orada da, yine, Sayın Bakanımız çok isabetle kaydettiler, devletin teşvik ettiği yani vergi mevzuatıyla teşvik ettiği faaliyetlerin miktarının arttığı bir vakıadır. Dolayısıyla, bu düzenleme tam da bu anlamda tasarrufları destekleyecek yani tasarruf yapmayı teşvik edecek bir düzenleme olduğu için hem yurt içi tasarruf tabanının genişlemesine hem de cari açığın iyileşmesine faydalı olacaktır diye düşünüyorum ve tasarının lehinde görüş bildireceğimizi ifade ediyorum.