KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanımız, Bakan Yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız, değerli milletvekili arkadaşlarımız, basın mensuplarımız, değerli çalışanlarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Covid salgını sırasında mücadele eden sağlık çalışanlarımızdan ve filyasyon ekibinden hayatlarını kaybedenler oldu; ben ilk önce, bu kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Sağlık çalışanlarımızdan ve tüm vatandaşlarımızdan hasta olan kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, 2019 yılı sonunda başlayan ve yaklaşık iki yıl süren coronavirüs pandemisi tüm dünyada 250 milyon kişiyi etkilemiş, 5 milyon 140 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu süreç sağlık altyapısının ve hizmet sunumunu yapanların tecrübesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiği gibi, devletlerin sağlık hizmeti ve sosyal devlet olma yönünden dünyadaki yerini belirlemede gösterge olmuştur. Bu salgından önce ülkelerin fert başına sağlık için ayırdıkları para en önemli kriter olarak görülürdü. Bunun tamamıyla gerçekleri yansıtmadığını yaşayarak müşahede ettik. Daha önce gözümüzde büyüttüğümüz, sağlık sorunlarımız olduğunda belki de oralarda olmayı arzu ettiğimiz İngiltere gibi, İtalya gibi, Fransa gibi, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin bu süreçte vatandaşlarına yeterince hizmet veremediğine, yoğun bakımlarda yataklarda yer olmadığı için yaşlılarını ölüme terk ettiğine, parası olanların sağlık hizmeti alabilme şansına sahipken parası olmayanların kendi kaderine terk edildiğine ve maske savaşlarının hâkim olduğuna şahitlik ettik.

Dünyada hastalığın başlamasıyla beraber Türkiye'de hastalık görülmeden ülkemizde Bilim Kurulu kurulmuş, Bilim Kurulunun tavsiyeleriyle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde ve Sağlık Bakanlığımız koordinasyonunda gerekli tüm tedbirler alınırken bir yandan da aşı çalışmalarının yapılması için gerekli destekle 24 üniversite, 8 kamu AR-GE birimi ve 8 özel sektör kuruluşundan 216 araştırmacı tarafından 16 aşı ve ilaç geliştirme projesi hayata geçirilmiş ve Kayseri Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen inaktif aşı olan Turkovac aşısının 3'üncü faz çalışmalarının son dönemine gelinmiştir. Ve bugün Sayın Bakanımız da Turkovac aşısının acil kullanım onayı için Bakanlığımıza başvuru yaptığını müjdeli bir haber olarak verdi. İnşallah, ben, bu sürecin kısa sürede tamamlanacağını düşünüyorum ve bundan sonra yerli ve millî aşımız olan Turkovac aşımızı tamamıyla bizlerin kullanacak olması bizleri son derece sevindirmiştir. Diğer taraftan, tabii ki yine TÜBİTAK tarafından üretilen vektör aşısı olan bir aşımızın da 2'nci faz çalışmalarının tamamlanması, 3'üncü faz çalışmalarına geçmek için başvurulmuş olunması da çok önemli.

Tabii, burada, arkadaşlar şunu dile getirdiler: İşte, aşı buluşlarında sanki geç kaldığımız gibi... Türkiye Cumhuriyeti devleti Sağlık Bakanlığı aşı çalışmaları yapacak ekibe tüm desteğini vermiştir ve bilim yapan hocalarımız da bu yönde çaba sarf etmiş, bu aşamaya gelinmiştir. Ona baktığımız zaman Almanya'da da işte BioNTech aşısını o kadar bilim adamı varken 2 Türk'ün bulmuş olması tabii bizi gururlandırmakta, Almanlar da tabii tam aksini düşünmektedir diye ben düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, on dokuz yıllık AK PARTİ iktidarında sağlığa devasa yatırımların yapılması neticesinde ve deneyimli ve özverili sağlık çalışanlarının sayesinde ve 84 milyonunu kapsayan sosyal güvenlik sistemi sayesinde bu süreç en az hasarla atlatılmaya çalışılmıştır. Tabii ki burada, Sağlık Bakanlığımızın, sağlık çalışanlarımızın hakkı asla ödenemez. Gerçekten de çok özverili bir çalışma süreci yürüttüler. Bu dönem sonunda vaka ve ölüm oranları yönünden değerlendirildiğinde, gelişmiş ülkelere göre ölüm oranlarının daha az olması ve pandemi sürecinde Türkiye dışından İngiltere, Almanya, İspanya, Fransa, İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri gibi değişik ülkelerde yaşayan 100 binden fazla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızın bu süreçte ülkemizde olmak istemesi ve Türkiye'ye getirilmesi ülkemizin sağlık alanında nereden nereye geldiğini göstermede önemli bir kriterdir.

