KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar, değerli bürokratlarımız; 2015 Bakanlık bütçemizin hayırlara vesile olması dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, sosyal devlet olma yolunda atılan adımlar ve ülkemizin geliştirmiş olduğu sosyal politika araçları konusunda son derece yenilikçi, bir anlamda eşitlikçi ve hak temelli bir anlayışla hareket eden bir Bakanlığımızın uygulamalarını ve politikalarını ve dolayısıyla da bütçesini görüşmekteyiz.

Bu çerçevede baktığımızda, Bakanlığınız bünyesinde ailemizin A'dan Z'ye bütün alanlarıyla ilgili olan bütün kuruluşların sizlerle alakalı olduğunu görmekteyiz.

Aile ve Toplum Hizmetleri, Çocuk Hizmetleri, Kadının Statüsü, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri, Sosyal Yardımlar, Şehit Yakınları ve Gazileri Dairesi, Malullük Yardım Hizmetleri, Engelli Rehabilitasyon Merkezleri, Evde ve Özel Kuruluşlarda Bakım Ödeneği, Huzurevi ve Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, çocuk yuvaları, sevgievleri, ÇOGEM yetiştirme yurtları, koruyucu aileler, çocukevleri, toplum merkezleri, aile danışma merkezleri, kadın konukevleri ve bu şekilde sıralanan bunca geniş bir perspektifte hizmet veren zor bir görevle iştigal eden bir Bakanlığınızın bünyesinde olması da elbette ki başarıyı zorlaştırmakta ama bir taraftan da aile yapımızın önemine binaen başarıyı da beraberinde getirmekte.

Bu zoru başarmak ne mutlu ki AK PARTİ hükûmetlerine nasip oldu. Toplumumuzun her kesiminde, her alanda, doğumdan ölümüne kadar olan bütün konular âdeta sizin Bakanlığınız çatısı altında toplanmış ve tamamen sosyal bir proje mahiyeti taşımakta.

Değerli arkadaşlar, Bakanlığımızda bütüncül bir hizmet sunumu ve çok disiplinli bir bakış açısıyla da hareket edildiği görülmekte, bu açıdan halkımıza en yakın noktadan hizmet sunulma çabası son derece önemlidir. Ülkemizin bu anlamda, özellikle sosyal politikalarda, sosyal hizmetlerde ve sosyal güvenlikte hizmeti halkın ayağına kadar götürme çabası takdirle karşılanmaktadır. Bakanlık bünyesinde yapılan politikaların merkezinde "mutlu birey, güçlü aile" anlayışı ve misyonuyla temellendirilmesi gerçekten önemli ve anlamlıdır.

Sorunsuz bireyden, sorunsuz aileye ve sorunsuz bir topluma gidileceğini hepimiz bilmekteyiz. Bu yaklaşım doğru olmakla birlikte, bireyin dış dünyada karşı karşıya kalmış olduğu tehditlere karşı direncinin güçlendirilmesi ve desteklenmesi, sağlıklı, bilinçli nesillerin yetişmesi konusundaki gayretleriniz, toplumumuzu ziyadesiyle memnun etmektedir.

Bakanlığın yapmış olduğu çalışmalara baktığımızda, özellikle kadınlara, çocuklara, yoksullara, şehit yakınlarına, gazilere, yaşlılara, dezavantajlı gruplara ve engellilere yapılan hizmetlerin acil ve planlı bir şekilde gerçekleştirilmesi de bugüne kadar sağlanmıştır.

Sosyal hizmetler ve sosyal yardım sisteminin temel amacı, evrensel insan hakları ve sosyal adalet anlayışı doğrultusunda insan kaynaklarının geliştirilmesi ve korunması, yaşam kalitesinin arttırılması, insanın refah ve mutluluğunun, toplumsal kalkınmanın sağlanmasıdır.

Devletin sosyal politikasıyla sosyal yardımlar bir minnet duygusu olmaktan çıkarılarak, insanları incitmeden, aşağılatmadan, ayrım yapılmaksızın ihtiyaç sahiplerinin hepsine ulaştırılmasının insani, vicdani bir görev olduğunu Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda görmekteyiz.

AK PARTİ hükûmetleri dönemlerinde, özellikle sosyal devlet anlayışını yeniden tanımlayarak yapılan düzenlemeler devrim niteliğinde olmaktadır.

