KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Bakan, değerli bürokrat arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'nin en temel probleminin, geçtiğimiz dönemde ve hâlâ devam etmekte olan en temel sağlık probleminin Covid salgını olduğu bir gerçek. Yalnız, bu Covid salgını süresince biz bir muhalefet anlayışından ziyade bir tıp doktoru ve geçmişte Sağlık Bakanlığı bürokrasisinde görev yapmış, sorumluluk taşımış birileri olarak davranmaya çalıştık. Ben çıkardım; yaklaşık 34 ayrı dönemde, ayrı zamanda çeşitli konularda tavsiye ve uyarılarda bulunmuşuz. Tabii, bunu söylerken teknik kimliğimizden cesaret alarak söylüyoruz yoksa bizim, bürokrat arkadaşlara dışarıdan gazel okuyacak bir niyetimiz olamaz. Ancak siyaseten hadisenin doğru yönetilmediği kanaatindeyim. Sebebi de şu Sayın Bakan: Her şey sağlık bürokrasisine ve Sağlık Bakanlığına bırakılmadı diye düşünüyorum. Bu içinden geçtiğimiz rejimin bütün alanlarda olduğu gibi Sağlık Bakanlığı yönetiminde de komplikasyonlarına şahit olduk. Zaman zaman Sağlık Bakanlığının tavsiye ve iradeleri dışında sokağa çıkma yasakları veya yasakların ortadan kaldırılması gibi açık beyanlarla basına yansıyan olaylarla karşılaştık.

Bu arada erken tutumlar oldu. Mesela, hidroksiklorokin kullanımı Sağlık Bakanlığının çok aceleci ve erken tutumuydu. Fransa'da, sanıyorum Marsilya'da bir hastanede başlayan hidroksiklorokin kullanımı bütün dünyayı etkisi altına aldı ama biz fazla etkisi altına girdik. Hatta hidroksiklorokin depolayan, depolaması dâhil... Fakat siz de, meslektaşlarım da çok iyi bilir ki hidroksiklorokin iki ucu sivri bıçaklardan bir tanesidir; aynı zamanda hem antiaritmiktir hem de aritmiktir yani hem kurtarır hem öldürür, yerinde kullanılması gereken ve kontrol edilmesi gereken bir ilaçtır. Ne yazık ki biz bazı hastaları taburcu ederken, evlerine gönderirken bu hastaların bu ilaçları eline verip "Evinizde kullanın." diye gönderdik.

Bu arada bu tür zor zamanlarda sağlık yönetimi bilgiye dayalı olarak yapılır. Bunun için de elimizde verilerin hep olması gerekirdi. Mesela hidroksiklorokin kullanımına başlarken Sağlık Bakanlığı kontrol grupları kurmadı dolayısıyla ben baktım, soru önergesi verip "Bunu bu tedaviden kaldıralım." dediğim zamanla Sağlık Bakanlığının bunu protokolden kaldırdığı zaman arasında büyük bir zaman farkı var. Biz, tabii, demokrasisi ve demokrasi gelenekleri çok sık yapılan darbeler yüzünden yerli yerine oturmuş bir toplum veya yönetim olamadık yani bizim geleneğimizde, geçmişte -kendimi kastetmiyorum- devlet deneyimi olan, bürokrasi deneyimi olan insanlardan tavsiye almak âdeta bir zül olarak görülür; bazen de hatta o tavsiyeler verildiği için ters etki de yaratabilir.

Şimdi, bir başka konu, Covid süresince -ne yazık ki- tutulan istatistikler, ölüm nedeni olarak yazılan teşhisler de doğru değildi. Çoğu zaman Dünya Sağlık Örgütünün bize önerdiği kodlama sistemini kullanmadık. Burada tek tek çıkarmaya gerek yok çünkü burada niyetim sadece siyasi bir konuşma yapmak değil, bundan sonra yapılacaklara ışık tutmaya çalışmak ama benim elimde belgeler var. Covid'den vefat etmiş, hastalığın komplikasyonlarından, vefat ettiğini yazıyor. Evet, Covidli hasta tabii ki pnömoniden vefat edebilir ya da bir böbrek yetmezliği gelişebilir ya da dissemine intravasküler koagülasyon nedeniyle vefat edebilir ama "Covid" kodlamasını koymazsanız böbrek yetmezliğinden ölmüş olur, o zaman da...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Çıray, son cümlelerinizi alalım lütfen.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkanım...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Benim süremden verebilirsiniz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Durmuş Bey'den dört dakika ilave ediyoruz, peki.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Durmuş Bey hesap adamı olduğu için beş dakika vermiyor, dört verdi dikkat ederseniz; vardır bir hesabı.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Parayla uğraşanlar böyle oluyor.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, dolayısıyla elimizdeki ölüm oranları ve hastalık oranları doğru yansımadı. Nitekim sonra siz, o meşhur "turkuaz tablo" diye nitelenen tablo yerine yeni bir tabloyu ihdas ederek gerçeğe yakın rakamları açıklamaya başladınız. Bunun problemi şu oldu: Yönetim problemi. Yönetim bilgiye dayalı yapılır çünkü. Yani elinizdeki veriler çok doğru değilse bu doğru olmaz.

