KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) -Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok kısa olarak... Çok ikram geliyor ama bir de maske isteyin lütfen. Mesafe kuralına uyamıyoruz ama maske kuralına uyarsak iyi olur. Dördüncü saate girdik çünkü çok tehlikeli bir ortamdayız. Lütfen bu konuda dikkatli olursak...

Sayın Başkan ve Sayın Boyraz, bizim genel itirazlarımıza karşı olarak yaptığınız açıklamalar tabii ki önemli, kayda değer. Fakat temel birtakım sorunları giderici değil sayın başkanlar, sayın teklif sahipleri. Çok kısa olarak, yinelemelere girmeden... Çünkü önemli konuşmalar yapıldı.

Hukuk fakültelerinde 1'inci sınıftan itibaren "Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz." kuralı öğretilir. Şimdi, hangi kanunu? Bu, hangi kanun olacak? Bakıyorum başlığa; sanayi, ticaret, en az 5 başlık var. Sanayi ve ticaretin geliştirilmesi mi? Enerji ve doğal kaynakların yenilenebilirliği mi? Bilgi ve teknolojinin ilerletilmesine mi dair? Hiçbiri yok. Bu çok önemli bir saptamadır. Bu kadar emek verilen bir metinde, 38 maddede bir başlık bulunabilmeliydi. Başlık bulunamamışsa eğer "Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz." ilkesini değiştirmemiz gerekir. Ya onu yapmamız gerekir ya da buna başlık koymamız gerekir. Şu hâlde içerikte çok ciddi bir sorun var, ciddi bir toplama maddeler var demektir ki bunu sayın vekiller, sayın üyeler defalarca belirtti, tekrar belirtmeye gerek yok.

"Nitelikli yasa" dediler ama ben nitelikli yasa sıfatını kullanmıyorum. Vasata razıyım ama asgari gereklerini yansıtması bakımından yansıtmadığı için... 21 kanunda 36 maddede değişiklik yapılıyor ama sayın başkanlar, sayın teklif sahipleri, hani, asgari özen. Biz yani 27'nci Yasama Döneminde 21 kanun içerisinde 12 kanunda en az 36 kez değişiklik yaptık. Belki iki hafta sonra, bugün yapmakta olduğumuz değişikliği yeniden ele alacağız. İşte bu, asgari özenin gösterilmemesinden kaynaklanıyor. Bu bakımdan, bu konu çok önemlidir, yeniden bunu vurgulamak istiyorum, vurgulama gereği duydum.

Şimdi, Anayasa'ya aykırılık konusuna değinmiştim, sayın vekiller de değindi, buna tekrar ayrıntılı olarak girmeyeceğim ama bir değinmek adına; özellikle 2'nci madde, bakın, Sayın Boyraz, "balık üretmek üzere tesis kurulmasına" ibaresi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ama siz şimdi diyorsunuz ki: "Orman içi su kaynakları kullanılarak balık üretim yerleri kurulması..." Bu, Anayasa Mahkemesi kararını aşmıyor, Anayasa Mahkemesinin kararında ve daha yeni kararında belirttiği gerekçelere yanıt vermiyor. Bu, ayrıntılı olarak açıklanması gereken bir madde. Tabii, 2'nci maddede bunun mutlaka açıklanması gerekiyor ve kamu yararı ve zorunluluk nedir? Burada konan bu düzenleme, bu ibare belli değil, bu anlaşılmıyor. Bu açıdan, sayın vekiller ÇED'in bile yararlı olmayacağını, etkili olmayacağını söylediler ama burada önemli olan, proje aşamasında ÇED değil, bu yasa maddesinin ÇED'i olmalı yani yasal ÇED. Ne yapacağız, Türkiye'nin ne kadarı bununla ilgili çünkü 169 o kadar korunaklı bir madde ki... Bhutan, Anayasası'na "Ülke ormanları, ülke yüzölçümünün yüzde 60'ının altına inemez." diye madde koyuyor. Şimdi, biz böyle bir madde koymamışız ama madde 169 o kadar kapsamlı ve koruyucu bir madde ki bizim yetkimizi, yasama organının asli ve genel yetkisini sınırlayan bir madde. Şimdi, böyle bir düzenleme 169'uncu maddeye açıkça aykırıdır,. Tabii, sadece 169'a aykırılık değil, Anayasa Mahkemesi bile bu saptamaları uzunca... Karar alıntı ama bunu belirtmeyeceğim. Bu maddenin kesinlikle çıkarılması gerekiyor, bu düzenlemenin, madde 2 düzenlemesinin bu yasa teklifinden çıkarılması gerekiyor açıkça çünkü Anayasa Mahkemesi bunu iptal edecektir. Özellikle değindi sayın vekiller 7334 sayılı, Turizmi Teşvik Kanunu'nda değişiklik yapan torba kanundan ders çıkarmamız gerekirdi. 7335 sayılı Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'u da dikkate almamız gerekirdi bunu yazarken. Demek ki birincisinden ders çıkarılmamış, ikincisinde ise ikincisinin gerekleri dikkate alınmamış.

