| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2020 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetler ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/1729) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .01.2022 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Evet.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Hoş geldiniz sayın bürokratlar.
Teknik birçok konu tartışıldı ben onlarla ilgili tartışmaya girmeyeceğim ama dünyada bu tip kuruluşların, kurumların kuruluş amacı petrol, doğal gaz gibi, enerji vesair emtia ihracatıyla gelir oluşturmak yani paydayı büyütmek, diğer yandan da dış ticaret fazlasını yurt dışı harcamalara yönlendirerek yine bir pastayı büyütmek meselesi; çok üzgünüm, sizin böyle bir fonksiyonunuz yok. Çünkü finansal sistemin dışında ve parasal birtakım hareketlerin dışında marka değeri olan bir iki millî firmamız var, onları buraya dâhil ettiniz. Onların da dış ticarette daha çok büyümesi yerine, nasıl ve kimlere satabiliriz, onların paylarını nasıl pazarlayabiliriz şeklinde bakıyorsunuz. Bu çok sağlıklı bir bakış açısı değil, aksine anayasal anlamda da çok büyük sıkıntıları içerisinde barındıran bir bakış açısıdır.
Buradan çok net deklare ediyorum, bütün bürokratların da bu dikkatle davranması gerektiğini ısrarla bir ihtar biçiminde söylüyorum. İktidar değiştiğinde, Millet İttifakı'nın iktidarı oluştuğunda stratejik planlama kurulunu kuracağız ve ilk bir hafta içerisinde millî varlıklarımızın bir envanterini çıkaracağız. Alacaklar neler, borçlar neler; aktifler neler, pasifler neler; buna bu fonlar da dâhil olacak, herkes o dikkatle işini yapsın.
Burada disiplinli çalışmadan bahsediyorsunuz, Santiago İlkelerinden bahsediyorsunuz. Santiago İlkelerine uygunluğu olmayan bir kurumla karşı karşıyayız. Yani başında Cumhurbaşkanının olduğu bir kurumdan az önce arkadaşlar bahsetti, böyle "bağımsız bir kurum" falan diye bahsedebilme şansınız yok, şeffaflığınız da söz konusu değil. Bütün bunlarla ilgili ağır eleştiriler yaparak sizin kimliklerinize vardırma niyetinde değilim ama kurumsal olarak bunun özelliği budur. Hesap vermeyen bir kurumu şöyle tarif edebiliriz, var olduğu noktayı: Özel hukuka tabisiniz, başınızda Sayın Cumhurbaşkanı var, devletin başı var. Bu kambur size yeter. Kararname çıkarabiliyor, özel hukuka tabisiniz, rekabeti öldürmüşsünüz, hiçbir sorumluluğunuz yok, her türlü yetki sizde, her türlü muafiyet sizde, hesap vermiyorsunuz. Hatta, çok basit bir örnek vereyim: 6741 sayılı Yasa'ya göre, personeliniz bile kamu personeli rejimine dâhil değil. Hukuksal ayak oyunlarıyla hayata sürülmüş olan bir kurumdan bahsediyoruz. Bunun ne demek olduğunu alt başlıklarıyla anlatmaya başladığımız zaman çok ciddi sıkıntılı bir tablo söz konusu. Bu, bir denetim değildir yani. Hoş geldiniz, bilgilendiriyorsunuz, teşekkür ederiz. Mevzuat sizi bağlar ama sizler de en az bizim kadar biliyorsunuz çünkü uzmansınız alanınızda, bu bir denetim değildir, bu kurum Santiago İlkelerine uygun bir kurum da değildir. Bu kurum Türkiye'nin millî varlıkları üzerinde bir kamburdur, pazarlama aracıdır. Pazarlama aracı olduğu kadar da millî değerlere saygısız çalışan bir kurumdur. Nerede saygısızdır, ben size söyleyeyim. BOTAŞ'ın borçlarını sıfırlattırdınız bize bir hafta önce. BOTAŞ'ı 3 ayrı bölüme bölerek pazarlayacağınız söyleniyor. Madem çok kıymetli, madem değer üretiyor, borçlarını milletin sırtından niye sıfırlattınız ya?
Bünyenizdeki bir kurumdan bahsedeyim. Bir banka, yine az önce överek anlattığınız şans oyunları. Ben "nas"a falan girmeyeceğim, o tartışmalara girmem, orada Cumhurbaşkanımız bu kurumun içine girdiği zaman "nas" mas diyecek hâli kalmaz. Benim alanım değil. Ben bir parlamenter olarak az önce söylediğiniz ilkeler üzerinden bir sorgulama yapacağım. Disiplinli çalışıyorsunuz, bünyenizde bir banka var, o bankadan yine az önce övdüğünüz "İşte, şu kadar kâr etti." dediğiniz -Millî Piyango ya da Sisal- bir aileye devrettiğiniz kurumun borcu tahsil edilmiyor. Niye? Bu kurumun çoktan temerrüde düşmüş olması gerekmiyor mu? Bünyenizdeki kuruluşları bu kadar yakından takip ediyorsanız, bu borcu tahsil etmeyen kamu bankasına talimat en yukarıdan geldiğinden dolayı mı siz bu tahsilatı yaptırtamıyorsunuz? Bu soruların cevabı olmaz burada işte. Böyle, bağımsızlığı olmayan, denetlenebilirliği olmayan, kamunun varlıkları üzerinde dans eden bir kurum hâline gelirsiniz.
Abu Dabi Kalkınma Holdingden bahsedildi az önce. Sayın Cumhurbaşkanı Aralığın 24'ünde poz verdi o fonun yöneticileriyle, limanlarımızı onlara pazarlayacakmış. Millî değerlerimiz üzerinden değer yaratan kurum olarak size soruyorum: Sizin bilginiz var mı? Sizin dahliniz var mı? Sizin önerdiğiniz bir şey mi? Önerdiyseniz, bu millî değerlere nasıl bir katkıdır? Önüne geleni satan, tefeci dükkânına dönmüş olan bir kurumun bu millete hâlâ hayırlı olacağını nasıl söylüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.