| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Google Reklamcılık ve Pazarlama Limitet Şirketi Hükûmet İlişkileri ve Kamu Politikaları Yöneticisi Erkan Kaptan, Hükûmet İlişkileri ve Kamu Politikaları Müdürü Zeynep Güven ve Google Bilgi Teknolojileri Limitet Şirketi Avukatı Gönenç Gürkaynak'ın, Google Türkiye ekibi olarak Türkiye'de gerçekleştirdikleri projeleri, politikaları, YouTube hizmeti ve 5651 sayılı Kanun'a uyum çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .12.2021 |
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri, çok değerli Google temsilcileri ve çok değerli katılımcılar; ben de her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Açıkçası, gerçekten bizim çok ciddi anlamda sorulara muhatap olduğumuz buluşmalardan biri oldu. Yani biz açıkçası Dijital Mecralar Komisyonu üyesi olmanın da vermiş olduğu sorumlulukla ciddi anlamda sorulara muhatap kalıyoruz Google noktasında yani vatandaşın bu noktada hassasiyetinin çok yüksek olduğunu öncelikle vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum. Sayın Gürkaynak da avukat, ben de avukatım. Aslında, milletten vekâlet almanın sorumluluğuyla bazı şeyleri dile getirme zarureti hissediyorum.
Burada, tabii, çok fazla soru soruldu, kesişen alanlar da var fakat benim de böyle bir, tekrar vurgulayıp aynı zamanda daha net cevaplar alabilmek adına belki, kısmen de olsa tekrar edeceğim hususlar olacak.
Öncelikle ben şuradan başlamak istiyorum: Burada farklı farklı hususları vekillerimiz gündeme getirdiler fakat ciddi anlamda ben şununla karşılaşıyorum yani... Aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde yedek üyeyim. Oradaki tartışmalarda da... Hakeza, Ravza Başkanımla Parlamentolar Arası Birlikte de üyeliğimiz mevcut. Dolayısıyla, aslında dünya parlamentolarındaki tartışmaların da nerede düğümlendiğine dair ciddi bir fikir edinmiş oluyoruz katıldığımız toplantılarda. Açıkçası, temelde -burada gerek Tuncay Özkan Bey de belirttiler, diğer vekillerimiz de belirttiler- aslında fiilî bir tekel görüntüsü var bu alan nezdinde. Bu da ülkeler açısından beraberinde şu tip kaygıları getiriyor: Egemen devletlerin... Mesela, başka kuruluşları da zaman zaman dinlediğimizde şu tip kavramlarla karşılaşıyoruz: "Bizim topluluk kurallarımız." Sonra çevirip diyorlar ki: Tabiri caizse "Topluluk anayasamız." Sonra çevirip diyorlar ki: "Kullanıcılar." Kullanıcıları bir kere daha ifade ederken tabiri caizse "bizim dijital vatandaşlık" gibi kavramların kullanıldığına şahit oluyoruz. Bu noktada, ben dünyada şöyle bir eğilimle yüzleşiyorum ve karşılaşıyorum: Gerçekten, devletlerin egemenlik hakları noktasında yani devletlerin vatandaşlarını korumak ve egemenlik haklarını korumak noktasında... Devlet vatandaşın hakkını bu platformda da koruyabilecek ki hakikaten devletin vatandaşını koruyabilmesi... Hani, teorik bazda "yetki devri" bahsinde "Vatandaşlar bu yetkileri devlet onları korusun diye verdiler..." Bu kısma girmeden söylemek istiyorum. Hakikaten burada bir egemenlik sorusu ve sorgusu olarak bu durumla karşılaşıyoruz. Yani burada bu yapılar oluşturulurken, dijital mecrada fiilî bir tekel varken ifade özgürlüğünden tutun haber alma hürriyetine, basın özgürlüğüne kadar bunların her biri aslında bir miktar tartışmalı bahisler hâline geliyor.
