KOMİSYON KONUŞMASI

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben bu, kadına karşı şiddet konusunda, hazır Bakanımızı da bulmuşken bu konuda konuşmak istiyorum. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun -belki burada bilmeyen arkadaşlar olur- Başkan Yardımcısıyım. Muhalefetten başkan yardımcısı olan ya tek komisyon ya da iki komisyondan biri bu. Çünkü gerçekten de o Komisyonda bunu, kadın sorununu bir parti meselesi olarak ele almamaya çalışıyoruz.

Şimdi, bildiğiniz üzere, aslında yasal mevzuat epeyce pekiştirildi Fatma Şahin döneminde. Hem İstanbul Sözleşmesi'ne imza attık hem ayrıca bir Kadın Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasası çıkarıldı fakat kadına karşı şiddeti durdurabilmek bir türlü mümkün olmadı.

Şimdi, ben defalarca o Komisyonda da söyledim, burada da aslında dile getirildi, Sayın Şahin dile getirdi, Malatya Milletvekili; çare olarak yani kadın sorunlarına ve şiddete çare olarak ailenin güçlendirilmesi meselesi. Sayın Bakan, sizin de öyle demeçlerinizi duyuyorum ama medya bazen sadece bir şeyi alıyor çekiyor, onu ön plana çıkarıyor. Hatta ya bugün ya dün böyle bir eleştiri de vardı, aile güçlendirilerek bu mesele çözülemez gibilerden. Ben de aslında aynı kanaatteyim, bunu defalarca da dile getirdim. Aslında kadına karşı şiddetin kökeninde maalesef aile var Türkiye'de. Yani şöyle: Kadına karşı şiddet uygulayanlar sokaktaki yabancı erkekler değil; genelde koca, eski koca -boşanmış- nişanlı, eski nişanlı, sevgili, eski sevgili, kardeş, ağabey, dayı oğlu, amca vesaire vesaire. Yani hemen hemen yüzde 90'ı, benim gördüğüm kadarıyla, gazetelerden bu hikâyeleri okuduğunuzda, aile fertleri. Yani burada bir sorun var.

Şimdi, şöyle bir sorun olduğunu düşünüyorum: Aslında kadını birey olarak, hakları olan vatandaş olarak görmediğimiz sürece bu sorunu çözemeyiz gibi geliyor bana çünkü sadece evli kadınlar, sadece bir ailesi olan, kocası olan kadınlar değil bu şiddete maruz kalanlar ve bunun boyutları öyle artık absürt noktalara vardı ki, hatırlarsınız belki birkaç yıl önce bir adam rüyasında -karısı yanında yatıyor- karısının başka bir erkekle seviştiğini görüyor; yataktan kalktı, kadını öldürdü. Yani inanılmayacak boyutlarda. Aynı şekilde, birkaç yıl önce -ben hatırlıyorum- bir adam gündüz vakti karısını sokakta bıçaklıyordu, 2 tane polis başında, ellerini kavuşturmuş seyrediyordu bu olayı.

Şimdi, dolayısıyla, bu şiddetin kökenlerine yani bu meselenin kökenlerine inmedikçe biz, sadece ve sadece aile üzerinden giderek bu sorunu çözemeyiz. Aile, tabii, her toplum için önemlidir ve tabii ki aile güçlendirilmeli, doğru değerler aileye aşılanmalıdır. Orada Malatya Milletvekilimizin söylediğini de katılmıyorum, böyle, işte "İnternet üzerinden, oradan buradan evleniyorlar da bu sorunlar böyle, bundan kaynaklanıyor." gibi bir söyleme. Çünkü baktığınızda, aslında. bu şiddet meselesi daha, böyle, tutucu, daha muhafazakâr, daha az eğitimli ve kırsal alanlarda yaşayan ya da kırsaldan göç etmiş insanlar arasında daha yaygın yani eğitimi olan, İnternet kullanan, İnternet kanalıyla arkadaşlıklar edinen veya tweet atan insanlar arasında pek değil. Dolayısıyla, bu meseleyle uğraşmamız lazım.

Şimdi, bu, "Televizyonda kadına karşı şiddet çok gösteriliyor, bu da bir teşvik unsuru." Gene Malatya Milletvekili söyledi. Bu da çok söylenen bir söylem. Aslında tam tersi olduğunu düşünüyorum çünkü meseleleri halının altına süpürerek halledemiyoruz. Bakın, mesela Türkiye'de bir ensest sorunu da var -yani aile içinde cinsel ilişki sorunu- ve bu nedenle çok sayıda kadın intihar ediyor. Ben Batman'da zamanında akademisyenken bir araştırma yapıyordum, Batman'da yaygın bir hâldeydi mesela kadın intiharları. Kimse konuşmuyordu bunu çünkü tabu bir mesele, konuşulmayan bir mesele. Sorduğunuzda, işte, "Köyden geliyorlar da intibak edemiyorlar da şehre, onun için intihar ediyorlar." falan gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Bir kadın örgütünün eski başkanı söyledi, dedi ki: "Bütün kadın intiharlarının nedeninde aile içindeki ensest meselesi vardır. Bu kadınlara, ip bırakılıyor, kendinizi öldürün diyerek ya da işte, başka bir şey. Dolayısıyla, intihara zorlanıyorlar."

Şimdi, yani bu kadın meselesine ilişkin Türkiye'de o kadar çok sorun var ki bunlarla baş edebilmek için aslında çok iyi bir program hazırlanması gerektiğini düşünüyorum ben. Benim önerim bu, hazır Bakanlığın bütçesi de konuşuluyor, bir yılı kadın yılı ilan edelim. Bakın, Japonya mesela kadın sorunsalını bu şekilde çözdü. Ben bunu Komisyonda da defalarca önerdim ama pek de rağbet görmedi ve de bu bir yıl içinde Bakanlığa biraz daha fazla bütçe verip mesela kamu spotları kanalıyla, belki yapılabilecek televizyon dizileri -çünkü insanları çok etkiliyor bu diziler- kadına karşı şiddetin konu olarak ele alındığı televizyon dizileri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayın Binnaz Hanım.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - ...ama her şeyden de önemlisi, eğitim sistemine muhakkak ve muhakkak, sadece kadına değil, farklı olan her kesime karşı ayrımcılıkla mücadele eden bir ders konulması; bunun ilkokuldan, lise sona kadar her sene tekrarlanması. Gerçekten, ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü insanları bu konularda eğitmediğiniz, bu meseleyle mücadele etmediğiniz sürece bu sorunu sadece yasaları değiştirerek, işte, korumalar vererek, tedbirler alarak önleyebilmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, talebim, bu bir yılın, önümüzdeki bir yılın, 2015'in mesela -son yılı da bu 24'üncü Dönemin- kadın yılı ilan edilmesi ve özellikle de kadına karşı şiddetle mücadele yılı ilan edilmesi. Bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri de var. Mesela Kadın Cinayetlerini Durduracağız Örgütü var, aynı şekilde Mor Çatı var. Yani, istenirse bunlarla ortaklaşa, Bakanlıkla birlikte toplantılar da düzenleyebiliriz, temas da kurabilirim, oradan çok sayıda kadını da tanıyorum. Gerçekten, ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum, teklifim budur bu sorunun çözülmesi için.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Toprak.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ben teşekkür ederim.