| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d) Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ)Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .11.2021 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sayın bürokratlar, sayın milletvekili arkadaşlarım, basının değerli emekçileri ve bu salonda bize hizmet eden değerli emekçi kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Komisyonumuza tekrar hoş geldiniz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, siz yokken pek çok bakanlık bütçesini görüştük. Ama gerçekten o kadar muhteşem bir bütçe getirmişsiniz ki gerçekten çok adaletli, çok vicdanlı, hak, adaleti koruyan bir bütçe (!) AKP, MHP çoğunluğu bir virgül bile değiştirmeyi gerek görmedi. Biz pek çok önerge verdik, daha haktan yana, daha adaletten yana bir bütçe olsun diye pek çok önerge verdik ama tek bir virgül değiştirmediler. Çok vicdanlı ve çok adaletli bir bütçe yapmışsınız Sayın Bakanım (!) Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakın ama 15 ekimde bütçeyi sundunuz ya Meclise, üzerinden kırk gün geçti. Arkadaşlar kırk gün önce "Maşallah." demişlerdi, "Maşallah." dediğiniz bütçe kırk gün yaşamadı, sizin "Maşallah." dedikleriniz gerçekten kırk gün yaşamıyor. Damat bey de bundan üç yıl önce yeni ekonomik program açıklıyordu, ondan önce de ekonomik programlar açıklanmıştı, ondan sonra da ekonomik programlar açıkladınız. Vallahi hangi ekonomik programı açıklarsanız, "Maşallah" diyorsunuz, kırk gün yaşamıyor. Bu bütçeniz de kırk gün yaşamadı Sayın Bakanım. Üstelik de benim anlamadığım bir şey, Sayın Bakan, siz bundan iki buçuk ay önce orta vadeli programı açıkladınız. Biliyorsunuz, her ekonomik plan bir temel üzerine oturur öyle değil mi? İçimizde mühendis arkadaşlar var, Cemal Bey de anlar mühendislikten, bir bina yaparsanız, bir proje yaparsınız önce, projenin statiğini yaparsınız. O statiğe göre bir deprem olursa binanın sağlam kalması için statik hesaplamaları yapılır ve o temelin sağlam olduğuna herkes inanır Sayın Bakan ve sonuçta da güveni sağlarsınız ve projeye başlarsınız. Siz dediniz ki: "Projenin temelini kuruyorum, orta vadeli plan, orta vadeli plana göre de, programa göre de 2022 yılında doların 9 lira 27 kuruş olacağını biliyorum, buna göre hesap yapıyorum." dediniz. Yeter mi? Yetmez. "Enflasyonun da yüzde 10'a doğru gerileyeceğini hesap ediyorum." dediniz. Yeter mi? Yetmez. "Faizin de bu çerçevede düşeceğini hesap ediyorum." dediniz.
Gelin, rakamlara bakalım: "9 lira 27 kuruş dolar." dediniz Sayın Bakan, "Maşallah." dediniz. Dolar kırk gün geçmeden 12 lirayı geçti. "Enflasyon yüzde 10'a doğru gerileyecek orta vadeli plana göre 2022 yılında." dediniz. Enflasyon şu anda, halkın enflasyonu yüzde 50, onu geçiyorum, sarayın enflasyonundan bahsediyorum. Hani, siz marketlere gidip "Fiyatlar çok ucuz." diyorsunuz. Ama sarayın enflasyonu yüzde 20 şu anda. Ve son iki ayda gelen yüzde 40'lık kur atağından sonra, dolar atağından sonra enflasyonun üç vakte kadar yani üç ay içinde yüzde 30'u geçeceğini hesap ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, yüzde 30, evet.
