KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısını, değerli bürokratları ve tüm katılımcıları saygıyla selamlıyorum ben de.

Evet, sabahtan itibaren temel olarak görüştüğümüz konu, bu sistemle beraber yaşanan, gerçekten devletin bel kemiği, omurgası olan kurumların siyasallaşması, bağımsızlık ve özerkliklerini yitirmesi, kurullar, kurallar ve kadro sorunlarının iç ve dışta yarattığı ekonomik ve siyasal sonuçlar ve bu sistemin getirdiği sorunlar.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, en fazla yaşadığımız sorun da bu sistemin yaratmış olduğu ekonomik kriz ortamı ve bir devlette önlenemeyen yönetim krizi sorunu. 2023 hedefleri vardı, orta vadeli program hedefleri vardı; hepsinden uzaklaşıldı. Millî gelir yüzde 52 düzeyinde saptı bu hedeflerden; kişi başına gelir yüzde 57, ihracat yüzde 51, işsizlik yüzde 128 bu belirlediğiniz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi başında belirlenen hedeflerden şaştı. İşte, TL'nin değer kaybı sadece bu yıl yüzde 45, kişi başına gelirlerimiz 6 bin dolarlar seviyesine indi, enflasyon 2018 başında yüzde 15'ler seviyesindeyken bugün yüzde 20'leri aşmış durumda. İşsizlikte de aynı, güven endeksi aynı, zamlar; hepsinde temel bir sorun var.

Temel sorunumuz: Bağımsız ve özerk kurumların ve devletteki, kamu yönetimindeki liyakat sorununun hepsi; güçler ayrılığı ilkesi, denge-denetleme mekanizması, hesap verebilirlik, şeffaflık, politika oluşturma sürecinde katılımcılık olmadan kişisel, partili, taraflı alınan kararlar; idarenin siyasallaşması, denge-denetleme mekanizmasının bulunmaması -gensoru mekanizması bunun en temel örneği- hesap verebilirliğin sadece seçime indirgenmesi süreci; aynı zamanda, kurumlar için de aynı şekilde bu süreç var.

Bugün kurumlardan bahsettiniz, kurullardan bahsettiniz; işte, 7 başkanlık, 1 genel sekreterlik, 4 ofis. Doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı bu kurullar Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve politika oluşturma süreçleri tamamen kişisel ve merkezî; hepsi siyasi, öngörülebilirlikten, uzun vadeli politika oluşturma sürecinden uzaklar. Bütün bu kurulları, kurumları kurmuşsunuz; bugün de bütçelerinden bahsettiniz, görevlerini anlattınız ama bunların hepsinin üstünde bir Cumhurbaşkanı kararları var ve Cumhurbaşkanı bunların hepsinden bağımsız bir karar alma sürecinde.

Peki, bu kurullar nasıl oluşturuluyor Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Denetim mekanizması var mı? Siz, kamudan gelen birisiniz, bu kurullara atamalar nasıl yapılıyor, atama kriterleri nasıl yapılıyor? Denetim mekanizmaları nasıl bu kurulların? Performans ölçümleri nasıl bu kurumların? Biz, bir gece yarısı -benim elimde liste var- Resmî Gazete'de yayımlandığı zaman isimleri öğreniyoruz. Bu kurumların liyakatleri, çalışma alanları -çünkü, bugün anlattınız "Hepsi politika yapıcı kurumlar." Diyorsunuz- bakanlıkla ilişkileri nasıl ve çalışma yapıları nasıl bu kurumların? Oradaki kişilerin özellikleri neler?

Yatırım ortamı... Yatırım Ofisinden bahsettiniz, dikkatimi çekti. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, evrensel kurallar var bir ülkede yatırımların, yatırım ortamının iyileşmesi için. Bu nedir? Güçler ayrılığı ilkesini temin edeceksiniz, güçlü adalet sistemi kuracaksınız, öngörülebilir olacaksınız, güçlü hukuk sisteminiz olacak, bağımsız yargınız olacak, bağımsız özerk, güçlü devlet kurumlarınız olacak, bağımsız üniversiteleriniz olacak. Şimdi, siz katma değer yaratmaktan bahsettiniz Yatırım Ofisiyle ilgili. Bu ortam yokken bu Yatırım Ofisi ne yapacak?

Yine, İnsan Kaynakları Ofisinden bahsettiniz. Bu İnsan Kaynakları Ofisi ne yapıyor? Bu kadar beyin göçü, bu kadar genç işsizlik varken bu kurulun görevleri neler?

Bütçelerine bakın: MİT 3 milyar, Diyanet 16 milyar, İletişim Başkanlığı 680 milyon, İnsan kaynakları 75 milyon, Finans Ofisi 31 milyon, Yatırım Ofisi... Yani, Savunmaya, ayırdığınız 153 milyon. Ya, böyle bir dengesizlik var ki sizin Hükûmetinizin öncelikleri neler? Bu kurulların bütçelerine baktığımız zaman ideolojik bir bakış açısının olduğunu görüyoruz ya. Bu bütçeler bizi aslında tamamen ortaya koyuyor.

Ben bir konuya değineceğim son bir dakikamda. Şimdi, İletişim Başkanının görevlerinden bahsettiniz, diyorsunuz ki: "Vatandaşların istek, öneri, şikâyetlerini yönetime hızlı ve kolay bir şekilde..." Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bizler -bir grup milletvekili- "tweet"ler attık. Ben "tweet"imde şunu söylemişim: "Yok öyle 5 maaş alıp Boğaz'da kaçak yapıda sefahat sürmek." Bakın, İletişim Başkanı, görevi bu şikâyetleri, bu eleştirileri alıp cevaplamak olan İletişim Başkanı bize tazminat davası açmış. Şimdi, burada nerede hakaret var? Siz, bizimle ilgili suçlamalara baksanız, organize terör örgütü kurmuş gibi burada yaftalanmışım. Şimdi, bunu takip edecek misiniz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son cümlelerinizi alalım.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Görevi bu olan bir İletişim Başkanının bir kamu görevi yapan milletvekiline, hiçbir hakaret içermeyen bir "tweet"e... Ve benzeri birçok milletvekilimiz var. Bu cümleyi soruyorum size, bunun neresi hakaret ve neden tazminat gerektiriyor? Kamusal görev olarak ona verdiğiniz görev zaten bize cevap vermek.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bunu da bilginize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.