TOKİ'yle yapılan iş birliği sayesinde Bakanlığımız yaklaşık 40 bin konutun planlamasını yapmıştır.

Eşi vefat etmiş kadınlara yönelik çalışmalara ve desteklere baktığımızda, 2012 yılında hayata geçirilen diğer bir uygulamada da genel sağlık sigortasıyla sağlık giderlerini karşılayamayacak durumda olan vatandaşlarımızın primleri Bakanlığımız tarafından ödenmektedir.

Aile yanında bakıma muhtaç olan ve bu hizmetlerine yönelik çalışmalara baktığımızda, bu alanda var olan toplumsal bir yaranın kapanmasını da aynı zamanda gerçekleştirmiş olmaktayız. Daha önce birçok insanın maddi imkânları yok iken ne kendisi bakabiliyor ne de devlet kapısına teslim edebiliyorlardı ama şimdi devlet ne yapıyor? Devlet gidip kendi evlerinde bu insanlara aile yardımı yapmakta ve onlara yeterli hizmeti ve desteği vermekte.

Çocuklarını ekonomik nedenlerle kurum bakımına vermek isteyen aileler desteklenerek çocukların aile ortamlarında kalmaları sağlanmıştır.

2002 yılında engelli maaşı alan vatandaşlarımızın sayısı 262 bin iken bu rakam bugünlerde 600 bine yaklaşmış durumda.

Rehabilitasyon merkezlerinin engellilere yapmış olduğu katkılar: Özel eğitim ihtiyacı olan tüm engelli bireylerin ücretsiz olarak yararlanmaları engellilere pozitif ayrımcılık sağlamıştır.

Özürlü Memur Seçme Sınavı bu Hükûmet döneminde ilk defa gerçekleştirilen, aynı şekilde, engelli istihdamı alanında gerçekten büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Bir yıl süreyle de işbaşı yapan bu insanlarımızın eğitim kapsamında sigorta primi devlet tarafından da karşılanmaktadır.

Terör mağduru sivil vatandaşlara istihdam hakkı, şartsız aylık bağlanması hakkı da verilmiştir.

Çocuklara ve gençlere yönelik koruyucu, önleyici ve rehabilite edici çalışmalar etkin bir şekilde yürütülmektedir. Özellikle, şehit yakını ve gazilere sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından yardım yapılması sağlanmış, yapılan bu çalışmalarla birlikte sayamadığımız bir çok çalışmayı da süre kısıtlı olduğu için hızlı geçmek zorundayız.

Ülkemizin 2023'e doğru tarihsel yürüyüşünde, güçlü ailelerden oluşan sağlıklı bir toplum için zamanın ruhunu yakalayan, değişimi yönetebilen ve buna yönelik dönüşümü gerçekleştiren, sosyal riskleri önleyici, sosyal politikalar geliştiren ve uygulayan Hükûmetimiz, sosyal devlet anlayışını ortaya koyarken muhtaç ve yoksul kesimlerin insan onuruna yakışır şekilde yaşamalarını sağlamakta, hep kimsesizlerin kimsesi olduğunu lafta değil, icraatlarıyla göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, Bakanlığımızın yapmış olduğu bu nitelikli çalışmalarla birlikte gelişen ve değişen dünyada ortaya çıkan problemlere çözüm bulma çabalarınıza katkı olmasını temenni ettiğim birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Özellikle Hacı Bayram Veli'nin bir sözü ile başlamak istiyorum: "Kendi çocuklarına kıyan toplumlar, kendi çocuklarını iyi yetiştiren toplumların kölesi olurlar."

Yine, Hazreti Ali (RA)'nin vermiş olduğu bir ifade var: "Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oyun oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15'inden sonra ise -çocuklarınızın yetişme çağından sonraki gerçekten şahsiyetlerinin, kişiliklerini, kimliklerinin belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına vesile olması açısından da- istişare edin."

Özellikle ülkemizde12 yaş altı 25 milyon,18 yaş altı nüfusumuzun yüzde 40'ını, 34 yaş altı nüfusumuzun yüzde 64'ünü oluşturmakta.

