KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saat 11'de, Komisyon toplantısı başladığında elli beş dakika usul tartıştık. Fakat usulde tartıştığımız şey: Şu anda ülkenin geldiği noktadaki sonuçları tartıştık, aslında çok fazla da usul tartışmadık. Aslını söylemek gerekirse tartıştığımız şey yapmamız gereken şeyleri yapmayıp da sebep olduğumuz sonuçları, sebebinin ne olduğunu dikkate almadan sonuçları tartıştık ve bir yere de varamadık, varmamız da mümkün gözükmüyor gibi geliyor bana.

Cemal Bey burada yok. Cemal Bey bugünlerde çok tarihî konuşmalar yapıyor, gerçekten tarihin sayfalarına geçecek konuşmalar. Genel Kurulda Numan Bey de bir konuşma yaptı, AK PARTİ'yi toprağa gömdünüz; çok güzel. Yeni bir vahiy mi geldi, yoksa bir uyanış mı geldi bilmiyorum. Yepyeni bir patikaya girdiniz umarım başarılı olursunuz. Ben, muhalefetten arkadaşlarımın yaptığı konuşmalardan farklı olarak -onlardan biraz ayrılıyorum- şunu diyorum: Değerli arkadaşlar -muhalefetteki arkadaşlarıma söylüyorum- bu bir tercih. Bu tercih, evet, arkadaşlarımızın dediği gibi, üretimi arttırmak için Türk lirasını değersizleştirmek, o değersiz Türk lirası üzerinden ihracatı arttırmak ve oradan da enflasyonu düşürmek. Bu, kendi içerisinde Cemal Bey'e göre son derece tutarlı ve dünyaya meydan okuyan bir sistem. Güzel. Ama şunu unutmayın -muhalefetteki arkadaşlarıma söylüyorum- bu bir tercih meselesi. Dolayısıyla bu tercih tıkır tıkır işliyor. İşlediği taraf Türk lirasının itibarının kaybolması. Dolayısıyla burada bir yanlış yok. Yanlış şurada: Bu, tıkır tıkır işleyip de değersizleşen, itibarsızlaşan Türk lirasının sonucunda bu hedeflerin gerçekleşmesi kesinlikle ve kesinlikle mümkün değil. Dolayısıyla, sizin ile bizim aramızda zaman şahitlik edecek, hakemlik yapacak; bekleyelim, görelim. Sizin bize verdiğiniz süre maksimum beş ay. Beş ay sonra bunun sonucunu alacağınızı söylediniz ve oradan da belki de kafanızda bir erken seçim vesaire var, onu da bilmiyorum. Dolayısıyla, şu anda soruluyor: Bu nereye kadar gidebilir? Bunun gideceği yerin ucu açık arkadaşlar. Sistemdeki Türk lirası bitinceye kadar Türk lirası değer kaydetmeye devam edecek. Türk lirası nasıl biter? Elinde Türk lirası nakdi olanlar bu ortamda, gidecekler ya ham madde alacaklar, stoklayacaklar ya bir kısmıyla, dediğim gibi, dövize dönecekler. Dövize dönmenin sınırı da bankacılık sistemindeki mevduat tükeninceye kadar, bitinceye kadar. Zaten basına sızan veyahut da gördüğüm -ben ismini zikretmek istemiyorum ama- bu politikaya fikir babalığı yapan insanların dediğine göre de zaten Türk lirası bu sistemde yabancı parayla birlikte tedavül edecek. Bunu açık ve net olarak söylüyorlar. Dolayısıyla, Türk lirası son tahlilde bu sistemden kovulacak.

Gresham Kanunu diye bir kanun var metal para sisteminde. İçindeki altın, gümüş miktarı azaltılan kötü paralar iyi parayı sistemden kovuyor; onun yerine kötü para sistemde kalıyor, iyiler ya yastık altına gidiyor ya başka bir yerlerde itfa ediliyor. Bu arada da Gresham Kanunu tersine çalışıyor. İyi para "hard currency" dediğimiz yabancı dövizler, altın Türk lirasını maalesef sistemden kovuyor. Dolayısıyla, bu açıdan baktığımızda, sizin kamu-özel iş birliği yöntemiyle yaptığınız dövize dayalı işlemlerin de şu andaki yaptığınız, uyguladığınız politikayla da içsel bir tutarlılığı var. Bu sistemin gideceği yerin, dediğim gibi, ucu açık. Türk lirası tükeninceye kadar Türk lirası değer kaybetmeye, itibar kaybetmeye devam edecek. Belki sistem tamamen, yüzde 100 dolarize olduktan sonra artık, Türk lirası bu sistemden çıkacak ve birbirimizle dolar üzerinden işlem yapmaya döneceğiz. Bu işin gittiği, gideceği yer burası.

Ama Cemal Bey'e söyleyeyim. Cemal Bey'in yaptığı bu konuşma -Allah uzun ömür versin- bundan sonraki hayatında onu adım adım takip edecek, bundan hiç şüphem yok. Sosyal medyada Cemal Bey'in konuşması bir tarafa, olanlar bir tarafa konulacak ve bunun sonucunda da ne olduğunu göreceğiz.

