KOMİSYON KONUŞMASI

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli milletvekilleri, değerli üyeleri, milletvekillerimiz, Millî Eğitim Bakanlığımızın kıymetli bürokratları, Komisyonumuzun davetiyle aramızda bulunan sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, kıymetli basın mensuplarımız; hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum, çalışmalarımızın başarılı ve hayırlı olmasını diliyorum.

Sözlerimin hemen başında, ilk imza sahibi olarak bugün aslında teklifimizi sizlerle paylaşacak olan Konya Milletvekilimiz Orhan Erdem Bey'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ve bugüne kadar kanunun oluşması sürecinde sağladığı bütün katkılardan dolayı da şahsım ve grubumuz adına kendisine şükranlarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün hem Türk eğitim sistemimiz hem de eğitim sistemimizin en önemli ögesi olan öğretmenlerimiz açısından önemli ve tarihî bir kanun teklifini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Öncelikle çalışmalarımızın millî eğitim sistemimiz, öğretmenlerimiz için hayırlı olmasını, ülkemizin geleceği ve yarınlarımız için katkı sağlamasını temenni ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, eğitimle ilgili konular bazen siyasi parti aidiyetlerimizi aşan bir ortak düşünce, tasavvur ve amaçlar gerektirmektedir. Hepimiz biliyoruz ki eğitimle ilgili çalışmalarımız sadece her birimizin politik tercihlerinin bir parçası değil, bir millet borcu, ortak geleceğimize dair bir sorumluluk çabasıdır. Bu çerçeveden olmak üzere, Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleriyle bugüne kadar ülkemizin eğitim meselelerine dönük oldukça verimli, iş birlikçi ve seviyeli çalışmaları bu Komisyonda birlikte başardık. O açıdan, Komisyonumuz bugüne kadar üyelerimizin eğitimle ilişkili mesleki kökenleri ve kimlikleriyle de mütenasip verimli, nitelikli, seviyeli bir tartışma ve çalışma süreci ortaya koydu. Umuyorum ki öğretmenlik meslek kanunu bağlamında da Komisyonumuz bundan önceki çalışmalarımızda olduğu gibi yine nitelikli, verimli ve seviyeli bir tartışma ve çalışma süreciyle birçok öğretmenimizin heyecanla beklediği kanun teklifimizi büyük bir uzlaşmayla Komisyonumuzda kabul eder. Şimdiden katkı verecek herkese teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, kıymetli misafirler; insani kalkınma hedefimizin temelini eğitim oluşturmaktadır. Biz geleceğimizin güçlü inşasını eğitimin gücünde görüyoruz. Eğitimi insanımızın yaşam kalitesini yükselten, ülkemizin insan kaynağını dünyayla rekabet edebilir donanıma kavuşturan bir süreç olarak görüyoruz. Biz sosyal ve ekonomik kalkınmada sahip olduğumuz en önemli zenginliğimizin insan kaynağımız olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle temel önceliğimiz hep insana yönelik yatırımlar olmuştur. 2002'den bu yana her yıl bütçeden en büyük payı Millî Eğitime ayırmamızın nedeni işte bu temel bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Ülkemizin stratejik hedeflere ulaşmasının güçlü eğitim yapısına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Küresel ve bölgesel aktör olmamızın nitelikli insan kaynağına bağlı olduğunu biliyoruz. Bilimde, sanayide, teknolojide hedeflerine ulaşmış, güçlü ve büyük Türkiye'yi ancak eğitimdeki başarılarımızla kurabileceğimize inanıyoruz. Elbette ki Türkiye'nin stratejik hedeflerine ulaşabilmesi için birçok faktörün olduğunu biliyoruz. Ancak bu faktörlerin en önemlisinin de eğitim stratejimiz olduğu, sanıyorum, hepimizin ortak kanaatidir.

Bugüne kadar eğitim stratejimizi güçlendirecek birçok şey yaptık. Biliyoruz ki eğitimle ilgili yapacağımız işler bitmeyecek. Dünya çok hızlı değişiyor. Dünyanın değişim hızıyla uyumlu paradigmatik dönüşümlere ihtiyacımız var. Çocuklarımıza dünyada akranlarıyla rekabet edebilecekleri bilgi ve becerileri kazandıracak yenilik ve iyileştirme çabalarımızı sürekli kılmaya ihtiyacımız var.

Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz ki bir eğitim sisteminin gücü ve başarısı öğretmenin gücüne ve başarısına bağlıdır. Bir okul, içindeki öğretmenler kadar iyidir. Bugün, dünyada iletişim teknolojilerinin bu kadar yaygınlaşması karşısında öğretmenin rolü de tartışmaya açılmıştır. Öğretmen ve öğrenci ilişkisindeki roller, öğretmenin bilgi aktarım süreçleri tartışılmaktadır ancak bütün bu tartışmalara rağmen değişmeyen temel kabul, öğretmenin öğretim sürecinin öznesi oluşudur. Öğretmenler eğitimin kalbi ve ruhudur. Öğretmen olmak, sınıfta bir konuyu öğretmekten çok daha fazladır. Nurettin Topçu, "Türkiye'nin Maarif Davası" isimli eserinde "Muallim hayatımızın sahibi olmaktan ziyade sanatkârıdır." diyor. Yine, Nurettin Topçu "'Maarif' demek 'muallim' demektir." diyor. "Kitap, program, imtihan ve bütün öğretim meselelerini çözümleyecek olan, bir milletin muallim ordusudur." diyor. Biz de eğitim sistemimize bakarken bu perspektiften hareketle bakıyoruz. Yani eğitim sistemimizi güçlendirmenin yolunun öğretmeni güçlendirmekten geçtiğini biliyor ve buna inanıyoruz. Bu nedenle bugüne kadar, iktidarlarımız boyunca bir yandan eğitim ortamlarını iyileştirecek fiziki yatırımları, altyapı yatırımlarını hızla tamamlarken diğer yandan da öğretmeni güçlendirecek birçok adım attık. Gerek öğretmenlik mesleğinin saygınlığını gerek öğretmenlik mesleğinin statüsünü, öğretmenlerimizin mesleki gelişimlerini gerekse özlük haklarını iyileştirecek birçok adım attık. Öğretmeni, uyguladığımız bütün eğitim politikalarının merkezinde görüyoruz.

21'inci yüzyılda küreselleşme ve bilişim teknolojileriyle birlikte ortaya çıkan değişim eğilimleri, yalnızca insanların günlük yaşam alışkanlıklarında bir değişim yaratmamış, içinde eğitimin de yer aldığı birçok sektör için paradigmatik bir kaymayı da beraberinde getirmiştir. Öğretmenlik mesleği bu değişimler çerçevesinde yeni bir anlam kazanmıştır. Öğrencilere kazandırılması gereken becerileri kılavuzlamak için değişimi okuyabilmek, sürekli kendini geliştirmek, empati yapabilmek, etkili iletişim kurabilmek ve problem çözmek gibi liderlik becerileri öğretmenliğin mesleki, teknik özelliklerinin bütünleşik bir parçası olmuştur. Artık entelektüel yönden gelişmiş, estetik duygusu olan ve gücünü yetkisinden değil, yarattığı etkisinden alan yeni bir öğretmen modeli vardır. Bu öğretmen modelinde mesleki saygınlık ve statü, liderlik becerileri üzerine kurulu uzman gücüne dayanmaktadır. Bu çerçevede öğretmenlik mesleğinin saygınlığını, verimliliğini, uzmanlığını ve etkinliğini daha da artırmak önceliklerimizdendir. Bu amaçla geçtiğimiz yıllarda Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlilikleri'ni ve Öğretmen Strateji Belgesi'ni hazırladık.