Bakın, ben size bir anekdotumu anlatayım Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı: Beni şimdi mal sahibim kira için aradı, bir ay önce artış zamanı gelmişti, "Ne artış yapacağız sayın ev sahibim?" dedim, "Yüzde 40 yapacağız Garo Bey." dedi. "Ya, yapmayın, bak, Hükûmet ne diyor? 'Enflasyon yüzde 19.' diyor. Ona en fazla ona göre zam..." "Ee, Garo Bey, siz demiyor musunuz Mecliste 'Enflasyon yüzde 40'tır.' diye? Bak, gördün mü, sen bana yüzde 40 zam yapman lazım." dedi ve yüzde 40 zammı aldı Sayın Cumhurbaşkanımız Yardımcısı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Dikkatli konuşmak lazım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Halkın enflasyonu yüzde 40 Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Ya, ev sahibi haklı, ev sahibi haklı çünkü benim kiramla geçiniyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bakın, benim kiramla geçinen bir insan o. Benim kiramla geçinmeseydi ben mücadele ederdim ama benden aldığı kirayla evine rızık götürüyor.
Bakın, ev sahibim geçen yıl ay çiçek yağını 45 liraya alıyordu, şimdi ay çiçek yağı 110 lira Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Ben nasıl diyeyim ki: "Sana yüzde 20 zam yapayım?" Çünkü evine rızık götürecek, çocuklarına ekmek götürecek. Ekmek 1,5 liraydı, şimdi 3 lirayı geçti, belki 4 liraya vuracak, ben ev sahibime nasıl diyeyim ki: "Yüzde 20 zam yapayım." Ama siz memura yüzde 5, yüzde 7 zam yapmayı reva görüyorsunuz; emeklimize yüzde 5, yüzde 7 zam yapmayı reva görüyorsunuz. Enflasyon farkını verseniz yüzde 19 zam yapacaksınız ama halkın enflasyonu yüzde 40, yüzde 50. Halkın alım gücü düştü Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
"Türkiye'yi uçuracağım." dediniz üç yıl önce, üç buçuk yıl önce. Vallahi, siz nereye uçuyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı bilmiyorum. Nereye doğru uçuyorsunuz? Kimi uçuruyorsunuz acaba? Vallahi, Sayın Cumhurbaşkanı markete gidip "Fiyatlar gayet makul." diyor, abur cubur alıyor, 1.000 lira ödüyor ama vallahi, yurttaşlarımız abur cubur almayı bırakın, ekmek alamıyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Vallahi, birilerini uçuruyorsunuz, gerçekten öyle yani size yakın çevre uçuyor. Siz zaten paralel bir evrende yaşıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Yani Türkiye başka bir yere doğru uçuyor, baş aşağı gidiyor o da, siz paralel bir evrende yaşıyorsunuz.
Bakın, biz Ağrı'daki çiftçilerimize gittik, bütçe buluşmaları yaptık. Ne diyorlar biliyor musunuz? "Ben tarlama gübre atamıyorum. Çünkü geçen yıl 1.500 lira olan gübre şu anda 8 bin lira." dedi çiftçi. "Benim ürünüme yüzde 20 zam verdiler, gübreye yüzde 500 zam var. Nasıl gübre atacağım?" dedi. Bu bütçede bununla ilgili bir dert var mı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı tarlasına gübre atamayan çiftçiyle ilgili veya ay sonunu getiremeyen emeklilerimiz var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bununla ilgili bir dert var mı bu bütçede? Hayır, yok. Öyle bir derdiniz yok. İşçiler mutfak masrafını karşılayamıyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bununla ilgili bir derdiniz var mı? Hayır, yok.
Bakın, şu anda mutfakta yangın var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Siz belki markete gitmiyorsunuz, en son ne zaman gittiniz bilmiyorum. Gidiyor musunuz markete? Ya, bir markete gidin, gerçekten gidin, abur cubur almayın ama temel gıda alacaksınız. Bak, ekmek alacaksın, ay çiçek yağı alacaksın. Ne lazım? Un lazım, değil mi? Bulgur lazım, mercimek lazım, yumurta lazım, et lazım. Bir bunları alın, fişini çıkarın, bir de bir yıl önceki fişi çıkarın, arada en az yüzde 50'lik fark var. Temel gıda ürünlerinden bahsediyorum, bunlar olmazsa olmaz.
