KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, şehrimiz var bu anlaşmaya. Gerekçesine gelecek olursak, şimdi, aslında biz AKP iktidarını daha çok sağlıkta dönüşüm meselesi üzerinden değerlendiriyoruz ama bu dönüşüm meselesinde eğitimde dönüşüm meselesi de temel bir parametre ve AKP bütün yirmi yıllık iktidarı boyunca da bu dönüşüm meselesinde -ne diyelim- kendi açısından ciddi bir yol aldı. Ne yazık ki Türkiye'deki eğitim sistemini piyasalaştırdı, özelleştirdi; kamu eğitimi neredeyse tasfiye olma noktasına geldi ve bu anlamıyla aslında olması gereken parasız, nitelikli ana dilinde kamusal eğitim hizmetinden ziyade özele dayanan, daha çok piyasanın koşullarına terk edilmiş, parası olanın eğitim aldığı bir yere doğru da eriltti.

Tabii, bu anlamıyla yükseköğretim en sorunlu başlıklardan birini oluşturuyor. Neden en sorunlu başlıklar? Birincisi, akademik kadrodaki tasfiye nedeniyle en sorunlu başlıklardan biri. Hatırlarsınız, 2016 yılında barış imzacısı akademisyenler "Bu Suça Ortak Olmayacağız" isimli bir bildiri yayınlamışlardı ve o bildiriden sonra da kıyametler koparılmış ve o barış imzacısı akademisyenler üniversitelerden, kürsülerden ve öğrencilerinden ayrılmışlardı; haksız hukuksuz bir şekilde üniversiteden ihraç edildiler ve çoğu yargılandı. Bu yargılama sürecinde Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi. Barış imzacılarının, akademisyenlerin temel ifade özgürlüklerini kullandıkları ifade edildi ve bundan sonra bu kararın mahkemelere sunulmasıyla da haklarındaki davalar düştü. Ama ne yazık ki aynı akademisyenlerin yani Anayasa Mahkemesi tarafından haklarında beraat kararı verilen, haklarının ihlal edildiğine hükmedilen akademisyenlerin birçoğuna OHAL Komisyonunda ret kararları geldi. Hâlihazırda OHAL Komisyonu bu ret kararlarını vermeye ve onların tekrar kürsülerine, üniversitelerine dönmesini de engellemeye çalışıyor.

Şimdi, bunun kendisi bile aslında nasıl bir ideolojik kıyımın, nasıl bir akademik kıyımın Türkiye'deki üniversitelerde yaşandığını gösteriyor. Akademisyen olarak ihraç edilenlere bakalım, çoğunluklu olarak, daha çok, gerçekten bilimsel anlamda çok iyi yerlerde olan sol görüşlü, muhalif birçok akademisyenin kürsülerden uzaklaştırıldığını görüyoruz. Bu anlamıyla Türkiye'deki üniversitelerin çoraklaştırıldığı, aslında akademik çalışma yapamaz hâlde, gerçek anlamda bir bilim yuvası olma özelliğinden gittikçe de uzaklaştırıldığı çok açık ve net bir şekilde görülüyor.

Diğer bir mesele, ne yazık ki rektörlük atama meselesi. Yani AKP çok söylenen bu kültürel hegemonyayı sağlayamadığı için, eğitimde genel anlamıyla bir dönüşüm, piyasalaştırma, özelleştirmeyi sağladığı hâlde aslında kadro yetersizliği nedeniyle ideolojik dönüşümü sağlayamadığı için birinci adımda akademisyenleri uzaklaştırdı, ikinci adımda rektörlüklere müdahale ederek, rektör seçimlerine müdahale ederek üniversite yapılarına müdahale etti. Bunlardan en önemlisi Boğaziçidir ki birinci atadığınız Melih Bulu'yu almak durumunda kaldınız, şimdi ikincisi... Hâlâ direniş Boğaziçi Üniversitesinde devam ediyor. Bununla beraber orada da ciddi bir akademik kıyım yaşandığını ifade etmemiz gerekiyor.