Sayın milletvekilleri, şimdi de öğretmenlerimizle ilgili yine, güçlü bir adım atıyor ve öğretmenlerimiz için önemli güçlendirmelerin yer aldığı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'ni yüce Meclisimize sunuyoruz. Biraz önce ifade etmeye çalıştığımız böylesine bir mesleği ele almak, bu mesleği çerçevelemek, mesleğin gelişimine yönelik bir düzenleme yapmak hem onurlu hem de zor bir iştir. Böyle bir görevi önemli bir süreden beri yapmaya çalışıyoruz ve belirli bir aşamaya getirip sizlerin takdirine arz ediyoruz. Öğretmenlik, bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmasına rağmen, bugüne kadar mesleğin standartları, mesleğe giriş, kariyer basamakları ve özlük haklarıyla ilgili bir meslek kanunu yapılmamıştır. Öğretmenlerin statüleri, hak, yetki, görev ve sorumlulukları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde yer almıştır. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nda öğretmenlik mesleğinin özel ihtisas mesleği olduğu düzenlenmiştir ancak buna rağmen mevzuatımızda öğretmenlik mesleğine dair özel bir meslek kanunu bulunmamaktadır. Diğer taraftan 30/06/2004 tarihli ve 5204 sayılı Kanun'la, 1739 sayılı Kanun'a ekleme yapılarak öğretmenlik kariyer basamakları oluşturulmuş ise de Anayasa Mahkemesince bu kanunun bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle kariyer basamakları sistemi uygulanamamıştır. Nitekim, 5204 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten sonra az sayıda öğretmen kariyer basamaklarından yararlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yeni bir düzenleme yapılmadığından eğitim sisteminde az sayıda uzman öğretmen ve başöğretmenin kazanılmış hakları bağlamında unvanları korunmuştur. Bu doğrultuda, mevzuatımızda var olan öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği hukuksal zemini önemli oranda karşılayan düzenlemelerin yanında kanun teklifimizle, mesleğe girişten itibaren öğretmenlik mesleğinin önemiyle uyumlu bir kariyer sisteminin ve bu kariyer sistemiyle alakalı yeni özlük haklarının belirlenmesi öngörülmektedir. Şimdi, öğretmenlik meslek kanunu bakımından en önemli gördüğümüz düzenlemeleri bu yasa teklifiyle takdirlerinize arz ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, meslek kanunu hazırlıkları birçok kanaldan yapılan çalışmalarla yürütülmüştür. Bunlardan ilki, hâlen yaygın olarak uygulanan öğretmen geliştirme ve istihdam biçimlerinin incelenmesi olmuştur. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin yatay ve dikey kariyer sistemleri kurdukları görülmektedir. Ülkelerin sistemlerine bakıldığında öğretmenin kariyerinin, mesleki gelişim ve öğretmenlerin yeterlilikleriyle ilişkili olarak ele alındığı görülmektedir. Kanun hazırlıkları kapsamında yaptığımız diğer önemli hazırlık ise kendi öğretmenlik geleneğimize bakmak olmuştur. Bizim geleneğimiz öğretmenlik mesleğini olabilecek en yüksek toplumsal statüye yerleştirmiştir. Bu gelenek, cumhuriyet tarihimizde Atatürk'e başöğretmen unvanı verilmesiyle devam etmiştir. Bu anlamda öğretmene mihmandarlık içeren başöğretmenlik rolü, eğitim tarihimizde kullanılan bir statü olmuştur. Bu kadim geleneğimizden hareketle öğretmenlik mesleğinin en itibarlı konumu başöğretmenlikle ilişkilendirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, ülkemizde öğretmenlik meslek kanunuyla ilgili birçok kıymetli çalışma birçok kuruluşumuz tarafından yapılmıştır. Gerek sendikalarımız gerek düşünce kuruluşlarımız gerekse siyasi partilerimiz öğretmenlik meslek kanununa dönük çalışmalar yapmış, raporlar hazırlamıştır. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulumuz da öğretmenlik meslek kanununa dönük hazırlıklar yapmış, raporlar hazırlamış, kanun çalışmalarına altlık oluşturacak teklifler sunmuşlardır. Biz de bu çalışmayı hazırlarken yapılan tüm bu çalışmalardan yararlandık. Cumhur İttifakı'nın Komisyon üyeleriyle de istişareler yürüterek, birlikte mutabık kalarak bu teklifi takdirlerinize arz etmek üzere huzurlarınıza getirdik. Bugüne kadar öğretmenlik meslek kanunu bağlamında yapılan tüm bu çalışmalarda ortak olan temel ve en önemli hususları bu kanunumuzda dercettik. 3600 ek gösterge, mesleğin kariyer basamakları, aday öğretmenlik ve aday öğretmenlik sınavının kaldırılması, sözleşmeli öğretmenlerin can güvenliği ve sağlık özlüğü hususu bu çalışmalarda öne çıkmış ve bizim teklifimizde de bu temel ve en öncelikli konuları muhtevi olarak hazırlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, elbette "Çok daha geniş ve kapsamlı bir meslek kanunu hazırlanmalıydı." diyen arkadaşlarımız da olabilir. Ancak öğretmenlerle ilgili hükümlerin yer aldığı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu incelendiğinde toplamda 394 madde, 44 geçici madde, 4 ek maddeden oluştuğu görülmektedir. Öğretmenlerimizin çözüm bekleyen acil ve bir meslek kanununun öncelikli ve en temel hususlarını teklifimize dercetmek suretiyle ve teklifimizde yer almayan hükümler açısından da ilgili kanunlara atıfta bulunmak suretiyle bir an evvel bu kanunu Meclisin takdirine arz etmenin daha doğru olduğunu düşündük. Kaldı ki biraz önce söylediğim gibi bugüne kadar meslek kanunlarıyla ilgili yapılmış çalışmaların hemen hemen tamamında esas ve ana konuların bizim de teklifimizi oluşturan konular olduğu görülecektir.