Elektrik, su, doğal gaz, internet faturaları bin lirayı bulmuş durumda Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Asgari ücret 2.825 lira, en mütevazı ev 2 bin liraya çıkmış durumda. Geçen yıl bin lira olan kiralar şu anda 2 bin liraya çıkmış durumda. 2 bin lira kira, bin lira faturalar; asgari ücret 2.825 lira. Bu yurttaşlarımız taş mı yiyecek Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız? Bununla ilgili bir derdiniz var mı? Şimdi "Asgari ücrete yüzde 20 zam vereceğim." diyorsunuz, belki 25 olacak. E, gitti o, zaten gitti, şu anda oluşan kur atağıyla birlikte, zam yağmuruyla birlikte yüzde 25 gitti. Yüzde 50 zam yapsanız ne olacak? O da bir ayda gider. Çünkü bugün 13 dolar, yarın 15, öbür gün 20. 1990'larda böyleydi, Süleyman Demirel rahmetli ne derdi? "Ne veriyorlarsa 5 fazlası." derdi değil mi? "Öbürkü yüzde 30 veriyorsa ben yüzde 50 veriyorum." derdi. E güzel; işçiye, memura, emekliye yüzde 50 zammı verirdi ama enflasyon onu iki ayda götürürdü Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Aynı duruma düşmüş durumdayız biliyor musunuz? Ülkemiz enflasyon, faiz, kur sarmalında.
Hadi buyurun, siz faizi düşürecektiniz ya. Peki, size söyleyeyim, faizi nasıl düşürdünüz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Bütçemizde vergiler nereye gidiyor? Bu tabloyu açıklamıştım, bir daha bakmanız lazım ama. Nereye gidiyor vergilerimiz? 1 trilyon 250 milyar vergi toplayacaksınız garibandan. Nereye gidiyor arkadaşlar? Her 5 lira verginin 1 lirası güvenlik bütçesine gidiyor, silahlara gidiyor. Yine her 5 lira verginin 1 lirası faize gidiyor gelecek yılın bütçesinde -bu artacak da onu anlatacağım şimdi- yine her 5 lira verginin 1 lirası israfa ve yandaşlara gidiyor. Geriye kaldı 2 lira artı bütçe açığıyla birlikte geri kalan da 84 milyonun emeklisine, memuruna, işçisine rızkını çıkarmak için koyacağız, o da rızkını çıkarabilirlerse.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, siz "Türkiye'yi uçuracağız." dediniz. Türkiye baş aşağı çakılıyor. Niye çakılıyor? Çünkü tek adam rejimi sebeptir, ekonomik kriz sonuçtur, bu kadar nettir. Bakın, Türkiye bir şeyi deneyimledi: Tek adam rejimi. Tayyip Erdoğan dedi ki: "Bana yetkiyi verin, Türkiye'yi uçuracağım." Maalesef bazı ülkeler hata yaparlar, bazı milletler de hata yaparlar. Almanya'da da Hitler'e yetki verilirken Alman halkı "evet" oylarıyla vermişti ama büyük bir hata yaptığını, büyük bir yıkım yaşadıktan sonra anladı. Türkiye toplumu da tek adama yetkiyi verdi. Üç buçuk yılın sonunda Türkiye baş aşağı çakıldı ve bunu acı bir deneyimle yaşamış olduk.
