| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 85 Milletvekilinin, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 07 .01.2022 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım, değerli bürokratlar, Sayın Bakan Yardımcıları, değerli sivil toplum meslek kuruluşlarının üyeleri, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Cemal Bey gerçekten birikimli bir arkadaşımız olarak kısa ama öz bir sunum yaptı. Ancak şimdi ben genel gerekçeyle başlamak istiyorum. Şimdi, genel gerekçe şöyle başlamış değerli arkadaşlar: "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına eklenen hüküm ile vergi kanunları uyarınca iadesi talep edilen vergilere ilişkin olarak açılan davalarda, dava konusu edilen tutarın % 50'si oranında teminat..." diye böyle devam ediyor.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun yapmak bir usule tabidir tabii ki. Bunu biliyorsunuz ve geçmişten beri de buna dikkat edilirdi. Şimdi burada genel gerekçe madde gerekçesi gibi başlamış, hiçbir ilgisi olmayan bir şekilde. Genel gerekçede bu kanunun neden verildiği, neden ihtiyaç duyulduğu anlatılır. "Şu yapılmaktadır, bu yapılmaktadır." Zaten madde gerekçelerinde bu anlatılır "Şu yapılıyor, bu yapılıyor." diye. Ama yapılan işin neden yapıldığı, hangi gerekçeyle yapıldığı orada rakamlandırılır. Burada genel olarak ortam şöyledir, bu konuyla ilgili ya da bu konularla ilgili, artık tek kanun değil, birçok kanun var bunda olduğu gibi "Böyle bir ortamda, böyle bir kanun getirmek zorunda kaldık, bunun gerekçesi de budur." denir. Genel gerekçe ile madde gerekçeleri arasında hiçbir fark yok. Sayın Başkanım, tabii Başkanlıktan, Meclis Başkanlığından geçiyor ama bunlara Meclis Başkanlığımız maalesef çok dikkat etmiyor bu konulara. Sizin Komisyon olarak dikkat etmeniz, devlet adabını bilen birisi olarak, özellikle Başkanımız olarak bunları uyarmanız çok doğru olacaktır kanaatindeyim. Yani çok yanlış bu şekilde bunların gelmesi. Zaten yanlışlık şuradan başlıyor: Aslında bunların Hükûmet tasarısı olarak gelmesi lazım, doğrusu odur. Hepimiz de biliyoruz ki bunlar Hükûmetten gelmiştir, Hükûmet de yok da daha doğrusu Kabineden gelmiştir; doğrusu da odur, oradan gelmesi gerekir, kanunla ilgili ihtiyaçları onlar bilir. Öyle olması lazım ama burada bir garip oyun oynanıyor, bir garip iş yapıldı. Anayasa yani muvazaadan da öte bir şekilde burada savunma durumunda. Şimdi, Cemal Bey'in yerinde olmak istemem, samimi olarak olmak istemem. Şunları savunmak mümkün mü? Burada gelip de siyasi birisinin -artık Bakanlar da seçilmiş değil ama- siyasi yetkiye sahip seçilmiş birisinin gelip bunları savunabilmesi lazım. Yok öyle birisi. Ya, böyle bir usul olmaması lazım. Şimdi, biz de ne diyeceğimizi bilemiyoruz, kime diyeceğimizi... Bürokratlara mı "Bunların müsebbibi sizsiniz." diye eleştiride bulunalım. Cemal Bey'e zaten bulunamayız; müsebbibi o değil, getiren o değil, kime eleştiride bulunacağız? Yani gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum ya da anlatmakta zorluk çekiyorum ki çok önemli konular var.