Bu noktada, şeffaflığa dönük olarak çok ciddi vurgular oldu, bu vurgulara bire bir katılıyorum; "şeffaflık" bahsi gerçekten her birimiz için çok önemli bahisler ve burada muhalefetle ortaklaşabildiğimiz nadir konulardan bir tanesi. Gördüğünüz üzere, burada hakikaten vatandaşın hakkını savunmak adına ortak bir noktadan hareket ediyoruz. "Şeffaflık" bahsi... Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde şeffaflığa dair eleştiri içeren çok fazla rapor yayınlandı -sizler de belki takip ediyorsunuzdur- ve bu noktada bizim şeffaflıktan muradımız şu değil: "Belirli hususlarda şu kadar hesap kapatıldı, şununla ilgili böyle bir inceleme başlatıldı." vesair. Şeffaflıktan muradımızın bu da olması lazım, evet ama tam olarak muradımız bu değil; şeffaflığa dair bir soru sorduğumuzda bizim anlamak istediğimiz husus şu: Hangi içerik neye göre ön plana çıkartılıyor ve vatandaşların kişisel verileri nasıl anonimleştiriliyor, anonimleştirildikten sonra nasıl kullanılıyor ve o kişiye dönük içerik nasıl ona sunuluyor? Çünkü beraberinde şöyle tartışmalar da var: Yine, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde -yanılmıyorsam Alman bir parlamenterdi, ismi Schmitt olsa gerek- bir rapor kaleme aldılar: "Demokrasiler 'hack'lendi mi?" Burada şimdi, Google News üzerinden gidecek olursak mesela, tam tersi de iddia edildi fakat bizim de şöyle tecrübemiz var... IPL Raporu'nun ötesinde bunu söylüyorum yani bence bu noktada, araştırma kuruluşlarının da belirli hususlarda raporlarını nasıl bir veri setiyle ortaya koyduklarını da incelemek lazım. Tam tersi bahisle; muhalif kanalların -yani burada bir AK PARTİ Milletvekili olarak söylüyorum- ve muhalif haber sitelerinin ilk sıralara konulduğunu görüyoruz. Yine, algoritmanın bu noktada tercihi nasıl yaptığı... Ben orayı tıklamıyorum, oraya dair bir... Yeri geldiğinde tabii ki herkes ne düşünüyor diye bakıyoruz ama özü itibarıyla benim başvuru kaynağım orası değil ama neden benim karşıma ilk o çıkıyor mesela? Yani burada algoritma nasıl işliyor? Bu bahse ilişkin olarak bu soruyu soran sadece bizler değiliz, dünyanın tamamında bu sorunun sorulduğuna şahitlik ediyoruz ve bu noktada, bu anonimleştirmenin nasıl gerçekleştiği ve kişilere neye göre bu içeriklerin sağlandığı bahsi hâlâ zihnimizde net değil yani biz bunu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde de her oturumda vurgulu bir şekilde gündeme getiriyoruz ve soruyoruz. Birinci soru olarak bunu bir kenara koyuyorum. Ha, bu arada, dediğim gibi o "Demokrasiler nasıl 'hack'lendi?" raporunda da bu tartışılıyordu. "Bu algoritmaların şeffaflığı" bahsi gerçekten çok önemli çünkü bu, ileride demokrasilerin mevcudiyetine dair bir sorunsal teşkil edebilir yani kişilerin demokratik haklarını kullanırken bir irade fesadı hâline sebebiyet verir mi, vermez mi? Bu tartışma da peşi sıra sürüyor ve biz de bunu ilgiyle takip ediyoruz ve bir miktar endişelilik bahsi de oluşuyor açıkçası kendi açımızdan. Bunu bir soru olarak yine "şeffaflık" bahsinde... Çünkü bu konunun çok net ve temiz bir şekilde ifadelendirilmesine çok ihtiyacımız var. Bunu bir temel soru olarak en başa koyuyorum.
İkincil olarak, kişisel verilerin korunumu... Çok çok önemli bir mesele yani özel hayatın gizliliği uluslararası sözleşmelerce de güvenceye alınmış, aynı zamanda çok temel bir anayasal hakkımız. Bu noktada, kişisel verilerin korunumu bağlamında, buna ilişkin olarak neler yapılıyor? Yani gerçekten, anonimleştirmenin de şeffaflığı yine burada bir başlık olarak karşımıza çıkıyor ama bunun ötesinde mesela, kişisel veriler kimlerle, nasıl paylaşılıyor; hangi şirketler neyi, nasıl değerlendiriyor? Çünkü bir onay butonu bize çıktığında... Yani bu kişisel verilere dair dünya kamuoyunda hassasiyet arttıkça "Biz verilerinizi şunlarla paylaşıyoruz." diye böyle bir sürü şirket listesiyle karşılaşmıştık, artık böyle "Buna onay vermiyorum, onay vermiyorum." bundan yorulmaya başlamıştık hakikaten. "Açık rıza" bahsi de bence bu konuda tartışmaya açık ki dünyada bu da tartışılıyor yani şu an gerçekten ciddi PR nezdinde bunların her biri yeterli mi, yeterli değil mi? Açık rıza gerçekten bir gerçekten bir açık rıza mıdır ve burada aydınlatma metinleri gerçekten yeterince aydınlatır mı, yoksa bir genel işlem şartı hüviyetinde, hakikaten kişilerin böyle birkaç gününü ayırarak, içeriklerin altını çize çize "Bir dakika, şu kavram neymiş? Bir de bunu araştırayım." diye didiklemesi gereken metinler midir? Dolayısıyla, hakikaten, bu aydınlatma hükmünü bir şekilde karşılar mı? "Zorunlu çerez" kavramı mesela, yine tartışmaya açık bir kavram. Bunların her biri aslında "açık rıza" kavramını tam anlamıyla karşılıyor mu, karşılamıyor mu? Bunların her biri çok ciddi anlamda kaygılılığı artıran unsurlar olarak karşımızda yer alıyor ve bunlar sadece bizim kaygılarımız değil, bütün dünyanın kaygıları ve biz bunu burada dile getirmek durumundayız.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Bunun ötesinde -benim devam ediyor- vergilendirmeye ilişkin daha net bir talep olduğuna ilişkin hususu zaten siz dile getirdiniz, onu tekrar gündeme getirmiyorum.