Değerli arkadaşlar, bakın, Tayyip Erdoğan "Ekonominin kitabını yazdık." dedi ya Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, daha raflarda görmedik ekonomi kitabını, bir adalet kitabını gördük. Vallahi millet ona bayağı bir gülüyor. Hani, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde son sıralardayız, adalet yerlere sürünüyor, adalet boyutunda yerde sürünüyoruz. Ekonominin kitabını da merak ediyoruz ne zaman basılacak? Şu anda basılıyor. Aslında basıldı, bakın, bunun kitabını Daron Acemoğlu yazdı, size hediye etmiştim ama kitabı okumamışsınız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir daha hediye edeceğim, bunu bu sefer okuyun. "Why Nations Fail" yani niye uluslar düşer? "Ulusların Düşüşü" kitabını yazmış. "Niye uluslar çöker?" diyor biliyor musunuz? Tek adama yetkiyi verirseniz "Her şeyi ben bilirim." diyen tek adama yetki verirseniz "Uluslar çöker." diyor Daron Acemoğlu. "Kurumların işlediği, denge denetim mekanizmalarının olduğu ülkelerde refah oluyor, bunların olmadığı ülkelerde de ekonomi çöküyor." diyor Daron Acemoğlu. Bakın ülkemizde de denge ve denetim mekanizmalarının çöktüğü, kurumların çöktüğü "Her kurumun başkanı benim." diyen tek adamın Türkiye'yi inim inim inlettiği şartlarda yaşıyoruz maalesef. Meclisin de başkanı o, yargının da başkanı o, basının da başkanı o ve Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Merkez Bankasının da başkanı o, bütün kurumların başkanı o.
Meclisimiz şu anda sizi denetleyemiyor, sorularımıza cevap vermiyorsunuz. Vallahi bir soruma cevap verdiniz, manşet oldunuz. Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Çalışma Bakanı demişti ki: "Vallahi emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir çalışma yapıyorum." Herhâlde ağzına biber sürdünüz, hemen dediniz ki: "Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili çalışma yok." Niye diyemiyorsunuz biliyor musunuz? Çünkü kaynakları yandaşlara aktarmaktan vazgeçmiyorsunuz? Yalnızca yandaşlara aktarılan paranın beşte 1'iyle emeklilikte yaşa takılanları da geçirebilirdiniz ama siz dediniz ki: "Böyle bir çalışmamız yok." Böyle bir vicdansızlığa imza attınız. Ya, vazgeçin israftan, vazgeçin şu kapıdaki lüks Mercedes'ten Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Ne olacak ya? Yurttaşlarımız bak, evine ekmek götüremiyorlar. Niye vazgeçemiyorsunuz? Siz de bir halk çocuğuydunuz, bundan dört yıl önce geldiğinizde gayet mütevazı bir bürokrattınız.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hâlâ öyle.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gayet güzel hoşbeş etmiştik. Vallahi, sarayda kendinizi bozdunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, vallahi siz de yoldan çıktınız, gerçekten yoldan çıktınız, Mercedeslerde geze geze, saraylarda yaşaya yaşaya yoldan çıktınız; halkın derdinden anlamaz oldunuz. Ne olurdu halkın derdini duysaydınız, halkın derdine bir ses olabilseydiniz? "Ben bu Mercedes'e binmiyorum arkadaş, bu haramdır; halk açken, açıktayken, çiftçi tarlasına gübre atamıyorken bu haramdır." deseydiniz, vazgeçseydiniz, örnek olsaydınız ne olacaktı Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu nasıl bir konuşma tarzı?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Raydan çıkıyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ekonomi programı -dediğim gibi- temel üzerine kurulur, şu anda sizin temeliniz çürük. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, açıkladığınız orta vadeli program şu an çökmüş durumda. Biz, hangi temele göre sizi eleştireceğiz, bana söyler misiniz? Sunumunuzda ben bir şey görmedim. Hangi ekonomik programa göre ben sizi eleştireceğim?