AK PARTİ iktidarları sağlıkta devrim niteliğinde değişim ve dönüşümler yapmıştır. Birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetlerinde yönetim değişikliğine gidilmiştir. Yeterli muayene odası olmayan, doktorların aktif olarak çalışmadığı, hatta pratisyen hekimlerin "hekim" olarak bile görülmediği ve ekonomik anlamda çok düşük maaşların verildiği dönem terk edilmiş; her hekimin kendisine ait bir muayene odasının olduğu, kendisinin sorumlu olduğu belli bir nüfusun olduğu aile hekimliği sistemine geçiş yapılmıştır. Koruyucu sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan para yükseltilerek aile hekimlerinin özlük hakları iyileştirilmiştir.

Şimdi, bizden önceki konuşmacılar sanki koruyucu hekimliğe az para ayrılıyor gibi şeyler iddia etti. Belki nispi olarak az ayrılıyor gibi görünse de önceki dönemlere göre baktığımız zaman gerçekten de hem aile hekimlerimizin hem de koruyucu hekimliğe ayrılan bütçenin kat kat arttığını görmekteyiz. Koruyucu sağlık hizmetleri bütçesi 2021 yılı bütçesine göre yüzde 103 arttırarak 2022 yılında 38 milyar 729 milyon TL'ye çıkarılmıştır.

Aile hekimliği sayesinde hamilelerde doğum öncesi ziyaret oranı yüzde 70'ten yüzde 99,7'ye çıkarılmıştır. Hastanede doğum oranı yüzde 75'ten yüzde 98'e çıkarılmıştır. Bebek başına izleme oranı yüzde 3,4'ten yüzde 9'a çıkarılmıştır. Tabii ki bunların hepsi önemli göstergelerdir. Yine, yenidoğanlarda oluşabilecek hastalıkları erken teşhis ve tedavisi yönünden yeni doğanlarda 2005 yılında işitme taramasının, 2007 yılında hipotiroidi taramasının, 2009 yılında biyotinidaz eksikliği taramasının, 2015'te kistik fibrozis taramasının, 2017'de konjenital adrenal hiperplazi taramasının hayata geçirilmiş olması gerçekten de yeni doğanlarda oluşabilecek hastalıkları önleme açısından çok önemli adımlardır. Bunun yanında yine Bakanlığımız tarafından müjdelenecek, SMA hastalığı için, evlenecek kişilere yine gen taraması yapılmış olması bu hastalığı önleme açısından da önemli bir adım olacaktır.

Diğer taraftan, çocuklara demir desteği 2004'ten beri verilmektedir, d vitamini desteği 2005'ten beri verilmektedir ve yaklaşık olarak 18 milyondan fazla çocuğa erişilmiştir.

Çocukluk çağı aşılamalarında Genişletilmiş Aşı Programı'na geçilerek yüzde 95'in üzerinde başarı sağlanmış ve bu hedef de Dünya Sağlık Örgütünün 2011-2021 hedeflerinin üzerindedir.

