KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Süreyi yeniden başlatır mısınız lütfen.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sürenizi yeniden başlatacağım.

Süreniz dokuz dakikadır.

Buyurun lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ayıptır ayıp, ayıptır!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Size ne oluyor, size ne oluyor?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, siz niye şey yapıyorsunuz, anlamadım.

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Buranın kurallarına uyulsun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toplantıyı siz idare etmiyorsunuz. Beni uyarın bir eksiklik varsa, ben uyarıyorum herkesi. Siz bu toplantıyı yönetmiyorsunuz, kusura bakmayın. Ben uyarıyorum, ben görevimi yapıyorum. Siz de lütfen üye olarak görevinizi yapın.

Sayın Kaboğlu, buyurun.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, lütfen süreyi yeniden başlatalım.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tekrar süreyi başlatıyorum. Son defa olsun.

Lütfen sükûneti sağlayalım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli üyeler; Sayın Bakan, ben konuşmamı önceden hazırlamadım, sizin yaptığınız konuşmadan notlar alarak o konular çerçevesinde bazı saptamalarda bulunacağım.

Şimdi, öğretmenlerle başladınız Sayın Bakan. Tabii, öğretmenlere öğretim üyeleri de dâhil bulunuyor. Ben kutlayamayacağım Öğretmenler Günü'nü çünkü kanun hükmünde kararnameler ek listelerinde adları yer alan ve 15 Temmuz darbesiyle kesinlikle hiçbir ilişkisi bulunmayan binlerce öğretmen sokaklarda yani eğitim camiası dışında. Bunlar görevlerine iade edilmediği sürece Öğretmenler Günü'nü kutlamak mümkün değildir.

Sayın Bakan, yargısal adaletten söz ettiniz. Yargısal adalete, ben biraz sonra özgürlük, eşitlik ve adalet üçlüsünde değineceğim. Bu açıdan, hukuk devletine yargısal adalet, yargı adaleti ideolojisi ışığında yaklaşmamız gerektiğini belirttiniz ve bu çerçevede bağımsız ve tarafsız yargı vurgunuz, esasen, tarafsız yargı bir erdem olduğuna göre bağımsızlığın da statü olduğunu dikkate aldığımız zaman, bağımsızlık kaydına dikkat etmemiz gerekiyor. Bu olmadan tarafsızlığı sağlamak mümkün değildir.

Sayın Bakan, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı ne ölçüde gerçekleşti? Çok iyimser sayılar verdiniz. Bu çerçevede, aslında bizim yaptığımız, Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazırladığımız gerçek yargı reformu önerilerinden de söz edeceğim şimdi ama esasen üzerinde durulması gereken husus anayasa konusu, anayasa ihtiyacı. Geçen yıl anayasa ihtiyacı konusunda farklı dil kullanıyorduk ama 1 Şubat gününe kadar ne zaman ki biz "Demokratik bir anayasaya ihtiyaç var." dedikse, Cumhur İttifakı ortakları hemen karşı çıkarak "Anayasa sayfası 17 Nisanda kapandı." dediler. Ne zamanki 1 Şubat günü sivil anayasadan söz edildi, anayasa sayfası yeniden açıldı ama tabii ki bizim aradığımız anayasa acaba -2'nci maddede yazdığı üzere- demokratik hukuk devleti anayasası mı, yoksa başka bir anayasa mı? Bu konuyu tartışmamız gerekiyor. Zira sizin de konuşmanızda özellikle vurguladığınız üzere, Anayasa'da hak ve özgürlükler güvencesi açısından, hak ve özgürlükler yelpazesi Anayasa'da oldukça zengin olduğu hâlde yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge sağlanmadığı için ve yasama ve yürütmeye ilişkin yetkilerin çoğu tek kişide toplandığı için, yürütmeyi tek başına temsil eden kişide toplandığı için esasen hak ve özgürlükler güvenceleri sağlanamıyor 2017 Anayasa değişikliği açısından. Yoksa Anayasa'nın normatif özelliği devam ediyor, normativite devam ediyor fakat iki eksiği var: Bir, demokratik devlet düzeni eksiği; bir de uygulama.

Sayın Bakan, lekelenmeme hakkını getirdiğinizi özellikle övünerek belirttiniz. Evet, lekelenmeme hakkı önemlidir ama özellikle 2016-2018 arasında kanun hükmünde kararnameler ek listelerinde adları yer alan binlerce, on binlerce kişi 15 Temmuz gecesiyle, FETÖ terör örgütüyle hiçbir bağlantıları olmadığı hâlde orada adları yer almakla, yer alıyor olmakla, devam etmekle onların lekelenmeme hakkı ihlal edilmedi mi ömür boyu ve hatta kuşaklar arası? Dolayısıyla, bugün yapılan kısmi düzeltmeler dile getirilirken bunların da kesinlikle unutulmaması gerekir. Yine, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü haklı olarak ben de paylaşıyorum ama İstanbul Sözleşmesi hakkında bakın... 19 büyükelçi bildiri yayınladı, hiçbir şekilde karşı çıkılmadı. Venedik Komisyonu mart ayında karar verecek, doğrusu merakla bekliyoruz ama esasen üzerinde durmak istediğim iki husustan biri, sizin de övünerek kendi cephenizde vurguladığınız yargı reformu. Ama Sayın Bakan, bunların büyük bir kısmı -şu anda görüşülmekte olan dâhil olmak üzere- bu yeni döneme uyum yasaları biçiminde, yoksa reform niteliği bulunan madde sayısı gerçekten çok sınırlı. Bu nedenle, Adalet Bakanlığı dâhil olmak üzere 9 partiye davet göndererek hazırladığımız adil yargılanma hakkı reformu yasa önerilerini Meclise sunduk, size de göndereceğiz ama Meclis gündemine hâkim olamadığı için maalesef altı aydır komisyonlar önünde beklemektedir ve Genel Kurula gelmiş değildir. Bu açıdan gerçekten reform konusunda kararlılık devam ediyorsa bizim bu önerilerimizin dikkate alınacağını en azından ummak istiyorum.