Bugün, nihayet duyduk, Ekonomi Bakanı konuşamıyor, Lütfi Elvan'ın ağzı lal olmuş durumda. Niye? Çünkü alkışlayamadı, sustu, fırçayı yedi herhâlde, maalesef öyle bir durum oldu. Kendisi de herhâlde bu gece bir kararnameyle veya üç vakte kadar bir kararnameyle görevden affını istedi veya affedilecek, alınacak. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, müstakbel ekonomi bakanımız, muhteşem profesör Nebati programı açıkladı bugün, diyor ki: "Ben cari açığı kapatacağım, bunun sonunda da enflasyon düşecek ve Türkiye refah bulacak." Ben, size açıkça bir soru sormak istiyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bütün arkadaşlarıma da soruyorum: Dünyada böyle bir programı gerçekleştirmiş tek bir ülke var mı? Hani, Amerika'yı bir daha keşfetmekten bahsetmiyorum, yepyeni bir teoriden bahsediyorum. Böyle bir iddiayı gerçekleştirmiş tek bir ülke var mı? Şu şartlarda bahsediyorum: Parası pul olmuş, parasının hiçbir itibarı olmayan, parası konvertibl olmayan... Yani dünyada pul olmuş bir para, itibarsız bir para var; Türkiye'nin 450 milyar dolar dış borcu var; CDS primimiz 500 yani başka ülkeler dolar bazında yüzde 1'le, 2'yle borçlanırken biz dolar bazında yüzde 7'yle borçlanacağız. Bu şartlarda "Ben cari açığı kapatacağım ve Türkiye'de istikrar olacak, ekonomi olacak, istihdam olacak, millet iş bulacak, aş bulacak." önerisini gerçekleştirmiş tek bir ülke gösterin ben şu anda istifa edeceğim, milletvekilliğinden istifa edeceğim, vazgeçeceğim. Gerçekten, şu anda benim bütün hocalarım saçını başını yoluyor; ben de iktisat okudum ya! Arkadaşlar, iktisat teorileri var, kitaplar var. Ya, dünyada böyle bir öneri yok, hocalarımız... Ve Sayın Nebati'yi okutan hocalar da herhâlde saçlarını başlarını yoluyorlardır. Sayın Cumhurbaşkanı "Ben ekonomistim." diyor. Vallahi, onun hocaları da saçlarını başlarını yoluyorlardır herhâlde, "Ya, biz bu Erdoğan'a nasıl sınıf geçirttik, nasıl geçer not verdik?" diye saçlarını başlarını yoluyorlardır. Eğer ki Sayın Cumhurbaşkanı, hocasının sorduğu soruya karşılık "Faiz sebep, enflasyon sonuç." önerisini sınav kâğıdına yazsaydı, hocası sıfırı basardı "Sen kaldın arkadaş." derdi. Vallahi, herhâlde Sayın Cumhurbaşkanı o zaman takiye yapmış, inandığı şeyi oraya yazmamış "Faiz sebep, enflasyon sonuç." dememiş; bunu demiş olsaydı emin olun sıfırı basar geçerdi.
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Cumhurbaşkanı yirmi yıldır Türkiye'yi yönetiyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz yüksek faizi mi savunuyorsunuz?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Arkadaşlar, bu ekonomi programı yurttaşlarımızı felakete sürüklüyor; büyük bir sefalet dalgası geliyor ve bu hepimizi vuracak ama en çok... Ben size açıkça söyleyeyim: Bu ülkenin mağdurları size oy vererek sizi iktidar yaptı, bunu unutmayın, bu ülkenin yoksulları size oyu vererek sizi iktidar yaptılar. Bakın, size en çok bu ülkenin yoksulları oy verdiler ama şimdi siz Karun gibi zenginleştiniz, size oy verenler yoksullaştı. Ve iddiayla söylüyorum: Bu program, size geçmişte oy veren ama bir dahaki