Yine, kişisel veriler noktasında, siber güvenlik yani verileri nerede tutuyorsunuz, nasıl koruyorsunuz, bu noktadaki tedbirler yeterli mi, değil mi? Bu da önemli bir şey çünkü Google nezdinde değil belki ama başka birkaç şirket bir anda dediler ki: "Biz siber saldırıya uğradık." O esnada verilere ne oldu acaba? Bunların her birini merakla bekliyoruz biz de.
Yine, veriler bağlamında... Veri merkezleriniz nerede? Malumunuz olduğu üzere, Türkiye'de geçtiğimiz sene yaptığımız 5651'deki değişikliğe ilişkin yasal düzenlemede -gerçi orada sosyal ağ sağlayıcıları nezdinde tabii bu yapıldı- veri merkezlerinin Türkiye'de bulunmasına ilişkin hassasiyet içeren bir hüküm de vardı. Dolayısıyla, bu noktada, veri merkezlerinden bir tanesini Türkiye'de oluşturma noktasında attığınız, atacağınız adımlar nelerdir?
Bunun yanı sıra; YouTube algoritmasının çoğulculuğuna dair tereddütlerle karşılaşıyoruz yani hakikaten bu çoğulculuğu tesis etmek adına algoritmadaki işleyiş nedir, bunun neresindeyiz? Yani bunlara her birimizin ciddi anlamda ihtiyacı var.
Son olarak şöyle bir soru... Rekabet hukukuna dair sorular soruldu. Ben Bilkent Üniversitesi mezunuyum, 2014 yılında rekabet hukuku dersini Gönenç Gürkaynak'tan aldım. Şimdi, bu noktada Amerika'da da dijital pazarlardaki rekabet şartlarına ilişkin bir rapor çıktı 2020'de. Şimdi, bana öğretilen rekabet kuralları ve fiilî durum ki Rekabet Kurumumuz da malumunuz olduğu üzere hâkim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin aslında bir ceza öngördü. Dolayısıyla bana öğretilen rekabet, burada prensipleri çerçevesinde durumu değerlendirecek olursak bu fiilî tekel görüntüsü çok sıhhatli bir görüntü teşkil etmiyor. Bu bağlamda rekabet hukuku noktasında Amerika'da çıkan rapor noktasında neler düşünüyorsunuz? Dünyanın bu kaygılılığı, rekabet hukuku bağlamındaki bu fiilî tekel görünüme ilişkin olarak dünyadaki kaygıları nasıl okuyorsunuz? Bu soruyu da sormak istedim.
İnanmayacaksınız ama bitiriyorum. Son olarak şunu söyleyeceğim: Burası çok dinamik bir alan yani dijital alanlar çok dinamik alanlar. Dolayısıyla ben bu tip toplantıların devamlılık kesbetmesi gerektiğini düşünüyorum. İlerleyen süreçlerde hem hesap verilebilirlik bahsinde hem de vatandaşlarımızın bize ilettikleri talepleri ve kaygıları bir şekilde paylaşabilmek adına bu toplantıları...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Öneriniz var mı Vekilim? Önerilerinizi söyleyebilirseniz.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Nasıl, önerileriniz?
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Önerilerinizi. Toplantıların devamı konusunda...
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Evet, önerimi ilettim şu an. İlettim ve kapatıyorum.
Teşekkür ediyorum, tekrar ayaklarınıza sağlık.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Zeynep Hanım, biz de teşekkür ederiz.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - On bir dakika olmuş Başkanım.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - On beş dakika diye ben onu hesapladım ama.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - 11,46.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, teşekkür ederiz. Feda olsun size.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum, sağ olun.