Bu çerçevede genç, dinamik bir nüfusa sahip olmakla övünmekten ziyade, niteliksel anlamda gençlerimizi daha nasıl farklı donelerle yetiştirebiliriz. Bu çerçevede ulusal gençlik konseyi kurarak gençliğimize yönelik bir çalışmayı yapabiliriz. Sokak çocukları, üstün yetenekli çocuklar, korumaya muhtaç çocuklar, çocuk ihmali ve istismarı, yoksul çocuklar gibi değişik alanlarda çalışmalar yapılabilir.

Ülkemizin çocuk pornografisi konusunda riskli ülkeler arasında olduğunu bilmekteyiz. Bu anlamda, köklerimizle barış içinde olup, kültürümüze ait çizgi film sayısının arttırılması, geleneksel çocuk oyunlarımızla birlikte, ninnilerimiz ve masallarımızın genç nesillere yol göstermesi anlamında iletişim araçlarının etkin kullanılarak Aile Bakanlığının daha aktif bir şekilde harekete geçmesi gelecek nesillerimiz için ayrıca önem arz etmektedir.

Anne Çocuk Sağlığı Eylem Planı'nı hayata geçirerek çocuk yaştaki ölümlerin ve çocuk yaştaki annelerin sebeplerinin irdelenmesi kalıcı çözümler sağlayacaktır. Özellikle çocuk yaşta evlenen insanlar geçmişte anne-baba baskısı veya gelenekler yüzünden berdele benzer birtakım saiklerle zorla evlendirilirken şimdi ise İnternet'te, Facebook'ta, kafede ve sokakta tanıdığı insanlarla gençlerimiz yanlış birtakım evlilikler yapmakta. Bu konu ileriki süreçte ciddi sıkıntılara meydan vereceğinden, tedbir almamız gereken bir konu olarak önem arz etmektedir.

Sorunlu gençlik yerine, gençliğin sorunları çerçevesinde olaya yaklaşmamız yaşanan problemlerin çözüme kavuşması konusunda daha kalıcı olacaktır.

Türkiye'de gençlerimizin dizilerdeki kadın ya da erkek kahramanlarını örnek almaları yerine tarihte iz bırakmış kadın ve erkek şahsiyetleri örnek alabilmelerini sağlamak için illerde konferanslar, seminerler gibi kültürel zenginliklerimizi ortaya çıkaracak, yaşatacak çalışmalarla birlikte bu şahsiyetlere ait eserler yayınlanarak gençlere model olmalarını sağlayabiliriz. Televizyonlara bağımlı gençlik yerine aile arası sohbet, bilgi, deneyim paylaşımı, kültürel birtakım paylaşımların sağlanması ve okuyan bir gençliğin olmasını... Hatta burada verilere baktığımız zaman, gençlerimiz okuyorlar, gazete okuyorlar, yüzde 50'sinin yalnız spor sayfalarına baktıklarını görmekteyiz. Yani, bu alanda da biraz daha gençlerimizin bilinçlendirilmesini sağlarsak sanırım biraz daha sonuca yaklaşmış oluruz.

Kendi alanlarında ayrıca başarılı olmuş kariyer sahibi bilim adamları, kültürel ve sanat alanında zirve olmuş, genel kabul gören yaşayan yaşlılarımızı gençlerimizle buluşturma etkinlikleri düzenlenebilir.

Genel olarak, politikalarımızda şimdiye kadar kadını pozitif ayrımcılıkla hep ön planda tutarak çalışmalarda bulunduk. Fakat bizim kadim bir kültürümüzün mirası olan aileyi artık ön plana alarak o ailede yaşayan bireylerin ayrı ayrı mutlu ve nitelikli yaşamaları için çalışmalarda bulunmamız etkili olacaktır.

Ayrıca, engellilere yapmış olduğumuz yardımlarla evde bakım hizmetini biz yapmaktayız ancak 65 yaş üstü olan insanlarımıza, yaşlılarımıza, kimsesizlerimize huzurevlerinde bu imkânlar sağlanmakta. Bunlara da buna benzer bir destek verilip kendi aile ortamlarında, aile bütünlüğünü bölmeden... Yani, bu kurumlarda kalacaklarına bu destekleri evlerinde bakıldıklarında verirsek, buna benzer desteler de verilip kendi aile ortamlarında eğer bu hizmetler yapılırsa, sanırım hem devletin yükü biraz daha hafiflemiş olur hem de bu huzurevlerindeki yoğunluk biraz daha azaltılmış olur diye düşünüyorum.