Şimdi, bahsedilen anlaşma ve anlaşmanın yürütücüsü olan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesine gelecek olursak; şimdi, bu üniversitenin başında kim var? Ben size söyleyeyim -kimmiş, adını da çok bildiğim biri değil ama- Musa Kazım Arıcan. Bu kim? Rektör. Bu Rektör ne yapmış? Kendisi 2007 yılında bir makale yazmış, altı yıl sonra bu makalede çok küçük değişiklikler yaparak akademi bunu bir hakemli dergide yayımlatmış ve böylelikle de akademi merdivenlerini hızla tırmanmış ve bu kişi şu anda Rektör. Yani intihal yapmış biri şu anda bu üniversitenin başında Rektör olarak bulunuyor, Cumhurbaşkanı ne yazık ki bunu Rektör olarak atamış ve bu kişinin, şimdi bunun başında bulunduğu üniversite Kıbrıs'ta bir yerleşke kuracak, orayı zaten devralmış durumda ve orada eğitim hayatını devam ettirecek.

Şimdi temel sorun şu: Bizim her zaman söylediğimiz, parti olarak da savunduğumuz, akademinin özgürlüğü, akademinin özerkliği ve bilimsel olması meselesinde çok...

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Yanlış, rektörün ismi yanlış, yanlış söylediniz.

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Her şey yanlış ya, doğru bir şey yok ki.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Yok, benim notum öyle, Musa Kazım Arıcan.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Gazinin Rektörü o, Gazi Üniversitesinin rektörü.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Tamam, ben notumu düzeltirim; neyse tamam.

Bu, sizin intihal yapan rektör atamadığınız anlamına gelmiyor, Melih Bulu da intihal yapmıştı; kendisi karar aldı "Boğaziçine girilemez." diye, şimdi aldılar görevden, kendi aldığı karar nedeniyle üniversiteye giremiyor. Yani bu sizin...

HASAN TURAN (İstanbul) - Yani Kıbrıs'tan gireriz, Gaziden, Boğaziçine geçeriz...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Yok, hayır, hayır...

HASAN TURAN (İstanbul) - ...oradan olmazsa Şırnak'a, gezeriz biraz.

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar, lütfen...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Bu, sizin akademide yaptığınız tahribatı gölgelemez. Bu sizin akademik kadro tasfiye etmediğiniz anlamına gelmez. Bu, sizin 1.128 akademisyeni ihraç ettiğiniz gerçeğini kapatmaz. Diğer bir şey, şu an idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu kararının Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığı gerçeğini de değiştirmez. Sanırım bütün bu gerçekleri siz benden daha iyi biliyorsunuz çünkü bire bir yürütücülerisiniz.

ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Biz böyle toplantıyı bitiremeyiz Başkanım, yani Dışişleri Komisyonunun bir usulü, esası var.

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Gülüstan Hanım, anlaşmayla ilgili konuya gelirseniz sevinirim.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - İşte, araya giriyorlar Sayın Başkanım.

ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - "Araya giriyorlar." var mı ya?

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Siz konuya dönerseniz seviniriz.

(Gürültüler)

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Arkadaşlar, lütfen...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Şimdi, akademik özerkliği Türkiye'de yok etmiş, akademik özgürlüğü baltalamış, rektör atamayı seçimden, üniversitenin elinden almış, seçilen 3 kişi yerine 4'üncü olanı atamış bir Hükûmetin gidip Kıbrıs'ta bir yerleşke kurması ve Kıbrıs'ta yükseköğretim vermesinin sakıncalarına dikkat çekmek istiyorum. Bütün bu uzun girişi bu nedenle yaptım. Yani siz burada üniversiteden, özerk eğitimden yana tavır takınmış olsaydınız baş göz üstüne, hep beraber bu anlaşmayı onaylasaydık ama siz mevcut üniversitelerimizi çöle çevirmişken, akademiyi biat ettirmeye çalışırken, akademiyi ideolojik saiklerle yönetmeye çalışırken "YÖK'ü kaldıracağız." diye vadedip gelip YÖK'ü daha da sistemleştirmiş, derinleştirmişken şimdi gidip Kıbrıslı öğrencilere bir eğitim kurumu açmanızı sakıncalı buluyoruz.

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Gülüstan Hanım, rica ediyorum...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Hemen toparlıyorum Başkan.

Bırakın Kıbrıslı öğrencilerimizin eğitimini Kıbrıs Eğitim Bakanlığı yapsın, Kıbrıs Yükseköğretim Kurumu yapsın en azından Kıbrıslı gençlerimizi AKP iktidarının eğitiminden koruyalım diyorum.

Teşekkür ediyorum.