Şimdi, sizin konuşmanızda özellikle vurguladığınız adil yargılanma hakkı çerçevesinde makul süreye değindiniz ama ondan öteye tabii ki birçok sorun var. Onlar ayrıca tartışılabilir ancak benim burada özellikle dikkat çekmek istediğim husus, şu üçlüyü vurguladınız Sayın Bakan: Hukuk fakülteleri sayısı. Ben de bilmiyorum hukuk fakültelerinin sayısını, siz de muhtemelen bilmiyorsunuzdur. Bu kabul edilebilir bir durum değildir ama Sayın Bakan, burada yaptığımız yasal düzenlemelerde hâkim ve savcılığa intisapta saydam bir biçimde yapalım dedik, kamera kaydı altında yapalım dedik hâkim ve savcı sınavlarını ama AKP-MHP çoğunluğu reddetti. Oysa biz gelecek on yılda 4 bin yerine 14 bin hâkim ve savcıyı hapishaneye göndermek istemiyorsak bundan kaçmamamız gerekirdi. Yargıyı partizanlaştırmamak için bu kaydı kabul etmemiz gerekirdi. Dolayısıyla bunun yanı sıra üçüncü kural... Sayın Bakan, biliyor musunuz acaba KHK ek listelerinde adları yer alan ne kadar pırıl pırıl hukuk öğretim üyesi şu anda üniversiteler dışındadır? Örneğin barış akademisyenleri. Şimdi, o kadar acı bir durum ki Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesi karar verdi, ağır ceza mahkemeleri karar verdi, bakın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi demiyorum ama Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu "Bağlamaz beni." diyor. Peki, bu kararlar kelebekleri mi bağlıyor? Yani bu Komisyon, Anayasa'da yeri olmayan fiilî bir Komisyon paralel bir devlet kurma iddiasında mıdır? Ağır ceza mahkemesinin kararları tanınmayacaksa Komisyon tarafından, o zaman bu mahkemeleri tutmanın anlamı ne? Veyahut da Anayasa Mahkemesinin kararlarına kim uyacak o zaman? Şimdi, bu itibarla Sayın Bakan, evet reform iradesi çok önemli, Anayasa beklentisi ve Anayasa çalışmaları önemli ama burada...

(Uğultular)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Lütfen arkadaşlar...

Sayın Bakan... Evet, burada bunlar çok önemli anayasal söylemler fakat şu anda en önemli sorunumuz yürürlükteki Anayasa'ya saygı sorunudur. Yürürlükteki Anayasa'ya saygı duyulmadığı sürece Türkiye'de herhangi bir biçimde atılan adımların ciddiyeti inandırıcı olamaz. Bu çok ciddi bir sorundur; Anayasa Mahkemesi kararlarına, ceza mahkemeleri kararlarına meydan okunduğu sürece kesinlikle bir yargı reformundan sonuç alınamaz.

3 örnek vermek istiyorum sadece...

Sayın Başkan, bir dakika lütfen...

Anayasa madde 38, fıkra dört, suçsuzluk karinesi; madde 137, fıkra iki, kanunsuz emir; madde 138, yargı bağımsızlığı; öncesi, esnası ve sonrasında yürütme tarafından sürekli bu 3 madde ihlal edildiği sürece kesinlikle sizin hazırlamakta olduğunuz yargı reformu paketlerinden sonuç alınamaz. Bu bakımdan, Anayasa'ya inanç, Anayasa'nın üstünlüğüne bağlılık çok önemlidir, temeldir ama yeni Anayasa konusunda...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hocam, süreniz doldu. Son cümlenizi alayım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum. Son cümlemi çünkü...

Sayın Bakan, burada uzlaşmamız gereken husus -son cümle olarak- anayasal bilgilenme hakkı konusunda kullandığımız kavramları doğru anlamlandırmak gerekir. Şu andaki anayasal düzen, 2'nci maddenin öngördüğü demokratik hukuk devletiyle bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla sorun anayasa yolunda, demokratik hukuk devleti anayasası yolunda, erkler ayrılığı temelinde ve yargı bağımsızlığı vazgeçilmez koşulu olarak adım atıp atamayacağımız noktasında düğümlenmektedir.

Teşekkür ederim.