Biz maalesef yaptıklarımızdan bir türlü ders çıkarmadık ve çıkarmamaya da devam ediyoruz. Şu anda önümüze gelen yasanın birçok maddesiyle; geçmişte yaptığımız hatalardan ders almadığımız için aynı noktaya geri dönmemizi gerektiriyor ve aynı şeyi yapıyoruz. Mesela BOTAŞ'la ilgili yaptığımız şey. Biz öyle işler yapıyoruz ki yaptığımız hatadan bir de kendimize övünç çıkarıyoruz. İşimizi düzgün yapmıyoruz, piyasayı düzgün çalıştırmıyoruz, paranın itibarını korumuyoruz, enflasyonla mücadele etmiyoruz, enflasyonla mücadele etmediğimiz için de maliyetlerimizi de ithalat üzerinden arttırıyoruz, BOTAŞ'a "Doğal gazı üçte 1 fiyatına vatandaşa sat." diyoruz. Hâlbuki bunun piyasa fiyatı üzerinden satılması lazım. Doğru politika, bunun tedbirlerinin alınıp BOTAŞ'a zarar yaptırmadan bu getirdiği malın satımını sağlamak. Ama biz maalesef bunu yapmadık, BOTAŞ'ı zarara soktuk; şimdi marifetmiş gibi de "Affediyoruz, olması gerekenden üçte 1'ine de vatandaşımıza kullandırıyoruz." diyoruz. Yani bu yanlışı bile marifet gibi topluma tekrar satıyoruz. Bu yanlış.

Biz bu hataları geçmişte işledik. İşlenen bu hatalar, yanlışlar sizi iktidara getirdi, siz onun sonucunda iktidara geldiniz. Onun için, biz bu hataların bir daha tekrar edilmemesi için 5018 sayılı Türk ekonomisinin Anayasa'sı olan bir Yasa çıkardık. O yasada, ülke ekonomisine ödeneği olmayan yatırım yapılmasın, ülke proje çöplüğüne dönmesin dedik; efendim, geliri olmayan harcama yapılmasın dedik. "Ülke bütçesi faiz tarafından esir alınmasın" "devlet gereğinden fazla borçlanmasın, lüzumundan fazla borçlanmasın" diye biz bu yasaları yaptık. Fakat sizin şu anda getirdiğiniz doğal gazla, BOTAŞ'la ilgili düzenleme; efendim, 7'nci maddeyle ilgili tahminin üzerinde elde edilen gelirlerle ne yapılacağı konusu; onun dışında, üniversite hastaneleriyle, vesaireyle ilgili yapılan düzenlemelerin hepsi, 1990'lu yıllarda yapılan yanlış uygulamaların ortaya çıkardığı hastalıklı durum. Siz, bu hastalıklı durumu tekrar bizim önümüze "çözüm" diye getiriyorsunuz; bunlar sonuç, bunlar sebep değil, yaptığınız yanlış işlerin sonucunu bizden şey yapıyorsunuz. Dolayısıyla, sizi iktidara getiren bu yanlışlar tekrar sizi maalesef iktidardan uzaklaştıracak, bunu da böyle bilin. Çünkü 2002'den, sizin iktidara geldiğiniz dönemden önceki uygulama döneminde yapılan yanlışlardan şu anda bir tane bir şey kaldı, o da kısa vadeli avans. Göreceksiniz, belki 2022 yılında, büyük bir ihtimalle demeyim ama yüzde 50 ihtimalle, bu konuda da buraya bir yasa teklifi gelebilir bu zihniyetle devam ettiğiniz sürece.

Şu anda o dönemin bütün yanlışlıklarını tekrar ediyorsunuz ve o yanlışlıklarınızı da bir marifetmiş gibi bize, topluma dönüyorsunuz ve buradan da bir rant elde ediyorsunuz, siyasi rant elde etmek peşindesiniz. Bunlar yanlış arkadaşlar, bunları yapmayın ama sonuçta kanun teklifi buraya gelmiş, bu kanun teklifi buradan biz istesek de istemesek de geçecek ancak ben şunu söylüyorum: Geçmişten ders almadınız, geçmişten ders almadık, aynı hataları tekrar ediyoruz. Dolayısıyla, yanlışlarımızın üzerine bir de önemli bir makro perspektif değişikliğini gittik, ekonomi makas değişikliğine gitti ve burada da yapılan değişikliğin, planın, programın yükünü de çeken zavallı Türk lirası; itibarı sıfırlandı ve bu sıfırlanmaya da devam edecek. Bunun sonucu, nereden bakarsınız bakın, enflasyon. Dolayısıyla, siz burada ne kadar iyileştirme yaparsanız yapın ben sendikacı arkadaşlarıma söylüyorum: Sizin geçen yılki asgari ücretinizin satın alma gücü, bu yılki, 2022 yılındaki asgari ücretin satın alma gücünden çok daha yüksek olacak ve siz o günleri arayacaksınız. İşverene de diyorum ki sizin yükünüz de gayet hafifleyecek çünkü böyle enflasyonist bir ortamda borç veren kazanır, borç alan kaybeder, bu durum aynen böyle.

Dolayısıyla, şu anda, tabii, yasal düzenlemenin düzgün yapılması lazım, belki mart ayında tekrar bir düzenleme getirebilirsiniz. Asgari ücrete tekabül eden tüm gelirlerin vergiden muaf olması doğru bir düzenleme ama siz bunu yapmıyorsunuz. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle uygulamada birtakım problemlerle karşılaşacaksınız ve bunu düzeltmek için buraya tekrar bir yasa getireceğinizin ihtimali de oldukça yüksek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

Son cümlenizi alalım, buyurun.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Son cümlem şu: Türkiye, bilenen, herkesin farkında olduğu asfalt yoldan çıktı; son iki yıldır, üç yıldır ara yollarda çözüm arıyor ve ara yolların bizi getirdiği nokta da çıkmaz bir sokak. O çıkmaz sokağın ucunda da değersiz Türk lirası, yüksek enflasyon ve önünü göremeyen bir ekonomi ve ekonomi ajanları var.