KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, kurumlarımızın çok değerli başkanları, çok değerli bürokratlarımız, çok değerli milletvekillerimiz ve basın mensuplarımız; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Cumhurbaşkanlığı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, Türkiye Cumhuriyeti devleti... Türkiye Büyük Millet Meclisinde 20 Ocak 2017'de sistem değişikliğine dair bir oylama yapıldı ve burada da 309 oy alınarak yeni Anayasa'nın halka gitmesi konusunda bir irade beyanı oldu. Bunun neticesinde de, bu irade beyanı neticesinde de 16 Nisan 2017 tarihinde, referandum sonucunda yüzde 51,41'le "evet" oyu, yüzde 48,59'la da "hayır" oyu çıktı. Neticede yüzde 50'yi geçtiği için halkın dediği oldu. Bu yeni sistem uygulamasına da... 2018'deki yapılan seçimler sonrasında yeni bir sisteme geçtik.

Şimdi, tabii, geriye dönüp baktığımız zaman, Türkiye Cumhuriyeti devleti daha önce parlamenter sistemle yönetiliyordu, şimdi bizim adına "Cumhurbaşkanlığı sistemi" dediğimiz, bazılarının "Başkanlık" dediği yeni bir sisteme geçtik. Tabii, ülkelerin yönetim şekline baktığımız zaman; saltanat yönetimi daha önce uygulanmış ve arkasından cumhuriyet kurulduktan sonra kuvvetler birliğine geçilmiş, daha sonra parlamenter sisteme geçilmiş, bundan sonra da bu sisteme geçilmiş. Tabii, geriye dönüp baktığımız zaman, dünyada ideal bir sistem yoktur. Neticede bugün, en kötü gözle gördüğümüz saltanat sistemi; adaletli, iyi uygulayan kişilerin elinde en iyi şekilde de uygulanabilmektedir. Dünyanın en iyi sistemi olarak gösterilen sistemler de kötü uygulayıcılar tarafından kötü olarak uygulanabilmektedir.

Şimdi, bizim bu yeni sistemi eleştiren arkadaşlar, geriye dönüp baktığımızda "Sanki eski sistem çok mu iyiydi? Yani Türkiye'ye çok mu şey kazandırdı?" derseniz tabii, eski sistemde şu vardı: Halk milletvekillerini seçiyor ve neticesinde de bu çoğunluğu alan parti burada hükûmet kurmak için çalışıyordu yani ne zaman çoğunluğu elinde bulunduran partiler Türkiye'de buna sahip oldu, bir sorun olmadı. İşte, Anavatan Partisinde olduğu gibi, bizim Adalet ve Kalkınma Partisinde olduğu gibi bir sorun olmadı ama çoğunluğu elinde bulunduramadığı zaman, yüzde 50'yi bulunduramadığı zamanlar bu hükûmet kurmak hep problem olmuştur. Sizi ben tabii ki yıllar öncesine götüreceğim. Diyelim ki işte, 1977 seçimlerinde, o dönemde Cumhuriyet Halk Partisi 1'inci parti olarak seçiliyor, hükûmeti kuramıyor, arkasından İkinci Milliyetçi Cephe Hükûmeti kuruluyor. Neticede de o Hükûmet kurulduktan sonra, arkasından 11 Aralık 1977'de yerel seçimlerde yine diyelim ki Cumhuriyet Halk Partisi biraz daha fazla oy kazanınca Adalet Partisinden 12 milletvekili istifa ediyor arkadaşlar. Şimdi, halkın buradaki iradesini kişiler değiştirebiliyor. Yani bunu haktan, özgürlükten yana olan insanlar bunu nasıl kabullenebilir? O dönemde istifa eden ve Cumhuriyet Halk Partisine geçen 11 milletvekilinin hepsi de bakan oluyor arkadaşlar. Bu sistemin sağlıklı, güvenilir olduğunu nasıl iddia edebilirsiniz?

Diğer taraftan, tabii, geçmiş dönemlerde biz şunu gördük: İşte, diyelim ki basın tarafından olsun veya bazı güçler tarafından olsun, başbakanların nasıl alaşağı indirildiğini, nasıl hükûmetlerin yıkıldığını, hükûmet kurulmasını nasıl engellediklerini gördük.

Diğer taraftan, işte, 1996 yılına gittiğimiz zaman Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi arasında Hükûmette herhangi bir problem var mıydı? Yoktu. 28 Şubat postmodern darbesi sonucu halkın iradesine saygı gösterilmemiş ve Hükûmet alaşağı edilmiştir arkadaşlar. "Bu sistemde ne oluyor?" derseniz; bu sistemde arkadaşlar, hepimizin malumu olduğu üzere, hükûmeti halk kuruyor ve halkın kurduğu hükûmet ancak halk tarafından değiştirilebiliyor ve siyasi bir istikrar sağlanıyor.

