KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim.

Şimdi, öncelikle, ben "Niye cami yapıyorsunuz?" demedim.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Ne dediniz?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Bir alıntı yaptım, bir aktarım yaptım, "Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası 2012 yılında Türkiye'yi ziyaret etmişlerdi ve o dönem Mecliste grubu bulunan partileri ziyaret ettiklerinde bir aktarımda bulunmuşlardı, 'Türkiye'nin verdiği fonlardan bütün fonlar arasında geçişkenlik olduğu hâlde bir kalemde geçişkenlik yok.' diye ifade etmişlerdi." dedim. "Örneğin, siz eğitime ayırdığınız fonu diğer yerlere kullanabiliyorsunuz -turizme, yatırıma, ne derseniz- ama Diyanete aktarılan fonu sadece Diyanet İşleri için kullanıyorsunuz." dedim. Bunun da gerekçesini şöyle ifade ediyorlar: "Çünkü Kıbrıslılar Sünni Müslüman olmalarına rağmen gündelik hayatlarında bunu siyasal kimlik olarak öne çıkarmıyorlar yani dinlerini kendileri ile Allah arasında yaşıyorlar." Ben de "Bir siyasal kimlik olarak inançlarını öne çıkarmıyorlar yani İzmir gibi." dedim, İzmir benzetmesini de ondan dolayı yaptım. "Bu nedenle de tıpkı dinî inançları öne çıkarmadığı, seküler yaşadığı için Hükûmetin İzmir'e alerjisi olduğu gibi, Kıbrıslı Türklere karşı da böyle bir alerjisi var, onun için inançsal anlamdaki fonunu başka yere aktarmıyor, bu alanda bir tahakküm kurmaya çalışıyor ya da 'siyasal islam' kavramını kullanmayalım, inancı orada bir tahakküm aracı olarak kullanıyor, ideolojik saiklerle fonları orada kullanıyor." diye ifade ettim. Yoksa "Niye cami yapıyorsunuz, niye fon aktarıyorsunuz, niye Kur'an kursu açıyorsunuz?" gibi bir ifade kullanmadım. Dediğim gibi, orası da Sünni Müslüman bir ülke, inancını yaşayan bir ülke. Tek farkı, inancını siyasetin önüne koymuyor, inancını kendi içerisinde yaşıyor; kastım buydu.