| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç)Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı d)Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 25 .11.2021 |
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, çok kıymetli bürokratlarımız, yöneticilerimiz, kıymetli Komisyonumuzun üyeleri, milletvekillerimizi ve salonda bulunan herkesi ben de saygıyla selamlıyorum.
Elbette her vakit özenli, güzel, kıymetli konuşmalar yapanlara "baş tacı" diyoruz, "eyvallah" diyoruz, sağ olsunlar fakat maalesef, konuşması boşluğa düşenler de çokça oluyor, buna her gün rastlıyoruz. Mesela bugün deveye sorulan klasik soruyu gündeme getirip, sonra cevabını da iletip başlayanlar oldu ve aynı cümleyle, aynı şekilde karşı tarafta da başlayacak, karşı konuşmalara vesile olacak değerlendirmeler yapanlar da oldu. Ama o yapılırken böyle bizim aklımızda da bir kurban hikâyesi anlatımı vardır; peygamberi, ismi, oğlu, meleği, kurbanı, hepsini yanlış anlatan bir hikâye vardır ve onun sonunda "Bunun neresini düzelteyim?" sorusuna muhatap olan hikâyeyi aslında ve onu anlatan kişiyi aklımıza getirdi. Veya mesela "Yirmi neredesin Sayın Bakan? 'Şunları şunları yapacağız.' diyorsunuz, yirmi yıldır neredesiniz? Bu Hükûmet sağlığın en temel yapı taşlarını yıkıyor." ifadelerini kullananlar oldu. Şimdi, bunun neresini düzeltelim? Nereden başlayalım düzeltmeye? Sağlık bütçesinde personele ödenen miktarın oransal olarak azaldığı verisini söyleyip bu veriyi sağlık hizmetinin Türkiye'de çok çok geriye gitmesi olarak yorumladılar. Şimdi, oturup veri nasıl okunur, nasıl yorumlanır, nasıl ilişkilendirilir anlatmaya nereden başlayalım? Neresini düzeltelim? Defalarca açıklanmış olmasına rağmen nöbet süreleri üzerinden abartılı rakamlar vererek burada aldıkları söz sürelerinin ziyan edilmesini biz nasıl düzeltelim, nasıl telafi edelim? "Keşke sağlık hizmeti ücretsiz olsa." diyen bile oldu bugün burada. Bunun neresini düzeltelim Başkanım? Var mı bir tavsiyeniz Başkanım? Neresini düzeltelim? "Parası olmadığı için aşı olamayan insanlar var. Niçin anlatıyorum bunu? Eşitsizlik var ve çoğalıyor." dedikten sonra "Keşke bu bütçenin çoğu güvenliğe gitmese, sağlığa gitse." söyleminin neresinden girelim konuşmaya, neresinden başlayalım? Mesela, Mardin Kızıltepe'de Kaymakamlığın Twitter hesaplarında yayınlanmış ve polis tarafından veya minarede imam tarafından yapılan Kürtçe, Arapça ve Türkçe anonslara, bilgilendirmelere ve bunların hâlâ o hesaplarda duruyor olmasına rağmen İçişleri Bakanlığının Mardin Kızıltepe'de pandeminin vatandaşa etkilerinin Kürtçe anlatılmasını Kaymakamlık, İçişleri Bakanı engelliyor gibi bir iddiayı Allah aşkına nereden başlayalım düzeltmeye, neresini düzeltelim? Şaşırıyoruz.
Pandemi sürecinde... (HDP sıralarından laf atmalar)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, herkes fikrini söylüyor; siz konuştunuz, dinleyelim Orhan Bey'i. Lütfen!
ORHAN YEGİN (Ankara) - "Pandemi sürecinde iktidar sınıfta..."
HABİP EKSİK (Iğdır) - İnsanların sözlerini çürütüyor Sayın Başkan. Cevap vermesi lazım ya da fikrini söylemesi lazım, bu şekilde olmaz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Niye, siz mi belirleyeceksiniz başkalarının nasıl konuşacağını? Öyle şey olabilir. Hakaret etmediği sürece her türlü fikri söyler. Katılırsınız katılmazsınız, beğenirsiniz beğenmezsiniz; sizin söylediğinizi başkası beğenmek zorunda değil, siz de başkasının söylediğini beğenmek durumunda değilsiniz, herkes fikrini özgürce ifade edecek, millet de son takdiri yapacak.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Tarafsız davranın Sayın Başkan.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ben tarafsız davranıyorum. Ne taraflılığımı gördünüz?