seçimde oy vermeyecek yoksulları daha yoksul yapacaktır, daha sefalet içinde yaşatacaktır. Vallahi, yandaş müteahhidin bir derdi yok, keyif çayı içiyor. Niye? Ya, euro geçen sene 7-8 lira, bu yıl 15 lira. Adam, Cumhurbaşkanı Yardımcısına gidiyor "E, Cumhurbaşkanı yardımcım, benim 4 milyar dolar bütçeden alacağım var; bu, 40 milyar yapıyordu, şimdi bana 60 milyar ödeyeceksin." diyor; ne güzel. Parayı alıyor, nereye götürüyor? Vergi cennetlerine götürüyor. Vergilendiriyor musunuz? Maalesef hayır.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, aldığı parayı nasıl vergilendirmiyor?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Peki, bu kimi zenginleştiriyor? Ya, açıkçası ben anlamıyorum; bir siyasi parti ya gerçekten cahillikten ya da gerçekten ihanetten bunu yapabilir. Bakın, şöyle: Ortada, yurttaşları bu kadar yoksullaştıran bir program var, zengini daha zengin yoksullu daha yoksul yapacak bir program var; 5 tane yandaş müteahhidinizi ve bir avuç zengini zenginleştiriyorsunuz. Açıkça söyleyeyim: Birisi, bir ülkeye kötülük etmek isterse ancak böyle bir iktidar programıyla çıkar. Ve bu program sizi götürecek emin olun; nasıl 2001 yılında Ecevit'i götürdüyse... O zaman MHP, ANAP, DSP iktidarı vardı, yüzde 5'e, 3'e düşürdü ya, 1994'te Çiller'i götürdü ya bu program "Faiz sebep, enflasyon sonuç." programı, onu da tarihin çöp sepetine attı ya, bu program da sizi götürecek. Siz umurumda değilsiniz, siz tarihin çöp sepetine gitmelisiniz ama benim derdim milletle, benim derdim yoksullarla, tarlasına gübre atamayan çiftçiyle, açlıkla yüz yüze olan yurttaşlarımızla. O açıdan, aklınızı başınıza devşirin arkadaşlar, bu yol, yol değil. Yazıktır, günahtır halkımıza. Gidin, biraz halkımızın yanına gidin, gidin esnafların yanına, gidin çiftçinin yanına. Vallahi gidemezsiniz, şu anda mümkün değil, gidemezsiniz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; bu bütçe tercihleri değişmelidir. Bakın, bu bütçe yeniden ele alınmalıdır arkadaşlar. Geçmişte de krallar, padişahlar vicdansız bütçeler yaparlardı saraylarında. Vergiyi halka salarlardı, yoksul halka, sonra bu vergiyle saray yaparlardı. O zaman Mercedes yoktu, lüks tahtırevanlar yaparlardı. Sonra ne oldu? Halk isyan etti bir noktada ve yetki parlamentolara geçti. O noktada da vicdanlı vekiller yoksul halktan değil zenginlerden vergi aldılar ve zenginlere değil, yandaşlara değil halka kaynakları aktardılar. Siz de bu yoldaydınız bir süre, işte saraylara, savaşlara para harcamıyordunuz; Sayın Cumhurbaşkanı Keçiören'de kiralık bir evde oturuyordu, mütevazı bir arabaya biniyordu. Şimdi halktan koptunuz, zenginleştiniz. Ne yaptınız? Aynı o kralın, padişahın yaptığı yola girdiniz ve kaynakları, vergiyi yoksuldan topluyorsunuz, yandaşa aktarıyorsunuz. Bunun bedelini ödeyeceksiniz, bu halkı yoksullaştırmanın bedelini ödeyeceksiniz ama hâlâ bir şansınız var: Bütçe Komisyonunda son gündeyiz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir virgül değişmedi ama belki siz bu konuda yol verirseniz değerli arkadaşlarımıza, bu anlamda bütçe tercihlerini değiştirebiliriz.