Covid sürecinde aşı geliştirme çalışmaları sürerken aynı zamanda aşı tedarikinde ve aşılamada bir sıkıntı yaşanmamış, Sinovac aşısı ve BioNTech aşısı uygulanmıştır. Tabii ki burada gönüllülük ilkesi esas alınmıştır ve halkımıza daha çok gönüllü olarak aşı yaptırılması tavsiyelerinde bulunulmuştur. Hükûmetimiz tamamen aşılama oranlarının arttırılması yönünde çaba sarf etmiş, başka ülkeler gibi zorunlu aşı yaptırma seçimine gidilmemiş, vatandaşımız da buna uymuş. Bugün baktığımızda birinci doz aşı 56 milyon yapılmış ve aşılanması gereken oranın yüzde 90,37'sine ulaşılmış; ikinci doz olarak da 50 milyon 93 bin aşı yapılmış ve aşılanması gereken hedefin yüzde 80'ine ulaşılmıştır. Diğer taraftan da üçüncü doz olarak 13 milyon doz aşı yapılmakla beraber toplamda 119 milyon 602 bin doz aşı yapılmıştır.

Görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti gerçekten bu konuda da oldukça başarılıdır ve gerekirse aşı karşıtlarına karşı daha sonra diğer ülkelerin aldığı tedbirler gibi tedbirler alabilir. Yani kapalı alanlara aşısı olmayanların girememesi gibi veya toplu taşıma gibi hizmetlerden faydalanma gibi kısıtlamaya gidebilir ama şu anda Sağlık Bakanlığımız bunu öngörmemektedir.

Aile hekimlerinin çabaları ve sağlıklı hayat merkezlerinin hayata geçirilmesiyle sağlıklı yaşlanmak için önlenebilir hastalıkların önlenmesi açısından çok önemli çalışmalar yapılmaktadır. Diğer taraftan, bu çalışmaların neticesinde günümüz için çok önemli problem olan obezite gibi, şeker hastalığı gibi ve kalp damar hastalığı gibi önlenebilir hastalıkların önlenmesinde önemli mesafeler katedilmiştir. Halk sağlığı laboratuvarları da daha etkin hâle getirilerek daha fazla tahlil yapılabilir hâle getirilmektedir.

AK PARTİ iktidarlarında çok önemli bir mücadele de sigarayla mücadelede kapalı alanlarda sigara içme yasaklanarak gerçekten de devrim niteliğinde bir adım atılmış ve bugün 578 sigara bırakma polikliniğinde 942 sertifikalı hekimle halkımıza sigara bırakma konusunda yardımcı olmaya çalışılmaktadır ve sigara bırakmada kullanılan ilaçlar da ücretsiz olarak verilmektedir. Bu hizmetten şimdiye kadar 1 milyon 245 bin vatandaşımız faydalanmıştır.

Diğer önemli bir mücadele de kanserle mücadele. Gerçekten de 231 merkezde ve ayrıca gezici araçlarla kanserlerin erken teşhis edilmesi bakımından KETEM'ler daha aktif hâle getirilmiş, sayısı artırılmış, bu yolla kolorektral kanseri taramaları, meme kanseri taramaları, serviks kanseri taramaları gibi kanser taramaları yapılarak, erken teşhis edilerek bunların tedavi edilebilmesi sağlanmıştır. Tıbbi durumları nedeniyle özel gereksinimi bulunan, engelli, yaşlı ve kronik hastalıkları nedeniyle evde yatağa bağımlı olan vatandaşlarımızın ihtiyaç duydukları ve evde yapılması mümkün olan sağlık hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırmak için evde bakım hizmeti hayata geçirilerek bu durumda olan hastalarımızın mağduriyetleri ortadan kaldırılmaya çalışılmış, böylece hastanelere olan ihtiyaç azalmıştır. 2012 yılından bu yana toplam 1 milyon 800 bin hastaya evde sağlık bakımı hizmeti verilmiştir ve kayıtlı hasta sayısı da 550 bine çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, acil hizmetleri... 17 Kasım 2021 tarihinde ABD'de yaşanan bir olayla ilgili haberler çıktı. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum: ABD'de hamile olan Kelsie VanMeveren isimli kadın, doğum için kendi arabasıyla yola çıkar, hastaneye 1,5 kilometre kala aracı bozulur ve ambulans hizmetlerini kendisini hastaneye götürmesi için arar, kendisini götüreceklerdir ama 1,5 kilometrelik yol için bin dolar para isterler. Kadın bu ücreti ödemeyeceğini bildirir ve bunun üzerine ambulans gelmez, hamile ve doğumu yakın olan kadın kış günü bu yolu yürüyerek hastaneye varır. Yolda eşine suyunun geldiğini ima ederek "Bacaklarım sırılsıklam, hava da çok soğuk, ne kadar var?" diye soran bu bayan üç gün sonra kucağında bebeğiyle videoyu paylaşmayı da ihmal etmez.