Ekonomik ortam nedeniyle gerçekten fiyat farkı kararnamesi gerekiyor, bir fiyat farkı kanunu gerekiyor, bunun düzenlenmesi gerekiyor. Onunla ilgili olarak hazır başlamışken söyleyeyim, daha detaylı düzenlenmesi lazım hem devirlerle ilgili hem de fiyat farkıyla ilgili genel ifadeler kullanılmış, bütün yetkiler Cumhurbaşkanlığına verilmiş ama daha sonra ne yapılacağı belli değil. Bu ifadeler ile sözleşmeler arasında farklılıklar gözetilmesi mümkün olabilecek. Kanunun mümkün olduğunca bunları tanımlaması gerekiyor, fiyat farkıyla ilgili yapılacak işler kanuna mümkün olduğunca açık olarak yazılmak durumundadır. Aksi takdirde sıkıntı olacaktır.
Onun haricinde 12'nci maddede, bu mevduatla ilgili madde düzenleniyor. Biliyorsunuz kanun çıkmadan, mevzuat çıkmadan bu işler yapıldı, başlandı. Bununla ilgili olarak da Cemal Bey, arkadaşlara söylerseniz detaylı bilgi verebilirlerse... Şimdiye kadar kaç hesap açıldı; bu hesapların kaçı gerçek kişi tarafından, kaçı tüzel kişiler tarafından açıldı; ne kadarı özel bankalarda, ne kadarı kamu bankalarında? Şimdi "özel banka ve kamu bankası" deyince de değerli arkadaşlarım şimdiye kadar özel bankalara, özel kurumlara kamu yararı nedeniyle bir görev zararı ödemesi yapılmadı değil mi Sayın Başkanım, siz Bakanlık yaptınız? Özel kurumlara, özel bankalara kamu görevi verilip de bir zarar ödemesi yapıldı mı şimdiye kadar? Yapılmadı. Anayasa'nın 73'üncü maddesinde bu tür işlerle ilgili "Kamu yararı aranır..." Burada bir kamu yararı var mıdır? Kamu yararı nedeniyle mi yapıyoruz biz bunu? Yani bazılarına hazineden ödeme yapıyoruz, ilave olarak faiz ödemesi yapıyoruz. Burada bir kamu yararı var mı? Bunu da özel bankalar vasıtasıyla yapıyoruz. Nasıl olur, nasıl yürür bu iş? Bunun bir mantığı var mıdır? Burada kamu yararı nerededir bunu görmemiz lazım.
Yine 12'nci maddeye değinmişken "İhraç edilecek senet tutarı ile ihraç yapılacak bankaları belirlemeye, özel tertip devlet iç borçlanma senedi ve nakit kaynak aktarımı için Bakanlık bütçesinde mevcut ya da yeni açılacak tertiplere ödenek eklemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." Şimdi değerli arkadaşlarım, yeni sistemde Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe yapma yetkisi yok, bütçeyi uygulama yetkisi var, uygulamayla ilgili yetkilendirilmiş, Strateji ve Bütçe Başkanlığı yani Cumhurbaşkanlığı yapıyor bütçeyi, yani ödenek eklemeye yetkili kurum Strateji ve Bütçe Başkanlığı. Ya, bunu nasıl yazıyoruz, getiriyoruz? Hazine ve Maliye Bakanlığına yeni açılacak tertiplere ödenek ekleme yetkisi veriyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığının hangi birimi yapacak? Bütçe yapıyor, Bütçe Genel Müdürlüğü yapıyordu, şimdi hangi birim yapacak Allah aşkına, bu nasıl iştir? Nasıl bunları böyle yazıyoruz ya? Bu devlet ne hâle gelmiş? "Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." diye buraya getiriyoruz. Ayıptır bunlar ya. Devlet de bu kadar da değildi, bu Türkiye Cumhuriyeti gerçekten devletti. Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçeyi yapar, yetkisi oradadır, biz getiriyoruz: "Hazine ve Maliye Bakanlığı yapar." Yok canım! Anayasa değişmiş, farkında değil arkadaşlar.
