| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Hâkimler ve Savcılar Kurulu d)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu e)Kişisel Verileri Koruma Kurumu f)Anayasa Mahkemesi g)Yargıtay ğ)Danıştay |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 24 .11.2021 |
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Sayın Başkan, Kıymetli Bakanım, Bakanlık temsilcilerimiz, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSK ve Adli Tıp Kurumumuzun temsilcileri ve kıymetli Komisyon üyeleri, milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle, tüm bütçe görüşmeleriyle birlikte hassaten Adalet Bakanlığı bütçemizin de şimdiden hayırlara vesile olmasını Yüce Rabb'imden niyaz ediyorum.
Tabii, özellikle 15 Temmuz hain darbe gecesi Adalet Bakanlığımızın, yargı mensuplarımızın darbenin ilk anından itibaren gösterdikleri refleks ve hemen işlemlerin başlamış olması darbenin önlenmesi konusunda büyük bir rol almıştır. Ben, öncelikle, kendilerine, hepsine, bütün yargı mensuplarımıza -bu anlamda katkı sağlayan- şahsım ve camiam adına şükranlarımı sunuyorum. Tabii, ondan sonraki süreçte Türkiye'de bir sistem değişikliği gündeme geldi ve biz de bunu destekledik. Burada en önemli değişikliklerden bir tanesi de daha önce Anayasa'mızda yargı sadece bağımsızlık ilkesiyle anılırken bunun yanına tarafsızlık ilkesi de eklendi. Şu anda, yargımız anayasal olarak hem bağımsız hem de tarafsız bir şekilde faaliyetlerini, görevini sürdürüyor. Tabii, bu anlamda başta birtakım eksiklikler, noksanlıklar, dile getirilen bazı hususlar olmadı mı? Oldu, evet. Bunların bazılarının haklılık payı olduğunu da ifade ediyorum. Fakat o günden bugüne kadar Sayın Bakanımızın şahsında ve daha sonra, bütün Bakan Yardımcılarımız, diğer bürokratlarımız, başsavcılarımız, savcılarımız, hâkimlerimiz, yargıçlarımız, hepsinin gayretleriyle bu anlamda da çok önemli mesafeler alındı. Zaten bugün burada yapılan görüşmelerde de gördüğümüz bu suhulette ve karşılıklı anlayış içinde geçen bu görüşmelerde de bunun önemli bir katkı sağladığını, önemli bir parçası olduğunu da burada ayrıca ifade etmek istiyorum.
Yine, yargı reformu paketleriyle ve diğer birtakım düzenlemelerle gerçekten pek çok önemli eksiklik de giderilmiş oldu. Donatıyla ilgili adliye binaları, cezaevi binaları, bunlar zaten ortada duran bir gerçek, özellikle cezaevlerinin yapısı. Biz daha önceki yıllarda, gençlik yıllarımızdan beri buraları bildiğimiz için, tanıdığımız için o günden bugüne olan iyileştirmelere hepimiz şahitlik ediyoruz. Bunların tabii ki olumlu anlamda daha yüksek seviyeye çıkmasını beklediğimizi ifade ediyorum.
Tabii, öbür taraftan, burada dile getirmek istediğim bir husus AİHM kararlarıyla ilgili çok gündeme geliyor, tartışma yapılıyor. Bir örnek vermek istiyorum: Elbette ki hukuk, mevcut, meri hukukumuz, yerel mahkemeler, Anayasa Mahkememiz, Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunlar bir bütünlük arz eder. Fakat Türkiye'nin bütün AİHM kararlarına uyma gibi bir mecburiyeti olduğunu düşünmüyorum, orada da hukukun bize verdiği bazı haklar olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir örnek anlatayım: Yunanistan'a ilk gittiğimizde -Batı Trakya'ya, Gümülcine'ye- merhum Muhsin Başkanımızla birlikte İskeçe'ye gittik. İskeçe Türk Birliği var. Baktık kapısında tabela yok; bir boşluk var, tabela yeri çökmüş. Dedik ki niye tabela yok? Dediler ki: "'Türk' kelimesi yazdırılmadığı için biz de tabela asmıyoruz." E, burada da AİHM kararları var ama Yunanistan bunları uygulamıyor ve Yunanistan'da hiçbir büyükelçi de çıkıp talimat verir gibi siz bu kararlara uyun diye ya da uygulayın diye açıklama yapmıyor. AİHM'in çifte standardını hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Hakeza parti kapatmalarla ilgili Venedik Kriterleri ortada. İspanya Batasuna Partisi örneği, yine orada AİHM kararları ortada. Dolayısıyla bunları da hepimizin göz önünde tutarak birtakım eleştiri ya da düşünce, fikir ortaya koymamız gerektiğini düşünüyorum. Tabii, burada özellikle zikretmek istediğim bir husus, bugün Öğretmenler Günü. Bir eğitimci ve öğretmen olarak 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum. Tabii, Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz Öğretmenimiz, şehit öğretmenlerimiz başta olmak üzere, tüm şehitlerimizi de rahmetle, minnetle ve şükranla yad ediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Destici, toparlayabilirseniz sevinirim.
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Hemen toparlıyorum.
Yine, tabii ki burada en ağır ceza ne diye baktığımızda, müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet. Fakat hem çocuğa tecavüz ettikten sonra ölümlerde hem kadına şiddet, cinayetlerde hem de bu terör suçlarında maalesef burada en fazla yirmi-yirmi beş yıl yattıktan sonra çıkılıyor. Bizim, en ağır cezanın toplum nezdinde de, millet vicdanında da, adaletin tecellisinde de bu iki suç için; yani bir, kadına, çocuklara işlenen bu sapık cinayetler, bir de sonu ölümle biten terör eylemleri için idam cezasının getirilmesi konusunda hem anayasa hem yasa değişikliği tekliflerimiz var. Bunun inşallah önümüzdeki süreçte hayata geçmesini beklediğimizi ifade ediyorum.
Siz, Sayın Başkanlık heyetini, Bakanımızın şahsında Bakanlık heyetini ve tüm Komisyon üyelerini, milletvekillerimizi saygıyla selamlıyor, Adalet Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını Cenab'ı Hak'tan niyaz ediyorum.