Ayrıca, kadına yönelik şiddetin de toplumumuzda ender rastlanan inanç, örf ve âdetlerimizde yeri olmayan olayların, uç olayların özellikle televizyon kanallarında tekrar tekrar gösterilmesi toplumda ciddi rahatsızlıklar oluşturduğu için RTÜK'le birlikte bir çalışma yapılabilir.

Evlilik öncesi adaylara ailenin kurulmasına yönelik yapılan bilinçlendirme çalışmalarını ülke geneline yaygınlaştırarak bu alanlarda yaşanan sıkıntıları asgari seviyeye indirebiliriz.

Yine, ayrıca, özellikle, mensup olmuş olduğumuz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen sözlerinizi toparlayın.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Yüce kitabımızın "Biz insana, anne ve babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik." diye Ankebut Suresi'nde bahsediyor.

Ayrıca, yine, Peygamber Efendimiz'in "Ana ve babasına iyilik edene müjdeler olsun..." Sılayırahmin insanların ömrünü uzatacağını yani biraz daha büyüklerimize, yaşlılarımıza, yakınlarımıza ne kadar yakın olursak o kadar gerçekten ömrümüzün uzun olacağına dair birtakım söylemler var, elbette ki güzel sözler.

Biz analarımızı başımızın tacı yapmışız. Eşlerimizi alırken, babaları bize teslim ederken "Bunlar size, siz Allah'a emanetsiniz." diye, gerçekten bize daha büyük bir sorumluluk yüklemektedirler. Bizim örf ve âdetlerimizde bu gelenekler varken ama maalesef, biraz önce bahsetmiş olduğumuz, tabii ki gençlerimizin bilinçli olmadıkları bir çağda, bir ortamda, rastgele bulmuş oldukları insanlarla evliliklerinin bugüne kadar gerçekten boşanmalardaki fonksiyonlarının ne kadar yüksek olduğunu da burada görmekteyiz.

Ayrıca, ailenin yıpranmasına sebep olan kadına şiddet uygulayan erkeklerin evden uzaklaştırılması çerçevesinde şiddete maruz kalan ve şiddet uygulayanların bu süreçte çocuklarıyla birlikte psikolojik olarak desteklenmesi de gerekmekte. Alınan tedbirler sonucunda tekrar bir araya gelen çiftlerin daha sağlıklı bir hayat yaşamalarını da sağlamış oluruz. Maalesef, evden uzaklaştırılan eşlerin çoğunun, daha sonraki süreçte, belki bu destekler yeterince alınmadığı için, mevcut sıkıntılarını çözemediğimiz için, eşlerinden boşandıklarını da görmekteyiz veya onun ötesinde, daha da farklı birtakım şiddete maruz kaldıklarını görmekteyiz.

Ayrıca Sayın Bakanım, sahada karşılaşmış olduğumuz bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum: Özellikle eşi vefat eden, dul kadınlara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla yapılan sosyal desteğin, Anadolu'muzun birçok kesiminde maalesef resmileştirilmeyen evlilikler var, resmî nikâhı olmayıp da eşi vefat eden kadınlara da sağlanması, bir yaraya en azından neşter...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen toparlayın.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Bitiriyorum Başkanım.

Bakıma muhtaç ağır düzeydeki engellilere sunulan evde bakım hizmeti kapsamında hanedeki kişi başı aylık gelir kriterinin dikkate alınmaması, bir bakımdan bir kısım mağduriyetleri de gidermiş olacaktır.

Evlenecek 25 yaş üstü gençlere ödenmesi planlanan evlilik kredisinin başlatılması, TOKİ tarafından yapılan sosyal konutların yeni sosyal problemlere neden olmaması için mevcut uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi gerekmekte. Burada gerçekten orada yaşayan gençlerin, özellikle, o mahallede indiklerini göstermemek için belki bir-iki durak daha önceden indiklerini de insanlarımız söylemekte.

Ayrıca, son olarak, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yapılacak yasal düzenlemeyle bir şekilde entegrasyonunun sağlanması vatandaş açısından hizmet erişimini kolaylaştıracak, kamu kaynağının daha da etkin ve verimli kullanmasını da sağlayacaktır.

Tekrar bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.