Şimdi "Hazine ve Maliye Bakanlığına verilmesinde özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler uygulanmaz." diyor. Hazine ve Maliye Bakanlığına, Merkez Bankasına bankalardan kişilerle ilgili her türlü bilgi verilebilecek. Bu çok önemli bir konu arkadaşlar. Hazineye, Merkez Bankasına... Şöyle ifade ediliyor: "Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanması kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve bankalardan gerekli veri ve bilgiyi talep edebilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası veya bankalar, talep edilen veri ve bilgiyi Hazine ve Maliye Bakanlığının belirleyeceği şekil ve süreler içerisinde vermekle yükümlü olup veri ve bilginin birinci fıkrada belirtilen amaç çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığına verilmesinde özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler uygulanmaz." Şimdi, tasarruf hesabı açıyor, insanlar ülkesine, devletine güveniyor, gidiyor bankalarda hesap açıyorlar. Bu bilgilerin Maliye Bakanlığına verilmesiyle ilgili yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler var, bu hükümleri kaldırıyoruz. Ne yapıyoruz arkadaşlar, bu ekonomik ortamda böyle bir şeyi nasıl yapıyoruz, bu bilgileri nasıl veriyoruz? Yani bu, paniği artıran bir husus değil midir? Bu, Anayasa'ya aykırı değil midir, yasalara aykırı değil midir? Şimdi, neden yapıyoruz bunu, Cemal Bey bunu neden istediler, Hazine ve Maliye Bakanlığı bunu neden istiyor? Hazine ve Maliye Bakanlığı mı istiyor, ne yaptığını biliyor mu acaba? Kişilerle ilgili bu bilgileri neden istiyor? Kimin özel kasası var, kimin ne kadar parası var, kimin ne kadar dövizi, bilmem nesi var, bu tür bilgiler alınacak. Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak biz de alıp bu bilgileri buna göre kanun çıkarabilecek miyiz, konuşabilecek miyiz, aleni mi olacak hepimizin elinde bu bilgiler? Ne yapılıyor burada? Yani bunun yapılması bu ekonomik ortamdaki paniği ne derece artırır, bunun farkında mıyız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Yani bu, düşünülerek mi getirildi? Diğer bakanlıklara, kurumlara sorularak mı getirildi bu? Herhâlde Durmuş Bey açıklayacaktır eski Merkez Bankası guvernörü olarak. Bunların bankacılık piyasasında yaratacağı etkiler, yabancı yatırımcılar açısından yaratacağı etkiler; bunlar hiç düşünülmüyor mu, bunları düşünen bir bürokratınız yok mu -bunları ikaz edecek siyasiler diyeceğim de Cumhurbaşkanından başka yürütme erkinde siyasi seçilmiş kişi yok- bu ikazlar yapılmıyor mu?
Heterodoks politikalar bunlar mı Cemal Bey, bir sorsanıza, Heterodoks politika dediği bunlar mı yani hiçbir şeyin sayılmadığı, kanunun, nizamın olmadığı politikalar heterodoks politikalar mı?
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Gülüyor.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ne yapsın, Cemal Bey aklı başında insan, ne yapsın gülmeyip de?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Aklıma geleni yaparım." diyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Psikiyatr kliniği" diye yazacaklar kapıya.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Herkesi sana göndereceğiz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kapıyı kapatıp yazacaklar "psikiyatr kliniği" diye.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 10'uncu maddede BOTAŞ'a doğal gazla ilgili olarak verilen yetki... Herhâlde EPDK'den arkadaşlarımız da var değil mi Sayın Başkanım?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Var.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Şimdi, o, EPDK'nin fiyat tespitiyle ilgili yetkisi BOTAŞ'a mı veriliyor? Bir de öyle bir durum söz konusu galiba, onun da değerlendirilmesi lazım.
Ayrıca, emeklilerle ilgili olarak yapılan düzenlemeleri yetersiz buluyoruz. Böyle bir ortamda, enflasyonun yukarı yönlü olduğu, daha da yukarı çıkacağı bir ortamda bu düzenlemenin yetersiz olduğunu, madde geldiği zaman daha ayrıntılı olarak görüşlerimizi ileteceğimizi belirtmek istiyorum.
Dediğim gibi 1, 11, 12 ve 16'ncı maddeyle ilgili Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırılık iddialarımız var ayrıca.
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.