Şimdi, ülkemizdeki 112 acil hizmetlerine bakalım: Acil sağlık hizmetlerinde âdeta devrim niteliğinde değişiklikler yaşanmıştır. AK PARTİ iktidarları öncesi ambulans hizmetlerinden faydalanabilmek için ilk önce mazot parasını yatırmanız gerekirdi, eğer yatıramazsanız hizmet alınamayan dönemden sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın 84 milyon kişiye ve ülkemizde misafir olarak kalan yabancı uyruklu kişilere dâhil ülkemizdeki tüm insanlara ücretsiz acil sağlık hizmeti verilmeye başlanmıştır. Sadece bununla da kalınmamış 2000'li yıllarda 107 bin kişiye 1 ambulans düşerken günümüzde 14 bin kişiye 1 ambulans düşecek şekilde ambulans sayısı artırılarak hizmetin süresi kırsalda otuz dakikaya, kentsel alanda on beş dakikaya indirilmiştir. Ülkemiz ve bizler için hayal olan uçak ve helikopter ambulansları ve deniz ambulansları hayata geçirilerek kimliğine, statüsüne, ekonomik durumuna ve uyruğuna bakılmaksızın kimin ihtiyacı varsa ona tahsis edilmektedir. İşte, Türkiye'nin farkı budur ve Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olmak bu kadar kıymetli ve önemlidir diyorum.

Değerli milletvekilleri, hastane hizmetlerinde de gerçekten 2005 yılında yapılan köklü bir değişiklikle diğer kamu kurumlarına ait hastaneler Sağlık Bakanlığına aktarılarak tek elden yönetime geçildiği gibi, ikinci, üçüncü basamak tedavi hizmetleri veren hastaneler için yeni standartlar geliştirilmiş, her hekime bir poliklinik odası yapılandırılarak hekimlerin daha etkin ve verimli çalışabilmesine fırsat verilmiştir. Buna bağlı olarak hekim seçme hakkı getirilmiş, diğer taraftan Hasta Hakları Birimi kurulduğu gibi hasta ve çalışan memnuniyetine önem verilmiş ayrıca sağlık çalışanlarına şiddeti önleme adına da -bunları yapanları kınıyoruz- önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Hastanelerin fiziki şartları yeniden düzenlenmiş, hasta odaları 4,6,8 kişilik koğuş tipi oda sisteminden tuvaleti, banyosu olan, hasta refakatçi koltuğu, buzdolabı, televizyonu olan 1 veya 2 kişilik nitelikli odalara geçilmiştir. Yoğun bakım ve ameliyathane şartları yeniden düzenlenerek standartlar artırılmış, yoğun bakım yatak sayısı 869'dan 24.270'e çıkarılmıştır. Arkadaşlar, bu sayede pandemi sürecinde yoğun bakımlarda yer olmadığı için Allah'a şükür hiçbir vatandaşımızı ölüme terk etmedik. 100 bin kişiye düşen erişkin yoğun bakım yatak sayısı 2021 yılında 39,7 olup OECD ortalaması 14,1'in; Avrupa ortalaması 15,9'un çok çok üzerindedir. Tüm bu değişiklikler sayesinde -2002 yılında- doğumda beklenen yaşam süresinin 72,5'ten 78,6'ya çıkmış olması gerçekten de sağlıkta önemli bir dönüşümün yaşandığını göstermektedir.