Şimdi, diyorsunuz ki işte "Bu hükûmette yasaları, bu yeni sistemde..." Özgür Bey dedi ki: "İşte, yasaları milletvekilleri çıkarıyormuş gibi gözüküyor ama neticede bunu Cumhurbaşkanlığı sistemi çıkarttırıyor." Peki, eski sistemde yasaları kim çıkarıyor diye baktığınız zaman kim çıkarıyordu? Kanun tasarısıyla hükûmet çıkarıyordu ya da zaten yasaların çoğu kanun tasarısı olarak geliyordu ve neticede hükûmet çıkarıyordu.

Peki, o zaman "Bütçede biz değişiklik yapamıyoruz." diyordunuz. Peki, zaten hükûmeti kurmak için yüzde 50'den fazla çoğunluğa sahip olmanız lazım ve dolayısıyla da bu hükûmeti milletvekillerini ayartmadıktan sonra düşürme ihtimaliniz var mı? Yok. Bütçede herhangi bir şey yapma ihtimalimiz var mı? Yok. Peki, Plan ve Bütçe Komisyonunda 40 üyenin 25'i hükûmetten tarafaydı yani muhalefetin burada etkili olma ihtimali var mı? Yok ama bu yeni sistemde, diyelim ki Cumhurbaşkanı başka bir partiden, Parlamentonun çoğunluğu başka bir partiden olduğu zaman bu güç o Meclisin eline geçecek ve dolayısıyla da daha demokratik bir yapıya kavuşacağız. Dolayısıyla da biz şunu yapacağımız yere, "Ya, kardeşim, eski dönemlerde biz çok zorluklar çektik, hükûmet kurulmasında çok zorluklar çektik. 1980 öncesinde diyelim ki hükûmet süreleri çok kısaydı. Bunlardan kurtulmamız gerekir. Bu yeni sistemi nasıl revize edebiliriz? Denge denetleme sistemini nasıl kurabileceğiz?" yerine, bugün güçlendirilmiş parlamenter sistem diye ne olduğu kimse tarafından bilinmeyen bir tane şey iddia ediyorlar ve milletin kafasını karıştırmaya çalışıyor arkadaşlar. Dolayısıyla eski sistem iyi olsaydı o sistemde biz çok başarılı olurduk. O sistemde başarılı olmadığımız için biz bugünlere geldik.

Diğer taraftan, Özgür Bey şunu iddia etti. Tabii ki biz yaşam olarak, felsefe olarak israftan yana değiliz ve tutumlu olmaktan yanayız, daha mütevazı yaşamaktan tarafız. Burada, arkadaşlar, bunları önermeniz güzel bir şey ama bunları önerirken, bakanlarımızın veya üst düzey bürokratların bindiği arabaların daha mütevazı olması gerektiğini söylerken bunda haklısınız ama kendiniz de oradan Audi'ye binerseniz arkadaşlar olmaz, olmaz bu.

Diğer taraftan işte...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Biniyorsunuz, Audi'ye biniyorsunuz ve diğer taraftan sizin diyelim ki belediye başkanları Mercedes'lere binerse bu olmaz. Yani söyledikleriniz ile yaptıklarınız birbirini tutacak arkadaşlar ve tutmazsa olmaz.

Diğer taraftan Durmuş Bey buna itiraz ediyor, diyor ki "altın araba." Bizim altın araba gibi bir şeye binme iddiamız yok, bu, diyelim ki... Söylediklerinizde haksız olabilirsiniz. Şimdi, ben şunu söyleyeceğim Durmuş Bey'e: Durmuş Bey, siz Merkez Bankası Başkanıyken...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Güneş...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, sırası geldiğinde fikirlerinizi söylersiniz. Sayın Yılmaz, size de söz vereceğim, hatibe müdahale etmeyelim lütfen.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Peki, ben şunu söyleyeceğim: Durmuş Yılmaz Bey de...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Güneş...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, size söz geldiğinde söylersiniz fikirlerinizi.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Burada bizim tarif ettiğimiz gibi tarif ediyor kendisi.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bak, söylediğin...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Peki, kendisi Merkez Bankası Başkanıyken Mercedes arabaya binmiş midir, binmemiş midir? O günün şartlarında "Ya kardeşim, ben Ömer adaletinden geliyorum, bu Mercedes arabadan vazgeçiyorum, normal bir araba bana verin." dediniz mi, demediniz mi?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Evet, dedim.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - O zaman niye bindiniz Mercedes arabaya, niye bindiniz Mercedes arabaya? Niye bindiniz Mercedes arabaya, niye bindiniz?

(AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, kişiselleştirmeyelim tartışmaları, rica ediyorum.

İsmail Bey, genele hitap edelim.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Dolayısıyla arkadaşlar, şunu söylemek lazım: Gerçekten söylediğimiz ile yaptığımız şeylerin birbirini tutması lazım. Dolayısıyla da diyelim ki ideal bir portre çizip de arkasından farklı şeyler yapmak doğru değil arkadaşlar, doğru değil ve dolayısıyla da benim sizden istirhamım şudur arkadaşlar: Tamam, bu sistemin açıklarını hep birlikte eleştirelim, bunları daha iyi hâle getirelim ama "Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar." derler ya eskiye dönmekle Türkiye'yi eskiye götürmeyelim, denge denetleme sistemini nasıl geliştirelim, onun üzerinde duralım diyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, 2022 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.