KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Öncelikle, geç kaldığım için özür dilerim.

Sayın Başkanım, Alt Komisyon Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokrat arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, iki farklı zaman diliminde Afyon ve Kırıkkale'deki cezaevlerini ziyaret ettik, rapor sonuçlarını da zaten ortaklaştırdık biz.

BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Okudum onu daha önceden.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Bizim sonuç kısmına koyduğumuz değerlendirme aslında bir şerh gibi değil. Taner Bey, onun teknik ismi neydi?

YASAMA UZMANI TANER GEÇMEZ - Katkı olarak.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Evet, ek görüş gibi yani şerh değil çünkü çok ayrıntılı ve neredeyse bütün şikâyetleri, şikâyetlere dair çözüm önerilerini içeren ortaklaştırdığımız bir rapordu. Bu ortaklaşmada gerçekten Alt Komisyon Başkanımızın da çok ciddi katkısı, uzlaşıcı tavrı, karşılıklı fikir alışverişi etkin oldu yani birlikte bir rapor çıkarmış olduk hem şikâyetleri hem de çözüm önerilerini oluşturan. Eklediğimiz hususlarda da daha çok dikkatimizi çeken hususlara yer verdik.

Mesela, Kırıkkale Cezaevine gittiğimizde bizden on beş gün önce bir firar girişimi olmuş, bir tünel bulunmuş ama -Alt Komisyonda da belirttik- tünelin boyutu neydi, ne kadardı, nereye kadar kazmışlardı, ne aşamadaydı bilmiyorduk ama bu yapıların altına bir beton blok atılması söz konusu, hani tünel kazarak buradan kaçmak mümkün değil diye biliyoruz ama boyutunu hâlâ bilebilmiş değiliz.

Şimdi, bunun üzerine bu girişim yakalanmış, çok ciddi sayıda, çok acil başka yerlere sevkler olmuş. Sevklerden sonra burada kalan mahkûmların da kaldıkları yerler çok hızlı bir şekilde değiştirilmiş, biraz karıştırılmış, baskınlar olmuş, baskınlar biraz sert olmuş, başka odalara taşınırken eşyaları kalmış vesaire. Bundan kaynaklı çok yoğun şikâyet aldık burada. Güvenlik kaygısı güden mahkûmlar da vardı. "Yan tarafımızda şunlar var; onlarla biz düşmanız, onlar bize tehdit notu atıyorlar." vesaire şeklinde şikâyetler de vardı ya da "Benim kaldığım odaya şunlar yerleştirildi, orada da benim ailemin adresi vardı, orada kaldı. Ailemden kaygı duyuyorum." diye benzer şikâyetler olduğu gibi, gün içerisinde 3 kez farklı saatlerde çok yoğun baskınların yapıldığı da söylendi bize. Şimdi, tamam, arama yapılır vesaire ama gün içerisinde 3 kez üst üste, ayrı ayrı biraz eziyete dönüşmüş baskınlar, aramalar vardı. Bunlardan yoğun şikâyet aldık. İşte, bu tip hususları biz ek olarak yazma gereği hissettik.

Mesela, bazı özel olaylar da vardı. Mesela, belirli suç isnadıyla hükümlü veya tutuklu olanların özel olarak havalandırmalarının tel örgüyle kapatıldığı, diğer suç nevilerine dair böyle bir kapatmanın olmadığı şikâyetleri vardı. Biz gittik gördük, evet, kapatma da var yani bu ayrımlar yasal da değildi, biraz da keyfîydi. İşte, idarenin keyfiyetine bırakılan işlemler kötü uygulayıcılar elinde kötü sonuçlar doğurabiliyor. Bu keyfiyetin önüne geçecek de çalışmalar yapmak lazım.

Onun dışında, haftada yirmi dakika telefon görüşü, pandemi sebebiyle, on dakikaydı yirmi dakikaya çıkarıldı olarak biliyorum. Şimdi, açık görüşler açılınca bu on dakikaya tekrar düşürüldü mü? On dakika olarak mı uygulanıyor, yoksa yirmi dakika olarak devam edecek mi? Devam edecekse bölünecek mi? Yani bizim makul gördüğümüz husus yirmi dakika olarak devam etmesi ve bölünmesi pandemiye rağmen çünkü bu ne bir kuruma yük... Mahkûm da dışarıyla sosyal ilişkiyi ne kadar çok kurarsa o kadar çok topluma kazandırılacağı kanaatindeyiz. O yüzden, bu yirmi dakikanın devam etmesi Komisyonumuzun da ortak fikridir diye düşünüyorum. Eğer, açık görüşler açılmış olsa bile on dakikaya indirilmemeli ve bölünerek devam etmeli.

Onun dışında, mesela, bir yerde coğrafya kitabının arkasında sağır, dilsizler için hazırlanan harita örgütsel doküman olarak sayılmış, soruşturma açılmış. Böyle özel hususlar da var ya da eşine iPad şifresi gönderiyor, "Bu şifre örgütsel şifredir." diye soruşturma açılıyor. Öyle şeyler var, bunları ekledik. Ya, bunların hepsi aslında o komisyon tarafından, oradaki komisyon tarafından uygulanan, biraz keyfiyetle, biraz böyle hani baskıyla ya da güvenlikle... İnsan hakkı ihlalinde güvenliği çok çok daha ağır bastırmışlar; bunları belirtmek istedik.

Afyon Cezaevinde de en çok eğitime ulaşma hakkında şikâyetler aldık. Zaten bir köşe yazarımızın yazısı üzerine biz de gidip görme ve derdini öğrenmek için özel olarak bir mahkûmla görüştük. Yani eğitim hakkına ulaşmada, eğitimini devam ettirmede, sınavlarına gitmede zorluklar yaşandı. Elbette pandeminin de karşılığı var bu işte ama bir şekilde on-line vesaire kolaylaştırmak için çaba göstermemiz lazım.

Sayımlara ilişkin bir sıkıntı özel olarak orada yaşadık yani sayım oturarak mı, dışarıdan gözetleyerek mi yapılacak; hepsi ayağa mı kalkacak, bazıları havalandırmaya mı çıkacak? Cezaevi cezaevi değişiklik gösteriyor bu sayım. Bence bu sayımın da bütün dengeler gözetilerek birlikte uygulama yani uygulama birliğinin sağlanması lazım bu konuda da. Bununla ilgili de şikâyetler aldık.

Bir yerde de çok ilginç yani "Defterime yazdığım şeyler terör propagandası olarak sayıldı, ceza verildi, sonra infaz hâkimliği bunu kaldırdı ama buna rağmen yazdığım notlar verilmedi." diyor. Yani düşünsenize, sayfalarca kitap yazıyorsunuz, alıyorlar, ceza veriyorlar, sonra infaz hâkimliği kaldırıyor ama ortada kitap yok, yazdıklarınız yok. Yani bence bu da ciddi bir eziyettir, bunun takip edilmesi lazım. Özel olarak notlarımızı aldık.

İaşe miktarları hakkında sanırım Enis Vekilim bahsedecektir, açıklama da yapacaklardır bize ama geldiğimden beri de Enis Vekilim buna dair, artırılması için çok çaba sarf etti. İyi haber verdiler mi?

KADRİ ENİS BERBEROĞLU (İstanbul) - İyi haber verdiler.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - İyi, güzel.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Ben de size iaşe miktarını soracaktım.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Onun dışında, biz ek... Taner Bey, adı neydi?

YASAMA UZMANI TANER GEÇMEZ - Ek görüş.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Ek görüşlerimizle beraber raporu onaylıyoruz.

Teşekkür ederim.