Yine, göstergelerden bir tanesi bebek ölüm hızı. Her bin canlı doğumdan 31,5 bebeğimizi kaybederken bu sayının 8,5'lara düşmüş olması önemli bir göstergedir.

Yine, anne ölüm hızlarının yüz binde 64'ten 13,1'e düşmüş olması önemli bir göstergedir.

Yine, sağlıktan memnuniyet oranının 39,5'lardan 72,1'lere çıkmış olması bunun önemli bir göstergesidir.

Aynı zamanda -arkadaşlar söylediler- sağlığa başvurunun 3,1'den 9'lara çıkmış olmasını, bunu sanki insanlar daha çok hasta oluyormuş gibi vatandaşa algılattırıyorlar; bu, son derece yanlış.

(Gürültüler)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hayır, ondan değil. Yani insanlar hizmete ulaşabiliyorsa... Eskiden hizmete ulaşmak için insanların büyük bir kısmının sağlık karnesi yoktu, sosyal güvenceden eksikti, buna ulaşamıyordu ve dolayısıyla da şimdi imkân var. Şimdi, devletimiz Allah'a şükür 84 milyonun hepsine ücretsiz sağlık hizmeti verdiği gibi diğer taraftan da ilaçlarını köydeki vatandaşın evine kadar ulaştırıyor. Yani bunları diyelim ki fark etmeseniz de vatandaşımız bunların farkında, bunları görüyor.

Diğer taraftan, anne dostu hastane sayısını arttırarak...

Arkadaşlar, ben sizinle bir şey paylaşayım, tamam mı. Şimdi, Sağlık Bakanlığımız, Uşak'ta yeni bir hastane, ilave bir hastane yaptı ve dolayısıyla da kadın doğum ve çocuk hastanesi... Ya, oraya gittim.

(Gürültüler)

HABİP EKSİK (Iğdır) - Şehir hastanesi...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, ikili diyalog usulümüz yok. Rica ediyorum, herkes sırası geldiğinde herkes fikrini... Katılmak zorunda değilsiniz sırası geldiğinde fikrinizi söylersiniz.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Diyelim ki hamile olan bir kardeşimiz kendi odasında yatıyor. Tek kişilik oda, tuvaleti, banyosu, hepsi içeride, otel odası gibi, tamam mı. Ve doğum geldiği an, doğum sancıları başladığı zaman yatağın alt kısmı hemen çıkarılıyor ve kolları takılıyor, doğum yatağı oluyor ve hiç yerinden ayrılmadan doğumunu yapıyor. Bu, gerçekten de çok çok güzel bir şey.

Diğer taraftan, anne doğum yaptı, iyi, çıktı hastaneden ve bebek hastanede kaldı. Bu bebek kaldığı zaman, eskiden bu bebekler diyelim ki yoğun bakımda kalıyordu. Bu anneleri biz, bir sandalye üzerinde bekletiyorduk çocuklarını emzirmeleri için. Elhamdülillah, bugün, bu çocuklar yoğun bakımdan çıkana kadar... Anne oteli geliştirdik biz. Bunlar da 1-2 kişilik odalar, aynı hasta odası gibi ve burada çocuk iyileşene kadar kalıyorlar.

Arkadaşlar, sizden istirhamımız, gidin bir hastaneleri görün ya, görmeden her şeye karşı çıkıyorsunuz arkadaşlar. Yani görünce siz de gerçekten nereden nereye geldiğimize bakacaksınız ve bunu takdir edeceksiniz.