HABİP EKSİK (Iğdır) - Şu an taraflı davranıyorsunuz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - O zaman siz konuşun, siz dinleyin, hep sizin fikirleriniz söylensin. Bu mu demokrasi? Demokrasi bu mu size göre? Hep siz söyleyin, siz konuşun, demokrasi böyle bir şey olsun o zaman. Öyle şey olabilir mi?
Buyurun, devam edin Orhan Bey.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, giden süre bendendir.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ekleyeceğim.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Eyvallah.
"Pandemi sürecinde iktidar sınıfta kalmıştır." cümlesiyle özetlenen, dünyaya örnek başarıyı göremeyen söylemin gözünü mü, açısını mı, dilini mi, Başkanım, neyini düzeltelim? Batı hayranlığıyla Amerika'da sağlıkta bütçeye ayrılan pay yüzde 17 küsur, İsviçre'de 10 bilmem kaç küsur, Almanya'da bilmem kaç küsur, Fransa'da yüzde 11...
HABİP EKSİK (Iğdır) - Siz önce doğru şeyler yapın.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşım, yapmayın lütfen. Bu yaptığınız usule aykırı, size yapılsa bu davranış hoşunuza gider mi? Size aynısı yapılsa, şu yaptığınız size yapılsa hoşunuza gider mi? Sadece bunu kendinize sorun.
Buyurun.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Batı hayranlığıyla Amerika'dan, İsviçre'den, Almanya'dan, Fransa'dan sağlık için bütçede ayrılan payları yüceltip "12'ler, 13'ler, 15'ler, 16'lar, 17'ler" deyip sağlık hizmet sunumunda vatandaşa verilen sağlık hizmetinin kalitesinde ve vatandaşa verilen sağlığın ücretiyle ilgili yansımalarda yapılan farklılıkları burada konuşmadan; Amerika'da, Almanya'da, Batı'da, Avrupa'da basit bir kalp ameliyatı için vatandaştan alınan ücretin ne olduğuna bakmadan hayran oldukları Batı'ya güzellemeler yapanların ülkeleriyle gurur duymalarına engel olan hangi duygu ve insaf terazisini düzeltelim Başkanım? Allah aşkına!
Yerli ve millî bir aşının geldiği süreçten gurur duymayan, geç de olsa, güç de olsa, Allah razı olsun, dünyanın sayılı aşı üreten ülkelerinden biri olmamızın onurunu yansıtmayan cümlelerin, duyguların, hissizliğin neresi üzerinden konuşalım? Biz bu söylenenleri ve söyleyenleri kendi kendileriyle baş başa bırakalım. Bu söylemlere ve sahiplerine "Allah iyiliğinizi versin." diyelim, şifa dileyelim.
