İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, ben aslında geneli üzerinde konuşacaktım ama biraz gecikmeli geldiğim için etik bulmadım ancak 1'inci madde üzerinde yapılan görüşmeler, şu ana kadar yapılan konuşmalar geneli üzerinde yapacağım konuşmada dile getireceğim sorunları teyit etmiş bulunuyor.

Çünkü bu yasa teklifini görünce Montesquieu'nun meşhur De L'esprit Des Loix kitabını hatırladım, kütüphaneden de indirdim, kırk küsur yıl önce, doktora öğrencisiyken okumuştum. Tabii, Montesquieu'nun bu kitabından sonra, erkler ayrılığı kuramını işlediği kitaptan otuz dokuz yıl sonra -bu kitap Birleşik Krallık'tan esinlenildi, parlamenter rejimden esinlenerek yazıldı- Amerika, 1787'de Anayasası'na geçirdi "erkler ayrılığı" olarak. Biz ise 1961 Anayasası'nda ilk kez "erkler ayrılığı" ve "hukuk devleti" kavramını kullandık. 2016 değişikliğinde yani elli beş yıl sonra "Erkler ayrılığını getiriyoruz." diye bu şekilde bir düzenleme yapıldı ama bu son iki yasa özellikle gösteriyor ki aslında bir yasanın De L'esprit Des Loix yani Kanunların Ruhu bir yanda, biçim üzerine bile biraz önce -iyi ki sosyal paydaşlar da buradaydı- anlaşılamadı, anlaşma sağlanamadı yani bir yasa maddesinin yazımının ne kadar önemli olduğunu... Özünden vazgeçtik, ruhundan vazgeçtik ama biçime uygun olarak da yazılmadığını, yazılamadığını burada...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Anlaştık, anlaşıldı ya.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Ama nasıl anlaşıldı, uygulamada göreceğiz. Ben oraya girmiyorum çünkü uzmanlığa saygı gereği girmiyorum ama tanık oldum, bu konuşmalara tanık oldum. Anlaşmak öyle kolay kolay değil, bunun bir de uygulaması olacak ama tabii, buradaki...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kendinizi zorlamayın, anlaştık.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bir saniye...

Buradaki esas sorun şu tabii ki: Yani ben sizleri eleştirmiyorum çünkü Meclis gündemine hâkim değil, olamıyor. Özellikle 2016 değişikliğinde ve uygulamasında, artık, Meclisin gündemine hâkim olamaması gibi bir durum doğdu. Evet, kabul ediyorum, bu düzenleme... Sayın Aydemir, "Türkiye'nin içine sürüklendiği veya düşürüldüğü derin iktisadi krizden nasıl çıkarız?" diye bunun çırpınışı söz konusu ama keşke Meclis olarak biz bunun üzerine kafa yorabilseydik, bu maddeleri bizzat yazabilseydik ve bu şekilde belki bu, Genel Kurula gelinceye kadar...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Burası Meclis değil mi? Nerede yazacaktık, burası Meclis değil mi?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Uğur Bey, sonra cevaplayalım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bu teklif Genel Kurula gelinceye kadar, umarım, üçüncü bir teklif metniyle karşımıza çıkmazsınız. Yani bunu ben bir eleştiri olarak dile getirmiyorum Sayın Aydemir, bütün vekillere düşünelim diyorum; bu, hepimizi düşündürmesi gereken, erkler ayrılığı çerçevesinde kuralı koyan, uygulayan ve yargılayan organ. Biz, kuralı koyan organ isek kendi gündemimize biz hâkim olmalıyız. Hâkim olabildiğimiz ölçüde yasanın bırakın özüne, biçimine de hâkim olabiliriz ama şimdi, bu teoriden ve bu kuramın uygulamasından bu nedenle çok uzak olduğumuzu açıkça, acı bir biçimde görüyoruz. Umarım bu sıkıntılı durum hepimizi düşündürür ve "Türkiye'yi kural koyma bakımından nasıl esenliğe yönlendiririz?" sorusuna birlikte yanıt bulabiliriz diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim dikkatiniz için.