Diğer taraftan, mesela, TÜRKÖK Ulusal Kemik İliği Bankasının geliştirilmesini çok önemli buluyorum. Organ naklinin de sayıları kat kat artmıştır.

Diğer bir sistem, tabii ki Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nde birtakım olumsuzluklar olmasına rağmen aslında modern yaşam anlamında iyidir ama Sayın Bakanım, burada da tabii ki Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ne de ulaşamayan veya işlemleri yapamayacak yaşlı hastalar için de yine başka yöntemlerin geliştirilmesini ben tavsiye ediyorum.

Diğer bir yöntem, tabii ki e-Nabız sistemi sayesinde -bugün 55 milyon kişi kullanıyor arkadaşlar- gereksiz MR, BT, mamografi çekimleri yaklaşık yüzde 29 azalmıştır. Bugün, hepiniz e-Nabız sistemine giriyorsunuz arkadaşlar, eskiye ait size ne teşhisler konmuş, hangi ilaçlar verilmiş, hangi tahliller yapılmış görüyorsunuz. Bunlar gerçekten tasarruf açısından da çok önemli ve bu sayede yaklaşık yüzde 32'lik gereksiz tahlillerden vazgeçilerek tasarruf yapılmıştır.

Diğer bir şey -arkadaşlar, zamanım çok az kaldı- sağlık yatırımları. Ülkemizde...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bu arada zamanınızı aştınız. Bir buçuk dakika ek süre veriyorum, yarım dakikası gitti zaten.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, sağlık yatırımlarında biz, 2.607'si birinci basamak ve 1.214 tanesi ikinci basamak olmak üzere çok sayıda hastane yaptık arkadaşlar; ağız ve diş sağlığı merkezi yaptık. Mesela, Uşak'ta hastane yapılmayan ilçemiz kalmadı bizim tamam mı. Burada, siz, tabii kamu-özel iş birliğini eleştiriyorsunuz ama arkadaşlar, neticede devletin imkânlarının yetmediği yerde buna başvurulabilir. Burada, sizin halkı aldattığınız bir netice var. Burada, kamu-özel iş birliğiyle yapılan hastanelerde, bu hastanelerde diyelim ki fizik tedaviyi, görüntüleme sistemlerini, laboratuvarlarını, yemek işlemlerini, temizlik işlemlerini ve oradaki elektrik parasını, su parasını, badanasını, boyasını, hepsini bu şirket tamamlıyor arkadaşlar yani bunun hepsini kira gibi göstererek vatandaşı yanıltıyorsunuz. Tabii, bu tercih meselesidir, sadece kamu-özel iş birliğiyle değilki. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı kendisi de altı tane şehir hastanesi yapmıştır ve yine devlet bütçesinden 9 tane şehir hastanesi yapmaktadır. Dolayısıyla da arkadaşlar, biz sağlıkta gerçekten de hem kapsayıcı hem kalitesi yüksek ve dolayısıyla da memnuniyet oranı yüksek ve çok önemli mesafeler katettik. Ben, Sayın Bakanım, bu hizmetlerde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere size ve ekibinize canıgönülden teşekkür ederim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz, süreniz dolmuştur.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bir dakika rica ediyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Rica ediyorum Sayın Güneş, süre veremiyorum.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii ki sağlık çalışanlarımızın özlük haklarıyla ilgili dile getirdiğiniz...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) ¬- Bir dakika...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Peki, sizden bir dakika veriyorum.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ben de uzun süredir bununla ilgili uğraşıyorum. İnşallah, bu konuda kısa sürede müjdeli haberlerinizi bekliyoruz; bu çok önemli. Yani, döner sermayeden sabit kısmının bordrolu maaş kısmına aktarılması ve özlük haklarının artırılması gerçekten de çok önemli. Sağlık çalışanlarımızın en büyük talebi budur diyorum ben.

2022 yılı bütçemizin hayırlı olmasını temenni eder, hepinizi saygıyla selamlarım.