Kıymetli hazırun, hastanede dünyaya gelenlerle, yeni doğan bebeklerle, hastanede hayatını kaybedenlerin çıkarılan faturalar ödenmediği için rehin tutulduğu Türkiye'den bugün "Çiftçilik yaparken o gelemedi, biz gidelim, aşısını yapıp onu, vatandaşımızı tehlikeden koruyalım." diye hiçbir ücret talep etmeden tarlasında, bahçesinde vatandaşının ayağına güler yüzle ulaşıp hizmetini sunan bir sağlık sisteminin, bir hizmetin küçük görülmesi vicdan ve ahlaken mümkün değildir ve onu bu millete sunanların çabasının bu şekilde küçük görülmesi, her hizmeti, sadece büyükşehirlerde ve gelir düzeyi yüksek kesimlere sunulan hizmetleri Türkiye'nin her yerine taşıma gayretini ortaya koymuş ve tüm vatandaşlarına her türlü hizmeti ve sağlık hizmetinde aynı kalitede hızla ulaştırmayı gaye edinmiş ve bunu başarmış bir on dokuz yılın başarısının öyle sıradan bir başarıymış gibi sunulması eğer vicdan taşıyan biriysek, insaf taşıyan biriysek bizim için mümkün olmamalı. "Bir ambulans uçakla bir hasta şuradan şuraya taşınılıyor." diye bir haber işittiğimizde "Acaba hangi ağanın, paşanın, zenginin kendisi veya yakını?" sorusunun herkesin aklında yer ettiği, sorulduğu bir Türkiye'den; bugün, Van'ın Bahçesaray'ında, kışın kar yağdığında, yollar kapandığında, sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın gelinini doğuma yetiştirmek üzere havalanan, onu alıp hastaneye yetiştiren, doğumu gerçekleştiren ve onu ailesiyle, bebeğiyle, dedesiyle, torunuyla buluşturan; onlarca helikopterin, Türkiye'nin dört bir tarafında, doğusundan güneydoğusuna, yurt içinden yurtdışına, garibanına, yoksuluna, fakirine, imkân sahibine, herkese; Kürt'üne, Türk'üne, Alevi'sine, Sünni'sine ayrım yapılmaksızın bir hizmet sunan bir Türkiye'ye ve hiçbir ücret almadan, hiçbir ücret talep etmeden, istemeden bunu gerçekleştiren Türkiye'ye liderlik eden Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki bir kadro bunu eğer ulaştırmayı başarmışsa bu kadroya, bu Hükûmete, bu lidere dil uzatmanın her şeyi yaşayarak gören bu aziz milletin vicdanında bulacağı hiçbir karşılığı olmadığını ifade etmek isterim.
Kıymetli hazırun, on dokuz yılda ne yapmışsak, neyi hayata geçirmişsek, hepsi milletin gündüzünde, gecesinde, acısında, tatlısında, hayatının ta kendisinde yaşanmıştır ve milletimiz bize hep "Siz bunlara bakmayın, dedikleri kötü sözlere aldanmayın; durmak yok, yola devam edin." tavrını hep ortaya koymuştur Allah'ın izniyle. Ama on dokuz yıldır değişmeyen, ders almayan siyasi dil yine pandemide de karşımıza çıkmıştır. Sayın Bakan, ekibi, kurullar, tüm Hükûmet, Cumhurbaşkanımız, her birimiz pandemiden nasıl daha az yara alarak çıkabiliriz mücadelesi ortaya koyarken ama onların çoğunun, hepsi değil ama çoğunun yine "Biz kapanmaya karşıyız ama kapanmamaya da karşıyız. Kısıtlama yapılmasına karşıyız, kısıtlama yapılmamasına da karşıyız. Aşının gelmesine karşıyız ama bilin ki gelmemesine de karşıyız. Madem gelmişse zorunlu olmasına karşı olduğumuz gibi zorunlu tutulmamasına da karşıyız. İlacın vatandaşa verilmemesine karşı olduğumuz gibi ilacın vatandaşa tavsiye edilmesini de karşıyız. Biz pandemiye karşıyız ama onunla mücadele edilmesine de karşıyız." gibi daha onlarca örneğini verebileceğimiz tuhaf, tutarsız söylemlerle kamuoyunun ve yapılanların karşısına çıktıklarına, yine aynı yönteme başvurduklarına şahit olduk.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Müdahalelerden dolayı bir dakika ek süre veriyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.
Neredeyse iktidara geldiğimizden önceki yıl Meclise sunulmuş devletin gelir bütçesinin tamamı miktarınca bir rakamı bu yıl sadece ilaç harcaması olarak bütçeye koymuşuz. Onlar "Milleti hasta ettiniz, ilaç gideri arttı, tabii ki artacak." deyip dursunlar. Ne diyelim? İşimiz zor, işiniz zor Sayın Bakanım. Allah yardımcımız olsun Başkanım. Sayın Bakanım, Allah yardımcınız olsun. Cenab-ı Allah memleketin, milletin yardımcısı olsun. Cenab-ı Allah derdi millet, derdi memleket olan, sevdalısı olduğu milletinin, onun yükünü hafifletmek, onun yaşam standardını yükseltmek için büyük bir fedakârlık ortaya koyan kimse onun yolunu, bahtını açık etsin. Bütçeniz hayırlı uğurlu olsun.
Teşekkür ederim.