KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, efendim, ben hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Her vesile altını çiziyoruz arkadaşlar, milletin ihtiyaçlarına mebni ne lazım geliyorsa onları yapmak üzere burada toplanıyoruz ve onlar üzerine öncesinde yapılan çalışmalar var.

Şimdi, Cemal Öztürk Beyefendi'nin hakikaten çok teferruatıyla, tafsilatıyla çalışarak önümüze getirdiği bir düzenleme var, 18 maddeden müteşekkil düzenleme. Kendisine minnettarım, teşekkür ediyorum. Hakikaten, ayrıntıda çok özel muhteva var. Mesela şu etki analizi bugüne kadar yapılanların en şahikası, en güzeli. Bundan dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.

Ara ara hep şunu söylüyoruz arkadaşlar: Elbette ki muhalefet yol gösterecek, elbette tenkit edecek ancak künhüne inerek, özellikle böyle muhtevayı tam anlamıyla kavrayarak yapıldığı zaman burada da bu tarafta da yani bizim tarafta da bir lezzet ifade ediyor. Aksi halde biraz bir garabet dozu yüklemiş oluyoruz ki sevimsiz oluyor. Mesela bu merkez bankalarıyla ilgili, -ben özellikle Sayın Kuşoğlu'nu da Garo Bey'i de hepinizi tenzih ederek söylüyorum ki- bizim Merkez Bankamızı, bizim mevduatımızı muhteva olarak içine koyup tenkit ettiğinizde o zaman hakikat payı olmuyor. Oysa içeriği Sayın Öztürk çok ayrıntısıyla anlattı, çok da öğreticiydi anlatımı. Başka merkez bankalarını ilgilendiren ve sizin özellikle vurguladığınız, biraz önce Necdet Bey'in vurguladığı, güven ilkesini de muhtevaya serpiştiren bir düzenleme bu. Bakın, burada çok net bir kayıt var, deniyor ki: "Yapılan düzenlemeyle, merkez bankaları arasında kurulan ilişkilerin işin gerektirdiği diplomatik hassasiyet ve ekonomik güven temelinde yürütülmesini sağlamak amacıyla, diğer merkez bankalarının banka nezdindeki mal, hak ve varlıklarının haczedilmemesini öngörmektedir." Bu kadar net, bu kadar berrak, bu kadar açık; öyleyse neyin tenkiti? Bunu özellikle vurguluyorum.

Bunun dışında, az önce müteahhitlerle ilgili bir vurgunuz oldu. Evet, yılbaşı itibarıyla bir talep var, "Yılın başından başlasın." diye bir talep var ve bu talep, orada pozisyon almış olanların zaviyesinden baktığınızda çok çok haklı bir talep. Ben de burada onların taleplerine iştirak ettiğimi söylüyorum ama son kertede -bir fiyat farkını- onlara dönük düzenleme yapıyoruz. Bu, müspet bir yaklaşım değil midir? Dolayısıyla bunu burada desteklemek hepimizin vazifesidir. Hiç olmazsa buna dönük tenkit geliştirmemek lazım.

Bir başkası: Burada memurlara dönük düzenleme yapıyoruz, emeklilere... Mesela, emeklilerin asgari 1.500 lira olan ücretlerini 2.500 lira gibi bir rakama çıkarıyoruz ki yüzde 65'ler düzeyinde bir artışı ifade ediyor, öyle değil mi? Yani buna da bir teşekkür lazım, buna da bir onay lazım. Bunları bile tenkit eder hâldeyiz.