Şimdi, yine değinildi -sadece değiniyorum- madde 12'de bu mesleki eğitim olabilir ama sizin sorununuz değil, bu Komisyonun sorunu değil; sosyal güvenlik, kalfaya ne kadar ücret ödeneceğine dair, onun ücretinin asgari ücretin yarısı kadar olacağına dair bir sorun, bir düzenleme bu Komisyonun işi değil. Bu 12'nci madde o bakımdan -haklı olarak belirttiler- Anayasa'nın 10'uncu maddesine ve 55'inci maddesine aykırıdır. Sadece belirtmekle yetiniyorum.

14'üncü madde de hakeza yine bir ücret konusu söz konusu. Bu bakımdan, bu Komisyonun görevi değil o da.

16'ncı madde üzerinde çok durulduğu oraya girmiyorum ama özellikle Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesi, Anayasa'nın 48'inci maddesindeki özel teşebbüs özgürlüğü ve Anayasa'nın 36'ncı maddesindeki hak arama özgürlüğü açısından ciddi aykırılıklar içermektedir.

Ve nihayet, 24'üncü maddenin üzerinde duruldu, çifte maaş konusu; kangrenleşmiş bir sorun, toplumumuzdaki şu andaki vakalar nedeniyle. Burada da açıkça Anayasa'nın 60'ıncı maddesine ve yine Anayasa'nın 10'uncu maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Bu açıdan, Anayasa'ya aykırılıkların asgarisine değinmiş bulunuyoruz.

Bir husus, son nokta; Sayın Başkanlar, şimdi, Cumhurbaşkanına verilen yetkiler konusunda şöyle bir durum söz konusu: "Cumhurbaşkanına yetki verilmesin." diye değil. Doğru, bütün yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiş bulunuyor; Hükûmet yok aslında şu anda Türkiye'de, bütün yürütme tek kişiye ait. Fakat Anayasa madde 104, fıkra 17 Cumhurbaşkanının yetki alanını belirliyor, sayıyor "Şu şu yetkileri kullanabilir." diyor. Anayasa Mahkemesi denetim sırasında... Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin büyük kısmı zaten torba, büyük kısmını Anayasa Mahkemesine götürdük, önemli bir kısmı torba kararname ve ön incelemeyi şu açıdan yapıyor Anayasa Mahkemesi: Cumhurbaşkanına tanınan yetki alanında mıdır değil midir, 104/17'ye giriyor mu girmiyor mu; bu açıdan yapıyor, eğer 104/17 yetki alanı dışındaysa esasa girmeden iptal ediyor.

Şimdi, bu bakımdan bizim sorunumuz, evet, Cumhurbaşkanına daha çok yetki vermek, belki şey olabilir yeni sistem diye... Ama Anayasa'nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı kuralı var, o geçerli. Bu bakımdan, Cumhurbaşkanına verilmemesi gereken yetkileri, yasayla düzenlenmesi gereken alanı biz yasama organı olarak yürütmeye vermemek durumundayız. Zaten yürütme Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle fazlaca yasama alanına giriyor ve Meclisimiz, aslında bu konuda kanunun öncelik taşıması gerektiği alanları saptamak için bir komisyon kurma önerimizi de reddetmiş bulunuyor yoksa biz bu yasaya eleştiri yöneltirken "Bu yasa tümüyle olumsuzdur." biçimindeki bir yaklaşıma sahip değiliz, bunu sayın vekillerimiz de öne sürdü. Olumlu maddeler var ama bizim dileğimiz, kamu yararına aykırı olan ve Anayasa'ya açıkça aykırılık taşıyan maddelerin de dikkate alınması, elenmesi "Hayır, şu Anayasa'ya aykırıdır." dediğimiz maddenin neden Anayasa'ya uygun olduğunu olumlu oy veren vekillerin veyahut da teklif sahiplerinin gerekçesiyle birlikte açıklaması.

Teşekkür ederim.