Bu, yerli aşı meselesindeyse 13 ayrı yerde -elimdeki bilgi yanlış değilse- çalışma yapıldı. Bunların neden bir yerde koordine edilip masrafı da en az tutarak tek alanda yapılmadığı konusu ayrı bir problem. Ama bakınız, bu ülkede yapılan, taş üstüne taş koyulan her şey bizi gururlandırır. Ama sonuçta yanılmıyorsam, bana gelen bilgiler doğruysa yerli aşı dediğimiz, Sinovac'ın ismi "Turkovac" olan şekli. Bu da yapılsın, buna da itirazım yok ama pratiğinde de yaşayarak gördük ki BioNTech'in etkililiği yok. O hâlde bence siz şu anda doğru yoldasınız Bakanlık olarak BioNTech aşılaması konusunda, buradan çıkılmamasını bir hekim, bir eski bürokrat olarak size yine tavsiye ediyorum Sayın Bakan.

Yeni bir bilgiye ulaştım, Hans Kluge, Dünya Sağlık Örgütü Bölge Direktörü size bir teşekkür "tweet"i atmış, o "tweet"inde diyor ki: "Bu salgını ancak dayanışmayla yönetebiliriz... Bu doğru, ancak "Avrupa'daki yoğun bakımlar ve hasta yatakları konusunda sıkıntı olursa bizim hastalarımızı kabul etme konusunda Sayın Bakanın teklifini teşekkürle karşılıyoruz." diyor.

Sayın Bakanım, şu anda Avrupa'da bütün varyantlar kol geziyor başta İngiltere olmak üzere, onları Türkiye'ye taşırız. Başlarının çaresine baksınlar. Yani bu yeni konjonktür, dünyada yeni bir şey daha ortaya çıkardı -hani hep diyoruz ya "Covid'den sonra dünya aynı olmayacak." diye- yeni bir lojistik ve yeni bir yerli ve millî sağlık anlayışını ortaya çıkardı. Yani bütün lojistiğiniz ve imkânlarınız kendinize ait olacak çünkü herkesin başı sıkıştı mı size hiçbir şey göndermiyorlar.

Bu arada, üzülerek söylemek istiyorum ki şu ya da bu kişilerin ihmalleriyle Türkiye'de, vefat etmemesi gereken sayıda, çok sayıda insan vefat etti. Bu benim iddiam ama bu iddia subjektif bir iddia; bunun objektif hâle dönüştürülmesi için gelin siz önderlik edin, bu Mecliste ciddi bir araştırma yapılsın. Bakın, Brezilya'da bir araştırma yapıldı ve şu anda, Kongredeki araştırma komisyonu Brezilya Başbakanını insanlığa karşı suç işlemekle suçlayarak hakkında dava açıyor yani zamanında ve yerinde almadığı tedbirlerle çok sayıda insanın ölmesine neden olduğu için. Çünkü söz konusu ettiğimiz şey basit bir "Pardon ya!" diyeceğimiz, "Affedersiniz, yanlışlık oldu." diyeceğimiz bir hadise değil; vefatı olan her ailenin bütün ömrü, hayatı, istikbali, geleceği, hayalleri değişiyor; büyük bir travma.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmek üzeredir, son cümlenizi alayım.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Dolayısıyla, böyle bir araştırma komisyonunu -iktidarın desteğiyle- talep ediyorum. Türkiye'de, bu vatandaşların canını biz sokakta bulmadık ve yeminimizin gereği de bunu gerektirir.

Benim bu kısa sürede söyleyebileceklerim kısaca bunlardan ibaret. Bir de aile hekimleri adına bir ricam var, bakmanızı istiyorum. O da şu: Aile hekimleri için Bakanlık bütçesine konulan ödeneklerin, il sağlık müdürlüklerinin döner sermayelerine aktarıldığına dair bana bir bilgi geldi.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Çıray.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu da hukuka uygun olmayabilir.

Teşekkür ederim.