En mühimi, kurumlar vergisiyle ilgili düzenleme yapılırken biz burada kaç defa eleştiriye muhatap olduk "Niye yükseltiyoruz? Niye düşürüyoruz?" diye. Düşürme gerekçesi koyuyoruz bakın; burada ihracatı teşvik maksatlı yapıldığının altını çiziyoruz, burada üretimi teşvik maksatlı yapıldığının özellikle kalın puntolarla altını çiziyoruz. Öyleyse bu neviden destekler, destekleyici kayıtlar düşmek lazım. Ben bu yapılanların tamamını... Özellikle bireysel emeklilikle ilgili çok sayıda madde var burada, muhtevası hakikaten geniş; biz Uğur Bey'le beraber çalıştık, tatminkâr birtakım kayıtlar var, Uğur Bey'in anlatımından da istifade ettik. Tabii ki Cemal Bey'e minnettarız burada da. Efendim, vatandaşın, insanlarımızın talep ettiklerini burada hayata yansıtıyoruz. Dolayısıyla, yapılanlar bunu havidir, bunu içermektedir, bundan dolayı ben minnettarım.

Güven iklimi diyoruz ya arkadaşlar, her zeminde, her vasatta o güven iklimini oluşturmak lazım. Bakın, biraz önce bir basın toplantısı yaptım, orada bir vurgum vardı benim arkadaşlar; güven iklimi diyoruz. "Turkovac" diye bir aşımız var değil mi, yüz akımız bizim ve şu vasatta, şu Covid vasatında hepimizin iftihar edeceği bir gelişmedir. Oysa "Türk Tabipleri Birliği" ifadesini kullanmayı da biraz, bir bakıma onlara yakıştıramıyorum çünkü "Türk" kavramı yüksek bir kavram, onlara hiç yakışmıyor; bir açıklama yapıyorlar, Turkovac'ın muhteva olarak bir aşı anlamına gelmeyeceğini söylüyorlar. Sırf itibarı düşürmek adına, sırf ülkenin güvenini aşındırma adına yapılıyor bunlar. Buna biz siyasetçiler olarak -burada sivil toplumu ifade eden isimler var, bürokraside isimler var, bürokrasiden gelen- hepimiz bulunduğumuz zeminlerde itiraz etmek durumundayız arkadaşlar.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bilim Kurulu üyeleri söylüyorlar.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Neyi yapıyoruz biz? Sen...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sen vurdurdun mu İbrahim?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şey olduğunda ilk vurduracağım aşıdır, samimi söylüyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sıra geldiği zaman ben de vurduracağım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bana sıra geldiğinde tabii ki onu yaptıracağım. Sonuçları itibarıyla zaten ben çok itibar ediyorum, itimat ediyorum ki sonuçları çok net bir biçimde müspet çıkmıştır.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onay süreci tamamlanmadı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Böyleyse arkadaşlar yani Türk Tabipleri Birliği gibi bir sivil yapı buna itiraz geliştiriyorsa hepimizin buradan buna bayrak açması lazım, ne yapıyorsun demek lazım, bindiğimiz dalı kesiyoruz demek lazım, sadece kanuni düzenlemeler yapılırken bu işleri dile getirmemek lazım. Bütün ülke sathındaki gelişmelere yönelmek lazım, bakmak lazım; bunu da özellikle not düşüyorum. Ha, tabii, bunu yaparken sadece Tabipler Birliği bunu yapıyor değil ki siyaset kurumu da bunu yapıyor, burada milletvekillerimizi ben biliyorum yani ezbere, künhüne varmadan, ayrıntısını bilmeden pat diye değerlendirme yapıyor. Ayıptır, orada emek veren bilim insanları var; Sağlık Bakanlığımız buna ciddi bir emek verdi, gayret sarf etti, aşağıda çalışan, gecesi gündüzü olmadan bu işe gayret koyan insanlarımız var, doktorlarımız, sağlık çalışanlarımız... İşte, burada doktor arkadaşlarımız var, Necdet Bey burada. Başta sizin itiraz etmeniz lazım, özellikle hekim olarak sizlerin, oradaki insanların emeğini dikkate alarak, bu tür kayıtları düşenlere itiraz etmeniz lazım, güven iklimi böyle oluşur. Sadece buradan neşet etmez, toplumun her tarafına sirayet eder, çıkar dışarı. Dolayısıyla bunları da kayıt olarak düşüyorum.

Tekraren Sayın Öztürk'e çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Eyvallah.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır, uğur getirecek Allah'ın izniyle diye de niyazda bulunuyorum efendim.

Sağ olun.