Değerli arkadaşlar, teklifimizle birlikte öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak tanımlıyoruz. Böylece, gelişim temelli bir sistem içerisinde adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğin hakları, görevleri ve sorumluluklarını netleştiriyoruz. Ayrıca, öğretmenlikte Adaylık Kaldırma Sınavı'nı artık kaldırıyoruz. Yine, öğretmenlikte on yılını doldurmuş öğretmenlerimize uzman öğretmenlik imkânını veriyoruz ve uzman öğretmenlerimize ilgili katsayı gereği maaşlarında 1.000 TL'nin üzerinde artış sağlayacak bir imkân sunuyoruz. Bu öğretmenlerimiz arasından yüksek lisans yapmış olanlar ise sınavdan muaf tutuluyor. Yine on yıl uzman öğretmen olarak çalışmış arkadaşlarımız, başöğretmenlikle ilgili eğitimlerini tamamlayıp sınavdan başarılı olmaları durumunda başöğretmen olacaklar ve yine ilgili katsayı çerçevesinde aldıkları maaşlarında da buna mütenasip bir artış olacak, doktora yapmış öğretmenlerimiz de bu sınavdan muaf olacak.

Böylelikle bir yandan öğretmenlerimize kariyer basamaklarında ilerleme imkânı sunarken bir yandan da lisansüstü eğitim için çok önemli teşvikler sağlanmış olacak. Bunun yanı sıra, 1'inci derecedeki öğretmenlerimizin ek göstergelerini daha önce söz verdiğimiz gibi 3600'e çıkartıyoruz. Sözleşmeli öğretmenlikte 3+1 mecburi hizmet süresi kalmakla birlikte yine öğretmenlerimizin can güvenliği ve öğretmenlerimizin sağlık gerekçeleriyle tayin haklarını tanımlamış oluyoruz.

Kıymetli milletvekilleri, sözlerimin başında da söylediğim gibi Millî Eğitim Komisyonumuz bugüne kadar yaptığı çalışmalarda; Millî Eğitim Komisyonumuzun mehabetine uygun, verimli, başarılı, uzlaşmacı bir çalışma ortaya koydu ve burada bulunan arkadaşlarımızın eğitimin gerektirdiği hassasiyetler çerçevesinde ülkemizin eğitim politikalarına katkı verecek çok önemli fikirleri, düşünceleri ve katkıları oldu. Ben inanıyorum ki bugün burada öğretmenlerimiz açısından bu tarihî kanunu görüşürken de aynı mehabet çerçevesinde, aynı iş birliği, aynı uzlaşmacı kültür ve aynı diğerkâmlıkla milletvekili arkadaşlarımızın öğretmenlerimizin beklediği bu kanuna olumlu katkı vereceğini düşünüyorum. Ve bu çerçevede bugün burada yapacağımız görüşmelerde fikirleriyle katkı sunacak olan siyasi partilerimizin kıymetli temsilcisi bütün milletvekili arkadaşlarıma ve yine burada misafir olarak bulunan sivil toplum kuruluşlarımızın çok kıymetli temsilcilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bir kere daha sözlerimi tamamlarken teklif sahibi olarak bugün burada bizlere bu kanunu sunmasını beklediğimiz Konya Milletvekilimiz Orhan Erdem'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve kanunun hazırlanmasındaki öncülüğünden dolayı da şükranlarımı arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.