Bakın, biz bugün biz halkın bütçesini açıkladık. Belki 50 tane önerimiz vardı ama artık bunlardan vazgeçtik, son gün. Hiç yoksa şu halkımıza nefes aldıracak 6 maddelik bir öneri teklifi sunuyoruz. Gelin, halkın vicdanlı vekilleri olarak bu önerileri gerçekleştirelim. Bütçe tercihlerini değiştirirsek; bakın, savaşlara, faize, yandaşa ve israfa ayırdığımız kaynakları düşürürsek 300 milyar TL tasarruf edebiliyoruz bu bütçede, 300 milyar TL Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Bu 300 milyar TL'yle neler yapabiliriz? Tüm yurttaşlarımızın ihtiyaç sınırına kadar elektriğini, suyunu, doğal gazını ve internetini ücretsiz yapabiliriz, ihtiyaç sınırına kadar, tüm hanelere. Tüm hanelerin bin lira faturası var, 22 milyon haneye bunu sağlayabiliriz arkadaşlar. Bu anlamda yurttaşlarımızı her ay bin TL'lik faturadan kurtulabiliriz. Çiftçiler tarlasına gübre atamıyor, çiftçiye, tarlasına gübre atabilecek kadar doğrudan gelir desteği verebiliriz. Asgari ücreti vergi dışı yapabiliriz, üçüncü önerimiz arkadaşlar. Dördüncü önerimiz, üniversite öğrencilerine karşılıksız 2.000 TL burs verebiliriz arkadaşlar, gelin, barınamayan gençlere bunu yapalım. Beşinci önerimiz, esnafın banka ve vergi borçlarını uzun vadeli yapılandırabiliriz; faizsiz, uzun vadeli. Geliri olmayan tüm yurttaşlarımıza -en önemlilerinden biri bu- aylık 2.000 TL asgari bir gelir tanımlayabiliriz. 300 milyar TL savaşa, saraya, yandaşa israfa gidiyor, bunu kesersek açıkladığım tüm bu 6 maddeyi yapabiliriz. Bir yanda bir avuç Mercedes'e binecek, şatafat yaşayacak, vergi cennetlerine para kaçıracak, israf yapacak, saray yapacak... Gelin, bundan vazgeçelim.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Paylan, iki dakika ek süre veriyorum, lütfen toparlayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir yanda da 80 milyon yurttaş var, hangisini tercih edeceksiniz göreceğiz değerli arkadaşlar.
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu kişiyi tanıyorsunuz herhâlde Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Osman Kavala. Şu anda mahkemesi görülüyor arkadaşlar. Dört yıldır rehin durumda, mesnetsiz iddialarla rehin durumda. Önce dediniz ki: "Gezi'yi finanse etti." Beraat etti. Sonra "Ajan." dediniz, beraat etti. Sonra dediniz ki: "15 Temmuz'u yaptı." Beraat etti. Şimdi yeniden bir şey buldunuz, efendim, Beşiktaş Çarşı grubuyla birlikte Hükûmeti devirmeye çalışmış Osman Kavala. Bununla Osman Kavala'yı dört yıldır rehin tutuyorsunuz ve Osman Kavala için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dedi ki: "Derhâl serbest bırakın, .bu dosya hukuksuzdur, iddialar mesnetsizdir." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının üzerinden bir yıla yakın bir zaman geçti ve bu haftadan itibaren Avrupa Konseyi bizi yaptırım sürecine sokacak Niçin bu yola giriyorsunuz ya? Ne zaman bu kadar vicdansızlaştınız? Geçmişte Tayyip Erdoğan da haksız, mesnetsiz, hapse atılmıştı. Sekiz ay yattı, kısa dönem, sonra Cumhurbaşkanı oldu bu ülkede. Ne zaman bu kadar zalim oldunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? 65 yaşında bir insanı, bu ülkenin barışını, huzurunu isteyen, bu ülkenin toplumsal barışı için en çok mücadele etmiş sivil toplum aktivistlerinden birisini dört yıldır rehin tutuyorsunuz, sevgili arkadaşım Osman Kavala'yı. "Yazık değil mi, günah değil mi?"yi geçtim, hukuk neresinde bunun Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, nerede arkadaşlar? Bununla ilgili bir sözünüz yok mu ya? Bugün Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ; yarın sizsiniz, bunu unutmayın. Bu adaletsiz düzen sürdüğü sürece yarın başka bir zalim gelir, sizi cezaevine atar. O gün "Adalet, adalet!" diye bağırırsınız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu açıdan, değerli arkadaşlar, bütçe tercihlerini değiştirmeliyiz; haktan, hukuktan, adaletten yana yapmalıyız ama bugünlerde mutfakta yangın var, çarşıda, pazarda yangın var. Buna derman olacak önergelerimizi sunacağız. Bu akşam bu önergelerimize destek bekliyoruz. Bu bütçeyi daha haktan yana, daha adaletten yana yapalım derim.
Saygılar sunuyorum.